YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN
Aslında Türkiye-ABD-Rusya üçgeninde analiz edilmesi gereken önemli gelişmeler var.
ABD Başkanı Joe Biden’dan bir türlü istediği telefonu alamayan Erdoğan’ın kendini göstermek için yaptığı atraksiyona Moskova’nın örtülü cevaplarının yanı sıra, İbrahim Kalın ve Hulusi Akar’ın girişimlerinin ne anlama geldiği uzun uzun analiz edilmeli.
Ancak bu başlık için “Kemerleri bağlayın ve sıkı tutunun. Sarsıntılı günler kapıda” demeyi şimdilik yeterli görerek Ömer Faruk Gergerlioğlu meselesine geçmek istiyorum.
Çünkü siz bu yazıyı okurken TBMM’de yüz kızartıcı gelişmeler oluyor ya da olmuş olacak. Bilindiği gibi HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında “terör örgütü propagandası yapma” suçlamasıyla kesinleşmiş bir yargı kararı var.
Suçlamanın ne olduğu, yargı sürecinin nasıl geliştiğine dair detaylara bakmaya bile gerek yok.
Perinçek’in tabiriyle “siyasetin köpeği” haline gelen yargı hukuki değil siyasi bir tavır göstererek Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında akla ziyan bir karar verdi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop ise yargının gönderdiği pası hemen aldı ve Gergerlioğlu’nun AYM başvurusunu bile beklemeden milletvekilliğini düşürme sürecini işleme koydu.
Dediğim gibi Gergerlioğlu ile ilgili ‘terör örgütü propagandası yapma’ suçlamasının detayları üzerine kafa yormaya bile gerek yok çünkü tam da zamanın ruhuna uygun bir karar.
Yani hukukla ilgili değil.
Peki Erdoğan rejimi Gergerlioğlu’ndan ne istiyor? Gergerlioğlu’nun vekilliği düşürülüp hapse atılınca Erdoğan ne kazanacak?
GERGERLİOĞLU’NUN BÜYÜK GÜNAHI(!)
Erdoğan rejiminin Gergerlioğlu’ndan neden bu kadar rahatsız olduğunu şöyle bir örnekle anlatayım:
Dev bir tiyatro sahnesi düşünün.
Kürsüde maharetli bir hipnozcu var. Ustalıkla salondaki herkesi uyutuyor.
Yani kitlesel bir hipnoz var.
Ortam sessiz ve herkes mışıl mışıl uyuyor. Herkes hipnozcunun talimatlarına uyuyor, o ne isterse onu yapıyor, neyi duymak isterse onu duyuyor.
Ancak bir süre sonra arada bir tıkırtı duyulmaya başlıyor ve o tıkırtı nedeniyle kalabalıktan bazıları uyanıyor, hipnozun etkisinden çıkıyor.
İşte Gergerlioğlu o tıkırtıları çıkartan ve Erdoğan’ın başarıyla uyguladığı hipnozu bozan kişi.
Bu yüzden devleti bir bütün olarak elinin altında tutan, medyayı tamamen yöneten, meclisi işlevsizleştiren, trol ordularıyla sanal alemi kontrol eden Erdoğan, Gergerlioğlu’nun tek başına verdiği mücadeleden aşırı rahatsız.
Düşünün…
Elinizdeki devasa imkanlarla toplumu paralel bir evrene taşımışsınız.
Uydurduğunuz ‘FETÖ masalı’ ile yüzbinleri uyuşturmuşsunuz. Öyle ki hırsızlık yaparken suçüstü yakalanan da, kötü oynadığı için maç kaybeden Fenerbahçe de, gayri meşru ilişki üzerinde basılan adam da “FETÖ türküsü”nü söylüyor.
Herkes sizin belirlediğiniz sanal gündemleri konuşuyor. Yaşanan devasa insan hakları ihlallerini kimsenin gördüğü, duyduğu yok.
15 Temmuz kurgusu sayesinde, yaşanan en ağır trajediler bile “ama 250 şehit…” söyleminin altında eziliyor.
Yani her şey Erdoğan ve müttefiklerinin istediği gibi gidiyor.
Ancak Gergerlioğlu’nun tek başına verdiği insan hakları mücadelesi, kimliğine bakmadan mazlumların yanında olması rejim için büyük bir sorun oluşturdu.
Çünkü Gergerlioğlu’nun JİTEM’in Beyaz Toros’larının yerini alan MİT’in siyah Transporter’larını gündeme getirmesi, KHK zulmünü duyurması, çıplak arama işkencesi ve her türlü kötü muameleyi yorulmadan takip etmesi, rejim için bir varoluş sorunu haline geldi.
Gergerlioğlu’nu susturarak hem toplumun o hipnozun etkisinden çıkmasını önlemek hem de başta Sezgin Tanrıkulu olmak üzere diğer milletvekillerine göz dağı vermek istiyor.
Böylece Sezgin Tanrıkulu ve bir avuç duyarlı milletvekilinin de susmasını sağlamak istiyorlar.
Kimse adam kaçırmaları, çıplak aramaları, göz altında işkenceleri ve KHK zulümlerini gündem yapmasın, herkes Erdoğan’ın belirlediği çerçevede oyalansın istiyorlar.
Lafı uzatmaya gerek yok…
Gergerlioğlu sergilediği insanlık, gösterdiği performansla adını tarihe yazdırdı. İnsan hakları mücadelesi nasıl verilir herkese gösterdi.
Şimdi sıra duyarlı aydınlarda, vatandaşlarda, gazetecilerde… “Hepimiz Ömer Faruk Gergerlioğluyuz” deyip Erdoğan’ın oyun planını bozacak mıyız yoksa hiçbir şey olmamış gibi davranıp “uyut bizi Reis” mi diyeceğiz?
Vermeniz, vermemiz gereken karar bu!