YORUM | AHMET KURUCAN
Ezgi Mola’yı “Arkadaşım Hoşgeldin” komedi tiyatrosundan tanıyorum. Bir haberde onun ismini görünce bakayım dedim. Meğer ki uzman başçavuş iken 18 yaşındaki İpek Er’e defalarca tecavüz ettiği iddia edilen Musa Orhan’ın tahliye kararına itiraz içeren bir tweet atmış. Demiş ki: “Tecavüzcü şerefsizi dışarı salan vicdanınızda boğulun. Artık yasa, dua, dilek, istek, rica umut her şeyi elimizden aldınız ya!! Ne diyeyim! Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!!! #MusaOrhantutuklansın”.
Bunun üzerine Musa Orhan’ın avukatı Mehmet Erkan Akkuş, Ezgi Mola’nın bu tweeti hakaret içeriği iddiasıyla şikayette bulunmuş. Bu şikayeti ciddiye alan bir savcı da Ezgi Mola hakkında 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası talebiyle iddianame hazırlamış. İddianame, Ankara 31. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiş ve mahkeme dosyayı uzlaştırma bürosuna göndermiş. Ezgi Mola özür dilerse dava kapanacakmış.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Ama Ezgi Hanım şu açıklamayı yanına ekleyerek özür dilememiş. Demiş ki: “Kadına şiddetin, ölümleri, istismarların üst üste gerçekleştiği o dönemde tam da Twitter gündeminin en üst sıralarında yer alan (Twitter tabiri ile trend topic olan)! #MusaOrhantutuklansın etiketiyle tüm kadına şiddet olaylarına genel tepkimi her duyarlı insan gibi verdim. Ben şikâyetçiyi ne tanırım ne de şahsına bir kastım olabilir. Göz önünde olan biri olduğum için duyarlılığımı gösterme düşüncesiyle genel fikrimi ve tepkimi ortaya koydum.”
Konunun ironiye kapalı bir yanı var. Son tahlilde kamu vicdanını yaralayan ve genç bir kızın intiharı ile son bulan hadiseden söz ediyoruz. Ama ironi yapacak olsaydım derdim ki: Yanlış yapmışsın Ezgi Hanım. Taşların serbest köpeklerin bağlı olduğu bir ülkede yaşıyoruz nice zamandır. Hem de İslamcı, muhafazakâr ve demokrat olarak kendilerini tanıtan AKP iktidarında. Artık siyasetin köpeği olan yargının tecavüzcüye beraat kararı bile vermesi sıradan bir hadise günümüz Türkiye’sinde. Hele bir de tecavüzcünün iktidarın sorumsuz ortağı olan bir parti ile iltisakı varsa. Dolayısıyla siz en büyük yanlışı Musa Orhan’ın tahliyesine karşı bir tweet ile gösterdiğiniz o tepki ile yapmışsınız.
Dedim ironi bu. Ama ciddi bir şey diyecek olsaydım, “Hem arsız, hem hırsız, hem katil ama mağdur” başlıklı yazısında Alper Ender Fırat dediklerini derdim.
İşin aslı Ezgi Hanım, en doğrusunu yapmışsınız hem tahliye kararı sonrası hem de şimdi. İnsan olduğunu göstermişsiniz. Türkiye genelindeki şöhretinizi kamuoyunda kadına karşı her türlü şiddetin son bulması adına farkındalık uyarmak için kullanmışsınız. Sizi tebrik ederim. Keşke her sanatçı halk nezdindeki var olan itibarını kullanarak bu ve benzeri her türlü hukuksuzluklar karşısında sesini çıkarsa. Heyhat!
Ben meseleye farklı bir zaviyeden daha bakıp üzerinde devletin üniforması ile ırz düşmanlığı yapan Musa’ya ve avukatı Mehmet Erkan’a hitap etmek istiyorum.
Üç çocuk babasıyım. O hissiyatı çok iyi bilirim. Çocuklar doğmadan önce ona ne isim vereceğimiz büyük müzakerelere vesile olur hane içinde. Anne-baba, dede-nine herkes kanaatini söyler. Temel amaç çocuğa güzel bir isim vermek. Eğer dini duyarlılığı varsa ailenin, İslami diyebileceğimiz isimler de müzakere masasına yatırılır. Kur’an’da zikri geçen Peygamber isimleri, sahabe isimleri, örnek ahlakı ile İslam tarihine geçmiş güzel insanların isimleri bu müzakereler esnasında çok sık gündeme gelir. “O olsun, bu olmasın; o olursa şöyle, bu olursa böyle,” gibi akla hayale gelmedik yorumlar yapılır.
Neden bu isimler? Gayet açık, benim çocuğum da onun gibi iyi, güzel, ahlaklı, dürüst, namuslu bir insan olsun. İsmin, müsemmaya etkisi ve tesiri vardır. Musa dersem Hz. Musa gibi, Mehmet dersem Hz. Muhammed (sas) gibi, Erkan dersem Hz. Erkam b. Ebu’l Erkam gibi bir insan olur. Ben inanıyorum, sizin anne ve babanız bu isimleri size verirken bunları düşünmüşlerdir.
Şimdi iki sorum var. Biri Musa Orhan’a diğeri avukat Mehmet Erkan’a. Musa Orhan, benzedin mi Hz. Musa’ya ve o isme layık yaşayışıyla tarihte yer almış nice nice Musa’lara? Belki dedenin adı Musa idi. Deden hakkında bu türlü şeyler duydun mu hiç? Yakın uzak çevrende anlatılır mıydı böyle şeyler onun için? Yaptıklarınla Hz. Musa’ya benzesin diyen anne-baban şu anda seninle iftihar mı ediyordur sanıyorsun? Gerçekten merak ediyorum düşünceni.
Mehmet Erkan, sen ne düşünüyorsun okumuş adam? Hukuk fakültesini bitirmiş avukat olmuş Muhammed Erkan Bey, bilirsin Anadolu insanı Muhammed ismini Mehmet diye koyar çocuklarına. Çocuğumu, insanlık hali kızarım, bağırırım, döverim, söverim, Muhammed dersem Peygamber Efendimize, onun ismine saygısızlık yapmış olurum endişesiyle yapar bunu.
Şimdi sen, Hz. Muhammed’e layık bir iş mi yaptın tecavüzcü bir insanı koruyarak? Söz gelimi eğer Müslümansan ve ahirete inanıyorsan, Hz. Muhammed (sas) karşına çıkıp bu soruyu sorsa ne dersin? “Neden bir tecavüzcü insanı korudun, benim getirmiş olduğum hak, hakkaniyet, adalet değerleri bunu mu emrediyordu?” derse, evet ne dersin?
Annen baban ne düşünüyordur bu tavrın karşısında acaba? Oğlum avukat oldu, kendi hayatını alın teriyle kendi kazanıyor mu diyordur yoksa tecavüzcüyü koruyan adalet anlayışına sahip evlatları olduğu için insan yüzüne bakamaz bir hale mi gelmişlerdir? Bırak onu, sen o anne babanın yüzüne nasıl bakıyorsun? Varsa eşin ona bu durumu nasıl izah ediyorsun? Ya kızın? Kızına ne diyeceksin söz gelimi?
Bu toplum vicdanını yaralayan kararı veren yargı mensuplarına bir şey demeyecek misin diyebilirsiniz? Dedim diyeceğimi yukarıdaki satırlarda. AKP iktidarının küçük ortağı Doğu Perinçek’ten ödünç aldığım kavramla dedim. Zaten o dediği için yargı mensuplarına “köpek” demek hakaret olmaktan da çıktı. Mesleğine ihanet eden ve vicdanını korkuya ya da paraya satan insanlara ne denebilir ki?
Yalnız devlet eliyle yapılan bütün hukuksuzluklar karşısında canına ve cebine dokunmadan harekete geçmeyen Türkiye toplumuna bir şey demek isterim. O da Peygamber Efendimizin bir hadisi: “Nasılsanız öyle idare edilirsiniz.” Nokta.
Selamun aleyküm hocam.
“Ezgi Mola, Musa Orhan ve Mehmet Erkan” adlı yazınızı okudum.
Bir hususa dokkkatlerinizi çekmek istiyorum. Ozellikle vurgulamak isterim hukuk eğitimi almadım. Avukat bey hakkındaki suçlamalarınıza katılmıyorum. Genel kültürüme göre avukatlar yasalar cercevesinde zanlının haksızlığa uğramaması için de görev yapabilirler. Bahse konu olan avukatın böyle bir davaya bakmayı tercih etmesi kendi tercihidir. Ben avukat olsaydım tabii ki boyle bir davaya bakmayı tercih etmezdim. Ama tercih edene de saygılı olunmasını isterdim. Aslolan zanlıya (eger suç subut bulursa) hak ettiği cezayı vermektir. Hak ettiği cezanın azı da çoğu da zulümdür. Avukatlar işte bunun için görev yaparlar, yapmalilar… Bundan dolayı da aldıkları ve baktıkları davalar için kınanmamalıdırlar. Ornegi var mı bilmiyorum… Avukat müvekkiline hakkettigi cezanin altinda ceza önerildiginde keşke buna da itiraz etseler ve hakkın hatırının âli olduğunu gösterseler.
Itirazım bahsettiğim hususlara… Hukuki alanda yaşanan rezaletlere gelince… Allah akibetimizi hayreylesin, bizi de idarecileri de, hakimini de savcısını da ıslah eylesin.
Saygılarimla
İsabetli olmuş bence de