YORUM | M. NEDİM HAZAR
Tarih 26 Mayıs 2012… İngiltere merkezli bağımsız oyun stüdyosu Ndemic Creations tarafından geliştirilen ve yayınlanan gerçek zamanlı bir strateji simülasyon video oyunu Plegue Inc piyasaya sürüldü.
Oyuncu, ölümcül bir virüs ile dünyayı yok etmek için bir patojen oluşturuyor ve geliştirip tüm dünyayı yok etmeye başlıyor.
Başlarda pek popülaritesi olmayan oyun, giderek tüm dünyada ilgi görmeye başlıyor. Oyunun ülkemize gelip, fark edilmesi 4 yılı buluyor. O tarihlerde internet fenomenlerinden olan Enes Batur oyunu oynadığı bir videoyu da yayınlıyor.
Videoda da görüldüğü gibi, Enes Batur da her genç gibi işin geyiğinde normal olarak.
İnsan öldürme savaş ve salgın hastalık yaymanın bilgisayar oyunlarıyla basitleştirildiği bir dönemin çarpıcı örneklerinden biri Plague Inc… Masaüstü ve mobil olarak hizmet veren Plague Inc. Dünya genelinde 700 milyon kişinin oynadığı tahmin ediliyor. Oyun özet olarak, hastalık yayarak dünyayı yok etme amacında…
Kolaylıkla fark edileceği üzere aslında bu oyun 1996 yılında ilk sürümü piyasaya sürülen Resident Evil ya da Japonya’da bilinen adıyla Biohazard’ın açtığı kulvardan yürümeye çalışan bir taklit oyun. Şinji Mikami ile Tokuro Fujivara tarafından kurgulanan Biohazard tüm dünyada bir salgına dönüşmüş ve daha sonra Resident Evil ismiyle seri filmleri çekilmişti.
Çin Askeri Araştırma Enstitüsü 2018 yılında yarasalarda bir virüs tespit etti ve üzerinde çalışmaya başladı. Virüsün genetiği ile oynayıp sürekli deneyler yapan Çinliler adını da Corona koydular.
Pek çok uzmanın ortak görüşüyle, kendilerini biyolojik laboratuvar alanında üstün gören Çinliler tıpkı SARS virüsü gibi yine alengirli ve gizli kapaklı işlere bulaşmıştı.
2019 yılında Wuhan şehrinde Çin Komünist Hükümeti’nin büyük propaganda ile açtığı P4 Biyolojik Laboratuvarı’nda çalışmalar tam gaz devam ediyordu. Ve dahası, Çinli yetkililer bu laboratuvarı Çin’de ulusal biyolojik koruma duvarı diye halka sunuyordu.
P4 Biyolojik Laboratuvarında virüs incelemesi devam ederken Orta Çin’in jeopolitik, ticari, ulaşım ve ekonomik açıdan en önemli şehri olan Wuhan’da (O kadar ki aynı isimle uluslararası tenis turnuvası bile tertipleniyor) 40 bin kişilik bir toplantı yapıldı ediliyor.
Menü Çinli olmayanlara göre bir acayipti:
Klasik toplantı işte; konferanslar, kokteyller, eğlence ve yemekler…
Bu toplantı sonrasında 8 kişide aynı anda Corona virüsü tespit ediliyor. Tarih, Haziran 2019…
Virüsün duyulması ile beraber Çin ve dünya kamuoyunda en çok konuşulan mevzu yenilen canlı hayvan yemekler ive özellikle yılanlar ve Yarasa oluyor. Herkes, çiğ yarasa çorbası da içilir mi? Türünden muhabbet koyulaştırırken kimse Çin Askeri Araştırma Enstitüsü’nün çevirdiği fırıldaktan haberdar değil.
İlk vakaların Wuhan şehrinde çıkması ve incelemeye burada alınması özellikle Çin iç kamuoyunda ciddi tartışmalara neden oluyor. Salgının büyük bir organizasyonda yayılması Çin medyası ve halkı tarafından sorgulanıyor.
İlk iddia bir canlı yayına bağlanan konuk tarafından ortaya atılıyor. Virüsün Çin’in nüfus azaltma politikası için ilk hedefi yaşlılar olarak ortaya çıkarılması ancak kontrolden çıktığını anlatıyor.
Daha sonra Çin’de sosyal medya dahil her yerde bu konuşuluyor. Virüs vakaları çoğalmadan Çin Hükümet Başkanı Wuhan’a gidiyor ve kendinden emin bir şekilde 32 dişini göstererek bir basın toplantısı yapıyor; “hükümetimiz her şeye hâkimdir, durum kontrol altında, halkımız endişe etmesin!”
Açıkçası Dünya Sağlık Örgütü de bu görüntüyü destekleyen, virüsü hafife alan açıklamalar yapınca kamuoyu baskısı nispeten azalıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) daha sonra, ölümcül salgının uluslararası riskini değerlendirmekte “hata” yaptıklarını açıklıyor. DSÖ yetkilileri, bir önceki raporlarda “hata” yaptıklarını ve söz konusu ölümcül salgının uluslararası alandaki aciliyetinin “yüksek” olduğunu belirtiyor.
Ancak işler hızla çığırından çıkıyor. Vaka sayısı hızla artınca, yetkililer Wuhan’daki doktorları yetersiz kalmakla suçlayıp şehri karantina altına alıyor. Şüphesiz buna en çok doktorlar başta olmak üzere Wuhan’daki sağlık personeli tepki gösteriyor. Esas panik ise Çin Genetik Bankası’nın araştırma içeriğinde SARS gibi Corona virüsün olduğunu bir kişi paylaşım yaparak dolaşıma sokunca başlıyor. Artık vaka kontrolden tamamen çıkmış oluyor ama Çin gibi baskıcı bir ülkede, gerçeğin yüzde 5’i bile henüz ortaya çıkmış değil o zamanlar.
