Ersan Şen bu kez doğruyu söylüyor

YORUM | MUHSİN AHMET KARABAY

Prof. Ersan Şen, Türkiye’nin göreceği en ilgi çekici hukukçu profillerinden. Sahibinin sesi olma konusunda, ya da hukuki tabirle söylemek gerekirse müvekkilini savunma babında kullanmayacağı argüman olmayan biri. Yeter ki ondan bir görüş istensin, o aynı anayasa ve kanun maddesini aynı sanığa müebbet verdirmek için gerekçe olarak ortaya koyar, ya da farklı yerden savunma talep edilmişse aynı hukuki metinleri gerekçe göstererek beraatine giden yolun açılmasını isteyebilir.

Ersan Şen’in hukuki yaklaşımlarını ortaya koyan en iyi yazıyı TR724 yazarı Nevin Erdem (Hakim Nevin) yazmıştı. Nevin Erdem’in, 10 Ağustos 2021’de yazdığı Şeytanın avukatı: Ersan Şen başlıklı yazısını mutlaka okumanızı isterim.

Nevin Erdem, Ersan Şen’i Keanu Reeves ve Al Pacino’nun başrollerini oynadığı 1997 yapımı Türkiye’de “Şeytanın Avukatı” adıyla gösterilen “Devil’s Advocate” filmindeki Keanu Reeves’ın canlandırdığı Kevin’e benzetiyor.

Ersan Şen gerçekten öyle bir hukukçu. Ortam ve savunması gereken ne ise onu yapıyor.

PATLICANIN DEĞİL, PADİŞAHIN DALKAVUĞU

Anlatılmak istenenler, bazen en iyi fıkralarla anlatılabilir.

Patlıcan konusunda dalkavuğun padişaha karşı takındığı tavır gibi.

Padişah bir gün önüne getirilen hünkar beğendiyi yedikten sonra yemeği pek hoşuna gider “Bu patlıcan da ne kadar lezzetli bir şey” deyiverir.

Dalkavuk söze girer ve patlıcan hakkında başlar güzellemeler yapmaya. Yemekte bulunanların ağızları açık kalır.

Aradan zaman geçer. Padişah önüne gelen patlıcanlı yemekten pek haz almaz. “Patlıcan da ne kadar sıradan bir şey” der.

Dalkavuk bu kez başlar patlıcanı karalamaya. Anlatır da anlatır.

Padişah, dalkavuğun daha önce patlıcan hakkında sıraladığı övgüleri hatırlatır.

– Geçen gün öyle demiyordun ama?
– Sultanım ben sizin dalkavuğunuzum, patlıcanın değil.

Teşbihte hata olmaz. Kimseye hakaret babında bir şey söylemeyi kendime yakıştırmam. Ersan Şen de gerçeğin değil, her daim müvekkilinin yanında yer alan birisi.

“Zaten avukatlık mesleği öyle değil mi?” diyecek olursanız ona bir sözüm yok. Ama şunu demeden de geçemem:

Mesleği avukatlık olanın da toplum önüne çıkıp “hakikat arayıcısı” rolüne bürünmemesi gerek.

ERSAN ŞEN’İN YANINDA İSVİÇRE ÇAKISI HALT ETMİŞ

Prof. Ersan Şen, Marmara Hukuk mezunu ama kariyerine İstanbul Üniversitesi’nde devam etti. Halen Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Ceza Hukuku ve Hukuka Giriş derslerini veren bir isim. Ancak 2009’da patlak veren Deniz Feneri e.v. olayına kadar adı kamuoyu tarafından pek bilinmiyordu.

Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’ın avukatı olarak yaptığı savunmayla medya gündemine geldi. Konuyu Deniz Feneri e.v.’de yaşanan usulsüzlüklerden alıp uzaklaştırdı ve İslamafobi temeline oturttu.

Duruşmalarda usulsüzlükler bir kenara bırakılıp Batıda yükselen İslamafobi konuşuldu. Zekeriya Karaman’dan aldığı avukatlık bedeli o zaman dudak uçuklatmıştı. Daha sonraları Ersan Şen’in adı bilinir olmasıyla o gün aldığı rakamlar bugün çerez sayılmaya başladı.

Ekranda Atatürk karşıtlarına verdiği susturucu cevaplarla bilinen Ersan Hoca, bir dönem Atatürk karşıtlığının odağı haline gelen Kanal 7 yönetimine verdiği destek hatırlatıldığında ne cevap veriyor bilinmiyor.

Ersan Hoca’nın yanında, Victorinox’un ordu için ürettiği İsviçre çakısının fonksiyonelliğinin esamesi okunmaz. İsviçre ordusundaki askerlerin 130 yılı aşkın süredir kullandığı çakılarda ilave olarak makas, tornavida, delgi başlığı ve gazoz açacağı bulunuyor. Bundan dolayı da çok işi yapabilen kişiler için “İsviçre çakısı” benzetmesi yapılır.

Ersan Şen, görseldeki kadar zengin fonksiyonu tek başına yerine getiren bir isim.

Öğrencileri Ersan Hoca’nın telefonunun derste sık sık çaldığını anlatıyor. Telefonda kısa danışmanlık hizmeti veren Hoca, görüşmesi bitince karşısındakiyle konuştuğu konuyu hemen derse entegre edip ve devam ettiğini söylüyorlar.

Ersan Şen, bazen ekonomist oluyor ekranda iktisat dersi verip enflasyona karşı alınması gereken önlemleri sıralıyor. Hoca’yı bazen spor konularını tartışırken, bazen dini konularda ahkam keserken görmek artık izleyiciyi de şaşırtmıyor.

Bir dönem iktidarın hukuksuzluklarının gerekçelerini yazan ve onlara el rehberi hazırladığını ekrandan övünerek anlatan Ersan Şen şu sıralarda “muhalif” role bürünmüş durumda.

Ersan Şen’in kendini MİT’le bağlantılı gösteren ve iktidar yalakası olmaktan başka bir niteliği olmayan Cem Küçük ile birlikte program yapması, onun muhalif değil muhalif rolü oynadığının delili sayılmalı. Gerçekten muhalif olsa, Prof. Şen’e iktidar yandaşlarının davalarından milyon dolarlar yedirirler mi?

Ersan Şen’i ekranda muhataplarıyla bazen tartışırken gördüğümde, “Bu şahıs hukuk profesörü mü, dövüş horozu mu?” diye kendi kendime sorduğum çok oldu.

ERSAN ŞEN BU KEZ DOĞRUYU SÖYLÜYOR

Ersan Şen için, kavgacı, laf cambazı, sahibinin sesi… her ne derseniz deyin, şurası su götürmez bir gerçek ki hukuku kullanmasını çok iyi biliyor.

Ersan Şen, Habertürk TV’deki programda önceki gün bir noktaya dikkat çekti. Türkiye Cumhuriyeti’nde görev yapan hakim ve savcılara seslendi. Görevlerini birinin dediğine göre değil, hukuk çerçevesinde yapmalarını istedi:

“Hakim ve savcılara sesleniyorum; siyasetin aleti olmayın, onlar istedi diye yapmayın. Hukuk, kanun, kitap neyi emrediyorsa işletin. Arkadaşlar yanlış iş yapmayın. Çünkü yarın bunların tüm yükü sizin üzerinizde olacak. Hepsine söylüyorum arkanızdayız, yanınızdayız.

Burası bir hukuk devleti. İstediğin gibi kanunu öyle eğip böyle bükemezsin. Burası bir polis devleti değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin yükselişi demokrasi kadar hukuktan geçer. Çünkü hukukun olmadığı bir yerde demokrasi asla olmaz.”

Tek başına baktığınızda, bu çıkışı Ersan Şen’in zaman ve zeminin gereği olarak söylediği sözlerden sayabilirsiniz. Böyle olsaydı hiçbir değeri yoktu ve olmazdı.

Ancak sözünün muhatabı olan hakim ve savcıların kimin adına göre hareket ettikleri göz önünde bulundurulduğunda önem kazanıyor. Ülkenin tek adamı, yeri ve zamanı geldiğinde herkesi satabileceğini daha yeni ortaya koydu.

Merkez Bankası’ndaki döviz rezervlerinin nasıl ve kimin emriyle eritildiği 7 düvelin bildiği bir konuyken kendisi sanki Patagonya Cumhurbaşkanı imiş gibi “Ben yoktum. Cumhurbaşkanıydım” diyebildi.

Bu tavır herkesi nasıl satabileceğinin en bariz ve taze örneği olarak zihinlerde duruyor. Ersan Şen, isim vermiyor ama “Hukuka göre hareket edin. Yoksa biri tarafından satılacak ve verdiğiniz hukuksuz kararlarla yüz yüze bırakılacaksınız” diyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin