YORUM | TARIK TOROS
Tarkan’a sadece homurdandılar. O kadar.
Sezen’den ağızları yandı bi kere, Tarkan’a yürüyemezler.
Tabi düşünmeden edemiyor insan:
Tarkan ve Sezen Aksu gibi sivil güçler, ne demeye 8-10 sene bekledi?
***
İstanbul’dayken ailecek Tarkan’ın Açıkhava konserlerini kaçırmazdık.
Gezi eylemini takip eden aylarda çıktığı konserde yarım ağızla eyleme destek vermiş, büyük alkış ve tezahürat almıştı.
Zaman, “özgül ağırlık” lafını literatüre kazandıran Bülent Arınç’ın kâğıttan kaplan olduğunu ortaya koydu.
Sezen ve Tarkan’ın özgül ağırlığı tüm sanat camiasını katladı şimdiden.
Biat eden eriyor. Kimse artık ne Orhan Gencebay ne de Ajda Pekkan dinlemek istiyor.
***
Dönelim “Geççek”e…
Klipe baktığınızda “siyasi iktidara itiraz” denebilecek bir görüntü yok: Tümüyle “pandemi” depresyonu.
Sözlerde de doğrudan bir protesto yok.
“Geççek” diyor, “bitçek” diyor, “gitçek” diyor, “düş babam artık düş yakamızdan” diyor, öznesi yok.
***
Peki ne oldu?
İktidar ve Saray unsurları üzerine alındı.
Sorulacak soru ve bunun cevabı basittir esasen:
-Yahu ne demeye üzerinize alınıyorsunuz?
-Böyle yaparak kendinizi önce şüpheli ardından suçlu duruma sokuyorsunuz!
-Sözlerden rahatsız olsanız bile açık etmeyin yani.
-Hoş, rahatsız olduğunuza göre alınmakta haksız değilsiniz.
***
Sezen Aksu “Avcı” şiiri…
Tarkan “Geççek”le ülkeye neşe getirdi, umut aşıladı.
“Olabilir” dedirtti.
Can Dündar, “Geççek’e Sezen dokunuşu olabileceği” tahmininde bulundu ki, haksız sayılmaz.
***
Saray ve duvarlarına yapışmış sülüklerin fikir-sanat dünyasında bir karşılıkları yok.
Bu alanda yapabilecekleri bir şey de bulunmuyor.
Medyada, sosyal ağlarda, müzikte, mizahta vesaire… Mağlup olmaları kaçınılmaz.
O yüzden başta internet alemi olmak üzere…
Baş edemediklerini kapatma veya yasaklama ile susturacakları bir döneme girdiler.
***
Sezen’den ağızları yandı bi kere, Tarkan’a yürüyemezler.
Avcı’nın tıklattığı kapıyı Geççek açtı.
Çiçekten günler çok yakın.