CEMİL TOKPINAR | YORUM
Rabbimizin Kur’an’da çok sık andığı ve vurguladığı isimler Rahmân ve Rahîm isimleridir. Kur’an’da 114 defa geçen Besmele’de bu iki isim yer alır. Ayrıca farklı ayetlerde de bu isimler beraber veya ayrı ayrı anılır. Bazen de “Erhamürrâhimîn” yani “merhamet edenlerin en merhametlisi” ve “Hayrurrâhimîn” yani “merhamet edenlerin en hayırlısı” şeklinde de geçer.
Özellikle ayet sonlarındaki esma-i hüsnalar arasında Rahmanü’r-Rahîm ve Ğafûru’r-Rahîm isimleri çok sık yer alır.
Rahmetin tecellileri dünyada maddî ve manevî nimetler olarak görüldüğü gibi ahirette de af, mağfiret, cehennemden kurtuluş, cennet, cemalullah, ebedî saadet olarak yaşanacaktır.
Rabbimiz günahları ve isyanları çok, dua ve ibadetleri az olan biz kullarına nice fırsatlar sunarak rahmetinin tecellilerine lâyık hâle getirmek istiyor. Her hafta ikram ettiği mübarek Cuma günü bizim için rahmete vesile olduğu gibi Üç Aylar ve mübarek geceler, bilhassa Ramazan ayı ve Kadir Gecesi de böyledir.
İşte Üç Aylar Rabbimizin rahmet, mağfiret ve inayet tecellilerinin coştuğu mübarek ve muhteşem bir mevsimdir. Adeta manevî bir pazar, panayır ve fuar gibidir.
Nasıl ki, belirli günlerde ve mevsimlerde açılan pazar ve fuarlarda bol çeşit sergilenir, yüksek indirimler uygulanır, taksitli satışlar yapılır ve çeşitli hediyeler dağıtılır; Üç Aylar dediğimiz Recep, Şaban ve Ramazan aylarında da bildiğimiz indirimleri aşan hediyeler, lütuflar, ikramlar ve muhteşem fırsatlar vardır.
Bu aylardaki güzelliklere ulaşmak için Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Üç Aylara girince, “Allah’ım! Receb’i ve Şaban’ı hakkımızda hayırlı ve mübarek kıl, bizi Ramazan’a ulaştır.” diye dua ederdi (Müsned, 1: 259). Çünkü Üç Aylar’da bulunmak ve Ramazan’a erişmek muhteşem bir nimet ve muazzam bir lütuftur.
Zaten mübarek bereketli demektir. Yani beklenenin üstünde bir çoğalma gösteren bir yemeğe ve içeceğe bereketli deriz. Üç Aylar ve mübarek geceler de tıpkı toprağa atılıp beş koçan veren ve her koçanında bin tane bulunan mısır tanesi gibidir. Bu aylarda yapılan ibadetler Rabbimizin rahmet tarlasına arz edilince bazen yüz, bazen üç yüz, bazen bin, bazen de binlerce ve on binlerce kat sevapla ödüllendirilir.
Müjdeli bir mektup
Ömrünün bütün gecelerini ibadetle geçiren, Üç Ayları, özellikle Ramazan’ı ve kandil gecelerini ihya etmek için özel programlar uygulayan ve talebelerine de tavsiye eden Bediüzzaman Hazretleri, talebeleriyle birlikte ağır baskı ve mahrumiyetlere uğradığı Afyon Hapsinde iken yazdığı bir mektupta şöyle der:
- “Beş günden sonra çok mübarek ve çok sevaplı ibadet ayları olan şuhûr-u selâse (Üç Aylar) gelecekler. Her hasenenin (iyiliğin) sevabı başka vakitte on ise, Receb-i Şerifte yüzden geçer, Şaban-ı Muazzamda üç yüzden ziyade ve Ramazan-ı Mübarekte bine çıkar ve Cuma gecelerinde binlere ve Leyle-i Kadirde (Kadir Gecesinde) otuz bine çıkar. Bu pek çok uhrevî faydaları kazandıran ticaret-i uhreviyenin bir kudsî pazarı ve ehl-i hakikat ve ibadet için mümtaz bir meşheri (sergisi) ve üç ayda seksen sene bir ömrü ehl-i imana temin eden şuhûr-u selâseyi böyle bire on kâr veren medrese-i Yusufiyede geçirmek, elbette büyük bir kârdır. Ne kadar zahmet çekilse ayn-ı rahmettir.” (Şualar, 14. Şua)
Bu müjdeden anlıyoruz ki, Üç Aylar’da yapılan bir ibadet, bir ibadet değildir. Mesela, okunan bir Yasin Suresi, Recep ayında 100, Şabanda 300, Ramazan’da 1000 Yasin okumuş gibi yazılmaktadır. Namaz ve oruçlar da böyledir.
Mazlumlara dua
Demek ki bu aylar öylesine büyük bir fırsatlar zinciridir ki, hapishanenin ağır şartlarında bile ihya edilmesi, Cenab-ı Hakkın ihsan ettiği ecir ve mükâfatları on kat arttırmaktadır. Başta aşırı soğuk ve zehirlenme olmak üzere birçok işkenceye maruz kaldığı bir ortamda bile hiçbir ibadetini ihmal etmeyen, hatta “El-Hüccetüzzehra” isimli eserini yazan ve mektupla da olsa ders vermeye devam eden Üstad Hazretlerinin Üç Ayları âdeta bir bayram gibi karşılaması bizim için güzel bir örnek ve ibretli bir tavırdır.
Bugün de Türkiye’de ve dünyanın farklı yerlerinde hapiste ve kamplarda zulüm gören Müslüman kardeşlerimiz vardır. Başta Türkiye, Doğu Türkistan, Arakan, Yemen, Suriye, Irak, Filistin ve Gazze olmak üzere dünyanın her yerindeki mazlum, mahpus, mağdur, mahrum ve muztar kardeşlerimizin ibadetlerine ortak olmak ve onlara dua etmek kardeşliğimizin gereği, hatta zorunluluğudur. Üç Aylar bu bakımdan da eşsiz bir fırsatlar deposudur.
Üç Aylar’ın her günü mübarek olduğu gibi, bilhassa bu aylardan Recep ayı içerisinde Regâib ve Miraç geceleri, Şaban ayında Berat Gecesi, Ramazan’da ise Kadir Gecesinin bulunması Üç Aylara ayrı bir kıymet ve meziyet kazandırmıştır.
Üç Aylarda mümkün oldukça Kur’an’ı anlamıyla okumak, nafile namazlarımızı ve oruçlarımızı arttırmak, evrad ve ezkârımızı ihmal etmemek ve her fırsatta dua etmek çok önemlidir.
Regâib Kandili
Yapılan her bir ibadete ve salih amele yüz kat sevap yazılan Recep ayının ilk Cuma gecesi Regâib Kandilidir ve bu gece yapılan her ibadete binlerce kat sevap verilmektedir.
Arapça bir kelime olan Regâib “kendisine rağbet edilen, arzulanan, talep edilen, değeri yüce, ihsanı bol şeyler” demektir.
Abdullah ibn-i Ömer (r.a.) ve Ebû Umâme’nin (r.a.) rivayetine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) duaların reddedilmeyeceği beş geceyi şöyle ifade buyurmaktadır:
“Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar geri dönmez, kabul edilir: Recep’in ilk gecesi (Regaib), Şaban’ın on beşinci gecesi (Berat), Cuma gecesi, Ramazan bayramı gecesi, Kurban Bayramı gecesi.” (Celâleddin Suyûtî, Câmiü’s-Sağîr, 3/454)
Regaib Gecesi nasıl ihya edilmeli?
Mübarek gecelerde mümkün mertebe akşamdan sabah namazına kadar ibadet etmek güzel olur. Yalnız başına yapılan ihya gayreti esnasında nefis ve şeytan uykuya teşvik edebilir. Bu yüzden en güzeli, bir camide veya sohbet meclisinde ihya etmektir. Böylece hem insanlar birbirini teşvik etmiş olur, hem de birbirinin duasına ortak olurlar.
Bu gecelerde yapılacak en mühim ibadetler şunlardır:
- Tevbe ve istiğfar etmek: Bu gecelerde yapılan tevbe ve istiğfarlar inşallah kabul olur. Bu gece 2 rekat tevbe namazı kılınıp bütün günahlarımız için tevbe istiğfar edebiliriz.
- Kur’an okumak: Bilhassa Yasin, Fetih, Rahman, Tebareke, Amme gibi çok faziletli sûreleri okumak veya dinlemek çok sevaptır. Eğer topluca ihya yapılıyorsa cüz paylaşıp Kur’an hatmi okuyabiliriz.
- Namaz kılmak: Beş vakit namazı cemaatle kılıp uzun tesbihat yapmakla beraber evvabin, teheccüd, tevbe, tesbih ve hacet namazlarını kılmaya çalışmak güzel olur.
- Peygamber Efendimize (s.a.v.) bol bol salâvat-ı şerife getirmeliyiz. Bunun için Büyük Cevşen’de yer alan Delâilinnur bölümündeki salavatlar okunabilir. Ayrıca 4444 adet salât-ı tefriciye paylaşılabilir.
- Dua etmek: Kur’an’da ve hadiste geçen duaları, Cevşen’i, Tevhidnâme’yi, büyük velilerin dualarını okumakla birlikte içimizden geldiği gibi Rabbimize niyazda bulunmalıyız. Bilhassa içinde bulunduğumuz ifritten süreçten kurtulmak için mümkünse sabaha kadar Rabbimize yalvarmalıyız.
- Ayrıca oruç tutmak çok önemlidir. Mümkünse kandil gecelerine oruçlu olarak girmek ve iftarla başladığımız kandili değerlendirme programını sahura kadar sürdürmeliyiz. Programı oruç tutarak sabah namazıyla tamamlamalıyız. Unutmayalım ki, her ibadete olduğu gibi tuttuğumuz oruçlara da yüzlerce, binlerce oruç tutmuş gibi sevap verilecektir.
Cemil Hocam çok teşekkür ediyorum. Geri dönüşünüz tam olmuştur inşallah.
Nasipse Recep ayı bu geceden(cumayı Cumartesi bağlayan akşam) itibaren aşlıyor
Bu durumda il perşembe akşamı kandil anlamına geliyor
Bizim ilahiyatçılarımız Ru’yeti hilale de önem verseler ne iyi olurdu. ortama uymasal, ne etliye ne sütlüye dokunmadan bu işler olmuyor malesef..
Bir sürü youtube kanalından arkadaşlarımız Kandil sohbetleri icra etmişler, ortama ve medya gündemine adapte olmuşlar. sıradanlığa katkı sağlamışlar
Şeytan ayrıntıda gizlidir