HABER ANALİZ | CUMALİ ÖNAL
Ukrayna Moskova’yı vurmadı ama en az Rusya’nın başkentini vurmuş kadar ses getirdi. Rusya’nın Karadeniz’deki amiral gemisi güdümlü füze kruvazörü Moskova’yı iki Neptün füzesiyle vurarak aslında Rusya’nın kalbini de hedef alabileceği mesajı verdi.
Karizması çizilen Rusya, Ukraynalı yetkililerden saatler sonra Odessa açıklarında demirli Moskova’da mühimmat patlaması sonucu yangın çıktığını ve geminin büyük bir hasar aldığını açıklamak zorunda kaldı.
Geminin Ukrayna tarafından vurulduğunu kabul etmesi elbette Devlet Başkanı Vladimir Putin’in karizmasını çizeceği için yanıltıcı bir açıklama yapması oldukça doğal.
Son yapılan açıklamayla da geminin batışını hava şartlarına bağladı. Diğer gemileri de kıyıdan oldukça uzaklaştırarak başka kayıplar vermek istemiyor.
Moskova ile birlikte Ukrayna’nın Karadeniz’de vurduğu Rus savaş gemilerinin sayısı beşe yükseldi.
Ukrayna Batılı ülkelerin yardımıyla Rusya’ya oldukça büyük hasarlar veriyor. Bağımsız kaynaklarca doğrulanmasa da şu ana kadar ölen Rus askerlerinin sayısının 20 bine yaklaştığı, bir o kadarının da yaralandığı veya cepheden kaçtığı öne sürülüyor. Vurulan tank, zırhlı araç, uçak, dron, helikopterlerin sayısı da en az öldürülen asker sayısı kadar korkunç.
Kim ne derse desin Ukrayna cephede destan yazıyor. Doğru düzgün ordusu olmayan, hava savunma sistemleri savaşın ilk günlerinde Rusya tarafından imha edilen bir ülke dünyanın en güçlü ikinci ordusuna sahip bir ülkeye cepheyi dar etmiş durumda. Bunda ordu kadar halkın cepheye koşmasının da etkisi büyük. Neredeyse her köyde el bombaları yapılıyor, teknolojiden anlayanlar Rus birliklerini vuracak düzeyde küçük dronlar üretiyor.
Şu ana kadar başkent Kiev’in kuzeyindeki bölgeleri terk etmek zorunda kalan Rusya’nın düştü düşecek gözüyle bakılan Mariupol’u aldıktan sonra Donbass bölgesinden yeni saldırılar başlatabileceği belirtiliyor.
Rusya’nın öncelikli hedefi Mariupol’u alarak Kırım ile Donbass bölgelerini birleştirmek ve böylece Ukrayna’nın güneydoğusunu topraklarına katmak. Bu şekilde savaş sonuçlansa bile Putin en azından halkına bir başarı öyküsü anlatabilecek. Aksi takdirde 24 saatte Ukrayna’yı ele geçirmeyi veya en azından Volodimir Zelenski hükümetini devirmeyi planlayan Putin ciddi bir hesap vermek zorunda kalacak.
Aslında Putin’in uzun süreli bir savaşı sürdürebilecek ne askeri ne de ekonomik gücü bulunuyor.
Her ne kadar dünya petrol fiyatları 100 dolarların üstünde seyretse de Putin Avrupa’daki kayıplarını Çin’e daha fazla petrol satarak gidermeye çalışıyor. Ancak Rusya’nın içinde bulunduğu zor durumdan faydalanan Çin’in petrolün varilini 75 dolardan satın aldığı belirtiliyor.
Zaten iki ülke arasındaki ticaret rakamlarına bakıldığında Mart ayındaki artış geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 civarında.
Çin ve Rusya’nın bölgedeki geleneksel silah alıcısı durumundaki Hindistan, Moskova’nın derdine ne kadar merhem olabilir bilinmez ama Batı’nın Putin’in zayıf karnını keşfettikçe daha fazla yükleneceğini tahmin etmek zor değil.
Batı yaptırımlarını gün geçtikçe daha da sertleştirirken, zamanla bu yaptırımların Çin ve Hindistan gibi ülkeleri kapsaması muhtemel.
Rusya’nın yeterli sayıda asker toplamakta da zorlandığı biliniyor. Rusya özellikle ülkedeki azınlıklara mensup gençleri cepheye sürmek için büyük bir gayret sarf ediyor. Bundan dolayı Rusya saflarında savaşan Ramazan Kadirov liderliğindeki Çeçen çapulcular sık sık dünya gündemine geliyor.
Batı bilinçli bir şekilde mi yaptı, yoksa Rusya’nın zayıflığı mı buna sebep oldu bilinmez ama Putin’in Ukrayna’da bataklığa çekildiği bir gerçek. Savaş uzadıkça bu bataklığın Putin’in için daha ölümcül hale geleceği bir gerçek. Çünkü sadece ABD değil tüm Batılı ülkeler Ukrayna’ya destek yarışına girmiş durumda.
Son olarak ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’ya 800 milyon dolarlık ek silah yardımının verileceğini açıkladı. Aynı şekilde Avrupa ülkeleri de bu yarıştan geri kalmıyor.
Savaşta en ürkek davranan ülke durumundaki Almanya dahi Ukrayna’nın en acil ihtiyacı olan tank ve diğer silahları temin edeceğini duyurdu.
Hatta Ukrayna Lideri Zelenski çekimser davranan Almanya Cumhurbaşkanının Kiev ziyaretine yeşil ışık dahi yakmadı.
50 gündür devam eden savaşın ancak Putin’in geri adım atması ya da tüm dünyayı karşısına alacak bir çılgınlığa başvurması durumunda sona ereceği görülüyor.
Savaşın Ukrayna için de bir yıkım olduğu şimdiden belli. Bu yıl ekonomisi yarı yarıya küçülecek olan Ukrayna’da enflasyonun da yüzde 20’lere fırlaması bekleniyor. Ki buna rağmen Türkiye’nin enflasyon rakamının çok çok altında. Beş milyon civarında vatandaşı Avrupa’ya kaçan ülkede yerlerinden edilen insanların sayısı da on milyondan fazla.
Sonuç olarak bizde hüzünlü ve düşünceli insanlar için kullanılan “Karadeniz’de gemilerin mi battı?” sözü Putin’e rahatlıkla uyarlanabilir. Savaş uzadıkça Karadeniz’de daha çok gemi kaybedecek gibi de görünüyor.
“Kim ne derse desin Ukrayna cephede destan yazıyor.” Imis! Kim ne diyor biliyor muyuz? Bütün bir Avrupa basini propaganda yayini yapiyor. Hic kimse gercegin tam olarak ne oldugunu bilmiyor. Sadece bazilari propagandanin pesine takiliyor.