HASAN CÜCÜK | HABER ANALİZ
Birkaç önce FIFA Başkanı Gianni Infantino, Zürih’teki çevrimiçi kongrede üye 211 ülkenin 2034 Dünya Kupası’na Suudi Arabistan’ın ev sahipliğini onayladığını alkışlar eşliğinde duyurdu. Katar’dan sonra Suudi Arabistan’ın da en büyük futbol turnuvasına ev sahipliği yapacak olması tartışmaları beraberinde getirdi. Her iki ülkenin de, futbolda kayda değer hiçbir başarısı bulunmuyor. Suudlar son iki yıldır, futbola milyarlarca dolarlık yaparak dünya çapındaki yıldızları Suudi Pro Ligi’ne getirdiler. Harcanan milyarların hedefi 2034 Dünya Kupası ev sahipliğini almaktı. Şimdilik hedefe ulaşıldı ama bu hamur daha çok su götürecek.
Dünya Kupası tarihi 1930 yılında Uruguay’ın ev sahipliğiyle başladı. 4 yılda bir düzenlenen turnuva, 2. Dünya Savaşı’ndan dolayı 1942 ve 1946 yıllarında yapılamadı. 1950’den sonra ise yoluna kesintisiz devam etti. Turnuvanın yazılı olmayan kuralına göre, organizasyona Avrupa ve Amerika kıtası ülkeleri ev sahipliği yapıyordu. Futbolunun henüz diğer kıtalarda popüler ve yaygın olmaması ‘yazılı olmayan bu kuralın’ gerekçesiydi. Ancak yıllar ilerliyor, futbol dünya çapında popüler oluyor bu kural ısrarla korunuyordu. Ta ki 2002 yılına kadar. Turnuva ilk kez Asya topraklarına uğrayıp, Güney Kore – Japonya ortaklığıyla düzenlendi.
2010 Dünya Kupası’nda yeni bir kilometre taşı açıldı. 55 ulusal futbol federasyonu üyesiyle, FIFA’da ilk sırada yer alan Afrika kıtası nihayet dev organizasyona ev sahibi olacaktı. Kıtanın en gelişmiş ülkesi Güney Afrika, turnuvaya kara kıtanın ilk ev sahibi ülkesi oldu. Afrika ülkelerinde futbol popüler olmasına karşılık, alt yapı eksikliği ve modern statlardan yoksunluk dev organizasyonun kıtaya uğramamasının sebeplerinin başında geliyordu. Ayrıca iç huzuru sağlamış ülke sayısının azlığının yanında iklim koşulları Afrika’nın dezavantajlarıydı.
2022 Dünya Kupası’na Katar’ın ev sahibi olacağının açıklanması bir başka tartışmanın kapısını araladı. Demokrasinin uğramadığı, ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı Katar, turnuvayı paranın gücüyle alan ilk ülke oldu. Dünya Kupası için para musluklarını açan Katar, PSG’yi satın alıp, birçok kulübe ülkenin önde gelen markalarıyla sponsor oldu. 3 milyonluk nüfusa sahip Katar’da yerli halkın oranı sadece yüzde 20 düzeyindeydi.
Ülkeyi göçmenler ayakta tutarken, bu insanların hiçbir sosyal hakkı yoktur. Yerli azınlık şaşalı bir hayat yaşarken, göçmenler zor ve insani olmayan şartlarda hayatlarını devam ettiriyordu. Turnuva için yeni statların yanı sıra metro hattı, hatta yeni şehir inşa eden Katar, 300 milyar dolarlık bir harcama yaptı. İklim şartlarından dolayı dünya kupası takviminde değişiklik yapılıp, turnuva kasım – aralık aylarına kaydırıldı. Katar’ın pahalı bir ülke olmasından dolayı, 2022 Dünya Kupası üst sınıfa hitap eden bir turnuva oldu. Herkes memnundu. Katar, imajını düzeltmiş, FIFA 7,5 milyar dolarlık gelir elde etmişti.
Dünya kupasının sadece Avrupa ve Amerika kıtasında düzenlendiği günler tarih olmuştu. FIFA rotasyon uygulamasını hayata geçirme kararı aldı. Buna göre, bir kıtanın tekrar dünya kupasına ev sahipliği yapması ancak iki turnuva sonra olacaktı. 2026 Dünya Kupası ABD, Meksika ve Kanada ortaklığıyla düzenlenmesi kabul edilmişti. 2030 Dünya Kupası için ise İspanya – Portekiz ortaklığı öne çıkıyordu. FIFA rotasyonuna göre 2030’daki turnuvanın Avrupa veya Afrika’da olmalıydı.
2030 turnuvanın aynı zamanda 100. yılı olacaktı. Ev sahipliğinin adresinin kesinlikle İspanya – Portekiz olması bekleniyordu. İşte bu noktada 2034 Dünya Kupası’nın Suudi Arabistan’a gitmesi için gizli bir el devreye girdi. Bu gizli el FIFA Başkanı Gianni Infantino’dan başkası değildi. Fas’ın adının İspanya ve Portekiz’in yanına eklenmesi tesadüfü değildi. 2022 yılında İspanyol gazetesi El Confidencial, İspanya Futbol Federasyonu’nun o zamanki başkanı Luis Rubiales ile İspanya Başbakanı Pedro Sánchez arasında sızdırılan bir dizi mesajı ortaya çıkarmayı başardı.
WhatsApp’ta gönderilen mesajlarda, ülkenin başbakanı hem Gianni Infantino hem de Rubiales’in Fas’ın İspanya-Portekiz Dünya Kupası teklifine dahil olması için kendisiyle nasıl temasa geçtiğini anlattı. 2030 Dünya Kupası teklifinin arkasındaki güç dengesiyle aynı derecede yakın dans eden sadece Infantino değil, FIFA’nın en yüksek karar alma organı olan FIFA Konseyi 37 üyeden oluşuyor ve bunlardan biri de Fas Futbol Federasyonu başkanı Fouzi Lekjaa idi.
Lekjaa ile ilgili sorun, 2021’de Fas Kralı tarafından ulusal bütçeyi yönetmek, başka bir deyişle ülkede bir tür fiili ekonomi bakanı olarak atanmış olmasıydı. Ve bu, spordaki tüm demokratik ilkelere aykırıydı. Ne yazık ki bu durum FIFA karar alıcılarının çok umrunda değildi.
Fas’ın da dahil olmasıyla 2030 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak ülke sayısı üçe çıkmıştı. FIFA, turnuvanın 100. yılına denk gelmesinden dolayı yeni ‘güzellik’ yaptı; 2030 Dünya Kupası, üç kıtada altı ülkenin ev sahipliğinde düzenlenecek. Turnuvanın ilk maçları, Dünya Kupası’nın 100. yılı şerefine Güney Amerika’da (Uruguay, Arjantin ve Paraguay) oynanacak. Geri kalan maçlar ise İspanya, Fas ve Portekiz’de yapılacak. FIFA Başkanı Infantino, bu özel organizasyon için “Dünya, futbolun 100 yıllık mirasını kutlayacak” dedi.
Bu aslında bir başka aldatmacaydı. FIFA’nın rotasyon kuralıyla üç kıta birden devreden çıkmış, 2034 Dünya Kupası ev sahipliği için geriye sadece Asya ve Okyanus’ya kalmıştı. Geçen yılın ekim ayında 2030 Dünya Kupası için aday ülkelerin İspanya, Portekiz ve Fas olduğunun açıklanmasının hemen ardından 2034 Dünya Kupası adaylığı için son teklifin 31 Ekim olduğu açıklandı. FIFA’nın bu açıklamasından saatler sonra Suudi Arabistan turnuvanın aday ülkesi olduğunu resmen açıkladı. Diğer aday Avustralya’nın başvuru süresinin kısa olması nedeniyle adaylıktan çekilmesiyle geriye sadece Suudi Arabistan kaldı.
Suudi Arabistan’ın ev sahipliği için yoldaki tüm çakıl taşları ayıklanmıştı. Ancak FIFA’nın işi şansa bırakmaya, daha doğru ifadeyle Suudi Arabistan’ın hedef yapılmasına izin vermeye niyeti yoktu. Çevrimiçi yapılan FIFA kongresinde üye ülkeler hem 2030 hem de 2034 Dünya kupası adayları için blok oy kullandı. Yani birine evet, diğerine hayır deme şansınız yoktu. Kupanın Avrupa’da düzenlenmesini isteyen UEFA ülkeleri, yönelttikleri tüm eleştilere rağmen Suudi Arabistan’ın ev sahipliğine ‘kerhen’ onay verip, evet dediler. Bu sayede bir turnuvaya evet, diğerine hayır oyu vermek mümkün olmadı. Sadece Norveç çekimser kaldı.
Suudi Arabistan’ın ev sahipliği kararı, insan hakları örgütlerinden gelen tepkilerle gölgelendi. Human Rights Watch, ülkede ciddi insan hakları ihlalleri olduğunu belirtti. FIFA ise başvuru sürecinde Suudi Arabistan’ı insan hakları konusunda orta risk grubunda değerlendirdi. Suudi yetkililer ise başvurularında kapsamlı reform vaatlerinde bulundu.
Sporda demokrasiyi ve şeffaflığı teşvik etmek için çalışan Play the Game girişiminin başkanı Stanis Elsborg, Suudi Arabistan’ın ev sahipliğini ”Eşi benzeri olmayan bir gaf ve futbol ve spor tarihinde çok, çok karanlık bir bölüm.” olarak tanımladı.