YORUM | ALPER ENDER FIRAT
AKP Genel Başkanı Recep T. Erdoğan ile İsveç Başbakanı Ulf Kristersson’un ortak basın toplantısında verilen fotoğrafın her iki taraf açısından da simgesel önemi vardı. Recep T. Erdoğan sarayına kadar gelmiş Batılı bir devlet yöneticisinden bütün dünyanın gözlerinin içine baka baka terörist diye andığı bir gazeteciyi Türkiye’ye deport etmesini istedi. İsveç’in NATO’ya katılımıyla ilgili yapılan görüşmelerde NATO’nun üzerine yaslandığı değerlere ağır hakaret etti.
Erdoğan’ın İsveç Başbakanından Türkiye’ye iade edilmesini istediği Bülent Keneş’i yurtiçi ve yurt dışında tanıyan tanır, tanımayan sanıyorum kim olduğuyla ilgili bir araştırma ihtiyacı hissetmiştir.
AKP Genel Başkanı, Bülent Keneş’in ismini terör ile anarak, iktidarın aslında kimlere terörist dediğini bütün dünyaya bir kere daha anlatmış oldu.
Keneş’i hiç tanımayan birisi Google’de bir araştırma yapsa şu bilgileri kolaylıkla bulabilir. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuş, Marmara Üniversitesi, Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü Siyasi Tarih ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda yüksek lisansını tamamlamış. Zaman gazetesinde Dış Haberler Editörlüğü, Haber Müdürlüğü görevlerinde bulunmuş, Anadolu Ajansı New York muhabirliği ve Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliğinden sonra İngilizce yayınlanan Today’s Zaman’ın kurucu Genel Yayın Yönetmenliğini yapmış deneyimli bir gazeteci. Yıllardır çeşitli ulusal ve uluslararası medyada yazıları yayınlanmış, görüşlerini beyan etmiş bir isim Bülent Keneş. Bu görüşleri içerisinde evrensel hukukun terör olarak gördüğü hiçbir eylemi övmemiş, şiddetin, silahın, faşizmin, zorbalığın kıyısından köşesinden ne fiili, ne düşünsel olarak geçmemiş, geçtiğiyle ilgili de hiç itham edilmemiş.
Zaten azıcık bunlara tevessül eden fikirlerini tespit edebilselerdi şimdiye binlerce kere ortaya koymuşlardı. Aksine yazılarında adaleti, hukuku, şeffaflaşmayı, çok sesliliği savunmuş. Gayet iyi eğitim almış, çok okuyan, gözlemleyen, dünyadaki her gelişmeyi çok yakından takip eden bir entelektüel olduğunu herkese kabul ettirmiş. Onu Recep T. Erdoğan ve 15 Temmuz rejiminin gözünde terörist yapan tek şey hırsızlığa, tek adamlığa, faşizme itiraz etmiş olmasından başka bir şey değil. O da hemşehrisi Niyazi Mısri gibi yanlış gördüğü şeylere hiç çekinmeden itiraz etmiş, Recep T. Erdoğan ve AKP iktidarı da bu itirazlardan hak ettiği payı almış, bütün suçu (!) bu kadar.
AKP iktidarı böyle bir ismi ülkesinden uzak yaşamaya zorlamakla yetinmemiş, bitmez bir intikam duygusuyla bir de hapsedebilmek için terörle mücadele bahanesiyle İsveç hükümetinden iadesini istiyor. Keneş ismi bile tek başına, Erdoğan rejimi için muhalif olmanın terörist olmak anlamına geldiğini ispat etmeye yeter. Erdoğan kendi ağzıyla bunu bir kere daha teyit etmiş oldu.
Tabii bu fotoğrafın bir de İsveç tarafı açısından simgesel önemi var. Türkiye’yi tipik bir Ortadoğu diktatörlüğüne çevirmiş adamın Saray’ına kadar giden İsveç Başbakanı, Erdoğan’ı mutlu etmek için Batı’nın yaslandığı temel ilkeleri çiğneyip, muhaliflere yaptırım uygulayacak mı hep beraber göreceğiz. Böyle bir şeye hiçbir şekilde ihtimal vermiyorum ama yaparsa bu ‘’devletlerin çıkarları vardır ve ona göre hareket ederler’’ cümlesiyle açıklanamayacak kadar ilkesiz bir tavır olur. Hepsinden önemlisi NATO’nun varlık sebebi ortadan kalkmış olur. Bu ilkesizlik çuvalına her devlet, yaptığı insanlık dışı uygulamaları kolaylıkla atıverir.
İsveç devletinin yaslandığı değerleri bypass edip etmeyeceğini yakın zaman gösterecek. Ama aldığı olumlu ya da olumsuz tavırla demokrasi ve adalet tarihinde yerini de alacak.