HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Tiyatro dendiğinde akla gelen isimlerden ikisini bir yıl içinde kaybettik. Kavuklu ustalardan önce Rasim Öztekin (14 Ocak 1959-8 Mart 2021), ardından Ferhan Şensoy (26 Şubat 1951-31 Ağustos 2021) aramızdan ayrıldı. Ferhan Şensoy’un ölümünü haber yapmayan İslamcı medya, oyuncu Cihat Tamer’in cenaze törenindeki konuşması üzerinden ortalığı ayağa kaldırmaya çalıştı.
Burada Ferhan Şensoy güzellemesi yapacak değilim. Onu tiyatro sahnesinde izlemeyenler, tiyatroda “usta” kavramının ne olduğunu anlamazlar sanırım. Daha 10-12 yaşında iken mahallenin çocuklarına gösteri yaparak tiyatroya başlayan büyük ustayı, ilk kez 12 Eylül darbesinin rüzgârı estiği sıralarda izlemiştim.
Bir arkadaşım Ferhan Şensoy’un oyunundan söz etti ve darbecilere yaptığı göndermelerin müthiş olduğunu söyledi. Sonra “Şahları da Vururlar” oyununa birlikte gittik. Padişahlar üzerinden dönemin muktedirlerine göndermeler yapıyordu. Adını çok duyduğum Ferhan Şensoy’u ilk o zaman izlemiştim. Sonraki yıllarda birkaç oyununu daha izleme imkânı buldum.
Hayatını merak edenler, bu videodan bazı anekdotları kendi ağzından izleyebilirler:
Yakın dönemindeki oyunlarından hiçbirini görme fırsatı bulmadım. Her “Gideyim” dediğimde kendime “daha sonra giderim” diye bahaneler uydurdum.
Ferhan Şensoy’u 70 yaşında kaybetmiş olduk. Ölümünü ilk kızlarının annesi eski eşi Derya Baykal ve Ortaoyuncular grubu acılarını paylaşarak duyurdu.
İKTİDARLA KOLKOLA İSLAMCI MEDYA SADECE EZMEK İÇİN HATIRLADI
Güldürü geleneğinin nişanı olan 27 yıl taşıdığı kavuğu devrettiği Rasim Öztekin’in vefatı ardından yapılan röportajda yaşananlara ilişkin pek çok şeyi sorguluyordu. Bir dönem 40 dolayında tiyatro olan Beyoğlu’nda sadece Ortaoyuncular’ın kalmasından yakınıyordu. Hepsinin baskı ve sansür yüzünden kapanmak durumunda kaldığını dile getiriyordu.
Metin Akpınar’ın gözaltına alınması, Müjdat Gezen’in hapisle tehdit edilmesinin acizlik olduğunu dile getiriyor ve muktedirlerin öteden beri en çok sanattan korktuğunu söylüyordu.
Yine 1980’lerde gösterime giren ve 2000’den fazla sergilenen tek kişilik oyunu “Ferhangi Şeyler”de sanatçının eleştirmediği lider yoktu. İşin ilginç yanı yıllarca sahnelendi bu oyun. Erdal İnönü’nün ilk yıllarda bilet alıp gizli gidip seyrettiğini dönemin gazetelerinde haber olarak okumuştuk.
İktidarla kol kola yürüyen İslamcı medya, Ferhan Şensoy’un 31 Ağustos Salı günü ölümünü haber olarak görmedi. Görenler ise göze çarpmayacak kadar iyi gizlemeyi başarmış olmalı.
Sanatçı için 2 Eylül Perşembe günü İstiklal Caddesi Halep İş Hanındaki Ses Tiyatrosu’nda cenaze töreni düzenlendi.
Buradaki törende adet olduğu üzere pek çok kişi konuştu. Bunlardan birisi de tiyatro, dizi ve sinema sanatçısı Cihat Tamer idi. Ülkenin 70 yıldan bu yana “din bağımlısı hükümetler” tarafından yönetildiğini söyleyen Tamer, “Ona rağmen tiyatro yapıyoruz” dedi.
Bizim kuşağın TRT’de yayınlanan “Bizimkiler” dizisinden tanıdığı Cihat Tamer’in bazı çevrelerin damarına bastığı sözlerinin devamı ise şöyle geldi:
“Ferhan da inadına tiyatro yaptı. Ferhan başka bir insandı yazdıklarıyla çizdikleriyle. Şimdi o Rasim’ine kavuştu. Münir Ağabey’ine, Erol Ağabey’ine kavuştu. Hep birlikte orada bir meyhanede kafayı çekiyorlardır. Unutulmayacaksın Ferhan.”
KARAHASANOĞLU’NA GÖRE CİHAT TAMER CAMİ DUVARINA İŞEMEK İSTİYOR
Kendi düşünceleri ile örtüşmeyen herkesi ve her kesimi tehdit etmeyi kendine görev edinen Akit Gazetesi ve onun yazarı Ali Karahasanoğlu, “Bizi zorla sahaya çağırmasınlar” diye başladığı yazısının devamında daha ağır ifadeler kullandı.
“Eceli gelen it cami duvarına işermiş” atasözüne göndermede bulunan Akit yazarı şöyle devam etti:
“Hani bununla yetinse.. Neyse.. ‘Bu yetmez.. Bir de cami duvarına işemem lazım’ dercesine.. Devam ediyor: ‘Ferhan şimdi Rasim’ine, Münir ve Erol ağabeylerine kavuştu. Hep birlikte orada kafayı çekiyorlardır.’ Tekrar söyleyelim…”
İslamcı kesimin daha entelektüel geçinen Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan da konuya Cihat Tamer’in konuşmasından sonra müdahil olanlardan. Tamer’in yaptığı konuşmayla “kin ve nefret kustuğunu” belirten Yeni Şafak yazarı Kaplan, “Bu kültürsüzlük ve saygısızlıkla, bu ilkellik ve görgüsüzlükle ancak orada burada ‘kafayı çekme’ hayalleri görebilirsiniz siz!” ifadelerini kullandı.
Akşam’ın sivri dilli yazarı Hikmet Genç ise Cihat Tamer’in sözlerini yobazlık ve gericilik olarak niteledi ve “Biz senin 70 yılını da gördük. Ondan öncesini de gördük” diye göndermede bulundu.
En bilinen isimleri böyle bir üslup kullanınca siz varın gidin sıradan insanların neler söylediklerine.
Kendisini İslami kesimin mizah organı olarak lanse etmeye çalışan Misvak ise Cihat Tamer’in dindarlara kin kustuğunu öne sürerek, “Dindar yönetimler diktatör olsaydı, bırak tiyatroyu bu şekilde konuşmaya cüret edemezdin! Haddini bil Cihat Tamer” paylaşımını yaptı.
Kimi şirin görünerek “emr-i bi’l-maruf” yapmaya çalıştı, kimi “nehy-i ani’l-münker”. Bunlar biraz daha üslubunca yapmaya çalıştı.
Cihat Tamer’i boy hedefi yapıyor görünenlerden Ferhan Şensoy’un iktidarın tiyatroya aktardığı paralarla beslendiğini öne sürenler de vardı. “AK Parti Ortaoyuncular’a devlet desteğini kessin de bir görelim” diyenler ise Ferhan Şensoy ve tiyatrosunun yıllardır devlet desteği olmadan yürümeye çalıştıkları açıklamalarını hiç duymamış olanlardı muhtemelen.
Cihat Tamer’den hareketle bu gibilerin cenazelerinin camiye getirilmesine karşı çıkma kampanyası başlatanlar da vardı.
Sanatçıların 70 yıldır zulme maruz kaldığından yakınan Cihat Tamer’in sözlerinden hareket edip Ferhan Şensoy’a göndermede bulananlar en ılımlıları idi: “70 yıldır zulme maruz kalmışsınız da allayıp pulladığınız Ferhan Şensoylar nasıl yetişmiş? Pes.”
Sanat ve edebiyat çevresinin “sol çetelerin elinde” olduğunu öne süren ve kendi kurduğu müzik grubunun önünün açılmadığından yakınanlar ise en sevimlileri idi sanırım. “Grubumla çok güzel müzik yapardık, mekan sahibi siyasi görüşüm yüzünden beni mekana sokmadı.”
Öbür tarafta bir meyhane olmadığı bilgisi verenler ise çoğunlukta gibiydi. Bu bilgiyi verip de bunu esprili bir şekilde sunanlar ise okuyanları gülümsetti:
“Cihat Tamer midir nedir? Kötü bir haberim var.. O tarafta bir meyhane daha yok.. Bu tarafta içtiklerinin hesabını ödüyorlar sadece.”
UŞAK VALİSİ KOCABIYIK’A KÖTÜ HABER VAR
İslamcı medyada şimdi Cihat Tamer’e yönelik başlatılan linç kampanyasından en çok zarar görecek olan muhtemelen Uşak Valisi Funda Kocabıyık olacak. Eylül 2019’da Vali Kocabıyık, Uşak Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Kongre Merkezinde sahnelenen “İkinci Bahar” oyununu izledi. Oyuncular Cihat Tamer, Bedia Ener, Dost Elver, Pınar Ünsal ve Serkan Budak’a sahnede çiçek takdim etti.
Bütün bunları nereden mi biliyorum? Bilgi Uşak Valiliğinin resmi @TC_UsakValiligi twit hesabından paylaşılmıştı.
Vali Funda Kocabıyık kim? “Fethullah Gülen Hocaefendi son 1000 yılın en büyük Türk büyüklerinden birisidir. Evrensel Türk Rönesansını başlatan Türk mucizesidir. Shakespeare gibi evrenseldir. Ona düşmanlık edenlerin utanması gerekir” diyen, sonra hızlı dönüş yaparak ikbal basamaklarını çıkmaya çalışan AK Parti eski İzmir milletvekili Hüseyin Kocabıyık’ın eşi.
Kocasının eski sözlerini ve “din düşmanı” ilan edilen Cihat Tamer’e kendisinin verdiği çiçek birleştirilip birileri tarafından Uşak Valisi “kripto” ilan edilirse kimse şaşırmasın.
Kendi görüşünü mutlak doğru, onun dışındaki her görüşü yanlış kabul edenler daha çok linç kampanyaları düzenleyecek bu ülkede.
Son dönemde adı Cemaat’le anılan ve kendi geçmişine küfretmeyenlere verilen en popüler “üyelik” cezası 6 yıl 3 ay oldu. Yargı hatalarına ilişkin meşhur “Pardon” esprisinin de kaynağı olan oyuna da bir göz atabileceğinizi düşünüyorum.
“Eğilip bükülme devrinde değiliz. Türkiye’yi aydınlığa çıkarma gibi bir mesuliyetimiz var!”
Sizi “Sahne bir okuldur, ustam Münir Özkul’dur” diyen usta sanatçı ile baş başa bırakmak istiyorum.