Ana Sayfa Güncel Güvenlik filmlerinin unutulmaz yönetmenleri

Güvenlik filmlerinin unutulmaz yönetmenleri

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

10 Ekim 2015 günü, işçi sendikaları, Türk Tabipler Birliği (TTB), mühendislik odaları ve başka çeşitli sivil toplum örgütlerinin katılımıyla düzenlenen Barış Mitingi öncesi, miting alanına toplu olarak ilerleyen grupların bulunduğu Ankara Tren Garı kavşağında, art arda iki patlama meydana gelmişti.

Patlamanın hemen ardından olayın olduğu yere sağlık ekiplerinden önce polisler ulaşmış ve patlamayla büyük şok yaşayan herkesi alandan çıkartmaya çalışmıştı. Yaralılara yardım etmek isteyen kalabalık, polis tarafından engellenince katılımcılar bu olayı protesto etti. Polis can pazarına dönen alanda yaşananları umursamadan, gruba tazyikli su ve biber gazı ile müdahale etti.

Arkadaşının, kardeşinin, çocuğunun eli kolu, bedeni bombayla parçalanmış insanlar bu kez de polisin tazyikli suyunu ve biber gazını yemek durumunda kalmıştı.

Sonuçta bu insanlık dışı eylemde 107 kişi öldü, 500 kişi de yaralandı. Bir de bu ağır şok ile ruhları paramparça olmuş on binlerce insan kalmıştı geride.

Gar Saldırısı, 2015 yılında meydana gelen Sultanahmet, Diyarbakır, Suruç, Genelkurmay Kavşağı, Güvenpark, Bursa, Gaziantep, Diyarbakır, Atatürk Havalimanı vb. saldırıları gibi toplumu 1 Kasım seçimlerinde, 400 milletvekili vermeye ikna çalışmasının bir parçasıydı.

Bu saldırı da diğerleri gibi aradan beş yıl geçmesine rağmen, ‘dıgıl dıgıl mugul mugul’ cümleleri arasında, faili meçhuller arasında yerini aldı. Naklen yayında gerçekleştirilen bomba gözlerimizin önündeki binlerce delile rağmen müphem olarak kaldı.

Müphem olmaya da devam edecek gibi görünüyor çünkü kimse hâlâ tetiği çekenden başkasıyla ilgilenmeyi pek de doğru bulmuyor. Yani suçlu olarak gösterilecek birkaç kişiye en ağır cezaları verince adalet yerini buldu denilecek. Gerçek katilleri, olayın arkasını arama faaliyetine giriştiklerinde yaslandıkları paradigmaların iflas etme riski var. Paradigmalarını koruyabilmek için tetiğin arkasındakileri sorgulamaya gerek görmemeye devam ediyorlar. 

Oysa hep göz ardı ettikleri gerçek, bu terör olaylarının Ergenekon ve Balyoz davaları sanıklarının cezaevinden çıkmaları ve Erdoğan iktidarıyla tam anlaşmaya varmaları zamanına denk gelmesiydi. 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP hüsran yaşayınca Erdoğan, Ergenekon’un kucağına oturmuş “Güvenlik Filmlerinin Unutulmaz Yönetmenleri”, terör yoluyla Erdoğan’a istediği rejimi altın tepsiyle sunmuştu.

Gar Katliamı da bunlardan sadece biriydi.

Ergenekon sanıklarının medyatik olanlarının hükümete ve mevcut rejime nasıl destek verdikleri herkesin malumu; zaten yeterince göz önünde icra ediyorlar bunu. Mesela bu sanıklardan emekli Tümamiral Cem Gürdeniz televizyonda kaykıla kaykıla anlatıyor:

“Ben mevcut hükümete görevlerimi fikirlerimle yapıyorum. Şu andaki rejim itibariyle çok güçlü bir rejim, merkezi rejim, tek başına kurabilir. Parlamenter rejim tekrar gelirse bunu yapamazlar.” 

Ama bir de medyatik olmayan ve halen devlette muvazzaf operasyonel olanlar var. 

Erdoğan’ın ve AKP kurmaylarının güvenlik öncelikli bir rejim kurmaya yetecek ne ekibi ne de yeterli bilgisi var. Ergenekon kadroları olmadan terörün azması ve ülkenin bir güvenlik öncelikli ülke haline gelmesi mümkün değil.

Ama gelgelelim, Gar Katliamı mağdurlarına ve onun hakkını arayıp, konuyu gündemde tutmaya gayret edenlere sorarsanız ülkede Ergenekon diye bir örgüt asla yoktur.

Mesela Madımak katliamında da bütün öfke otel önünde toplanan sakallılara yöneltildi. Ben bunu haksız bulmuyorum elbette ancak kesinlikle yetersiz geliyor. Olayın arka planını bulup gerçekte neler yaşandığını araştırmaya gerek görmemelerini hayretle izliyorum. 27 yıldır Madımak Katliamını ananlar ve acıyı tazeleyenler içinden, bir gazeteci çıkıp da dönemin Valisi Ahmet Karabilgin’i bulmadı ve o gün neler yaşandığını sormadı, sorgulamadı.

Hasılı, kabul etseniz de etmeseniz de bu ülkedeki bütün kanlı olayların arkasında çirkin bir örgütlenme var. 

Yazık ki bu örgütlenmeyi çözmek, evlatlarınızın canını kurtarmak isteyen savcı ve polisleri derdest edip hapsettiniz. Size de tetikçilere öfke kusmak kaldı.

HENÜZ YORUM YOK