Faize faiz dememek için ne güneşler batıyor!

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Tek Adam hükümeti, kamuoyunun dikkatini bir noktaya çekerek bir harekete kalkıştığında bilin ki bunu bazı şeyleri gölgelemek istiyor demektir. Aylardır gelecek diye duyuruları yapılan Gelir Ortaklığı Senetleri (GES) ile ne gizlenmeye çalışılıyor dersiniz?

Tayyip Erdoğan’ın son yıllarda yaptığı yanlışlar, bir hükümet başkanının ülkesini adım adım nasıl kaosa sürüklediği konusunda dünyada ders olarak okutulacak. Bundan hiç şüpheniz olmasın.

Bugüne kadar Erdoğan’ın sosyal konularda yaptıkları konuşuldu, toplum içinde neden oldukları anlatıldı. Dahası, yapılanların ülkenin ve toplumun geleceğini nasıl etkileyeceği gündeme getirildi durdu.

Ne var ki ekonomik boyutunun neler olduğu, bunun geleceği nasıl etkileyeceği üzerinde yeterince durulmadı. Yapılanlar, kısa vadeli ele alınarak gündeme taşındı.

Türkiye’nin bütün birikimlerini sıfırlayan Tek Adam, dününü ve bugününü tükettikten sonra Yap İşlet Devret (YİD) sistemini de ülkenin geleceğini sömürmeye yönelik bir soygun aracına dönüştürdü.

Bütün bu yapılanlara rağmen bugünü kurtaracak enerjisi kalmadı. Şimdiyse “Benden sonrası tufan” mantığıyla bir dizi girişimlere kalktı. Önce fakir ve sabit gelirlilerden sermaye sahiplerine para transferini hızlandırmak için bir sistem getirdi.

Uygulamaya koyduğu Kur Korumalı Mevduat (KKM), yıllarca ülkeye nasıl yük olduğunu ekonomistlerin ve yaşı müsait olanların bildiği Dövize Çevrilebilir Mevduat’tan (DÇM) başka bir şey değildi.

Bu KKM’nin 6 ayda vatandaşın sırtına 150 milyar TL yük getirdiğini, hâlâ açık olan Merkez Bankası (TCMB) verilerinden öğrenebiliyoruz.

Aylardır duyurusu yapıldıktan sonra açıklanan Gelire Endeksli Senet (GES) ise, dünün Gelir Ortaklığı Senedi’nden (GOS) başka bir şey değil.

Geçmişte siyasi parti liderleri ekrana çıkar ve canlı yayında kamuoyu önünde ülkenin sorunlarını tartışır ve kendi çözüm önerilerini anlatırlardı. Kasım 1983 seçimleri öncesinde dönemin siyasi parti liderleri ekrana çıkmış tartışıyorlardı.

Darbecilerin üzerine oynadığı Milliyetçi Demokrasi Partisi lideri Turgut Sunalp, Halkçı Parti lideri Necdet Calp ve Anavatan Partisi lideri Turgut Özal seçimler öncesi ekranda tartışmış, Calp ile Özal arasındaki “satarım-sattırmam” polemiği tartışmaya damgasını vurmuştu.

İktidarın dövizi durdurmak için yaptığı yeni hamlesiyle ilgili en başta iki önemli noktaya değinmem gerekiyor.

Birincisi, eğer önemli bir etki yapacağı umulsaydı, aylar önceden kamuoyuna üflenmez, pek çok konuda yaptıkları gibi hiç duyurmadan bir anda uygulamaya koyarlardı. 20 Aralık’ta getirilen KKM gibi. Bundan beklenen ciddi bir sonuç olmadığı için piyasalar “Bak gelir ha!” diye terbiye edilmeye çalışıldı.

İkincisi, eğer bu GES’lerin etkili olacağına inanılsaydı bunun açıklamasını Hazine ve Maliye Bakanlığı değil, bizzat Tek Adam yapardı. Oradan beklenti yüksek olmadığı için bu “müjdeyi” vermek başkalarına bırakıldı.

Sağlık çalışanlarına verilecek iyi haberi ilgili bakan açıklamış olabilir diye, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı koltuğunda oturan Fahrettin Koca’yı gazeteciler önünde nasıl beş paralık ettiğini unutmayın.

Dizginlenemeyen dövizi durdurmak için Hazine ve Maliye Bakanlığının yanı sıra Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu (BDDK), Borsa İstanbul (BİST), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) devreye girdi ve GES’in arkasında durdu.

🔥 Tüketici kredilerinde genel vade sınırı 60 aydı, tutara göre 12-24 aya çekildi.
🔥 Kredi kartlarında asgari ödeme tutarı limite göre yüzde 20-40 oranına yükseltildi.
🔥 Konut kredilerinde mevcut yüzde 80-90 olan kredi/değer oranı da tutara göre farklılaştırılma yoluna gidildi.
🔥 Türk lirası cinsinden ticari nitelikteki nakdi kredilere yüzde 10 düzeyinde uygulanan zorunlu karşılık oranı yüzde 20’ye yükseltildi.

Önce GES’in ne olduğunun detayları açıklandı. 15-22 Haziran tarihleri arasında talep toplanacağı duyuruldu. Hangi kamu kurumlarının gelirine ortak edileceği belirtilmedi.

Açıklamalardan sonra, 17 TL’nin ortalarına doğru koşan dolar bir miktar düşüp 16,90’lara geriledi sonra paketin boş olduğu anlaşılınca kaldığı yere dönmesi bir gün bile sürmedi.

Doğrudan faizi artırmamak için devreye alınan yeni enstrüman GES’te dönemsel gelir yüzde 5,32, yıllık birleşik getiri (Faiz değil, aman ha faiz demeyin sakın) yüzde 23,04 olduğu hesaplandı.

Yüzde 73 enflasyonun olduğu bir ülkede, para sahiplerine bu geliri sunarsanız, TL’yi cazip hale getirmiş olamazsınız. Muhtemelen pek yakın zamanda yeni adımlar atmak zorunda kalacaklar.

Anlaşıldığı kadarıyla bu GES’i birisi ortaya attığında çok parlak bir fikir gibi geldi. Sonra kamuoyuna bir şekilde duyuruldu. Dönüş de yapamadılar, bari işe pek yaramayacak bir faiz/gelir verelim de gündemden çıksın dediler.

Burada bir başka nokta daha var. Faize karşı hassas dindarlar için bir enstrüman olması bakımından da GES’ler gündeme getirildi. Amaç faiz demeden faiz vermek. Faizsiz finans kuruluşlarının yaptığının farklı bir yöntemi.

GES’ler iç borçlanmanın bir başka versiyonu. 2009-2012 arasında da kullanıldı. O dönemdeki adı Gelir Endeksli Senetler idi. Hazine bu GES’lerle 3,6 milyar TL borçlanma yapmıştı. Sonra adı “kira sertifikası” olup bir süre daha devam etti.

Kurtuluş reçetesi olarak sunulan paketlerin, ekonomiye pansuman tedbiri bile olma durumu yok maalesef. Dünyada binlerce yıldan bu yana işleyen bir sistem var. Bunun adı 16. yüzyıldan itibaren “kapitalizm” diye isimlendirilse de esas itibariyle kendi içinde evrimlerle devam ediyor.

Sistemi iyi yönleriyle işletenler bugünkü İskandinav ülkeleri örneğine ulaşıyor, kötü yönlerini kullanmayı tercih edenlere verilebilecek dünyada onlarca örneği var.

Şunu unutmamak gerekir. Tedbir diye alınanlar işe yaramayacak. Zaman kaybetmekten öte gitmeyecek ve sorunların daha derinleşmesine yol açacak.

Hesap ortada. Kasım 2021’de dolar 10 TL olduğu zaman 10 bin TL verip 1000 dolar alan kişinin cebinde bugün 17 bin TL’si var. O zaman bu 10 bin TL’sini yüzde 12-13 oranlarında seyreden faize yatırsaydı, bugün cebinde 11 bin TL’si olacaktı.

Vicdan yerine cüzdan taşıyan bu toplum, menfaatinin nereden geleceğini iyi bilir.

Damat Bakan Berat Albayrak, “dövize bakmıyorum” diyordu, halefi Nurettin Nebati de “nasılsa düşecek enflasyona bakmıyorum” diyor. O sözden sonra Damadın bakmadığı dolar canımıza okumaya başlamıştı, şimdi de Nebati’nin bakmadığı enflasyon canımıza okuyor. Daha da canımıza okuyacağından başka.

MHP lideri Devlet Bahçeli, “Vatandaşın cebine göz dikenler hesap verecek” derken gerçekten göz dikenleri görüp bu dediğini yapsa, ülkeye bugüne kadarki en büyük hayrını işlemiş olurdu.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin