HABER-YORUMU | HASAN CÜCÜK
Fenerbahçe yıllarca unutulmayacak facia bir sezon yaşamaya devam ediyor. Akhisarspor deplasmanında aldığı 3-0’lık yenilgiyle Sarı-Lacivertli ekip düşme hattına kadar indi. Takımın ortaya koyduğu futbol gelecek adına ümit vermiyor. Cocu’yu kovduktan sonra takımın emanet edildiği Koeman, derde deva olmadı. Sezon başında şampiyonluğun en büyük adaylarından biri iken şimdi düşme hattında bulunuyor. Önümüzde uzun haftalar var. Fenerbahçe için konuşmak erken ama futbolda nice olmazlar oldu. Şampiyonlar lig düşmekle kalmadı, eski günlerini mumla arattı. İşte o takımlardan en bilindik olanlar.
Nantes: Fransa Ligue 1’in ‘Sarı Kanaryası’ FC Nantes, tam 44 yıl aradan sonra 2007’de lig düşerken taraftarlarını hüzne boğuyordu. Fransa Ligue 1’de en uzun süre kalan takım unvanlı Nantes; Marcel Desailly, Didier Deschamps, Christian Karembeu ve Claude Makelele’nin de aralarında bulunduğu onlarca yıldızı futbol dünyasına kazandırmış ve 8 kez şampiyonluk sevinci yaşamıştı. 2006-07 sezonu sonunda küme düşen Nantes, bir yıl sonra yeniden Ligue 1’e döndü. 2009’da tekrar düşen FC Nantes, eski güzel günlerin hayalini kurarak tam 3 yıl Ligue 2’de mücadele etti. 2013’te yeniden ait olduğu Ligue 1’e dönen Nantes için artık zirve erişilmez bir yoldu. Fransa Ligue 1’in sıradan takımları arasında yerini alan Nantes, ligde 13. sırada yer alıyor. Takımın efsane isimleri arasında Türk futbolseverlerin Trabzonspor teknik direktörlüğünden tanıdığı Vahid Halilhodziç de bulunuyor. FC Nantes forması altında 1982-83 sezonunda 27, 1984-85 sezonunda ise 28 golle gol kralı oldu. FC Nantes formasını giyen bir başka tanıdık isim ise 1998-2000 arasında F.Bahçe formasını giyen Viorel Moldovan. Rumen oyuncu 2000-2004 arasında FC Nantes formasını giydi
Leeds United: 2000’li yılların başında Harry Kewell, Mark Viduka, Jonathan Wootgate, Lee Bowyer, Robie Keane ve Fowler gibi genç yeteneklerden oluşan kadrosuyla, Manchester United ve Arsenal’in en büyük rakibi olarak gösteriliyordu. Ligde ilk şampiyonluğuna 1969’da ulaşan Leeds, aynı başarıyı 1974’te de tekrarladı. Takım altın yıllarını yaşamaya başladığı 1990’ların başında başarısını 1992’de şampiyon olarak taçlandırdı. Leeds United’ın hızla zirveden düşmeye başlaması, adından en çok söz ettirdiği yıllara denk geldi. Başarı hırsına bürünen Başkan Peter Ridsale’nin hesapsız harcamaları, kulübün borç batağına saplanmasına yol açtı. 2002-03 sezonunu rekor bir rakamla 150 milyon dolar açıkla kapatan Leeds, 2003-04 sezonunda takımın yıldızı Harry Kewell’i Liverpool’a, Olivier Dacourt’u ise Roma’ya satarak yaşam savaşına yenik düşmeyi geciktirdi. 2003-04 sezonunda, 14 senelik Premier Lig serüveni son bulan Leeds, takıma gönül verenlerin gözyaşları arasında Championship’e düştü. 2005-06 sezonunda Premier Lig’e çok yaklaşan Leeds United, play-off maçında Watford’a 3-0 yenilerek hasrete son veremedi. Ertesi sezon bütçesindeki açık nedeniyle 15 puanı silinen, kayyuma devredilme tehlikesi yaşayan Leeds, 2006-07 sezonunda bir kez daha küme düştü. Üç sezon iki alt ligde mücadele ettikten sonra, 2009–10 sezonunu ikinci sırada bitirerek tekrar Championship’e dönen Leeds, ihtişamlı günlerini mumla aratmaya devam ediyor. Bir zamanların fırtına kulübü Leeds United için Premier Lig bir hayalin adı oldu.
Deportivo: 1999-2000 sezonunda La Liga’yı şampiyon olarak tamamlayan Deportivo, Şampiyonlar Ligi’nde aldığı başarılı skorlarla adından söz ettirdi. 2003-04 sezonunda Milan’ı eleyerek Şampiyonlar Ligi’nde yarı finale yükselen Deportivo’nun final hevesine Mourinho yönetimindeki Porto son vermişti. Deportivo’yu ‘bizden kılan’ özelliği, aynı bölgenin takımı Celta Vigo ile yaşadığı rekabet. Maçlarını La Coruna şehrindeki Riazor Stadı’nda oynayan Deportivo’nun lakabı ‘El Turco’. Güneydeki komşu kent Vigo’nun takımı Celta Vigo ile ezeli rekabet hâlinde olan Deportivolular, Celtalıların hakaret amaçlı söyledikleri ‘El Turco’ lakabını gururla kabul edip “Evet, Türk gibi güçlüyüz!” diyorlar. İlk şampiyonluğunu 2000 yılında elde eden Depotivo, şampiyonluğu ligin son haftasında 1994’te Barcelona’ya, 1995’te ise Real Madrid’e dramatik bir şekilde kaptırmıştı. 1994’te son haftaya Barcelona’nın 2 puan önünde giren Deportivo, kendi sahasında Valencia ile karşılaşmıştı. Barcelona kazandığı için Deportivo’nun mutlak kazanması gerekiyordu. Durum 0-0 iken son dakikada kazanılan penaltıyı kullanmak üzere topun başına gelen Miroslav Djukiç, gol atamayınca şampiyonluk Barcelona’ya gitti. 2005’ten itibaren düşüşe geçerek ligde ilk 6’ya giremeyen Deportivo, 2010-11 sezonunun son maçında Valencia’ya 2-0 yenilerek ligi 18. sırada tamamlayıp La Liga’ya veda etti. Aynı sezon yeniden La Liga’ya dönen Deportivo, çıktığı sezon yeniden lig düşmenin şokunu yaşadı. La Liga 2’de bir sezon kalan Deportivo yeniden ait olduğu La Liga’ya yükseldi. 2010-14 arasında 4 yılda iki kez lig düşen Deportivo son 4 yıl La Liga’da mücadele ettikten sonra geçen sezon yeniden ligden düştü. Bir zamanların flaş takımının asansör takım seviyesine düşmesi en çok taraftarını üzdü.
Dinamo Dresden: 2. Dünya Savaşı sonunda Almanya, Batı Almanya ve Demokratik Almanya Cumhuriyeti diye ikiye ayrıldığında, batıda Bayern Münih, doğuda Dinamo Dresden futbolda adından söz ettiren kulüpler olmuştu. Futbol kalitesi olarak batı, doğunun çok önünde bir başarı grafiği yakalarken; doğunun parlayan yıldızı Dinamo Dresden, 8 şampiyonluk yaşayarak lige damgasını vuruyordu. İki Almanya’nın birleşmesinden sonra futbolseverlerin yakından tanıyacağı ve oynadığı dönemde dünyanın en iyi liberolarından biri olarak gösterilen Mathias Sammer’i futbol dünyasına kazandıran kulüp olan Dinamo Dresden, 7 kez de Demokratik Almanya Cumhuriyeti Kupası’nı müzesine götürdü. İki Almanya’nın 1991’de birleşmesiyle Hansa Rostock ile birlikte Bundesliga’da temsil edilen iki doğu takımından biri olan Dinamo Dresden, doğuda gösterdiği başarıyı birleşik Almanya’da tekrarlayamadı. Bundesliga’nın güçlü takımlarıyla sadece 4 sezon mücadele eden Dinamo Dresden, 1994-95’te 2. Lig’in yolunu tuttu. Ancak kulüp yaşadığı ekonomik sıkıntılardan dolayı lisans alamayınca aynı yıl federasyon tarafından 3. Lige düşürüldü. Yeniden 2. Lig’e dönen Dinamo Dresden, Demokratik Almanya günlerini mumla arayan kulüplerin başında geliyor. ’İki Almanya’nın birleşmesinden en zararlı çıkan kurum Dinamo Dresden’dir.’ tespiti yanlış olmasa gerek.
Kongrelerinde kürsüye çıkan Azizciler de Fetö diyordu Aliciler de Fetö diyordu! Beter olsun şikeci müfteriler!