HABER ANALİZ | HASAN CÜCÜK
Fenerbahçe “Rüya gerçek oldu” cümleleriyle Mesut Özil’in transferine resmiyet kazandırdı. Yıldız oyuncu 3,5 yıllığına sarı-lacivertli renklere bağlandı. Son yılların en ses getiren transferine imza atan Fenerbahçe’nin Mesut Özil’in marka değerini sadece saha içi başarılarla sınırlandırmaması gerekiyor. Futbolun endüstri olduğu günümüzde kulüpler yıldız oyuncu transferinde saha içi kadar saha dışındaki marka değerini de dikkate alıyor. Real Madrid 2013’te Mesut Özil’i satıp, iki katına Gareth Bale’i kadrosuna katarken sadece saha içi saiklerle hareket etmemişti.
REAL MADRİD’DEN SÜRPRİZ AYRILIŞ
Mesut Özil’in, 2013 transfer döneminin son saatlerinde aniden Real Madrid’den Arsenal’e gitmesi herkes için sürpriz oldu. 3 sezondur Real Madrid forması giyen Özil, attığı goller kadar asistlerle de takıma önemli katkı sağlamıştı. Saha içinde bu kadar başarılı olan bir ismin satılması ilk bakışta mantıklı gelmiyordu. Yani Özil’in satılmasında, Bale’e ödenen 100 milyon Euro’luk bonservisin yarısını karşılama kadar, saha dışı sebepler de vardı. Tottenham formasıyla yıldızlaşan Bale, Britanya’nın futboldaki yeni markası olma yolunda ilerliyordu. Her ne kadar Galler doğumlu olsa da Ada futbolu David Beckham’dan sonra yeni marka oyuncu çıkarmanın mutluluğunu yaşıyordu. Real Madrid, bu markanın farkına varıp 100 milyon Euro rekor ücreti gözünü kırpmadan ödedi. Sadece imza törenine 25 bin kişi geldi. İmzanın üzerinden saatler geçmeden ‘Bale’ yazılı 40 bin forma satıldı.
Mesut Özil’n yaşadığının benzerini, Brezilya’nın ünlü ismi Rivaldo, 2002’de Barcelona’da yaşamıştı. Rivaldo, elbette sıradan bir isim değildi. 1999’da hem FIFA hem de UEFA tarafından yılın futbolcusu seçilmişti. Brezilya, 2002 Dünya Kupası’nı kazanırken başrolde o vardı. Kupanın teri soğumadan Barcelona yıldız oyuncuyu serbest bıraktığını açıklayarak futbol dünyasını adeta şoke etmişti. Sebebi basitti. Saha içinde gayet başarılı olan Rivaldo, saha dışında cazibesi olan bir kişiliğe sahip değildi. Hiçbir zaman David Beckham veya vatandaşı Luiz Nazario Ronaldo olamıyordu. Sadece saha içi başarı için de Rivaldo’ya bir çuval dolusu para ödemek gereksizdi. Bundan dolayı Rivaldo, kapı dışına konulmuştu.
ENDÜSTRİ ADIMLARI ÖNEMLİ
Son dönemlerde futbol artık sadece futbol olmaktan çıkmış, iyice endüstriye dönüştü. Sadece saha içindeki başarı bu endüstrinin çarklarını döndürmeye yetmiyor. Oyuncunun makbulü, hem sahada hem de saha dışında kazandıran.
Futbolun global gücünü ilk keşfeden, İngiltere Premier Ligi oldu. Maçların öğle saatlerinde oynanması birçoklarına anlamsız gelmesine karşılık, Premier Lig için büyük bir gelir kapısı. Çünkü Avrupa’da gündüz vakitleri, Asya ülkelerinde ‘prime time’a denk geliyor. En çok da Manchester United’ın maçları izleniyor. Bundan dolayı Manchester United’ın Çin, Tayland, Japonya ve Singapur gibi ülkelerde milyonlarca taraftarı oldu. Her taraftar potansiyel müşteri demek. Satılan her forma, atkı ve lisanslı ürün, kulübün kasasına sterlin olarak dönüyor.
United, Haziran 2012’de dünya üzerindeki seyirci sayısını tespit etmek için 39 ülkede 54 bin kişiyi kapsayan bir araştırma yaptı. Ortaya çıkan sonuç yüzleri güldürüyordu. Manchester United’ın maçlarını seyreden, ürünlerini alan ve taraftayım diyen tam 659 milyon kişi vardı. Avrupa nüfusunun yüzde 12’si, Asya’nın ise yüzde 8’i İngiliz takımını tutuyordu. Bu taraftarlığın sözde olmadığını ise satılan ürünler ortaya koyuyordu. İngiltere dışında yıllık Manchester United lisanslı 5 milyon ürün satılırken, bunun 1,4 milyonu formaydı. United, Asya ve Amerika pazarını ilk keşfeden takım olmanın avantajını kullanarak yıllardır kaymağı yemeye devam ediyor.
LOS GALACTİCOS NE İŞE YARADI?
Real Madrid Başkanı Florentino Perez 2000’li yılların başında ‘Los Galacticos’ tabirini futbol dünyasına hediye eden isimdi. Dünyanın en önemli yıldızlarını Real Madrid’de toplayıp yıldızlar topluluğu anlamında ‘Galaksi’ takımını kuran Perez, 2000’de Figo’yu, 2001’de Zidane’ı, 2002’de Ronaldo’yu (Brezilyalı) ve 2003’te Beckham’ı takıma kazandırdı. Bu isimler alınırken takım bütçesine yapacakları katkı da dikkate alındı. Milyonlarca kişi bu yıldızların formalarını satın alırken, birçok firmanın reklam yüzü olan bu isimlerin kazandıkları paranın yarısına yakını kulüp kasasına girdi. 2003’te United’dan alınan Beckham için 35 milyon Euro ödenirken, sadece 6 ay içinde sırtında ‘Beckham’ yazan 1 milyon forma sattı. Beckham’a ödenen bonservis ücreti daha yılını doldurmadan çıkartılmış oldu. Beckham’ın attığı imzanın mürekkebi kurumadan Real Madrid hazırlık maçları için Çin seferine çıktı. 100 gazetecinin takip ettiği seferde 100 bin Beckham forması daha satıldı, binlerce taraftar kazanıldı. Beckham, 4 yıl kaldığı Real’e veda ederken kulübe 400 milyon Euro kazandırmıştı. Beckham döneminde ürün satışının yüzde 137 arttığını ifade eden dönemin Real Madrid Marketing Direktörü Jose Sanchez, kulüp tarihinin en önemli yatırımının İngiliz oyuncu olduğunu söylüyordu.
Real Madrid, 2009’da Cristiano Ronaldo için 94 milyon Euro bonservis ücreti öderken global krizin ayak sesleri yeni duyuluyordu. Başkan Perez’i çılgınlıkla itham edenler yanıldıklarını bir yıl içinde görecekti. Ronaldo, kulübüne sadece sahada kazandırmıyordu. Bir yılda tam 1 milyon Ronaldo forması satıldı. 100 Euro’dan satılan formaların cirosu 100 milyon Euro. Sadece ürün satışıyla katkı sağlamadı Portekizli yıldız. Sözleşmesi gereği reklam yüzü olduğu firmalardan aldığı ücretin yüzde 40’ını kulübe verdi. Real Madrid’de para basan Cristiano Ronaldo, benzer durumu Juventus’a da yaşattı. Marka oyuncular listesine elbette Messi, Neymar ve Mbappe’yi de eklemek mümkün.
Mesut Özil, Türkiye için büyük marka. Fenerbahçe bu markanın farkına varıp, sadece saha içi başarıya odaklanmamalı. Bunu başarırsa Mesut hem saha içi hem de saha dışında kazandıran ‘altın yumurtlayan’ bir oyuncu hâline gelir.