Merkezi Brüksel’de bulunan Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ)’nun 2 hafta önce ortak bir açıklama ile tahliyesini istedikleri Gazeteci- Yazar Tuncer Çetinkaya’nın sağlık durumu ciddiyetini koruyor. 25 yıllık deneyimli gazetecinin artık ayakta bile durmakta güçlük çektiği ama buna rağmen tahliye taleplerine cevap dahi verilmediği öğrenildi. Çetinkaya, 26 Mart 2017 tarihli duruşmada serbest bırakılmasına rağmen 2 gün sonra savcılığın itirazı üzerine yeniden tutuklanmıştı. Bundan sonra psikolojik travmaya bağlı olarak hastalıkları daha da ilerledi. Yakınlarının aktardığına göre artık görüşe bile duvarlara tutunarak gelen gazetecinin durumu, ailesini tedirgin ediyor.
Uluslararası basın kuruluşları IFJ ve EFJ, “Tuncer Çetinkaya’nın sağlığından ciddi endişe duyuyoruz. Derhal tedavi edilmeli” çağrısında bulunmuştu. Ortak açıklamada, Çetinkaya’nın ırsi polikistik böbrek hastası olduğu, düzenli tedavi görmesi gerektiği ancak hastalığının bilinmesine rağmen tutukluluğunun ilk üç ayında ilaçlarının verilmediği gibi doktor görmesine de müsaade edilmediği belirtilmişti. İki gazetecilik örgütü, Çetinkaya’nın böbreklerinin yüzde 54’ünü kaybettiğine, ciddi kilo kaybı yaşadığına ve buna rağmen ocak ayından bu yana sadece bir defa doktor görmesine izin verildiğine dikkat çekmişti. Ayrıca avukatının her hafta müracaatına rağmen hala doktor heyetine de çıkarılmadığı kaydedilmişti.
BABAMI KAYBETMEK İSTEMİYORUM
Sürekli basın kartı sahibi olan Çetinkaya’nın kızı Rahime Gül Çetinkaya da geçtiğimiz günlerde sosyal medya üzerinden yetkilileri müdahaleye çağırmıştı. “Babamı kaybetmek istemiyorum” ifadesini kullanan genç kız, “Babam Tuncer Çetinkaya, tedavisi henüz bulunmayan kalıtsal ‘polikistik böbrek hastası’. Babam bütün aile büyüklerini bu hastalıktan dolayı kaybetmiştir. Bir an önce serbest kalmasını istiyoruz. Lütfen sesimizi duyurun, ben babamı kaybetmek istemiyorum.” diye seslenmişti.
Rahime Çetinkaya, babasının yüksek tansiyon, prostat büyümesi, boyun fıtığı, tiroid gibi teşhisi konmuş hastalıkları da bulunduğunu aktararak, “Babam cezaevi yönetimine her hafta dilekçe yazıp vermesine rağmen hiçbir sonuç alamamıştır. Tansiyona direk etki eden diyet beslenme konusunda cezaevinde yetersizlikler bulunuyor. Tansiyonunun sık sık takip edilmesi gerekirken 7 ay sonra tansiyon aleti verilmesi izni alındı. Babam şu an 11 aydır tutuklu. Ve böbreklerinin yüzde 54’ünü kullanamadığını, böbreklerindeki kistlerin 3 mm’den daha fazla büyüme yaptığını doktor raporları göstermektedir. Babamın 2 haftada bir doktor kontrolünden geçmesi gerekiyor. Cezaevinde bu tetkiklerin hiçbirine dikkat edilmiyor. Bir an önce babamın serbest kalmasını istiyoruz.” demişti.
AMELİYAT AİLESİNE BİLE HABER VERİLMEDİ
Zaman Gazetesi ve Anadolu Ajansı’nın Antalya temsilciğili görevlerinde bulunan Çetinkaya, 23 Temmuz 2016 tarihinde tutuklanmıştı. Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan Çetinkaya, 17 Ocak 2017 tarihinde fıtık ameliyatı olmuştu. Normal şartlarda her tutuklunun yanında refakatçı kalmasına izin verilirken Çetinkaya’nın ailesine bile haber verilmediği ve ameliyat sonrası kötü muameleye maruz kaldığı ortaya çıkmıştı.
