Güneş olmayınca ayçiçekleri birbirinden enerji alır

HABER-İZLENİM | EBRU NİDA BİLİCİ, Washington

Dünyanın farklı ülkelerindeki Hizmet okullarında eğitim görmüş öğrenciler, ABD’de düzenlenen Ümit Nağmeleri turnesiyle gönül dostlarına unutulmaz saatler yaşatıyor.

New Jersey’den sonra Pazar akşamı da Washington DC ve Virginia bölgesinde Amerikan Türk Dostluk Derneği (ATFA) ile ortaklaşa düzenlenen gösterideydik. Farklı ülkelerden aynı gayeyle bir araya gelen gençlerin şiir, şarkı ve skeçlerle süslenmiş gösterisi muhteşemdi. Öğrencilerin çok başarılı ve samimi performansları karşısında salonu dolduran yüzlerce izleyici de adeta duygu seline kapıldı. Yer yer sahneye çıkıp gençlerin performansına katılan izleyicilerin, kimi zaman mutluluktan kimi zaman da hüzünden gözyaşlarını tutamadığı görüldü.

Program, Güney Afrika’daki Hizmet okullarından mezun olup, halen orada Biyoloji öğretmeni olarak görev yapan sürpriz sunucu Nicholas Bixa’nın, başarılı bir Türkçe’yle renkli ve coşkulu esprilerin eşlik ettiği sunumuyla başladı. Kendisini “Diyarbakırlı Enişte Nicholas” ifadeleriyle tanıtan Nicholas da başlı başına bir gösteri yapıyor gibiydi program boyunca. Esprili bir şekilde programda görev alan gençleri tanıtan Nicholas, seyircileri de hareketlendirip onları gösterinin bir parçası haline getirmeyi başardı.

Genç sanatçıların sahne aldığı gösteri, Zülfü Livaneli’nin klasikleşen eseri ‘Merhaba’ ile açıldı. Şarkıya çok sayıda izleyici de eşlik etti. Hemen ardından yine Livaneli’den bir eser vardı. Bu kez iki genç ses Mehlika ve Mehtap ‘Sürgün’ parçasını yorumladı.

Türkiye’nin zengin müzik kültürü, geniş bir yelpazede profesyonel sanatçıları aratmayan gençler tarafından icra edildi. Genç yetenekler Grup Yorum’dan ‘Uğurlama’, Manga’dan ‘Dursun Zaman’, Cem Adrian’dan ‘Kül’ eserlerini, büyük bir ustalıkla yorumladı.

Kırgızistan’dan Tariel, Fethullah Gülen’in ‘Bir Yiğit Vardı’ şiirini seslendirdi.

Amini, Necip Fazıl Kısakürek’in ‘Bizim Şarkımız’ şiirini, Türkçe Olimpiyatları ve IFLC sahnelerinden yetişen Xhoni ‘Aşılmaz’ı, Tariel ‘Kendine İyi Bak’ı yorumlayarak dinleyenleri Ahmet Kaya, Said ise ‘İtirazım Var’ şarkısıyla Müslüm Gürses yolculuğuna çıkardı.

Programın sonlarına doğru, önce bulundukları yerde oynayan sonra da halay kurup sahneye çıkan seyircilerin çok eğlendikleri anlaşılıyordu.

Programda sadece eğlence ve neşe yoktu. Program konseptinde, Türkiye’de sosyal soykırıma uğrayan hayatları altüst edilen ve hapishanelerde ömürleri tüketilen Hizmet gönüllülerinin yaşadıklarına önemli yer verildiği için bu mümkün de değildi. Yer yer hüzünlü, yer yer de trajikomik bir anlatımla, hem şarkılarla hem de tiyatral gösterilerle acılar dile getirilerek yüreklere dokunuldu.

KHK’lı öğretmen Fadime Güler’in kansere yakalandıktan sonra yazdığı ELVEDA adlı şiir, dinleyenleri gözyaşlarına boğdu. Mehlika ve Mehtap tarafından seslendirilen Sürgün şarkısı da dinleyenlere hüzünlü anlar yaşattı.

Ümit Nağmeleri Yeryüzü mirasçılarının yönetmenliğini yapan ve kendisi de Almanya’da sürgünde yaşayan Gazeteci yazar Mahmut Nedim Hazar, konuşması esnasında günebakan çiçeklerinin pek bilinmeyen bir yönünden bahsederek yaptığı hatırlatma, aslında programın amacını da ifade ediyordu: Bu çiçekler kış mevsiminde, güneşin olmadığı günlerde birbirlerine dönerler, birbirlerinden ışık ve güç almaya çalışırlar. Bugün yaptığımız tam da bu. Birbirimize bakıp, birbirimizden enerji almak için burdayız, bir aradayız.

Hakikaten o anda salonda ve gönüllerde yaşananı özetleyen bu cümle çok anlamlıydı. Salonda bulunan, hatta turne boyunca birçok mekanda toplanarak, Hizmetin dünyanın farklı yerlerinde yetişmiş meyveleri olan gençleri dinleyen binlerce insanın yaşadığı da tam buydu. Zulmün amansız bir şekilde sürdüğü bu karanlık günlerde birbirimizden güç almak, birbirimize omuz vermek olmalıydı amaç.

Hiçbir suçu olmadığı halde hapse atılan onbinlerce Hizmet gönüllüsü kadın, erkek ve çocukların durumunu anlatan Medrese-i Yusufiye konsepti doğrultusunda, trajikomik hapis ortamlarının resmedildiği skeçler, atılan iftiraların altının ne kadar boş, anlamsız hatta komik olduğunu gözler önüne seriyordu. Hayatında hiçbir kesici ya da yaralayıcı aleti eline almamış, çoğu itibariyle oldukça eğitimli insanların terörist olmakla suclanmasının sorgulandığı oyun, yüreklerde derin bir acı ve yüzlerde buruk bir gülümseme bıraktı.

Binlerce mağdurun yaşadığı hayatların örneklerini program boyunca kah bir şarkıyla kah bir şiirle ya da tiyatral gösteriyle anlatan gençler, izleyenlere ümit vermeyi de ihmal etmedi. Yaşananları ifade etmek için farklı sanat dallarını, çok başarılı şekilde icra eden gençler, izleyenlerin ümidine güç verdi. Ailece programa katılıp verilen mesajları gelecek nesillere de aktarmaya çalışan anne babalar, kardeşlerinin acıları karşısında tek yürek olabilmenin örneğini çocuklarına da yaşatmanın sevinci içindeydiler.

Hizmet ölçüleri içinde hep beraber eğlenmeyi çok özlediğini ifade eden ailelerin, çocuklarıyla birlikte böyle coşkulu bir gün geçirebilmenin mutluluğunu duydukları belliydi. Bir şarkıda gülüp, diğerinde ağlayarak, gençlerin ve yetişkinlerin aidiyet duygusunu yeniden hatırlayıp bunu hep birlikte yaşamaları da bugünün sonunda onlara kalan bir başka güzel duyguydu.

Kendi ülkelerinden binlerce kilometre uzakta da olsalar, acılarımızı samimi biçimde paylaşan, anadilimizde şarkılarla hüzün ve neşemize ortak olan gençlere, misafirperverlik ruhuyla yüreklerini açarak salonları dolduran seyirciler de bu gösteride alkışı hak ediyordu.

Skeçlerden birinde de dile getirilen Hizmet bitti mi, süreç ne zaman bitecek sorularının, hem sahnedekilerin hem seyircilerin verdiği gönül ortaklığı ve salonu dolduran büyük coşkuyla cevaplandığı bir geceydi yaşanan. Hepimiz ordaydık, o halde bu hizmet bitmemişti. Allah istemedikçe de bitmeyecek, devam edecekti. Tüm gönül dostlarıyla bir arada olmak, bu güzel gençleri izlemek için toplanmak, birlikte ağlamak birlikte gülmek, niyazlara birlikte amin demek paha biçilmez duygular yaşattı herkese. Kırgız, Azeri, Arnavut, Tanzanyalı, Kenyalı, Kazak ve diğer gençlerin birlikte seslendirdiği, “Söz verdik, asla dönmeyeceğiz” adlı ezgi de dinleyenleri hüzünlendirirlen, hem derin duygular tazelendi, hem de yüreklerde bu verilen söz yeniden hatırlandı.

Gecenin sonunda 2025’te yeni bir başka gösteride buluşmak üzere sözleşerek Washington’a veda eden Yeryüzü Mirasçıları ile seyircilerin yüzünde aynı huzur ve umut görülüyordu.

Yeryüzü Mirasçıları bu duraktan sonra 15 Ekim’de Dallas, 18 Ekim’de San Francisco ve 20 Ekim’de Los Angeles’da sahne alacak.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin