Ana Sayfa Güncel Erdoğanoğulları hanedanı mı geliyor?

Erdoğanoğulları hanedanı mı geliyor?

YORUM | MAHMUT AKPINAR

Erdoğan iktidarına kadar toplumda “Seçimi kaybederse koltuğu teslim eder mi? Gider mi” kaygısı olmadı. 1950 Seçimlerinde Demokrat Parti’ye mağlup olan CHP Lideri İsmet İnönü, askerin “iktidarı vermeyin!” haberi yollamasına rağmen maraza çıkarmayı düşünmeden koltuğu terk etmişti. 12 Eylül darbecisi Kenan Evren, Özal iktidara gelmesin diye silah arkadaşlarından suni siyasetçiler çıkarttı, onlara partiler kurdurdu ve onları alenen destekledi. Ama her şeye rağmen sandığa müdahale etmeyi düşünmedi, YSK’ya talimat vermedi, kendisine rağmen Özal’ın kazandığı anlaşılınca hükümeti devretmemezlik etmedi.

Keza son 10 yıla kadar hiçbir dönemde “acaba oylar çalınır mı?”, “acaba YSK haksızlık yapar mı?” kaygıları olmamıştı. Diplomasız aday çıkartmak, anayasanın açık hükmüne rağmen üçüncü defa aday olmak, siyasi rakiplerini yargı eliyle bertaraf etmek, iktidarın kamu imkanlarını yasalara aykırı sınırsızca kullanmak, mühürsüz oy, sandıklara kedi girmesi gibi konular hep AKP’ye nasip oldu.

Tabloya geniş perspektiften bakarsanız bunca güce, imkana, propaganda ve korku atmosferine rağmen Erdoğan kazanmadı. Açık ve net şekilde halkın yarısı Erdoğan’ı istemiyor. Eğer objektif, adaletli ve rekabetçi bir seçim olsaydı Erdoğan Cumhurbaşkanlığı için bütün müttefikleriyle birlikte %40 oy alamazdı. Ama o 21 yıldır hükmetmenin bütün imkanlarını hukuksuzca kullandı. Çaldı, böldü, karaladı ve bir şekilde sandıktan çıkmayı başardı. Kemalist jakobenlerin, beyaz Türklerin yaptığı gibi halka hakaret etmeyi, bazı seçmen kesimlerini aşağılamayı doğru bulmuyorum. Toplumun yarısından fazlası “gidecek ve ülke normalleşecek” diye heyecanlandı, üzerine düşeni yaptı ve azami katılımla sandığa gitti. Ama “sandığa sahip çıkacağız!, binlerce avukatla, partiliyle alandayız!” gibi üst perdeden taahhütte bulunan muhalefetin dişe dokunur bir şey yapmadığını, seçimlere gerekli tedbirleri almaksızın girdiklerini çaresizce izledik. Dolayısıyla bu seçimleri oyunu çok iyi oynayan, bütün imkanları, değerleri siyasetine çerez eden Cumhur İttifakı ve Erdoğan kazanmadı, lakin muhalefet kaybetti!  Çünkü Muhalefet, Yenikapı’dan bu tarafa AKP rejimini onaylamakla, meşrulaştırmakla meşgul. Erdoğan’ın sayısız hukuksuzluğunu meşrulaştırdı, usulsüzlüklere rıza gösterdi, itiraz edip hak aramadı!

Şimdilerde pek çok muhalif siyasetçi, gazeteci YSK sonuçlarını mutlak doğru kabul edip üzerinden yorumlar yapıyor. Onca usulsüzlüğü, hukuksuzluğu meşrulaştırıyor, dolayısıyla kendi ihmallerini, hatalarını gündeme bile almıyorlar. Evet, Erdoğan’ın bir siyasi kabiliyeti, halkı etkileme gücü var. Lakin muazzam medya tahakkümünü, devletin bütün güçlerini kontrol etmesini, yargıyı sopa olarak kullanmasını yok sayıp, seçimler Norveç’te gerçekleşmiş gibi sadece sandık sonuçlarına bakarak yorum yapmak fazla naif kaçıyor. Eski hataları böyle kolayca unutup sorgulamadıkça, üzerine sünger çektikçe Erdoğan ve AKP daha organize ve büyük hukuksuzluklar planlıyor ve başarıyla icra ediyor. 

Pek çok uzmanın söylediği üzere bu seçimler demokrasiyi kurtarmanın son çaresiydi, ama fırsat hovardaca kaçırıldı. Dolayısıyla bu seçimle birlikte kaybeden hukuk, demokrasi, insan hakları, refah toplumu oldu. Halk en büyük kaybeden, ama farkında değil. Gelir dağılımının, istihdamın, üretimin, milli gelirin bundan sonra daha iyi olması mümkün değil. Ülkeyi şiddetli bir ekonomik kriz, daha çok işsizlik, enflasyon, fakirlik, açlık bekliyor. Gençler ümitlenmişti, 40 yaş üstü korkutulmuş ve teslim alınmış kitlelere mağlup oldular. Şimdi daha çok beyin göçü, sermaye göçü, genç nüfus göçü olacak. İktidar bunların yerine Afganistan’dan, Pakistan’dan yeni göçler alacak ve ülkenin nüfus dengesi daha da bozulacak. 

Şimdiye kadar arafta duran, “aman bize dokunmasın!” diye rejim söylemlerini papağan gibi tekrar eden sözde muhaliflere de sıra gelecek. Erdoğan onları tam teslime zorlayıp, istediği kalıba sokacak. Nitekim seçimin üzerinden 3-4 gün geçmeden bunu yapmaya başladı bile. Görünen o ki Erdoğan daha otoriterleşecek, sistem üzerindeki kontrolünü artıracak. Bunu muhalefeti ve muhalif yapıları kapatarak değil, ele geçirerek, “muhalif” görünümünde kullanarak yapacak. Diktatörler diktatör olarak anılmak istemez, ama kontrollü muhalefet, biatlı medya ve sürpriz oluşturmayacak seçimler ve sandık ister. Bundan sonra Ulusalcı Ergenekoncu ortaklarının da desteğiyle CHP ve İYİ Parti başta olmak üzere, her alanı kontrolüne almak için kolları sıvar. 

Eski liberal Atilla Yayla, seçimden hemen önce Twitter’da, “Belki de Cumhuriyet değil anayasal monarşi Türk demokrasisi için daha iyi bir yoldu. Maalesef bunu yazmak ve tartışmak dahi çok riskli. Ancak, Avrupa’nın en istikrarlı demokrasilerinin anayasal monarşi olduğu gerçeği de ortada.” diye paylaşımda bulundu. Şimdilerde  hastalığı nedeniyle Erdoğan sonrası nasıl bir düzen kurulacağı tartışılıyor. Bazıları Erdoğan gidince her problem bitecek, demokrasi geri dönecek diye düşünse de işler öyle ilerlemiyor. Erdoğan sonrası damatlar ve oğullar arasından iktidarı kimin devralacağı konuşuluyor. Yayla’nın bu tweeti Erdoğan sonrası mevcut düzeni hanedanlığa çevirmek veya oğullar, damatlar için ortam oluşturmak şeklinde anlaşılabilir. Böylesi suskun, teslimiyet içinde ve içerden satın alınmış, Erdoğan’ın dilini kullanıp, hukuksuzluklarını meşrulaştırıp devleti, ülkeyi koruduğunu düşünen muhalefet varken, Kemalist tabandan güç alan ulusalcı-Ergenekoncu kesimler Erdoğan ile böyle işbirliği içinde iken Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak muhtemel görünmüyor. Ama biraz daha böyle devam ederse Erdoğanoğulları adında yeni bir hanedanla yola devam edebiliriz.

Erdoğan 1100 odalı Saray’a ilaveten memleketin her köşesine saraylar inşa ettiriyor. Eski Sarayları da kullanıyor. Kıbrıs’ta bile Saray yaptırıyor. İnsan bunca Saray, Türkiye Cumhuriyeti için değil, müstakbel hanedan için mi inşa ediliyor diye düşünmeden edemiyor.

4 YORUMLAR

  1. Deniz
    Önce Türkiye Cumhuriyetini f.tö adı altında birlikte yıktılar. Hukuku ortadan kaldırdılar. Aptallar hala hukukun, devletin var olduğunu sanıyorlar. Bende buna şaşıyorum. Ne kadar kör ve çaresizler. Görmek istemiyorlar. Gerçeği görmek hayatlarının bir yalan olduğu gerçeğini ortaya çıkaracak. Herşey boşmuş, yalanmış. Bir insanın bir ömür kandırılmış olması, her şeyin yalan olması kabul edilebilecek bir durum değildir. Kabul etmek çıldırmak, panik atak, hazmedememek, sinir krizleri demektir. Daha sonra normalleşmedir. İnsanlar bu süreci yaşamaktansa yalanda kalmaya bile bile razılar. Kılıçdaroğlu Türkiye Cumhuriyetinden bahsetmemektedir. İnsanların kafasından bunu kaldırdılar. Hiç kimse tepki vermedi. Bir tek bir avuç polis ve savcı ve gazeteci tepki vermişti. Onlar Türkiye Cumhuriyetini korumaya çalışmışlardı. Onların adına önce cemaat diyerek meseleyi Türkiye Cumhuriyetinden uzaklaştırmışlardı. Sonra insanların gözünden düşürmek için kademeli bir planı ortaya koydular. Önce paralel yapı dediler. Aslında farkında olmadan kendilerin paralel yapı olduğunu itiraf etmişlerdi. Paralel yapı Türkiye Cumhuriyeti görünümdeki yapılarını başka bir forma çevirecekti. Türkiye Cumhuriyetini korumaya çalışanları en sonda f.tö dediler. Burada asıl gizledikleri şey TC nin tehlike altında olduğudur. Bunun yerine sanki TC nin f.tö tarafından tehdit altında olduğu gösterildi. Yapı Kemalist bir kimlik inşa etmek yerine müslüman bir kimliği kontrol altına almaya karar verdi. Bunun için önce TC yi, Orduyu ortadan kaldırdı. Işid vesayetini kurdu. Tıpkı Suriyedeki gibi kaotik ortam oluşturdu. Müslümanları biat etmeye zorladı, silah zoruyla. Devletin gücünü Işidin hizmetine vermişti. Devlet kendini bir avuç kahraman ile koruyamazdı. Bir avuç insan Devleti korumaya çalışırken insanlar "yesinler birbirini, oh olsun, kuddusi okkır" diyorlardı. Delilik ilk olarak kendini laik tanıtanlarda ortaya çıktı. Hastalıklı halleri ortaya pörtlemişti. Bitik, ölü oldukları, kuddusi okkır ile yatıp kalktıkları ortaya çıkmıştı. O kadar sevgi doluydular ki kuddusi okkır adeta Atatürkün yerini almıştı. Atatürkün değerlerinden, Türkiye Cumhuriyetinden bahsetmiyorlar artık. Sadece f.tö ve kuddusi okkırdan bahsediyorlardı. Aslında içlerinde kuddusi okkır sevgisi yoktu, içlerinde tamamen intikam duygusu vardı. Bu kadar intikam taşıyan biri bir insanı Atatürkü bile sevemez. Sadece lafta seviyor gibi gözükür ama özünde intikam olduğundan sevgini göster dediğinde bütün müslümanlara hakaret etmeye başlayacaktır. Zulümleri oh olsun diye alkışlayacaktır. Atatürk yerini kuddusi okkır aldı ve TC yi yıkan rejim ile birlikte f.tö hedef alındı. Erdoğanoğulları kurulacaksa bunun arkasında kuddusi okkırcılar bulunması beklenir. Çünkü ittihatçı masonlar bu konuda çok başarılıdırlar. Bu sayede müslüman kılığında dinsiz devletin kontrolü ellerinde olur. Gerçek din alimlerini ortadan kaldırmada çok iyiler. Belki Işid o alimi kafir adı altında katleder. Yüz senedir toplum içinden seçtikleri kurbanları alıp götürmüyorlar mı? Toplum korku içinde acaba bu sefer kimi alacaklar korkusu yaşamıyor mu? Toplum o kadar korkmuş, sinmiş ki bunu aşırı bir milliyetçi tepki şeklinde bastırmaya çalışıyor. Erdoğanoğulları daha şimdiden kutsal bir rejim olarak kabul edilmiş durumda. Yani dinin yönelimi sapacaktır. Korkunun yönü değişecektir. Dinde korku ve ümit vardır. Erdoğanolları beyliğinde sadece korku olacak. Ayrıca bu rejim toplumun bir kesimine hitap ettiğinden yani bütünü parçaladığından, beraberinde başka beylikler de getirecektir. Mesela bana Erdoğanoğulları beyliğini versinler, şahsım fazlaca tatmin olacağından, mesela PKKoğulları beyliğini gözden çıkartırım. Çünkü bencil olduğumdan toprakların yarısını bana vermeleri karşılığında diğer yarısını harcamaya razı olurum. Bu sayede bir taht sahibi olurum. Toprakların yarısını bir aileye verdiğinizde gerçekten çok büyük toprak eder. Diyanet tek yetkili olur. Diyanet de hırsıza yani Erdoğanoğulları beyine bağlıdır. Böyle bir Laz yada Gürcü beyliğinde Hz Mevlana, Ebu Hanife, imam Gazzali yaşayamaz, katledilir. Hemde din adı altında katledilir. İşte müslüman görünümde bir paralel yapı kurulmasının faydaları bunlardır. Tayyip din adına Işid gibi bir alimi katledebilir ama Kılıçdaroğlu edemez. O yüzden Kılıçdaroğlu arkasından çekilen paralel yapı kendini Tayyipin arkasında konumlandırdı. Bu sayede Cemaat yok edilirken müslüman yığınlar, sürüler, topluluklar, kitleler kafir taşlama, sevap kazanma edasıyla insanlara zulüm ettiler. Aslında insanlar zulüm etmek için çoktan hazırmış sadece bunu Kılıçdaroğlu liderliğinde yapamayacaklarını, dini görünümde bir lider eşliğinde bunu yapabileceklerini, yani legal görünümde zulüm etme, o kafaları bunu sezinleyebiliyor.
  2. Davut
    “Merak etmeyin, iki seneye gidecek” veya “Rüya görüldü, zulmü bitmesi yakındır” diyen abilerden “Erdoğanoğulları Hanedanlığı mı geliyor” yazısına kadar geldik. Demek ki Erdoğan’ın darbeden kısa bir süre sonra dediği “Sizi Erdoğan gidecek diye kandırıyorlar, 7 sene içerde kaldığınızda yardımınıza gelen kimse olmayacak” sözü doğruymuş. Habire üstteki abilerden birileri alttakilere ümit veriyor ama hepsi boşa çıkıyor, kendilerine olan güveni azalttıkları yetmiyormuş gibi Allah’a olan itimadı bile azaltıyorlar. İşte darbeden 7 sene sonra geldiğimiz nokta “Erdoğanoğulları Hanedanlığı mı geliyor”. Artık hepimiz kabullendik sanırım sonucu. İslam Tarihi’ne bakın, Emeviler dönemine bakın. Kaç tane zulmün dünyada karşılıksız kaldığını ve senelerce bitmediğini göreceksiniz. Bazı zalimler kısa sürede, kötü bir şekilde yok olup gitse de birçoğunun da uzun yaşadığını ve normal bir şekilde öldüğünü göreceksiniz. Bu dünya imtihan dünyasıdır ve Allah’ın işleri bizim hüsnü kuruntumuza göre de işlemiyor maalesef. Burada adil olmaya çalışır ve haksızlıkla mücadele edersin ama burası adaletin kesinlikle sağlanacağı yer değildir. Adalet tam manasıyla diğer dünyada Allah’ın Âdil ismiyle tecelli eder.
    • Ali Toprak
      Hay Allah razı olsun MERT kardeşim.. Vallahi bıktık, billahi bıktık, tallahi bıktık şu siyasetten.. tr724 bıkmadı ama.. Kendileri seçim öncesi MUHALEFETİ bize EHVENİŞER diye önerdiler.. Şimdi de yok yanıldık, MUHALEFET ŞERRİN TA KENDİSİYMİŞ diyorlar.. Günaydın.. Yetmedi mi siyaset.. Ders almayacak mıyız hala.. Lütfen artık toparlanalım.. Vakit kaybı.. İŞİMİZE dönsek..