Medyanın “kazanda süt banyosu yaptı” haberlerinin aktörünün beraat etmesine rağmen hâlâ suçlu gösterdiğine dikkat çeken Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, medyanın haberin, “meğer süt kazanında süt banyosu yapmamış” diye duyurmak yerine haberlere “Kazanda süt banyosu yaptı, beraat edip tazminat kazandı” şeklinde başlıklar attığına dikkat çekti. TRT’nin de aynı şekilde davrandığını belirten Bildirici, beraat edip suçsuzluğu ortaya çıkan işçiyi hâlâ suçlu gösterdiğini kaydetti.
Kendi sitesinde konuya dikkat çekmek için bir yazı kaleme alan Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici hem sosyal medya hem de medyanın ‘süt kazanında süt banyosu’ yaptığı iddia edilen Emre Sayar’ı mahkemeye çıkmadan suçlu ilan ettiğini tutuklandıktan sonra mahkemeye çıkan Emre Sayaı’ın beraat etmesine rağmen halen suçlu gibi gösterildiğine işaret etti.
Faruk Bldirici’nin ‘Sosyal medya mahkemesi “süt banyosu”nda yanıldı’ başlıklı yazısı şöyle:
“Kazanda süt banyosu yaptı” haberlerinin aktörü beraat etti ama medya onu hâlâ suçlu gösteriyor. Aklandığını yazarak, “Meğer süt kazanında süt banyosu yapmamış” diye duyurmak yerine haberlere “Kazanda süt banyosu yaptı, beraat edip tazminat kazandı” (TRT Haber) başlıkları atıyorlar. Beraat edip, suçsuzluğu ortaya çıkan işçiyi hâlâ suçlu gösteriyorlar.
Çok eski de değil, iki yıl kadar önceydi. “Süt banyosu” görüntülerinin TikTok’ta yayımlanmasının ardından sosyal medya “mahkemesi” anında toplanmış, mahkumiyet kararı vermişti. Medya da sosyal medyadan geri kalmamış, “İğrenç skandal”, “Skandal görüntü”, “Sakallı Kleopatra”, “Süt banyosu skandalı”, “Süt banyosu rezaleti” başlıklarıyla haberler yayımlanmıştı.
Hemen ardından yargı da devreye girerek “süt fabrikasında süt kazanına girerek süt banyosu keyfi yapmak” ile suçlanan Emre Sayar ve görüntüyü çeken Uğur Turgut’u 7 Kasım 2020 tarihinde tutuklamış ve yargılamaya başlamıştı.
Fakat mahkemeden beklendiği gibi bir mahkûmiyet kararı çıkmadı. Konya 5. Ağır Ceza Mahkemesi, bir yılı aşkın süren davada medyadaki haberleri yalanlayan bir karar verdi:
“…dezenfektan teknesine sıcak su ve biraz da süt artığı koyarak, iç çamaşırlarıyla banyo yaptığı, teknedeki maddenin süt olmadığı, videonun ardından teknede bulunan çoğunluğu sıcak su olmak üzere süt artığının imha edildiği, insan sağlığını etkileyecek bir durum olmadığı, bu yüzden beraatine…”
Beraat kararının ardından Emre Sayar, haksız yere altı gün tutuklu kaldığı gerekçesiyle tazminat davası açtı ve 1150 lira tazminata hak kazandı. TikTok görüntüsünün “Süt kazanı”nda değil “dezenfektan teknesi”nde çekildiği, Emre Sayar’ın da “süt banyosu” değil “süt artığı ve sıcak su banyosu” yaptığı iki mahkeme kararıyla tescil edilmiş oldu. O görüntülerin TikTok’ta ilgi çekmek için yapılan bir işgüzarlık olduğu kesinleşti.
Aslında bu noktada medyanın yapması gereken, iki yıl önce yayımlanan haberlerden dolayı Emre Sayar’dan özür dilemek ve o haberleri düzeltmek. Çünkü “sosyal medya mahkemesi” yanıldı. Orada yapılan “yargısız infaz”ın gazına gelen, olayı yeterince incelemeden sadece sosyal medyada yazılanları esas alarak haber yapan medya da aynı yanlışa düştü.
Üzücü olan medyanın hatasını kabullenmek yerine tazminat davası kararını bile “Sütten çıkmış ak kaşık! Süt banyosu yaptı üstüne tazminat kazandı” (Türkiye / TGRT), “Süt banyosundan beraat etti, üstüne bir de tazminat kazandı (Yeni Akit), “Süt kazanında banyo görüntüsü tepki çekmişti. Beraat eden Emre Sayar cezaevinde kaldığı 6 gün için tazminat kazandı” (Hürriyet / Habertürk), “Sakallı Kleopatra’ya beraat sonrası tazminat” (Akşam), “Süt banyosu zanlısına tazminat” (Posta), “Süt banyosu rezaletinde yeni gelişme (Milliyet) gibi başlıklarla haberleştirmesi.
Ne hatayı kabul ediyorlar ne de o işçinin süt banyosu yapmamış olduğunu. Beraat kararını yok sayıp hâlâ suçluyorlar; aynı yaklaşımda ısrar ediyorlar.
Gazeteci bir kişiyi suçlarken cimri, aklandığını yazarken alabildiğine cömert olmalı…’’
Ahlakın tamamen sukut etmeye başladığı, değerlerin tepetaklak olduğu, tükenişine doğru koşar adım giden bir toplumdan ve onun gazatecilerinden erdem beklemek biraz saffillik gibi sanki. Ancak bu tür haberler de tarihe not düşmek adına gerekli.