Hacı Boydak neden tutuklu?

ÖZEL HABER | HASAN CÜCÜK 

Türkiye, 17/25 Aralık sonrası girdiği sürecin en karanlık dönemecine 15 Temmuz 2016’da adım attı. İstanbul Boğaziçi Köprüsü’nde başlayan kanlı kumpas sonrası Türkiye artık tam anlamıyla bir kabusun içerisine düştü. Aynı akşam Kayseri’de bir evde ise ayrı bir hüzün vardı. Anadolu sermayesinin lokomotifi olan Boydak Holding’in eski Başkanı Hacı Boydak’a kanser teşhisi konulmuştu. Evde tam bir şok havası hakimdir. Hacı Boydak’ın iki kardeşi ve iki oğlu kötü haberin alındığı gün yanındadır. Bu üzücü haberi alan ailenin 15 Temmuz akşamı buluşmasını ise havuz medyası ‘kutlama’ olarak yazıp, Emniyet de sahte tutanak tutunca, Hacı Boydak’ın hapis günleri tekrar başlamış oldu.

Hacı Boydak, Anadolu sermayesinin medar-ı iftiharı Boydak Holding’in eski başkanı. Türkiye’nin en tanınan mobilya markalarını bünyesinde barındıran Boydak Holding’e yönelik cadı avı 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrası başladı. Sürecin en büyük mağdurlarından biri Boydak Ailesi oldu. Süreç boyunca 3 kez gözaltına alınan, iki kez tutuklanan holdingin eski başkanı Hacı Boydak’ın yaşadıklarını, ilk kez oğlu Mehmet Boydak’ın attığı twitlerden 3,5 yıl sonra öğrendi kamuoyu. Hacı Boydak’ın, ikinci kez tutuklanmasından sadece bir hafta önce mide kanserinden ameliyat olduğu ve midesinin yüzde 40’ının alındığı ortaya çıktı. İkinci kez tutuklanmasının gerekçesi ise tam bir kara mizah barındırıyor.

Boydak Holding’in eski Başkanı Hacı Boydak, ilk kez 3 Mart 2016’da gözaltına alındı. Holding’in CEO’su Memduh Boydak ile birlikte gözaltına alınan Hacı Boydak, 5 Mart’ta Kayseri Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi tarafından tutuklandı. Kardeş Boydak’lar 9 Mart’ta Sincan cezaevine nakledildi. 17 Mayıs’ta ise Kayseri Nöbetçi 2. Sulh Ceza Mahkemesi, Hacı Boydak’ın adli kontrol ve yurt dışı yasağıyla serbest kalmasına, Memduh Boydak’ın ise tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Memduh Boydak

Hapishaneden çıktıktan sonra Hacı Boydak’ta hızlı kilo kaybı başladı. Bir taraftan da kan eksilmesi görülüyordu. Kilo kaybının devam etmesi nedeniyle, temmuz ayının ilk haftasında check-up yaptırdı. Sonuçlar normaldi. Herhangi bir bulguya rastlanmadı. Ancak kan değerlerinde eksilme devam edince 15 Temmuz 2016’da endoskopi yapıldı. Sonuç üzücüydü. Midesinde tümör bulunmuştu. Türkiye’nin en karanlık akşamının yaşanacağı günde Hacı Boydak ve ailesi üzücü haberi almıştı. Hapiste olan Memduh Boydak dışında tüm kardeşler evin en büyüğünün yanındaydı. Hacı Boydak, kanser teşhisine metanetle yaklaşırken, oğullarına vasiyetini bildirmeyi de ihmal etmemişti. Aynı günün akşamında ise kanlı kumpas sahneye konuluyordu.

Hacı Boydak, ikinci kez 4 Ağustos 2016’da gözaltına alındı. Cadı avının hüküm sürdüğü ülkede hakim karşısına çıkan Hacı Boydak, sağlık sorunları nedeniyle bir kere daha adli kontrol şartıyla serbest kaldı. Ancak Hacı Boydak’ın serbest kalmasını hazmedemeyenler vardı. Bunların başında havuz tetikçisi Cem Küçük geliyordu. Başlatılan linç kampanyası sonuca ulaştı. 5 Ağustos’ta hakkında tekrar gözaltı kararı verilen Hacı Boydak, tutuklanarak cezaevine konuldu. Gerekçe yazının girişinde değindiğimiz kara mizahtı.

Suç yoktu ama suç icat etmek kolaydı. Emniyet, suçsuza suç isnat etmek için suça imza atıp, 15 Temmuz günü için geçmiş tarihli bir tutanak hazırladı. Ailenin üzüntülü haberi alıp, bir araya gelmesi kutlama olarak gösterildi. Oysa ellerinde hastane raporları vardı. Ama kimin umrundaydı.

Boydak Ailesi, 17/25 Aralık sonrası teknik ve fiziki takibe maruz kalmıştı. Ailenin avukatları ısrarla 15 Temmuz 2016 tarihine ait HTS kayıtlarını talep etmesine rağmen, emniyet o güne ait HTS kayıtlarını açıklamadı. HTS kayıtları açıklanmış olsa, 15 Temmuz akşamı Hacı Boydak’ın yanında sadece iki kardeşi ve iki oğlu başta olmak üzere aile fertlerinin olduğu ortaya çıkacak, havuzun yazdığı ‘kutlama yaptılar’ yalan ve iftirası ellerinde kalacaktı. Yani iddia edildiği gibi ‘darbeyi kutlamak’ için gelen bir kalabalık yoktu ve hiç olmamıştı.

Hacı Boydak, ikinci kez tutuklandığı 5 Ağustos’tan sadece bir hafta önce midesindeki tümörden dolayı ameliyat olmuştu. Midesinin yüzde 40’ı alındığını ise kamuoyu tam 3,5 yıl sonra oğlu Mehmet Boydak’ın attığı twitlerden öğrendi. Sincan’da özgürlüğünden mahrum olarak üç buçuk yılı geride bırakan Hacı Boydak, bir taraftan da ölümcül bir hastalıkla mücadele ediyor.

Hacı Boydak’ın tümörü olarak paylaşılan görselin yaklaşık yetişkin eli yumruğu büyüklüğünde olduğu anlaşılmakta. Evre IIIA seviyesinde mide kanseri olduğu belirtilen Hacı Boydak’ın yine halka açık web sitelerinde bulunabilecek mide kanseri evreleri hakkındaki istatistiklere göre ortalama kalan ömür 18,9 ay ve 5 yıl sağ kalma oranı yüzde 28,6 olarak görülmektedir. Daha önce cezaevlerinde birçok kanser hastasının can kaybının yaşandığı ülkemizde, tüm hastane kayıtları mahkeme tarafından elde edilebilir durumda iken 40 aydan uzun süredir tutuklu bulunan Hacı Boydak’ın cezaevi hücresinde ölüme terk edilmesi, yapılan uygulamaların kasıtlı olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.

Boydak Ailesi, Türkiye’nin en tanınmış markalarıyla binlerce kişiye istihdam sağlamanın yanı sıra hayırseverlikte hep önde oldular. Kayseri’de yıllarca vergi rekortmenliğinde ilk sıralarda hep Boydak soyadını taşıyan isimler oldu. Öyle ki, Kayseri’de ödenen verginin yüzde 31’ini Boydak Ailesi fertleri ödedi. Bu süreçte aileden 25’ten fazla kişi hakkında işlem yapıldı. Sadece ailenin erkekleri değil, süreçte kadınlar da gözaltına alındı. 46 aydır Sincan Cezaevinde tutuklu bulunan Boydak Holding’in CEO’su Memduh Boydak da, darbe girişimi günü  Sincan Cezaevinde tutuklu bulunduğu halde ve darbeden yaklaşık 4,5 ay önce tutuklanmasına rağmen 15 Temmuz kalkışmasıyla suçlanıyor. Aile fertleri özgürlüğünü kaybetmesinin yanı sıra, ispatlanmayan iftiralardan yola çıkılarak mal varlıklarına el konuldu.

Bu arada bazı iktidar tetikçilerinin Boydaklar’a olan ilgisi de artarak devam ediyor. 4 Ağustos 2016’da tahliye kararı veren mahkemeyi baskı altına alarak tekrar tutuklama kararı aldıran Cem Küçük, geçenlerde AKP’li Mehmet Metiner’le Beyaz TV’de Boydak ailesi hakkında şunları söylüyordu: ‘Bu Boydaklar davası istinafta, bugün gene sordum Ankara’da. İstinafta bekliyor, niye çıkmıyor karar diyorum kimse bir şey demiyor.’

Biri de çıkıp, ‘Sen kimsin, hangi sıfatla yürüyen bir davaya müdahale ediyorsun?’ demiyor. Kağıt üzerinde adı hukuk devleti!..

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin