Fransa’nın en önemli merkez-sol gazetesi Le Monde’da Marie Jego imzalı bir makalede, “Türk Cumhurbaşkanı’nın Emmanuel Macron’a yönelik saldırıları onu bir kez daha uluslararası sahnenin ön sıralarına taşısa da, aynı zamanda derin bir krizle karşı karşıya olan ülkesinin zayıflayan ekonomisini açığa vuruyor” denildi.
Makalede, “ekonominin kötü performansının, Kürtlere yönelik artan baskının ve Covid-19 salgınının kontrolden çıkmasının” Erdoğan’ın imajını kötü etkilediğini savunuldu ve “(Erdoğan’ın) öncelikli isteği olan dindar bir nesil yaratma hedefi bir fiyasko” ifadeleri yer aldı.
Le Monde’da aynı yazar tarafından kaleme alınan başka bir makalede, “Türk Cumhurbaşkanı Fransız mevkidaşına olan saldırılarını artırınca pazar günü Fransız Büyükelçisi’nin Ankara’dan geri çağrılmasına sebep oldu. İmamların yerelde eğitimini dayatan Paris, Türkiye’nin din aracılığıyla etkisini yayma siyasetini sınırlandırıyor” denildi.
BBC’nin aktardığı haberde, Makalede, Samuel Patty cinayetinin ardından Fransa’daki Türk Büyükelçisi’nin başsağlığı dileklerini ilettiği belirtiliyor ancak ardından “(Cinayetin) Türkiye’de farkına varılmadı, basın tarafından yayılan resmi hikaye Fransa’daki ‘İslamofobi’ ve ‘faşizm’ üzerine kuruluydu” deniliyor.
Samuel Paty isimli öğretmen ifade özgürlüğünü derste Muhammed Peygamberin karikatürleri üzerinden anlatmasının ardından başı kesilerek öldürülmüştü.
‘Erdoğan’ın yeni krizlere ihtiyacı var’
Merkez sağdaki Le Figaro’da Dış Haberler Müdürü Philippe Gelie tarafından kaleme alınan başyazıda ise şu ifadeler yer aldı:
“Kişisel aşağılamada bulunma isteği Erdoğan’ın siyasi hedefine hizmet ediyor: Bütün İslamcıları Fransa’ya -Suriye, Libya, Doğu Akdeniz ya da Dağlık Karabağ’da oynadığı kirli oyunları en güçlü şekilde ve mütemadiyen dile getiren ülkeye- karşı bir araya getirmek. Hız kaybeden bütün otokratlar gibi, Türk Cumhurbaşkanı dikkati ekonomik ve demokratik başarısızlıklarından başka yere çekmek için yeni krizler yaratma ihtiyacı hissediyor. Ülkemiz ve ürünlerimiz (kültürel olanlar da dahil) rejimler tarafından boykot edildi, hiçbirinin dini ya da siyasi görüş hakkında öğretecek bir dersi yok. Erdoğan’ın sessizliğiyle göz yummuş gibi göründüğü, öğretmen Samuel Paty’nin alçakça terörist suikastından sonraki tersine yöneltilen bu suçluluk, bizim hakkımızda değil onlar hakkında daha çok şey söylüyor.”
Gelie makalesine, “İslamcılar arasında, aşağılamalar sıklıkla öldürmeye davetiyedir. Bu gözdağı karşısında Batı demokrasileri değerlerini savunmak için safları sıklaştırmalı, çünkü kimse korunacağına inanamaz. Burada yaktıkları mavi-beyaz-kırmızı bayrak Fransa’nınki değil, özgürlüğünki” sözleriyle devam ediyor.
‘Zayıflamış bir popülistin kaprisleri’
Liberal yönelimli günlük gazete Les Echos’da yayımlanan ve Dış Haberler Müdürü Jacques Hubert-Rodier imzalı başyazıda, “Recep Tayyip Erdoğan Emmanuel Macron’a karşı sözlü saldırılarda bulunarak, Türk kamuoyu önündeki eski ışıltısını kazanmaya ve kendini İslam’ın lideri olarak konumlandırmaya çalışıyor. Bu ileriye doğru tehlikeli bir adım” deniliyor.
Makale şöyle devam ediyor:
“Aşağılamalar, Fransız ürünlerinin boykotunun teşvik edilmesi, yanlış bilgilerin yayılması, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hedefini seçti: Emmanuel Macron. Prensipte, NATO’da müttefik olan iki ülkenin diplomatik ilişkilerini etkilemiyor olsaydı suçlamalar karşısında gülünebilirdi bile.”
Katolik gazete La Croix’nın genel yayın yönetimi Jerome Chapuis tarafından yazılan başyazıda ise, “Bunun gibi bir olayda zorluk, üstünlük taslamadan yanıtsız kalmamaktır. Neticede, hedeflerden biri budur. Batılı liderlerle bozuşarak, Erdoğan milliyetçi ve dini duygularını kabartarak destekçilerini yeniden bir araya getirmeyi planlıyor. Bunu bugün yapması tesadüf değil. Türk ekonomisinin durumu çok endişe verici. Ülkenin puanı bir derecelendirme kuruluşu tarafından yakın zamanda düşürüldü, döviz rezervleri 1990’ların ortalarından bu yana en düşük seviyede ve buna Suriye’deki son askeri gerilemeler eklendi. Bütün bu nedenlerden ötürü, onları önemsizleştirmeden, Türk Cumhurbaşkanı’nın sözleri oldukları gibi alınmalı: Zayıflamış bir popülistin kaprisleri.”
‘Boykot çağrıları Fransa’da rahatsızlık oluşturuyor’
Soldaki La Liberation ise, “Ne kadar plansız, fırsatçı, ideolojik ve siyasi olursa olsun, Fransız mallarının boykot edilmesi Fransa’da ciddi rahatsızlığa yol açmaya başladı, çünkü belli ülkelerde hız kazanıyor ve başka pek çoğunda ise diplomatik gerilimleri beraberinde getiriyor.
Gazete, Kuveyt ve Katar’da sosyal medyada Fransa’yı boykot etmeye yönelik etiketlerde sıçrama olduğunu yazıyor ve şöyle devam ediyor:
“Tepkilerin çeşitliliğini büyük ölçüde Fransa ile sürdürülen siyasi ve diplomatik ilişkilerin niteliği belirliyor. Erdoğan, kendisini onların halifesi olarak sunabilmek için Müslümanların öfkesini bir araya getirerek çıtayı yükseltirken, Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin oluşturduğu Türk karşıtı eksen Fransa’yı korumaya çalışıyor.”