ORHAN ÖZCAN | YORUM
Tüm dünyada enflasyonla mücadele tüm hızıyla sürüyor. ABD’de geçen hafta açıklanan FED tutanakları bundan sonraki faiz adımlarının daha temkinli atılacağına işaret ediyor olsa da, varmaya çalıştığı yüzde 2 hedefine ulaşmayı zorlaştıracak bir gelişme karşısında yeniden faiz artışı yapabileceğini de sürekli olarak vurgulamaya devam ediyor. Şu sıralar FED ne kadar şahin açıklama yaparsa yapsın, piyasalar bu açıklamaları güvercin olarak okumayı, yorumlamayı tercih ediyor.
Nitekim piyasalar, beklentinin biraz altında gelen en son enflasyon verisini büyük bir parti, büyük bir ralli ile kutladı. ABD’de şu sıralar devam eden bir santa rallisi var ve yıl sonuna kadar da devam edecek gibi görünüyor.
En son açıklanan Michigan Güven Endeksinde kısa ve uzun vadeli enflasyon beklentilerindeki yükselme ile bu şekilde gelen veriler ile piyasalardaki bu coşku, tezat görüntü sergilemeye devam ediyor.
Bu arada ABD’de bu iyimserliği, bu coşkuyu eleştiren görüşler de çıkıyor. Finansal koşullar endeksindeki sıkılaşma önceleri FED’i memnun ederken, son dönemde bu endeksteki gevşeme, FED’i rahatsız edecek düzeyde. Önümüzdeki yıl faiz indirimlerinin başlayacağı swap fiyatlamalarında net bir şekilde görülmekle birlikte, ne zaman başlayacağı tam bir soru işareti. Eğer önümüzdeki yıl ABD ekonomisinde bir soğuma durumu söz konusu olursa hemen bir faiz indirimi döngüsünün başlamasını da normal karşılamak gerekir.
Buradan gelelim Türkiye ekonomisine ve buradaki aksak, tutuk enflasyon mücadelesine. Mayıs ayı sonunda yüzde 8.5 olan politika faizi bilindiği gibi altı aylık dönemde bazen piyasanın beklentileri doğrultusunda bazen ise beklentilerin üzerinde faiz artışları ile yüzde 40 düzeyine kadar yükseltildi.
Enflasyonla mücadelede Merkez Bankası tarafında yapılması gereken parasal sıkılaşma (faiz artışları yolu ile) ve miktarsal sıkılaşma (likidite çekilişleri) ve ekonomi yönetiminin maliye politikaları ile destekli beklentileri yönetmek. Beklentileri yönetme buradaki en anahtar unsur. Eğer siz ekonomi yönetimi olarak ülkedeki tüm aktörleri yapacağınız sıkılaşmaların boyutu ile enflasyonun belirli bir sürede düşeceğine ikna ederseniz ve tüm kesimler bu kararlılığa kesin olarak inanırlarsa enflasyonun o beklenen sürelerde düşüşünü görürsünüz.
Evet faiz artışları yapıldı ama artışlar bebek adımları ile başladı. Oysa yapılması gereken önden yüklemeli çok daha yüksek artışlardı. Bu tür dozu çok yüksek artışlarla başlanabilseydi, enflasyon beklentileri yönetimi dümeninde merkez bankası ve ekonomi yönetimi çok güçlü bir duruş sergiliyor olacaktı.
Son gelen verilerde ekonomi biraz soğuma belirtileri gösteriyor olsa bile, yine de Mehmet Şimşek-Hafize Gaye Erkan ikilisinin istediği düzeyde olmadığı kanaatindeyim. Piyasadaki halihazırdaki beklenti, seçime kadar olan sürede en fazla bir tur artış sonrası yüzde 45 düzeyine kadar çıkılıp, seçim sonuna kadar beklenilmesi yönünde.
Bu arada bütün bu hesaplar güven duyulmayan TÜİK enflasyon hesaplamalarına dayanıyor. Oysa alternatif ENAG enflasyon hesaplaması TÜİK hesabının iki katından fazla. ENAG enflasyon verisi dikkate alındığında ise durum çok daha karamsar bir tabloya işaret ediyor.
Enflasyon tarafında bu gelişmeler yaşanırken, ülkenin acil ihtiyacı olan döviz tarafında, altı aydır süren yoğun çabalara, Mehmet Şimşek’in çok sayıdaki ziyaretlerine rağmen henüz bir gelişme kaydedilemedi. Bunun en önemli nedenlerinden biri de yine güven sorunu. Yabancı yatırımcı henüz Naci Ağbal travmasını atlatamadı.
Yabancı yatırımcı, ekonomi yönetiminin bir gecede, geçmişte olduğu gibi değişebileceği endişesini taşımaya devam ediyor. Bu güven sorunu henüz aşılabilmiş değil. Ayrıca Londra merkezli swap kanallarının halen kapalı olması ve geçtiğimiz süre içerisinde likiditesi tamamen kurumuş Türk tahvil piyasasının varlığı yabancıyı ülkeden uzak tutmaya devam ediyor. Bu uzak duran yabancı kısa vadeli Türk varlıklarına yatırım yapacak olan yabancı yatırımcı, yani sıcak para yatırımcısı. Doğrudan ve uzun vadeli yatırım yapacak olan yabancı için, başta hukuk olmak üzere çok sayıda yapısal reformlara ihtiyaç var ancak bu reformlar ülkenin çok uzağında.
Sağlarlar sağlarlar siz merak etmeyin. bu güne kadar ne olmazları oldurdular. Ama tabi ki sadece kendi menfaatleri varsa.. :)) IMF el altında başka aracılar kullanarak Türkiyeyi sübvanse ediyor zaten. Uluslararası piyasaların dengesinin bozulmaması laızm.
Yani kısaca Türkiyede bu cuntanın yapmak istediği her şey yolunda gidiyor zaten. Siz halkın ekonomisini kasdediyorsunuz ama onların öyle bir derdi yok ki? Halk iyi olsa kötü olsa kime ne, umurlarında değilki.
Montofon sığırların otomatik makinalarda sağıldıkları gibi Türkiyeyi sağıyorlar.
Böyle giderse bir müddet daha çoh rahat sağarlar. 10 yılmı olur 30 yılmı olur yada kıyamete kadarmı olur orasını bilemem.
Filistinde yüzyıldır gadre urayan inanların durumuna düşmek istemeyen. Yani bunların dedeleri akıllı olsalardı çocuklarının torunlarının güzel gelecekleri için o ülkeyi terk ederdi. Bu gün yaşadıkları bu sersefil durumda olmazlardı. Aynı şekilde İran da bir kaç nesildir yaşanan sefaletler ilk başlarda katliam şeklindeydi ve devam etmektedir. Türkiyede aynı sosyolojik gerçeğin içinde ve bir paçası. HİÇ İBRET ALMIYORMUSUNUZ?
Arkanızı dönün Türkiyeyi terk edin. Yoksa bugünkünden çok daha sefil bir hayat sizi bekliyor. Hiç boşuna Polyana cilik yapmayın. hayal perest olmayın. Necip Millet öleli bir kaç yüz yıl oldu