Güven problemi

YORUM | ORHAN ÖZCAN

ABD’de politika faizi yüzde 5.25 – 5.50 seviyesinde kalmaya devam ederken ve sürekli verilere göre hareket edeceğini söyleyen bir ABD Merkez Bankası (FED) başkanı varken, son dönemde gelen bir takım veriler sermaye piyasalarında çalkantılar yaratmaya devam ediyor. En son gelen verilerden biri olan açık iş alanları verisinin  (JOLT) beklentinin oldukça üstünde gelmesi, işgücü piyasasının, istihdam piyasasının ABD’de bu yüksek faiz oranlarına rağmen hala çok canlı olduğuna işaret ediyor. Bu tür veriler FED’in bu yıl sonuna kadar bir faiz artışı olasılığını artırdığından sermaye piyasaları günlük olumsuzlukları doğal olarak yaşıyor.

Enflasyonla mücadele o kadar zor ve karmaşık bir konu ki, bu mücadelenin ne kadar zor ve karmaşık olduğunu ABD, Avrupa ve İngiltere’de net bir şekilde görebiliyoruz. Özellikle bu bölgelerde enflasyonla mücadele konusunda tüm kararlı hareketlere ve kararlara rağmen, enflasyonun o katı tarafının çözülmekte zorlandığına şahit oluyoruz. Bu arada bu önemli mücadelenin verildiği bu ülkelerden ABD’de enflasyonun geldiği nokta yüzde 3.67, Avrupa bölgesinde  ve İngiltere’de yüzde 5.9 düzeyinde. Tüm gelişmiş ülkelerin ortak enflasyon hedefi olarak kabul edilen yüzde 2’den uzaktalar.

Bu ülkeler bu mücadeleyi verirken, bu yıl haziran ayından itibaren Türkiye’de irrasyonel olduğu tüm kesimler tarafından dile getirilen ekonomi politikalarından “U” dönüş yapılarak, rasyonel ya da “ortodoks” diye adlandırılan politikalara dönüş yapıldı.Enflasyonla mücadele için TCMB politika faizinde artışlar yapıldı ve sıkı para politikasına geçiş yapıldı. Bu “U” dönüşle hem enflasyon aşağıya çekilmeye çalışılıyordu, hem de normalleşmeye geçildiği izlenimi ile yabancı yatırımcının ülkeye yatırım yapması hedefleniyordu.

Bu politika değişiminin üzerinden tam dört ay geçmiş olmasına karşın  enflasyonda aşağıya doğru bir hareket görülemediği gibi, yabancı yatırımcı ilgisi konusunda da bir ilerleme kaydedilemedi. Son dönemde enerji fiyatlarında görülen artış ve özellikle en büyük ihracat pazarımız olan Almanya ekonomisindeki yavaşlama enflasyonla mücadeleyi bir tur daha zorlaştırdı.

Geçen bu dört ay içinde Türkiye’de uygulanmaya çalışılan bu programa rağmen neden yabancı yatırımcı girişi sağlanamadı ve neden enflasyonda aşağıya doğru bir hareket başlamadı? Yabancı girişinin başlamamasındaki  en önemli nedenlerden biri KKM(Kur korumalı mevduat). Şu ana kadar KKM’yi dezavantajlı hale getirmeye yönelik bazı önlemlere rağmen KKM deki katılık, enflasyondaki katılığa benzer şekilde devam ediyor. Döviz rezervlerinin eksi olması, KKM nin çözülmesi durumunda kurda gerçekleşecek muhtemel artış doğal olarak yabancı yatırımcıyı korkutuyor. Bir kur seviyesinden ülkeye girecek olan ve dövizini o kur seviyesinden bozacak olan yabancı yatırımcının kurun ani yükselişi karşısında zarar edebileceğini hesap etmesi çok normal.

Enflasyon tarafında ise faiz artışlarına rağmen enflasyon oranının çok gerisinde kalan politika faizi seviyesindeki yetersizlik enflasyonu aşağıya çekmeye yetmiyor. Burada en önemli olan konu hangi enflasyonu dikkate alacağımız. Kimsenin güvenmediği TÜİK’in açıkladığı yüzde 61.3 lük enflasyon oranı mı, yoksa enflasyon oranını TUİK ile aynı mal ve hizmet sepetindeki artışlara göre hesaplayan ve enflasyon oranını yüzde 130 olarak açıklayan  ENAG’ın oranı mı? Bu arada yabancı yatırımcının da bu farkı çok iyi bildiği de bir gerçek. Bu durum çok doğal olarak önemli bir güven problemi yaratıyor ve yabancı yatırımcı uzak durmayı tercih ediyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin