Yorum | Naci Karadağ
Önce kimleri parantezin dışına aldığımı belirteyim:
Hangi gelişme olursa olsun siyasi gücün lehine bir gövde gösterisine dönüştüren ve tek merkezden yönlendirilen, tarihe belki en sefil örneklerin liste başı olarak geçecek havuz mukimi arkadaşları kastetmiyorum bu hitapta. Zira bu süreçte aklın, mantığın, vicdanın askıya alınmasında bir yarışa giriştikleri için meslek kriterlerini filan hiç gündeme getirmiyorum bile… Onlar, ‘en yalaka benim ben’ yarışında birinciliği bırakmama derdine düşmüşler, kendi hallerine bırakmak lazım…
Onlar muaflar bu sesleniş ve serzenişten…
Ama “fırsat bu fırsat, hazır cemaat şeytanlaştırılmışken, koltuk çıkalım, vurana yardım edelim, zalime ortak olalım” diyen ulusalcı arkadaşlara bir çift sözüm var mesela… Tamam, Ergenekon sürecinden beri biriktirildiğiniz, -kimilerinizinki haklı olabilir- bir öfke ve nefret var… Ve tamam; günahınız kadar sevmezsiniz cemaat kavramını; dindar insanların da sizin gibi yaşam hakkını savunurken pek bir gönülsüz olursunuz. Örneğin sizden –Evet maalesef bu ‘öteki’ kelimesini pek seversiniz ama en kral ötekileştirmeyi siz yaparsınız- bir meslektaşınız gözaltına alındığında adliyeye koşa koşa giderken, cemaatten bir meslektaşınızı görmezden gelmek, kulağınızın üzerine yatmak, ellerinizi ceplerinize sokup ıslık çalmak gibi bir standart geliştirmiş de olabilirsiniz. Ama kaynayan kazanda fokurdayan su sizi de haşlayacak biliyorsunuz değil mi?
“Hele bir cemaatin işini bitirsinler, sonra bunların da hesabını görürüz” diyen Ergenekon’un pusucularını da söyleyecek pek bir şey yok. Soner Yalçın ve şürekâsının devri bu devir… Sonsuza kadar AKP iktidarına razılardır eminim. Belki de, iktidar ile hesaplaşma gününü bekliyorlar ve bunun için cemaatin tam ölüp ölmediğinden emin olmak istiyorlar. Liderlerinin dediği gibi, belki de onlara “bu iktidarın işini bitirmek 10 dakikalık bir şeydir” bilemiyorum.
Ama “sol cenah” içindeki vicdanı ölmemiş, yapılan zulümlere karşı üzüntü duyanlar olduğundan da eminim. Kimseden kahramanlık bekleyecek halimiz yok elbette. Lakin en azından ‘bir tekme de biz atalım’ psikozundan çıkmayı deneseniz ey arkadaş!
Sevgili büyüğüm, değerli hocam, muhterem rektör yardımcım. Sen zannediyor musun ki, “Bir yanlışlık var, fişlemeleri bizzat yaptım, ispiyonlayacaktım, beni görevden niye aldınız” demenin seni ve cemaatini kurtaracağını? Kırkıncı, Fırıncı, Birinci ya da başka bir Nur cemaatinden olmanın sıranın sana gelmeyeceğinin garantisi olduğunu düşünerek kendi kendini kandırmaktan ne zaman vazgeçeceksin?
Ve sen; ey arkadaş!
Hani “yahu bir yanlışlık var. Ben başka cemaattenim, benim vakfıma niye çöküyorsunuz?’ diye feveran eden akademik arkadaşım. Sevgili büyüğüm, değerli hocam, muhterem rektör yardımcım. Sen zannediyor musun ki, “Bir yanlışlık var, fişlemeleri bizzat yaptım, ispiyonlayacaktım, beni görevden niye aldınız” demenin seni ve cemaatini kurtaracağını? Kırkıncı, Fırıncı, Birinci ya da başka bir Nur cemaatinden olmanın sıranın sana gelmeyeceğinin garantisi olduğunu düşünerek kendi kendini kandırmaktan ne zaman vazgeçeceksin?
Örgütlü cehaletin büyük bir zalimlikle ülkenin yıllarca ve binbir emekle yaptığı birikimi yok ederken ve belki de Türk tarihinin en büyük eğitim hamlesi yerle bir edilirken, “bize de bir şey çıkar mı acaba?” diye el ovuşturan filanca tarikatın, falanca grubun müntesibi arkadaşım! Sözüm sana da…
Şimdi, bir takım binalara, arsalara, okullara, dershanelere ya da başka şeylere konmak için fırsat bekliyor olabilirsin ama ülkenin yuvarlandığı cehennem çukurunun farkına vardığın gün iş işten geçmiş olacak. Çatı, herkesin tepesine büyük bir gürültüyle inerken, her gün gittiğin secdede belki de ufak bir vicdan burkuntusuyla bir damla gözyaşı akıtacaksın. Buraya not ediyorum işte… Ama bir faydası olmayacak tabi… Atı alan değil Üsküdar’ı, başka yerleri de geçmiş olacak…
Ülkücü arkadaşım, vatanperver, milletsever kardeşim. Bilmem kaç ülkede kendi milletinin bayrağını dalgalandıran bir hareketin intikam uğruna linç edilmesine liderinin siyasi çıkarları için gözünü kapamak kurtarmayacak. Ne seni ne de partini…
Kendi çıkarından ve ikbalinden başka hiçbir şeyi artık umursamadığı apaçık görülen Bahçeli ve dar kadrosunun ülkenin gerçek vatansever ve milliyetperverlerini de biçtiğini göremeyecek kadar kör mü oldunuz?
Ülkücü arkadaşım, vatanperver, milletsever kardeşim. Bilmem kaç ülkede kendi milletinin bayrağını dalgalandıran bir hareketin intikam uğruna linç edilmesine liderinin siyasi çıkarları için gözünü kapamak kurtarmayacak. Ne seni ne de partini…
Dolayısıyla ne siz ne de partiniz kurtulacak bu sosyal katliamdan, altında kalacak, kurtulamayacaksınız.
Emin ol yüzünü başka yöne çevirmen kurtarmayacak. Zira, sana günün yirmi dört saati şeytanlaştırılmış düşman ve dış güç göstererek kendi içine kapattırmaya çabalayan zihniyet, güzelim memleketini bir mayıs böceği gibi büklüm büklüm edip nemli dehlizlerde kaybolduğunu izlettirecek sana. Sen de dizlerini dövmek isteyeceksin ama ne halin kalacak, ne de mecalin…
Hasılı kelam;
Havuzcu ve Ergenekoncuların dışında olan…
Ey cemaatçi, tarikatçı, ülkücü, solcu arkadaşım…
Şu an yaşanan bir korku filminin en ağır sahnesi gibi gelebilir sana ama inan bana bu filmin finali hiç de iyi değil. Biliyoruz, çünkü başta Avrupa olmak üzere bu tür berbat filmleri yakın tarihte çok izledi. Orta Doğu’da ve Türk cumhuriyetlerinde hala vizyonda olan bir film bu…
Biliyorum, sözüm pek kâr etmeyecek sana ama ben yine de buraya not düşmüş olayım dedim…
Dünya tarihinde zalimlerin sonu fena olmasına rağmen hiç Türkiye’den birilerini ben görmedim.İnşallah benim cahilliğimdir bu savım.Çünkü Denirel’den itibaren gelen iktidarlarda yapılan yolsuzlukların bir neticesini bilemiyorum sonuçlandı mı?80 darbesi ve diğer darbeleri yapanlar hiç mahkum olmadı.Kıyıda köşede itiraflar olsa da yürekleri ferahlatacak,işkencecilerin ve darbecilerin yargılanmaları değil beraat ettikleri yazılmış tarih sayfalarına. Belki de ben yanılıyorumdur. Bilemiyorum bu süreç bitse bile kardeşlik duygusunu kaybeden bir yığından yeniden toplum çıkar mı? Umutlarımız her geçen gün daha da sönüyor maalesef!!!!
Yanilmiyorsunuz.
“Zalim izzetinde, mazlum zilletinde kalip buradan gocup gidiyorlar. Demek bir bir Mahkeme-i Kubra’ya birakiliyorlar” (Bediuzzaman).
Mesela firavun. Sadece suyun altinda bogulmakla cezasini cekti demek mumkun mu?
Cok gunahlar var ki, inaniyorum, dunyada cezai karsiligi yok. Olsa, zalim, oteki tarafa gunahsiz veya gunahi hafiflemis gider. Demek ki zulmunden sadir olan buyuk gunaha bedel olan buyuk ceza hafifletilmeden oteki tarafa birakiliyor.