ANALİZ | VEHBİ ŞAHİN
Türkiye’de tarifi imkânsız müthiş bir tıkanıklık var.
Siyaset dâhil hiçbir şey normal değil…
Yadırgatıcı olan ise bu hastalıklı durumun kanıksanmış olması…
Üzüntü verici…
Ufukta bu tuhaf durumun düzeleceğine dair elle tutulur bir emâre şu anda görünmüyor.
Şüphesiz bu da ümitleri söndürüyor.
Her gelişmeden medet bekleyenler yeni bir hayal kırıklığı yaşıyor yani…
Peki sorumlusu kim?
Tabii ki Erdoğan ve arkadaşları…
15 yıldır Türkiye’yi tek başlarına onlar yönetiyor çünkü…
Bu hastalıklı hâlin bir diğer sorumlusu ise Erdoğan’a karşı strateji üretemeyen muhalefet partileri…
Ayrıca…
Sivil toplum örgütleri, sendikalar, sermaye sahipleri, işadamları, üniversiteler, aydınlar, yazarlar, kanaat önderleri, tarikatlar ve Diyanet de pay sahibi, Türkiye’nin bu hazin noktaya gelmesinden…
Neden?
Zira, Erdoğan’ın siyasi hamlelerine akıllıca cevap veremediler, veremiyorlar.
ERDOĞAN’IN BAŞARI SIRRI
Şimdiye kadar Erdoğan ne yaptı?
1) Paraya hükmetti.
2) Siyasi rakibini kendi seçti.
Kısaca özetlemeye çalışalım
1) Türkiye’de şu anda ekonomik kriz yok…
Ayak sesleri duyuluyor ama henüz kapıya dayanmış değil.
Şüphesiz bu büyük bir başarı…
Bu başarının altında da hükümetin kamu maliyesini iyi yönetmesi yatıyor.
Rakamlarla oynayarak, enflasyon hesaplarını değiştirerek, vergileri artırarak ayakta kalmayı başardı Erdoğan…
Demirel, Ecevit, Özal hükümetlerini sıkıntıya sokan ekonomik krizlerin daha ağırı içten içe yaşanıyor.
Ama bu ateş ne sokağa ne de iş dünyasına yansıyor.
Halbuki…
Muhalefet için şartlar olgunlaşmış durumda…
Fakat onlar bu fırsatı değerlendirmekten fersah fersah uzak…
KENDİNE RAKİP SEÇİYOR
Sebep?
Çünkü hakiki bir muhalif gibi hareket etmiyorlar.
Daha çok Erdoğan’ın istediği tarzda siyaset yapıyorlar.
Aslında bu durum AKP liderinin bir diğer başarısı…
Yani…
2) Erdoğan, siyasi rakiplerini başka güç odaklarına bırakmadan kendi seçiyor.
Bu konuda işi asla şansa bırakmıyor.
Ne yapıyor Erdoğan?
A) Kurduğu partideki potansiyel lider adaylarını pasifize ediyor.
Gül, Arınç, Davutoğlu, Abdüllatif Şener, Erkan Mumcu vs…
Şu anda bu isimlerin hiçbiri yanında değil.
Partiyle ilişkisi devam edenlerin de AKP’de etkisi yok…
B) AKP dışında merkez sağda bir başka siyasi oluşuma izin vermiyor.
Özal’ın ANAP’ı ile Demirel’in Doğru Yol’unun boşluğu hâlâ doldurulabilmiş değil…
Erdoğan, merkeze talip bir partiyi doğmadan öldürmeyi iyi biliyor.
Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu gibi siyasi parti liderlerini AKP içinde makam vererek pasifize etmesinin temel sebeplerinden biri de bu…
Merkezdeki herhangi alternatif bir siyasi oluşumu, AKP’ye tehdit olarak görüyor.
C) AKP’den oy alması kuvvetle muhtemel milliyetçi ve mukaddesatçı partilerin iç işlerine müdahale ediyor.
Yavru muhalefet MHP, en güzel örnek bu konuda…
Kaset skandalından tutun en son olağanüstü kongre sürecinde yargı darbesiyle Bahçeli’ye yardım etmeye kadar pek çok konuda MHP’nin içini karıştırmayı başardı.
Meral Akşener’in, merkez sağda AKP’ye değil MHP’ye alternatif bir parti kurmasına zemin hazırladı.
Büyük Birlik Partisi ile Saadet Partisi’ne de her seçimden önce yerine göre havuç yerine göre sopa göstererek, onların AKP’ye zarar vermesini engelledi.
KILIÇDAROĞLU İDEAL RAKİP!
D) Ana muhalefet partisi CHP’yi kontrol ediyor.
Deniz Baykal döneminde CHP’yi “laiklik parantezi” dışına çıkarmadı Erdoğan…
Sonra Kılıçdaroğlu’nun, partinin başına geçmesini sağladı.
Sağ seçmendeki CHP alerjisini Kılıçdaroğlu ile daha da alevlendirdi.
Her seçimde yendiği Kılıçdaroğlu’nun CHP liderliğini bırakmaması için ustaca manevralar yaptı, halen de yapmakta…
Seçim meydanında Erdoğan’ın en rahat dayak attığı lider Kılıçdaroğlu çünkü…
Velhasıl…
Erdoğan’ın dizayn ettiği bir siyasi muhalefet var.
Buna medya ve sivil toplum kuruluşları dâhil…
Bu şartlar altında dünya yıkılsa Erdoğan ve AKP hükümeti sarsılmıyor.
Örnek mi?
Buyrun birlikte inceleyelim.
ZARRAB’IN İTİRAFLARI SARSMADI
Reza Zarrab’ın geçen hafta mahkemede yaptığı itiraflar, normal bir ülkede 9 şiddetinde deprem etkisi meydana getirirdi değil mi?
Siyaset karışır, haysiyeti olanlar istifa ederdi.
Bağımsız yargı, talimat beklemeden harekete geçip ilgili şahıslar hakkında re’sen soruşturma başlatırdı.
Medya, itirafları birinci haber olarak verir, meselenin arka planını deşifre etmek için çaba sarf ederdi.
Muhalefet partileri de meclis içinde ve dışında etkili bir siyaset üretirdi.
Sendikalar, sivil toplum örgütleri vs. harekete geçerdi.
Ne oldu Türkiye’de?
Bunların hiçbiri olmadı.
Hayat olağan akışında devam ediyor.
Halk dâhil herkes hayatından memnun…
Sanki bir kara delik muhalif her rüzgârı yutuyor.
TÜRKİYE UTANIR ERDOĞAN UTANMAZ
Zarrab davası kadar önemli bir gelişme daha var.
ABD Başkanı Trump’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn hakkında, çok ciddi bir soruşturma yürütülüyor ABD’de…
Flynn savcılarla işbirliği yapmayı kabul etti.
Erdoğan ve yakın çevresiyle kurduğu “kirli” ilişkiler konusunda Flynn da Zarrab gibi itiraflarda bulunacak muhtemelen…
Bu ifşaatlardan ne çıkar bilmiyorum ama şundan eminim…
Türkiye dünyaya rezil olur, fakat Erdoğan ve arkadaşları bu durumdan utanç duymaz.
Sebebi ise gayet basit…
Erdoğan, iktidarda kalabilmek için “ölüm kalım savaşı” veriyor.
Şu anda onun ihtiyacı olan silah “utanmak” değil.
Ne peki?
2019’da yapılacağı açıklanan Başkanlık seçimini kazandıracak stratejiyi ne pahasına olursa olsun hayata geçirmek…
Erdoğan’ın birinci önceliği bu…
O da bütün gücüyle bu strateji üzerine yoğunlaşmış durumda…
Dikkat ederseniz, YSK’nın yapısından seçimde kendine rakip olacak lidere kadar pek çok hususta taşları ustaca döşüyor.
KENDİNİ SIFIRLAYINCA BİTECEK
2019’da rakibi kim olacak peki?
Bu soru yanlış bence…
Erdoğan kendine kimi rakip seçecek?
Hangi siyasi liderle ikinci turda baş başa kalmak isteyecek?
Bütün mesele bu bana göre…
Tahminim, Erdoğan finalde Kılıçdaroğlu ile yarışmak niyetinde…
CHP liderinin parti içi muhalefeti bastırmak için yaptığı tüm manevraların önünü açıyor.
Sürpriz bir dişli rakiple karşılaşmak istemiyor yani…
Bu hesap tutar mı?
Dört sene önceki Erdoğan olsaydı belki tutardı.
Ancak şimdi biraz zor…
Çünkü, en büyük rakibi kendisi artık…
Yeni Erdoğan, eski Erdoğan’ın inşa ettiklerini yıkmakla meşgul şu anda…
Ne zaman biter bu yıkım?
Kendi kendini sıfırladığı zaman…
Uğraşmayın…
Bırakın, kendi kendini yiyip bitirsin.