Wuhan şehrine giriş çıkış, seyahat yasağı getiriliyor. 25 Ocak Çin Yeni Yılı tatilinde Wuhan ve Çin’den ayrılacak insanların virüsün yayılmasına sebebiyet verecekleri düşünülerek kararı alıyorlar. Ancak Uygur ve Urumci bölgesine uçuşlar devam etmesi insanların nüfus azaltma politikası sebebi ile virüsün yayılmış olabileceği fikrini pekiştiriyor.
Şu anda resmi olarak 10 şehir karantina altında, bu şehirlerde ikamet eden insan sayısının 20 milyonun çok üzerinde. Resmi rakamlara göre ise 2744 vaka tespiti yapılmış durumda. Bunlardan 461’i son evrede. Ölü sayısı ile 100’e yaklaşıyor. Çin dışındaki ülkelerde tespit edilen vaka sayısı da hızla artıyor. Bu rakam en son 50 olarak açıklandı ama kat be kat fazlası olmasından endişe ediliyor. Sebebi ise, virüsün kuluçka dönemine denk gelmesi.
Gerçek rakamların korkunç olduğunu söyleyen kaynaklar da var. Milyonlarca insanın ölüme terk edildiğini, 40 binden fazla insanın öldüğünü, Wuhan’ın tam bir hayalet kente dönüştüğünü söylüyor alternatif kaynaklar.
Çin Devlet Konseyi, hastalığın yayılmasını önlemek için, 31 Ocak’ta sona erecek Bahar Bayramı tatilinin 3 Şubat’a kadar uzatılacağı, okul tatilinin de uzatılması için düzenlemeler yapıldığını açıklaması endişeleri haklı çıkarır nitelikte.
Virüsün belirtileri üst solunum yollarını tahrip etmesi ve yüksek ateş diye söylense de virüs esas olarak bağışıklık sistemi zayıf olan yaşlı ve hastalarda beyin başta olmak üzere tüm savunma sistemine saldırıyor. Mutasyona uğratıldığı için, tedavisi şu anda mümkün değil. Vakaların çoğunda virüse maruz kalanlar 12 saat içerisinde bir anda yere yığılarak düşüyor.
Bir diğer endişe verici önlem ise, karantinada olan Wuhan şehrinin silahlı asayiş birimleri tarafından kuşatma altına alınmış olması. İnternete düşen bazı görüntülere bakılırsa halk, kitlesel imhadan ciddi anlamda çekiniyor.
Farkli bir perspektiften demissiniz ama, “cok farkli bir perspektiften” olmus…
Çin, yaklaşık 10 milyonluk bir şehrinde, 40 bin kadar insanın ölmesini gizleyebilecek baskıya sahipse, gerçekten çok korkmalı…
Açıklamalarınızın, komplo teorisi olması ihtimali üzerinde durdunuz mu hiç !?
Orhan Pilav isimli okurunuz, sitedeki bir yorumda, farklı bir açıdan bakıp: “Haberler, -hemen hemen-okuyan herkesi etkiliyor. Bu tip haberlerse, habercilerin de ne kadar etkilendiğini gösteriyor… Ya, Google’a girip “her yıl … gripten ölüyor” diye yazdınızmı, her yıl yaklaşık 500-650 bin insanın grip sebebiyle öldüğünü görürsünüz. Bu günde ortalama 1350-1750 insanın gripten ölmesi demek. Bu basit bilgiyi inkar eden var mı !? Peki Corona’dan öldüğü varsayılan toplam 80 mi oldu? Evet. Ne kadar zamanda? Yaklasik iki hafta. Yani iki haftada normal gripten ölenlerin sayısı 20 binin üzerinde, Corona’dan olenler 80 kadar, oyle mi !? Aynen öyle… Bir zaman gelecek ve bu haberleri boyle yapanlar haber olacaklar sanirim… Kardesim, Corona’yı birileri büyüttü, medyacilar da bilerek, bilmerek alet oluyorlar. Buradan diyeyim, önümüzdeki yıl Corona’yı hatırlamayan, -muhtemelen- hatırlayandan çok olacaktır. Aynen Sars olayında olduğu gibi…” demiş. Kusura bakmayın ama ben onun yazdığı gibi olmasını diliyorum…
Merhaba Nedim bey. Yazılarınızı çok beğenip takip etmeye çalışan birisiyim. Başlığı gördüğümde sizden herkesten farklı bir yorum yapacağımızı beklemiştim. Anladığım kadarıyla yazı çok aceleye gelmiş. Yazım hatalarının dışında konular arası geçişlerde de kopukluklar var. Bahsini ettiğiniz yemekli toplantılar vs sosyal medya aleminde bolca geçen doğruluğu kanıtlanmamış bilgiler. Doğru da olabilirler. Ciddi mânâda bilgi kirliliği var ve bu da asıl konuşulması ve düşünülmesi gereken ayrıntıyı/konuyu malesef perdelemekte. Beklentim sizden “Insanoğlunun Hırsı ve Kibri dünyamızı helâkete sürüklüyor” temalı bir ufuk açıcı, ve düşündürücü bir yazıydı. Başka bir zamana Inşaallah. Yine de onca sıkıntınızı arasında yazı yazmaya devam ediyor olmanıza çok seviniyorum. Size ve arkadaşlarınıza teşekkür ederim. Sağlıcakla ve selametle kalın.