ÇETİNKAYA DİLEKÇE İLE YAŞADIKLARINI ANLATMIŞTI
Ailesi bu durumdan daha sonra haberdar olurken Tuncer Çetinkaya da yaşadıklarını bir dilekçesinde şöyle anlatmıştı: “Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde cerrahi bir müdahale ile fıtık ameliyatı oldum. Ameliyat öncesi ve sonrasında yaşadıklarım da hem fiziki hem de ruhi sıkıntılara sebep oldu. Ameliyat öncesi ve sonrasında ailemden ve yakınlarımdan bir refakatçinin yanımda bulunmasına izin verilmedi. Hasta bakıcı dahi görevlendirilmedi. Ameliyat sonrası götürüldüğüm nezarethanede ameliyattan çıktığım kanlı örtüler ve kirli çamaşırlarla narkozun etkisinin geçmesi için çıplak vaziyette 8 saat civarında bekletildim. Nezarethane görevlisi askerlerin ameliyatlı ve hasta olduğumu dikkate almadan sürekli sigara içmesi ve sürekli gürültü yapmasına katlanmak zorunda kaldım. Refakatçim olmamasına rağmen üzerimi giyinmeme, tuvalete gitmeme bile yardım edilmedi. Ameliyattan 1 gün sonra taburcu edilerek cezaevine getirilirken yürümekte zorluk çekmeme rağmen tekerlekli sandalye verilmedi. Adım atmakta zorlanırken kelepçe takıldı. Cezaevi aracına adeta sürünerek gittim. Yeni ameliyat olmuş birinin sarsılmalara karşı dikkatli götürülmesi gerekirken yaklaşık 30 kilometre oturtularak ve küçük bir alanda kelepçe takılarak götürüldüm. Bu muamelelerin ve eziyetin insan ruh dünyasında yapacağı tahribatı takdirinize bırakıyorum. Bu ve buna benzer muameleler yüzünden ruhsal sıkıntılar yaşadığım gibi bu ruhsal travma polikistik böbrek rahatsızlığımı da olumsuz etkilemektedir. Tedavisi henüz tıbben mümkün olmayan hastalığım tutuklanıp cezaevine konduktan sonra ilerledi.”
SAĞLIĞIM TEHDİT ALTINDA
Deneyimli Gazeteci, yaşadığı diğer sağlık sorunlarını da şöyle paylaşmıştı: “11 Kasım 2016 tarihinde Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çeşitli tetkiklerim yapıldı. Bu tetkiklere göre cezaevine girmeden yapılan tetkik sonuçlarına kıyasla iki böbrek boyutunun arttığı, doku incelmesi görüldüğü, her iki böbrekte de kist sayısında artışla birlikte kistlerin çapında da büyüme olduğu tespit edildi. Prostatta da normalin 2-3 katı büyüme tespiti yapıldı. Yine aynı hastanede yapılan tetkiklere göre cezaevine girdikten sonra yaşadığım tansiyon sorunlarının tedavisi için Nefroloji Bölümü’nden ilave ilaç raporları tanzim edildi. İki böbreğimde de bulunan hastalığın ilerlemesi böbrek yetmezliği ile sonuçlanacak riskler taşımaktadır. Hastalığım cezaevi şartlarında ilerlemekte ve telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Tutuklanıp cezaevine geldikten sonra içinde bulunduğum şartlar ve uğradığım haksızlıklar sebebiyle psikolojim bozuldu. Cezaevinde psikolojik tedaviye başladım. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nde ‘anksiyete bozukluğu’ teşhisi ile tedaviye alındım. Her gün raporlu ilaç kullanıyorum. Bunun yanında yüksek tansiyon, prostat büyümesi, anksiyete bozukluğu, bel fıtığı, guatr ve boyun fıtığı gibi teşhisi konmuş hastalıklarım bulunmaktadır.”
Tutuksuz yargılanma talebinde bulunan Çetinkaya, “Türkiye Cumhuriyeti’nde geçerli olan tüm hukuk metinlerinde ve Türkiye’nin uymakla yükümlü olduğu uluslararası hukuk metinlerinde tutuklamanın bir istisna olduğu belirtiliyor. 7 aydır tutukluyum. Dosyamla ilgili delillerin de toplandığını düşünüyorum. Hastalıklarımın cezaevi şartlarında daha da ilerlememesi için sağlık sorunlarımın dikkate alınarak tahliyemi talep ediyorum.” şeklinde dilekçeler veriyor. Ancak cevap alamıyor.