Gazeteci kıyımı ve ‘sarı öküzü vermeyecektik!’

YORUM | ERHAN BAŞYURT

İktidar, 15 Temmuz öncesinde İpek Medya ve Feza Gazetecilik’e polis baskını gerçekleştirdi. Kayyım atadı.

Mart 2016’da İpek Medya’yı (Kanalturk TV, Bugün TV, BUGÜN Gazetesi, Millet Gazetesi, Kanalturk Radyo’yu ve sitelerini) kapattı.

15 Temmuz sonrası, 9 ay önce el konulan ve 3 ay önce tamamen kapatılan İpek Medya’ya 173 medya kuruluşu ile birlikte bir KHK el koydu!

KHK’yı gerekçe göstererek de İpek Medya’yı ‘terör örgütüne destek vermek’ ile suçladı…

İpek Medya’da çalışan gazetecilerin tazminatlarını ödemeden kapıya koydu.

Tazminat başvurularını da KHK gerekçesi ile reddetti.

Kimse de, ‘’9 aydır zaten kayyım yönetiminde olan ve 3 aydır yayın hayatında olmayan hakkında tek bir dava açılmamış İpek Medya’yı ne ile ve nasıl suçluyorsunuz?’’ demedi?

***

İpek Medya’da görev yapmış birçok arkadaşımız, farklı gerekçelerle tutuklandı.

Gültekin Avcı, Nazlı Ilıcak, Nuh Gönültaş, Ufuk Şanlı halen yazdıkları köşe yazıları, Cuma Ulus, Ali Demirel, Erkan Acar ise halen yazdıkları kitaplar, haberler ve sosyal medya hesaplarından attıkları mesajlar nedeniyle, sadece gazetecilikten tutuklu. 

Çok sayıda arkadaşımız hapis yattı çıktı. Onlarca isim hakkında da gıyaben verilmiş yakalama kararları mevcut…

İçeride olanlara kötü muameleler sürüyor.

Dışarıda olanlar da geçimlerini sağlamak için farklı işler yapıyor.

Yurt içindeki arkadaşları bilmiyorum. Mümkün mertebe onların başına bir şey gelmesin diye de temas arayışım yok.

Ancak yurt dışında pizza dağıtan da, UBER yapan da, farklı işlerde çalışan da, YouTube üzerinden yayıncılık yapıp mesleğini güçlükle sürdürmeye çalışan da var. 

***

Bunları yazma nedenim, kimseden ‘’sonradan başımıza kalkacağı bir destek vermesi’’ veya kerhen ‘’F…’’ diyerek hakaret edip, haklarımızı savunuyor gözükmesi değil.

Ortada gazetecilik mesleğine açık bir saldırı var.

Cemaat’e yakın gazeteciler ‘biat etmedikleri’ için nasıl hedefse, Kürt gazeteciler de, Cumhuriyet, Sözcü çalışanları da, Hürriyet muhabiri de hedef. Hürriyet’in eski Genel Yayın Yönetmeni bile aynı uyduruk suçlama ile hapse konuldu. 

Cemaat gazeteciler, iktidara muhalif tüm gazeteciler gibi baskılardan, ifade ve fikir hürriyetine getirilen kısıtlamalardan, hukukun bağımsızlığının yok edilmesinden diğerlerine nispeten çok fazlasıyla nasibini alıyor.

***

Sorun mağdur gazetecilerin ortak bir platformda buluşamamaları. 

Cemaat’e yakın gazetecilere yönelik baskıları, bazı ‘liberal görünümlü’ veya ‘gizli ulusalcı’ gazeteciler de maruz görüyor. Hatta içten içe destekliyor.

Oysa ifade ve fikir hürriyeti, kanun önünde eşitlik, herkesin hakkının savunmasını gerektiyor.

Önemli olan, farklı düşüncelere ve fikirlere tahammül edebilmek ve onların da haklarına sahip çıkmaktır.

***

28 Şubat’a destek veren, post-modern darbenin medya ayağını oluşturan gazeteciler bile, hiç hataları yokmuş gibi, hiçbir nefret suçu veya şiddet çağrısı yapmamış isimleri bile Cemaat’e yakın olduğu için hedef tahtasına koyuyorlar.

İktidarın gazeteci öğütme değirmenine su taşıyorlar. İktidarın ‘sol eli’ rolü oynuyorlar.

‘Askeri vesayet’e destek olmuş gazeteciler maalesef bugün ‘sivillerin muktedir’ olmasını savunan gazetecilere adeta düşmanlık ediyorlar. 

Oysa, hukukun üstünlüğünü savunmak, hukuk önünde eşitliği savunmak, evrensel ilkelerdir. 

Sorun iktidarın ‘askeri vesayet’ yerine ‘sivil darbe’ yapması, ileri demokrasi yerine ‘sivil vesayet’ kurması, ‘tek adam rejimi’ oluşturmasıdır. 

Askeri vesayete karşı çıktığımız gibi sivil vesayete de karşıyız. 

İktidarın Cemaat’a yakınlıkla suçlayıp, hedef tahtasına koyduğu isimler, demokrasi kahramanı gazetecilerdir. 

***

Gazeteci, kimliksiz ve kişiliksiz insan değildir.

Herkesin bir dünya görüşü ve ideolojisi, inancı vardır.

Hiç kimse yüzde yüz tarafsız ve objektif olamaz.

Önemli olan evrensel değerler ortak paydasında, mesleğin evrensel ilkelerine uygun yayıncılık yapmaktır.

Gazeteci de insandır. Hata da yapabilir. Hatasının bedelini de, suç teşkil etmiyorsa, okuru verir. Okumaz. Seyretmez.

Cemaat’e yakın olmakla suçlanan gazetecilere yönelik suçlamaların içeriğine bakmak lazım. 

Sadece köşe yazıları veya haberleri nedeniyle suçlanıyorlar. 

O haberlerde veya köşe yazılarında suç unsuru yok. Ancak iktidarı ve iktidarı kendisine kalkan yapan derin yapıları rahatsız etmiş o kadar. 

Şu an yaşanan, ‘derin devlet’in sivil vesayeti kendisine perde ederek geri dönmesidir. 

Yolsuzluklar nedeniyle kündede yakaladığı iktidarı kullanıp rövanş arayışıdır. 

Bugün yaşanan demokrasinin katlinde, insan hakları ihlalinde, gazeteci kıyımında, iktidar amil derin  devlet azmettiricidir.

Geçmişte birbirleri ile hesaplaşan iki ayrı yapının, bugün çıkar ilişkisi içinde suç ortaklığıdır. 

Sosyal lincine destek verdiğiniz gazeteciler de, suç işlememiş, tek adam rejimine destek vermediği için cezalandırılan veya derin devletin intikam listesinde yer alan isimlerdir.

Destek verdiğiniz şey, bumerang gibi gelip sizlerin de özgürlüğünü biçecektir. Şu an yaşandığı gibi… 

İfade ve fikir hürriyetinin biçilmesine verilen destek nedeniyle özgürlük alanları artarak kısıtlanacaktır.

***

Cemaat’e yakın gazetecilerin ‘’hiç hataları olmamıştır’’ demiyorum. Herkes kendi muhasebesini yapar. Ancak, gazetecilik ilkeleri kapsamındaki bu hatalar, bir suç değildir.

Gazete veya televizyonlarına el konulması, gazetecilerin açlığa ve yokluğa mahkum edilmesi, hapse atılması varsa mesleki hatalarının bedeli değildir. 

Mağdur ve aktif gazeteciler, evrensel ortak değerler ve evrensel meslek ilkeleri kapsamında ortak payda da buluşmadıkça, aralarındaki fikri ayrılıkları iktidar, aslanın öküzü avladığı gibi kullanmaya devam edecektir. 

Gazetecilerin ‘kolay av’ haline gelmesi, mağdur meslektaşlarının bile onları feda etmede gösterdiği rıza, tüm muhalif gazetecileri ve özgür gazeteciliği bitirecek bir tehdit ve yakın tehlikedir. 

Özgür gazetecilik son nefesini vermeden, herkes ideolojik ve fikri bariyerlerini bir yana bırakıp, ortak bir platformda, en azından uluslararası alanda ifade ve fikir hürriyetini daha güçlü savunmak mümkündür. 

Sesimizi veya sesinizi duyacak kimse kalmadığında, ‘‘sarı öküzü vermeyecektik’’ demenin hiçbir anlamı kalmayacak…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin