HABER | ORHAN AKKURT
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi tartıştığı bir dönemde Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV), kadın haklarını öne çıkaran önemli bir etkinliğe imza attı. GYV, 75. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu çerçevesinde 2 gün süren bir konferans düzenledi.
BM sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin üç ayrı panelde tartışıldığı GYV konferansında uzmanlar “Kadının Konumunun Güçlendirilmesi ve Fırsat Eşitliği’, ‘Barış, Adalet ve Güçlü Kurumlar’ ve ‘Koronavirüs Salgınından Çıkarılan Dersler Işığında Sosyal ve Ekonomik Kalkınma Hedeflerinin Dönüşümü” ve “Covid-19 salgınında Türkiye’deki mahkumlarına tanınmayan hak ihlalleri” konuşuldu.
‘Dünyamızı dönüştürmek: Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine Doğru Beş Yıllık Aksiyon’ temalı konferansa 24 ülkeden 35 sivil toplum örgütü destek verdi.
‘BARIŞ, GÜVENLİ VE DİRENÇLİ KURUM OLUŞTURMAK İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDEN DAHA BÜYÜK BİR SORUN’
İlk günkü panelin açılış konuşmasını yapan Avustralya eski Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Bob Carr, küresel ısınma, barış ve adalet gibi güçlü kurumların olduğu bir dünya oluşturmanın zorluğunu anlattı. Eski diplomat Carr, iklim değişikliğinin büyük bir sorun oluşturduğunu ancak barış, güvenli ve dirençli kurumlar oluşturmanın daha büyük bir sorun olduğuna dikkat çekti. Prof. Carr “İnsanların hükümetlerden bağımsız hareket edebilecekleri ve eleştirilerde bulunabilecekleri, bilgi arayabilecekleri ve hakları için savaşabileceklerini düşündüğümüz sivil alanda trajik bir şekilde geri çekilmesine tanık olduk.” dedi.
İnsanların özgürlük sınırlarının ve ifade etme özgürlüklerinin kısıtlandığına dikkat çeken eski Dışişleri Bakanı, dünya liderlerinin siyasi muhalifliği ve çoğulculuk normlarını garanti altına alarak, başkalarının görüşlerine saygı duyabileceği muhalif fikirlere sahip oldukları için insanlara zulmetmeyerek bu tür zorlukları çözebileceklerini öne sürdü.
Özellikle gazetecilerin, muhabirlerin ve insan hakları savunucularının kamusal bilgilere erişmesinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Carr, birçok gazetecinin ve insanların sadece bilgiye erişim elde etme özgürlüğünü kaybederek hapishaneye konduğunu söyledi. İnsan hakları savunucularının adalet ve eşitlik için savaşa devam etmeleri için kamuoyunun desteğine ihtiyacı olduğunu belirten eski Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Carr “Üye devletler (BM), ulusal insan hakları örgütleri ve sivil toplum, barışçıl, adil ve güçlü kurumlar yaratmak için insan haklarının entegrasyonu hakkında tekrar gündem yapmaları gerekir.” dedi.
TÜRKİYE’DE MAHKUMLARIN HAKLARI KORUNAMIYOR
İngiltere merkezli İnsan Hakları Dayanışması’ndan (HRS) insan hakları uzmanı Burak Haylamaz, Covid-19 salgını döneminde Türkiye’deki hapishanelerde gerekli önlemlerin alınmadığını anlattı. Haylamaz, İstanbul’daki Silivri cezaevinde ve ülke genelindeki bütün cezaevlerinde resmi olarak doğrulanmış Covid-19 vakaları ile ilgili bilgi paylaşımında bulundu. Türkiye’de mahkum haklarının korunamadığını savunan Haylamaz, “Mahkumların çoğu, virüsün yayılmasını da hızlandıran aşırı kalabalık nüfustan muzdarip.”dedi.
Jamaika Planlama Enstitüsü Genel Müdürü Dr. Wayne Henry, COVID-19 ve ötesi konulu panelde yaptığı konuşmada ülkesinin kalkınma hedeflerini aktardı. Dr. Henry, Vizyon 2030 hedeflerinin, planlama, koordinasyon, ortaklık, kapasite geliştirme, veri, istatistikler, iletişim ve savunuculuk gibi stratejik önceliklerinin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine Doğru (SDG) hedefleri ile uyumlu hale getirdiklerini söyledi. Dr. Henry “COVID-19 salgını nedeniyle Jamaika’nın insan sermayesi gelişimi, makroekonomik istikrar ve yönetişimde elde edilen performans ve kazanımlarla karışık sonuçlar aldığına” dikkat çekti.
Dr. Henry kapanış konuşmasında, COVID-19’un küresel sistemlerde ve yapılarda tehdit oluşturduğunu değindi. Salgın nedeniyle Jamaika ekonomisinin yüzde 10 oranında küçüleceğini belirten Dr. Henry kamu sağlığı ve hayatta kalma gibi endişelerin nüfus üzerinde farklı kırılganlıkları artırdığını vurguladı.
BM’DEKİ DEĞİŞİKLİK TÜM DÜNYAYA İLHAM VERDİ
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mehmet Kılıç panelde yaptığı konuşmada “Kadınların güçlendirilmesi ve cinsiyet eşitliği sadece kadın haklarına vurgu yapan tekil bir konu olmadığını, aksine, kadın haklarını teşvik etmenin, korumanın, barışçıl- kapsayıcı toplumlar oluşturarak ve sosyal- ekonomik kalkınmaya katkıda bulunduğunu” ifade etti.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Birleşmiş Milletleri üst düzey yönetici kademelerinde yüzde 50/50 kadın ve erkek temsiliyle cinsiyet eşitliği politikasına atıfta bulunan Kılıç “Bu politika cinsiyet eşitliği ve insani eşitliğini bir öncelik haline getirdi. Üst düzey liderlikteki bu politika değişikliği, dünya çapında milyonlarca kadın ve kıza ilham verdi.” şeklinde konuştu.
KADINLARIN SPOR FAALİYETLERİNE KATILMASI ÇOK ÖNEMLİ
ABD Kadın Ulusal Basketbol Birliği’nin (WNBA) eski Başkanı Donna Orender, COVID-19 salgının dünyayı tam anlamıyla alt üst ettiğini belirtti. Profesyonel sporcu “Pandemi, ortak çabalara rağmen kadın ve kızları orantısız bir şekilde olumsuz etkilemeye devam ediyor.” dedi.
Orender “Kadınların güçlendirilmesi, cinsiyet eşitliği, sosyal adalet ve herkes için eşitlik” argümanlarını savunan Yüksek Mahkeme eski üyesi Ruth Bader Ginsbery’ nin yakın zamanda kaybedilmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Daha sağlıklı bir yaşam ve insanın kendine güvenmesi açısında kadınların bütün spor faaliyetlerine ulaşabilmesinin önemine dikkat çeken Orender “Sporun gücü küçümsenmemelidir çünkü spor kurumları güçlendirir, ulusları yoksulluk ve açlıktan uzaklaştırır, barışı, uyumu ve etkileşim ve iletişim için en büyük uluslararası dillerden biri olarak farklı kültürlerin anlaşılmasını kolaylaştırır. Kızlara sporun gücüyle olasılıkların kilidini açma, rekabet etme ve başarılı olma şansı verilirse, güçlü aileler, kurumlar ve topluluklar inşa etmede lider ve değişim aracıları olabilirler.”dedi.
Orender, sporun kızların ve kadınların hayatının gidişatını değiştirdiği, atletik ve ticari başarı arasında güçlü bir bağlantı olduğunu savundu.
PEKİN DEKLARASYONU’NA DİKKAT ÇEKİLDİ
Kadının Statüsü Komitesi Derneği Başkanı (CSW) Houry Geudelekian, 1995’de Pekin’de imzalanan Pekin Deklarasyonu’nun tekrar gözden geçirilmesi gerektiğinden bahsetti. Geudelekian, son 25 yıldır cinsiyet eşitliliği için güçlü bir belge olan Pekin Eylem Platformu’nu uyguladıklarını ama hükümletleri bu konuda sorumlu tutma açısından nasıl bir sonuç vereceği hakkında bilgilerinin olmadığını ifade etti.
Erken evliliğin herhangi bir toplum üzerinde olumsuz etkileri olduğuna vurgu yapan Geudelekian, “Kızları eğitimden uzaklaştırdığınızda ve onların sesini kısmaya çalıştığınızda o toplumun gücünü ellerinden almış olursunuz.” şeklinde konuştu.
Geudelekian, kadın ve kızlardan vazgeçerek insanlığın gözden çıkarılmaması gerektiği çağrısında bulundu.
Ulusal İnsan Hakları Komisyonu (NEPAL) Üye Komiseri Mohna Ansari, politika yaparken cinsiyet perspektifleri ve kadın liderliği hakkında konuştu. Ansari, “Nepal’in kadın hakları, cinsiyet eşitliği ve sosyal ortama dahil edilmesi alanlarında kayda değer bir ilerleme kaydettiğini görebiliyorum. Bununla birlikte, köklü ataerkil normlar ve uygulamalar, kadınların eşitlik, kendine güven ve bağımsızlık haklarını zayıflatmaya devam ediyor.” diye konuştu.
Panelin bir diğer konuşmacısı İngiltere’deki Essex Üniversitesi emekli Prof. Diane Elson, Covid-19 salgını döneminde ön saflardaki sağlık çalışanlarının çoğunluğunun kadınlardan oluştuğunu belirtti. Salgın döneminde kadınların erkeklere göre daha fazla çalıştığını savunan Prof.Dr Elson, “Kadınlar ayrıca evde bakımın çoğunu üstlenirler. Kadınların ücretsiz bakım işleri, okulların kapanması ve yaşlıların artan ihtiyaçlarının bir sonucu olarak önemli ölçüde artmıştır.” şeklinde konuştu.
İnternet alışveriş devi Amazon’un Yapay Zeka Etiği Uzmanı Diya K. Wynn, eğitim ve teknolojiye erişimin sosyo-kültürel normları ve ataerkil yapılarda kadınların güçlendirilmesi ve cinsiyet eşitliği açısından kritik bir öneme sahip olduğunu söyledi.
Wynn, “Pekin Deklarasyonu ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde benimsenen dünya çapında kadınların güçlendirilmesi için cinsiyet eşitliği ve sosyal adaleti sağlamak için kadınlara karşı engellerin kaldırılması gerektiğini” vurguladı.
ÖDÜLLER SAHİPLERİNİ BULDU
BM Genel Kurulu kapsamında düzenlenen konferans çerçevesinde bir de ödül töreni düzenlendi. Sürdürülebilir kalkınma ve barış çabalarına katkıda bulunan kişi ve kurumlar sanal bir törenle onurlandırıldı. Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin Öncüleri Ödül’lerinde Kenya’dan Acad İnterfaith Kenya-Swiss-Turk Curatorium Bamboo-Equator Africa isimli kurumun hazırladığı ve iklim değişikliğini anlatan “Viktorya Gölünü Kurtaralım ve Toksik Atımı Durduralım” projesi birinci oldu.
İkincilik ödülünü Kanada’dan Green Hope Foundation kurumunun “Değişim Yaratanlar Gençler ile Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini Yerelleştirilmesi” projesi aldı.
Üçüncülük ödülünü, Güney Afrika’dan Turquoise Harmony Enstitüsü’nün “Mülteciler için Dil Kursları ile Entegrasyon” projesi aldı.
Kamukunji Toplum Barış Ağı (KACPEN) ‘nin “Şiddet İçeren Aşırıcılığı Önleme ve Mücadele Etme” projesi, küresel zorluklara yaratıcı çözümler bulduğu için İnovasyon Ödülü’nü kazandı.
Kenya Tunu Futbol Vakfı’nın projesi “Tunu Futbol Kulübü”, gençleri spor yoluyla güçlendirerek Küresel hedefleri uyguladığı için Kapsam Ödülü’nü kazandı.
Çin (Hong Kong) tan katılan EMIC Kültür Birliği’nin “Kültür Koruma Temelli Entegre Kalkınma” projesi, topluma katkıda bulunmak ve kültürel mirası korumak için Etki Ödülü’nü aldı.
ABD, Endonezya, Timor-Leste’den 100 Millik Açlık Yürüyüşü projesi, Kenya’dan İnsanlık Elçileri projesi ve 240 Milyon Nilotu Kirlenmiş Balık ve Göl Kaynaklı Hastalıklardan Önleme projesi, geçim kaynaklarında fark yarattığı ve dünyanın diğer bölgelerine transfer edilebilir projeler hazırladığı için Değişim Yapanlar ödülünü kazandılar.
Birincilik Ödülünü kazanan proje 1000 dolar, İkincilik ödülünü kazanan proje 750 dolar ve üçüncülük ödülünü kazanan proje 500 dolar para ödülünü almaya hak kazandı.