Ana Sayfa HABER Gözlerini al yerden… 

Gözlerini al yerden… 

VEYSEL AYHAN | YORUM

10 yıldır medya gece gündüz Hizmet Hareketiyle iltisaklı her insanı ‘terörist’ olarak yaftaladı. Medya, -sol görünenleri de dahil- tek bir Hizmet Hareketi mensubuna kendini müdafaa hakkı tanımadı, mikrofon uzatmadı.

Medyanın yekpare bir şekilde 10 yıllık dezenformasyonu sonucu öyle bir noktaya geldik ki Hizmet gönüllüleri bile bu yayınlardan etkilenip kendilerinden şüphelenmeye başladı. Sosyal medya, şüphelerden gerçek algısı üretti. Konuştuğum bazı insanlarda bunu gördüm.

Parfüm mağazalarında kullanılan bir yöntem var. Burun farklı kokular arasında yorulduğunda, kahve çekirdekleri koklatılır. Böylece burun reseptörleri sıfırlanır. Bu yazı, binbir algının cirit attığı atmosferimizde “kahve çekirdeği” olur ümidiyle yazıldı.

Pompalanan algılar 

Topluma medya aracılığı ile pompalanan algıları sıralayalım…

ABD’nin Suriye ve Irak emellerine hizmet etmeyi reddeden subaylar ve masum erleri Rusya-ABD hesaplaşmasına meze etmeyen generaller ‘terörist’ olarak sunuldu.

Ama o günden bugüne Suriye ve Irak’ta bir hiç uğruna binlerce şehidin kanını dökenler vatansever!

İnsan kaçakçılığı yapan tuğgeneraller, kendine emanet edilen erleri iğfal edip terfi ile general olanlar vatanperver!

ABD’nin taşeronu olarak Suriye’de iç savaşı körüklemek için muhaliflere MİT TIR’ları ile silah gönderen Erdoğan ve Hakan Fidan ‘vatansever’ ama onları durduran yargıçlar terörist!

Balyoz ve benzeri darbe girişimleri ses kayıtlarıyla sabit generaller artık vatansever; ‘ordusu  savaşa girmesin’ diye direnen ve şehit edilen general Semih Terzi terörist!

Nikahı Saray’da kıyılan, mafyaya önünü ilikleyen, ayakçılık yapan savcılar vatanperver!

Teklif edilen milyonlarca lira rüşveti reddeden, ülkenin kan emici egemenlerine dava açan cesur savcılar ise terörist!

Kapatacağı dava türlerine göre rüşvet tarifesi olan adliyeler ve yargıçları vatansever!

Ama CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın 10 yıl sonra, “Erdoğan’ın oğluyla yaptığı görüşme de doğru, para da doğru, sıfırlama (tapesi) da doğru!” diye ikrar ettiği o korkunç skandalları gün yüzüne çıkaran yargıçlar ve emniyet müdürleri terörist!

Uyuşturucu ticaretini tekeline alan, mafyaya tetikçilik yapan polis müdürleri vatansever!

Ama Hizmet Hareketi ile iltisaklı görülen kamu görevlileri ‘terörist’!

Peki Hizmet gönüllüleri sütten çıkmış ak kaşık mı?

Bazı Hizmet gönüllüleri bile inanmakta zorlanabilir ama Hizmet Hareketi mensupları yüzde 98 itibariyle evrensel suç kriterlerine göre sütten çıkmış ak kaşıktır!

Havuzu çıldırtan sessizlik

Bunu test edelim.

100’ü aşkın general, onbinlerce subay-astsubay MİT fişlemeleriyle ihraç edildi. Çoğunluğu hapse atıldı. İşkence gördü. Hepsi Hizmet Hareketi’yle iltisaklı sayıldı. Öyle veya değil.

Bunların tek biri için bile görevi kötüye kullanma veya rüşvet ithamı yapılamadı.

Milyar dolarlık bütçeleri yöneten generaller vardı. Biri için bile “Yolsuzluk yaptı, komisyon aldı!” iddiası seslendirilemedi.

Eğer bu askerlerin terörist olduklarına inansalardı 15 Temmuz sonrası onlarca pilota F-16 teslim edip savaşa göndermezlerdi.

Daha ötesinde bu askerlerde teröristliğin zerresi olsaydı, kendini başkomutan ilan eden zavallı, memleketi batırmasın diye şimdiye kadar 50 defa öldürülmüştü.

Bunların Hizmet Hareketi’ne pervasızca saldırmalarının ana sebebi onların terörist olmadığını en iyi onların biliyor olmalarıdır.

Binlerce yargı mensubu, yüzlerce üst düzey yargıç KHK’lar ile atıldı.

Tek bir hakimin veya savcının, vali veya kaymakamın banka hesabında hayatın olağan akışına aykırı bir para bulunamadı. Herhangi biri için “Rüşvet aldı!” ithamı iddia olarak bile dile  getirilemedi.

Tek bir vali veya kaymakamın harcamalarında usulsüzlük çıksaydı ‘Havuz’, kıyamet koparırdı.

Haklarında iltisaktan dava açılan yüz binlerce kamu görevlisi ‘cemaziyelevveline kadar’ incelendi. Birine dahi, “Aaa senin zaten cari hukuka göre şu suçun varmış. Cemaatçi yargıçlar örtbas etmiş. Seni gerçekten içeri tıkmamız gerekiyormuş!” denmedi. Denemedi!

17-25 yolsuzluklarının ortaya çıkaran onlarca emniyet müdürü yüzlerce polis vardı. (Maalesef 11 yıldır dürüstlüğün ve rüşvet almamanın bedeli olarak hapiste tutsaklar.)

Bunlarla ilgili açılan dava dosyalarında cari hukuka göre tek bir suç yok. Hiçbirinin veya bunların yakınlarının banka hesaplarında normalin dışında tek kuruş çıkmadı. Bunlardan tek birinin üç veya dört evi ortaya çıksaydı, hesaplarında 50 bin, 100 bin dolar para bulunsaydı ‘Havuz’un yapacağı yaygarayı hesap edemezdik.

Hizmet’e ait binlerce müessese vardı. Zaman, Samanyolu, FEM gibi dev kurumlar. Bunların yüzlerce yöneticisinden biri için bile şöyle bir cümle kuramadılar: “Zaman Genel Yayın Yönetmeni’nin banka hesabında 100 bin dolar çıktı. Bahçeşehir’de villası varmış!”

“Samanyolu Genel Müdürü’nün meğer 3 evi 1 villası varmış. Hesabında 50 bin Euro bulundu.”

Kendilerini parçaladıkları halde böyle cümleler kuracakları tek bir Hizmet gönüllüsü bulamadılar.

MASAK (Mali suçları Araştırma Kurulu) Hizmet kurumlarında çalışan on binlerce müdürü, yüzlerce genel müdürü inceledi. Dava dosyalarına ekleyecekleri tek bir finansal anormallik veya vergi kaçırma suçu bulamadılar.

Çatı davasında Hizmet’te önde gelen 70 küsur isim aylarca araştırıldı. Şimdi linç yarışına girilen “abiler”den birinin bile hesabında emekli maaşı dışında bir şey çıkmadı.

Ne kadar isterlerdi, “Falan ‘abi’ himmet parasını gasp etmiş, hesabında 1 milyon dolar çıktı. İşte dekontlar! Filan ‘abi’nin meğer evleri, arabaları, yazlıkları varmış!” 

Böyle manşet atmayı ne kadar arzu ederlerdi. Atamadılar.

Şimdi ne diyorlar?

Lüks içinde yaşıyorlar!

“Yurtdışına kaçtılar, lüks içinde yaşıyorlar…”

Avrupa’da bildiklerim var. Kimi bir tavan arası minik bir evde yaşıyor, kimi bir apartmanın küçük bir dairesinde. Çoğu ay sonunu çocuklarından gelen parayla zorla temin ediyor. Bazısı devlet yardımıyla yaşıyor. Hemen hepsinin yasal emekli maaşı bile bloke edilmiş durumda. ABD’dekiler daha zor şartlarda. Sosyal devlet yok. Geçim sıkıntısı olmayanını duymadım. Dizlerine yaptıracağı 2 bin 500 dolarlık iğnenin parasını nasıl bulurum derdinde olanını biliyorum.

Havuz kalemlerine göre en çok parası olan insanı örnek vereyim. Hiç tapulu evi olmadı. 15 Temmuz sonrası oğlu Türkiye’de kalmıştı. Bir arkadaş, oğlunu geçirmesi için ısrar ettiğinde onu geçirecek parayı temin edemedi. Ve oğlu bir süre sonra babasından dolayı yakalanıp hapse girdi. Havuzun iftiralarına inanacak olursak milyarlarca doları olmalıydı.

Bu insanların elinden külliyetli miktarda para geçmiştir. “Abiler” veya onların yakınları binlerce insanın hesabında izahı zor tek bir kuruş çıkmadı. Kurumun parasını zimmetine geçiren Hizmet gönüllüsüne rastlanmadı.

AKP iltisaklı kurumlarda ortaya çıkan tacizlerin, utandırıcı suçların haddi hesabı yok.

On binlerce Hizmet müessesesinden biri için bile böyle utandırıcı bir suç ithamında Hizmet tarihi boyunca bulunulamadı. (Ki bu ancak Allah’ın inayetiyle izah edilebilecek bir iffet zirvesi.)

“KİMSE YOK MU” yardım derneğinde yıllar boyunca milyarlarca lira yardım toplanmıştır. Bu kurumu idare eden yüzlerce yönetici ile ilgili tek bir suistimal iddiası seslendirilemedi.

Fakat bu dürüst insanlar ‘terörist’ oldu, kamu kurumu Kızılay’ın yardımlarını satan genel müdür, deprem yardımlarını çalan emniyet müdürü ‘vatanperver’ oldu.

İki milyona yakın Hizmet gönüllüsü fişlendi, ihbarlara konu oldu. 600 binden fazlası hakkında soruşturma başlatıldı, davalar açıldı. Yüz binlerce kadın-erkek hapis yattı. Bu insanlardan teki bile evrensel hukuk ilkelerine göre somut bir suçla itham edilemedi. Daha önce adi bir suçla karakola düşmüşüne rastlanmadı.

Rejim aparatları, göğüslerini gererek, ellerindeki delillerle dünya kamuoyuna, “Bu insan teröristtir!” diyerek sunacakları hiç kimseyi bulamadı.

Cemaatin tüm fertleri sütten çıkmış ak kaşık mı? Bu, mümkün mü?

Tabii ki yanlış yapanlar, suç işleyen, günaha girenler olmuştur veya olabilir. Bunu kim tespit edecek? Kimin suçlu olduğuna sosyal medya yargıçları mı karar verecek? Mahkemeleri işgal etmiş Saray tetikçisi yargıçlar mı onları yargılayacak?

Hz. Ömer, Kâdî Şurayh’a yazdığı mektupta şöyle der; “Hatalı olarak bin suçluyu beraat ettirmek, hatalı olarak bir kişiyi mahkûm etmekten daha iyi ve isabetlidir…..” (Mecelle penceresinden günümüz hukukî Sorunlarına bir bakış, Prof. Dr. Ali Şafak)

Adil yargılanma evrensel bir haktır. Mahkemelerin adalet dağıtmaya başlayacakları güne kadar kim olursa olsun hiçbir insanı gıyaben infaz etmemek, ahiret endişesi olan her insan için en selametli yol.

En çarpıcı olan

Hizmet’i ‘teröristlikle’ itham edenler kimler?

Bunlardan bana “doğru ve dürüst, yolsuzluk ve rüşvete bulaşmamış, yalancı olmayan, ahlakıyla temayüz etmiş” bir isim söyleyebilir misiniz? Ki bu söylediğiniz isim Hizmet Hareketi mensuplarına o lanet kelime ile saldırmış olsun.

Ben bulamadım. Sizin bulabileceğinizi de sanmıyorum. Hangi doludizgin Hizmet’e saldıran varsa altını kurcalayın; ya rüşvet almıştır, ya yolsuzluk yapmıştır. Veya bulaştıkları skandalların, yolsuzlukların Hizmet Hareketi mensupları tarafından ortaya döküldüğünü düşünen -en baştaki gibi- birileridir, eski bir can acısının intikamını alıyordur.

Onun dışındakiler -şimdi mebzul- o sözlerle kariyer planlaması yapıyordur. İsterseniz zihnen bir tarama yapın. Hizmet Hareketine canhıraşâne saldırıp da dürüst olan, ahirette beraber haşrolmak isteyeceğiniz tek bir insan bulamazsınız.

O sebeple “onun bunun” lafına bakıp bardağın dibine çökmüş üç beş zifos kırıntısına yoğunlaşıp koca bardaktaki billur ve berrak suyu görmezden gelmek âdil olmaz. O nedenle “Gözlerini al yerden”

Hizmet gönüllüleri “yalnız ve güzel ülkemizin” siyasi bağımsızlık ve müreffeh istikbali için tek ve son şanstı. Ama ekseriyetin liyakatı olmayınca o şans bilemediğimiz bir başka bahara kaldı.

19 YORUMLAR

  1. Tahir Aydın
    Allah razı olsun Veysel Abi. Yazıda da belirttiğiniz gibi bazen çok hassas muhasebe yapmaktan kendi üzerimize sıçramış , veya üzerimize sıçrattığımız minnacık lekeden ötürü kendimizi çok hırpalıyor levm etmekten perişan oluyoruz. Allah ahlakı ile bakıp , şımarıklığa düşmeden , artı ve eksilerin toplamı üzerinden bakınca fersah fersah önde ve temiz olan bir yapı sadece umumun fevkinde temiz ve layık olduğu için marabbas anlayışı ile katl edildi. Allah bizleri meccanen affeylesin ve masumları da tez zamanda özgürlüklerine kavuştursun inşAllah
  2. Kahveci okur
    Bu iş daha çokkkk tartışılır... Ama şunu unutmamak gözardı etmemek gerektir ki yarın er meydanında ağustos böceği bile alır hakkını.
  3. Muhammed Salih
    Hizmet Hareketine karşı Müslümanların da içinde bulunduğu topyekun ülke zülmü...işte burada bütün beyin devrelerim alt üst oluyor... Ve Kürtlerin bir müslüman ülkede maruz kaldığı zülmü anlamama yardımcı oldu bu süreçte yaşananlar...
  4. Sen tohumu at git.
    Asrın mümin gençlik profilini " Ayet, Hadis, İlim ve İrfan" ahlak ve iştiyakı ile donatan, mübarek bir nesilden, melek temsiliyetinden başka ne beklenebilir. Rabbim Hocaefendimizden, ona ve ali davasına gönül vererek, dünyanın her bir ülkesini, Kur'ani ve Muhammed'i güzellikler ile bezeyenlerden ebeden razı olsun. 🤲🌹❤️😭🇹🇷
  5. Ahmet Mete
    Veysel Ayhan beye kırgın olduğumu söylemeliyim. Arada canı sıkılınca yazmak yerine düzenli yazması gerekiyor. Lütfen konumunun hakkını versin. TR 724 ün gündelik siyasi yazıları dışında bizlere böyle pencereler açıp nefes aldıracak yazılara ihtiyacımız var.
  6. Selami Öztürk
    insanları genelleme yapmamaları konusunda uyardıktan sonra eleştirenlerle alakalı genelleme yapıyorsunuz. Gerçekten çok ilginçsiniz. Bu kadar güzel bir yaziya kir bulastirmaya değiyor mu gerçekten? Bu elestiri de genelleme kategorinize giriyor mu?
  7. Gargamelin iftar davetinde şirin izdihamı
    Terörist olmadigimizi hirsiz-arsiz olmadigimiz üzerinden aciklayamayiz. O dört imamin o gece orda ne isi vardi, artik su kadar sene sonra onu bi güzel aciklayacaksiniz ki, gözlerimizi yerden alalim. Biriniz ciksin ve desin ki, bylocktan haberlestigimiz icin herkese bylock yüklettik iddiasi iste su su su sebeplerle yalan, dogrusu da aha söyle söyle. Biz de gözlerimizi yerden alalim. Soru calanlari ifsa edin, gözümüzün önünde aforoz edin, bi daha böyle seylere tahammülümüz yok deyin, özür dileyin, gözlerimizi yerden alalim. Hizmet´in itibarini kullanip her yerde kadrolasma her yeri domine etme hirsimizla alakali bir aciklamada bulunun. Ya olmadigina dair bizi güzelce ikna edin, ya da farkli düsünceden insanlarin hakkina girdik, her yeri doldurduk, bunun nasil bir yanlis oldugunu, halki bizden nasil soguttugunu simdi anladik deyin, gözlerimizi yerden alalim. Eger bunlari ve buna benzer tonla yanlisi dile getirmeyecekseniz, ki getirmeyecek gibi duruyorsunuz, duygularimiza ayar vermekten vazgecin. Birakin gözlerimizi yerden alip almayacagimiza biz karar verelim.
    • Veli
      Su kadar yorum icinde bu kadar gercekci olan baska bir yorumun olmayisi bile hakikatperestligin insanlar arasinda yüzde kac oraninda makes buldugunun önemli bir isareti degil mi? Böyle giderse ne türkiye toplumu ne de bu cemaat bir yere varabilir. Son nefese kadar hayaller aleminde yasamaya devam.
    • Salih Yilmaz
      Yuzde yuz katiliyorum, Bizzat Veysel abi kendisi 15 Temmuz 2016 gunku Yarina Bakis gazetesinde yazdigi yaziyi bi aciklasa, o yazisi sanki darbe basarili olmus, AKP liler mahkemelere teslim edilmis havasinda yazilmis idi.. Degdi mi, diye baslayip Erbakanin bir sözü ile bitiyordu..
    • Muhammed Salih
      Bak kardeşim..O dediklərinizin hepsi yapılmış olsun. Yani soru çalındı..falan filan. hepsi doğru olsun. Genede bu 10 yılda yapılan zülümleri haklı çıkarmaz...değil mi Gargamel kardeşim?? Ha şu sorduklarına cavabları bende merak ediyorum. Evet biri çıkıp cevablamalı
      • Gargamelin iftar davetinde şirin izdihamı
        Gözlerimizi yerden kaldiramiyorsak 10 yilda yapilanlari zulümden saymadigimizdan degil. Onlari zulümden saymayanin gözleri yerde zaten olmaz. Ama bizim gözümüzü yerde birakanlar da onlar degil. Cigeri bes para etmez adamlar bu saydiklarimi önümüze koydugunda gözümüzü yerden alabiliyor olmaliydik. Evirmeden, cevirmeden tek tek agizlarinin payini verebilmeliydik. Böyle mi olmaliydi? Hayaller binbir parca, ümitler binbir parca, gönlümüz, onurumuz, gururumuz binbir parca. Dokunsalar irmaklar, denizler dolusu aglayacagiz. Yaziktir ya, günahtir
    • Selim
      Gargamel, içinde bulunduğun ruh hali icin üzgünüm. Ne yazık ki muthemelen bunları hiç ögrenmeden bu dünyadan sen de bizim gibi gideceksin. Keske zalimleri de aynı sekilde sorgulayabilsen. Zulmün bitecegini düsünerek birinin yazdıgı yazıyi garipsemesen. Gozunle gorduysen, kadrolasmayi, hakka girildigini, soru calindigini vs. neden engellemedin veya mudahele etmedin veya buna ragmen neden bu hareketin icinde kaldin? Herkesin bireysel olarak muhsebeye ihtiayci var ama kimsenin tek tek ikna edilme talep etmeye hakki yok. Herkes senin gibi insan, insan hataya düsebilir. "Mü'minin niyeti amelinden hayirlidir", insallah oyle de olur. Ama Zalimin zulmü daha devam ederken, okcular tepesi, hata yapilip bos birakimisken ve müslümanlar arkadan cevrilmisken ve kendilerini toplamaya calisirken ve daginikken, dostlarin /veya dost gorunumlulerin de Ok atmasi kotu bir durum.
      • Gargamelin iftar davetinde şirin izdihamı
        Azman, inan ben de senin icinde bulundugun ruh hali icin üzgünüm. Keske birtakim meseleleri sorgulayan insanlari sanki bu meselelere müdahale edecek, engelleyecek mertebelerdeymis gibi lanse etmeye cabalamasan, keske bu insanlarin niye kaldigini, niye gittigini yargilama cüreti gösterip aklinca algi yapmasan. Keske Siyeri Nebiyi ici bombos ve cocukca argümanlarin icin istismar etmesen. Bunun vebalini iki saniyeligine aklina getirsen. Keske bugün Hizmet´in bugün magduriyet edebiyatindan baska hicbir sey yapmadigini, o kadar iddia karsisinda sadece sustugunu ve böylelikle bu suclamalari kabul etmis oldugunu, bunun da insanlarin gözlerini yerden alamamasina sebep oldugunu görecek kadar basiret kirintisina sahip olsan. Keske cehennemin yolunun iyi niyet taslariyla döseli oldugunu görsen, suc isleyenleri su kadar sene sonra hala müdafaa etmesen. Azman, keske rumuzdan yola cikarak hakaret etmesen, Hizmet mensubu olmanin hakkini versen, icinde bulundugn ruh hali seni öylesine kendinden etmis ki, magdur insanlari istismar ederek isine gelmeyen seyleri söyleyenleri okcular tepesine yerlestirmissin. Azmancim, evet ben de hata yapabilecek bir insanim, fakat ben soru calmadim, kadrolasmadim, casusculuk oynamadim. Bunlar büyük ve affedilmez hatalar be azmancim. Birinden bile haberim olmadi, olsa kalir miydim, iyi insanlarin hatrina belki kalirdim, simdiki gibi iyi bir haber beklerdim, cünkü teori saglam anladin mi, cünkü söyle böyle ömrünü vermissin, kolay olmuyor anladin mi. Ama azmancim, bu bir hataysa, öyle anlasiliyor ki, hos görmezsin. Sen soru calanlari ve gözü dönmüscesine kadrolasanlari hos görmeye devam et. Elbet Türkiye´deki zulmün anlasilmasi icin dibi görmek gerekiyorsa, Hizmetteki bu zulmü görmek icin de dibi görmek gerekiyor demek ki. Nasil ikna oldun mu Azman, Türkiye´deki zulümden de bahsettim.
  8. Ahmed
    Hapisten cikip harb tayyaresi alip zalimin emri ile gidip hudud haricini bombalamak ne kadar dogru acaba?
  9. Mehmet Bayır
    Gargamel ne yazık ki, senin hizmet ve hizmet insanı anlayışını bilmiyoruz. Anlaşılan senin rahatça herkesi eleştiri hakkın var ama başkaları seni eleştirince saldırıyorsun. Kendini Gargamel olarak tanımlamış bir de adama bunun üzerinden laf atmışsın. Bence biraz sakinleşmek sana da diğer insanlara da iyi gelebilir. Senin için dua edicem, sen de kendin için ve bizim için dua et olur mu..
  10. Şakir
    Öncelikle Veysel Bey'e bu yazı için teşekkürlerimle... bu tarz hatırlatmalara topluca çok ihtiyacımız var. Suç şahsidir. Tüm hukuk sistemlerinde bu böyledir. İç muhasebe, iç hesaplaşma, hesap verme topluca yapılacak bir şey değil, fert fert kişilerin yapabileceği bir şeydir. İnsan hata ile malul bir varlıktır. Kendi hatalarını örtmek veya görmemek için ise başkalarında kusur aramayı çok sever. Psikolojide bu 'yansıtma' mekanizması olarak bilinir. Bu şekilde kendi vicdanı tatmine erer. Benden daha suçlusu, hatalısı da var diyerek kendi iç dünyasını rahatlatır. Oysa "ilk taşı günahsız olan atsın" retoriğinden hareketle, hepimize düşen kendi kusur ve hatalarına odaklanmak, umum için ise dua etmek. Kendimizi o umumun bir parçası görmüyorsak da basitçe bulaşmamayı tercih edebiliriz; neyi niye düzeltmeye çalışıyoruz ki, zaten Nirvana'ya ulaşmışız demektir.