Ana Sayfa Ekonomi Erdoğan’ın mavi boncukları

Erdoğan’ın mavi boncukları

Erdoğan'ın, Merkel ile düzenlediği basın toplantısında bir gazeteci üzerinde "Gazetecilere Özgürlük" yazan bir tişört ile protesto eyleminde bulundu.

ABD’den McKinsey’e, Almanya’dan Siemens’e açık çek

HABER-ANALİZ | SEMİH ARDIÇ

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile “müeyyide” krizinin faturası şirketlere, gariban vatandaşa çıka dursun Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan “bize ekonomik harp ilan ettiler” dediği ABD ve Almanya’da önüne gelene mavi boncuk dağıttı.

ABD’de Başkan Donald Trump ile Birleşmiş Milletler (BM) koridorunda ayaküstü selamlaşmayı meziyet sayan yerli ve millî gazetelerin coşkusuna mukabil dün “Reis için” iPhone kıran gençlerin ne hissettiğinin artık ehemmiyeti yok.

16 BAKANLIĞI MCKINSEY’E EMANET

Hakikatle irtibatı kalmamış bir memlekette Erdoğan nasıl münasip görmüşse herkes aynen kabul ediyor. ABD’nin Türkiye’ye malî harp ilan ettiği söylendiği halde Boeing firması ile imzalanan 11 milyar dolar tutarında yolcu uçağı siparişi iptal edilmedi.

İptal bir yana Erdoğan’ın damadı, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak McKinsey müşavirlik firması ile el sıkıştı. Yeni Ekonomi Programı’na 16 bakanlığın ne kadar riayet ettiğini McKinsey takip edecek.

ABD’li firma bakanlıklara girip çıkacak, resmî evrakı inceleyecek. Türkiye’nin en hassas olması icap eden iktisadî hedeflerinin teferruatına kadar vakıf olacak. Ne kadar da yerli ve millî bir tavır değil mi?

Hazine, Merkez Bankası ve Maliye böyle ilk defa mı ekonomi programı tatbik ediyor? Müşavirlik hizmetine verilecek milyon dolarlar kasada kalmalıydı.

SİYASİ İKİ YÜZLÜLÜK!

Halka “kahrolsun Amerika!” sloganları attıranlar, devletin kapılarını sonuna kadar ABD’li firmalara açıyor. İkisinin aynı anda aynı kişiler tarafından icra olunması siyasî iki yüzlülük değil de nedir!

Erdoğan ve beraberindeki heyet ABD’den Almanya’ya geçti. İki sene boyunca “nazi artığı”, “bizim düşmanlarımız” hakaretleri ile hedef aldığı Almanlarla yüzleşti Erdoğan.

Kameralara aksettiği kadarıyla hayli rahattı ve herhangi bir mahcubiyet duymuyordu. U dönüşlerinin ustası ne de olsa!

BERLİN’DE GÜVENLİK ALARMI

Gelişini başşehir Berlin’de ikamet eden 3,5 milyon kişi iliklerine kadar hissetti. Sanki büyük bir terör saldırısından çıkan bir başşehiri andıran tedbirler herkesi canından bezdirdi.

Demiryollarının bazı seferleri iptal edildi. Erdoğan ziyareti boyunca 10 bin polis vazife aldı. Bir esnaf Alman Tele 1 kanalına, “Ben işime bakarım. Kaç gündür her yerde polisler var. İnsanlar dışarı çıkamıyor. İşlerim azaldı.” dedi.

Erdoğan’ı sevenler “Bozkurt” selamı, Türk bayrakları ile kaldığı otelin önünde toplandı. Erdoğan da onlara Rabia selamı ile mukabelede bulundu.

Tageszeitung gazetesi o anları fotoğraflı haber olarak okurları ile paylaştı.

ALMANLARDAN DEMOKRASİ VURGUSU

Almanlar ziyarete özel bir mana atfedilmesinden rahatsız.

Hazır gelmişken Erdoğan’a, “Demokrasi ve hukuk çizgisine rücu et. Tutuklu gazetecileri serbest bırak!” telkininde bulunmasını isteyen de var, “Bize ağır hakaretlerde bulunmuş, otoriter bir liderin Almanya’da askeri törenle karşılanmasını, ziyafetle ağırlanmasını kabul etmiyorum.” diyenler de var.

Devletler arasında münasebetler fertlerin hissiyatı ile birebir örtüşmüyor. Almanya’da Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ve Başbakan Angela Merkel’in ev sahipliği ile halkın ziyarete bakışı birebir örtüşmedi.

Berlin’de düzenlenen gösterilerde Türkiye’de tutuklu bulunan gazetecilerin serbest bırakılması istendi.

“ERDOĞAN, BRÜKSEL’İN MİLYARLARINA MUHTAÇ”

Geniş bir mutabakattan bahsetmek mümkün değil. Gazeteler bile ikiye bölündü.

Handelsblatt gazetesi Almanya’nın tutarlı bir Türkiye siyaseti geliştirmeye ihtiyaç duyduğunu kaydetti ve şu tespitte bulundu: “Erdoğan’ın Brüksel’in milyarlarına muhtaç olduğu herkesin malumudur. Bu durumda Berlin’in taviz talep etmesi normal karşılanmalı.”

Gazete, Erdoğan’a seçtiği yolun hatalı olduğunu ve bunun Avrupa’ya, en fazla da Türkiye’ye zarar verdiğini gösterme vaktinin geldiğine işaret etti: “Bunun için ziyafet vermeye gerek yoktu.”

Neuen Osnabrücker Zeitung (NOZ) halkın itirazlarının şaşırtıcı olmadığın belirterek, “Uzun zamandır Almanya’ya duyguları bu kadar ayağa kaldıran bir devlet ziyareti yapılmadı. Erdoğan’ın despotça politikaları karşısında duyguların şahlanması normaldir.” ifadelerini kullandı.

DIE WELT: BUGÜN HEPİMİZ TARAF’IZ

Erdoğan’ın Almanya ziyaretini ilginç bir manşetle okurlarına duyuran Die Welt gazetesi, manşet başlığında “Bugün hepimizi Taraf’ız.” ifadesine yer verdi.

Die Welt gazetesi, “Bugün biz Taraf’ız” manşeti ile Ahmet Altan ve tutuklu diğer gazetecilere dikkat çekti.

15 Temmuz 2016 darbe girişiminin akabinde Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan 200’e yakın medya şirketinden biri olan Taraf’ın kurucu genel yayın yönetmeni Ahmet Altan’ın müebbet hapis cezasına çarptırıldığına dikkat çekilen manşette Türkiye’de halen 170 gazetecinin hapishanede olduğu kaydedildi.

EURO 2024 TÜRKİYE’YE VERİLMEDİ, ÇÜNKÜ…

Die Welt, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile Başbakan Angela Merkel Berlin’de Erdoğan’ı ağırlarken Türkiye’de insan hakları ihlallerinin devam ettiğine dikkat çekmek için de kendi taraflarının özgürlük ve demokrasiden yana olduğunu vurguladı.

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier (sağda), Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi onuruna Bellevue Sarayı’nda akşam yemeği verdi. Yemeği Federal Meclis’teki (Bundestag) muhalefet partilerinin liderleri boykot etti.

Gazete, 2024 yılında yapılacak Avrupa Futbol Şampiyonası’nın (EURO 2024) Türkiye yerine Almanya’ya verilmesini şöyle yorumladı: “Kıta çapındaki turnuvanın Hamburg’dan Münih’e kadar olan stadyumlarda oynanması bir despot tarafından idare edilen Türkiye gibi bir ülkede düzenlenmesinden daha inandırıcıdır.”

İNSAN HAKLARININ DURUMU

Stuttgarterzeitung gazetesi de 2024 kararı hakkında, “Sonunda Almanya’nın daha yüksek not aldığı adaylık başvurusu ve Türkiye’deki insan haklarının durumundan duyulan endişeler 4’e karşı 12 oyla galip geldi.” değerlendirmesinde bulundu.

Bütün bu yorumların her birinde haklılık payı var. Amma velakin esas sebep çok yalın. Türkiye krizde ve Erdoğan para için kapı kapı dolaşıyor.

En son haber: Pakpen ve Arma Elektropanç gibi iki sanayi devi tahvil ihracının kupon ödemesini yapamadı.

Kaşıbeyaz, Günaydın Lojistik derken Türkiye’de 3’üncü köprüyü inşâ eden İbrahim Çeçen Holding’in İtalyan ortağı Astaldi “konkordato” ilan etti.

Ağustosta döviz kurlarının yüzde 34 yükselmesinin sebebiyet verdiği yıkımın maliyeti ortaya çıkıyor.

AKBANK YÜZDE 110 MALİYETE KATLANDI

Sabancı’nın amiral gemisi Akbank 950 milyon dolar tutarında sendikasyon kredisini mart ayına kıyasla yüzde 110 maliyete katlanarak yenileyebildi.

Şirketlerin, şahısların bankalara kredi ve kredi kartı borçlarının toplamı 21 Eylül 2018 itibarıyla 2,5 trilyon lira (yeni para ile!).

Bu borçlardan en az yüzde 10’unun, bir başka ifadeyle 250 milyar TL’nin batık olduğunu söylemek için Nobel ödüllü iktisatçı olmaya lüzum yok.

İflaslar, konkordatolar birbirini takip ediyor. İşsizlik, enflasyon ve yüksek faiz girdabında bir ekonominin yarını olamaz.

Erdoğan’ın kaptanlığındaki Türkiye gemisi açık denizde sürükleniyor. Gemi su alıyor, yakıt bitti bitecek.

İÇTEN İÇE CANI SIKILIYOR

Uçağa atlayıp ABD ve Avrupa’ya gelmesi sebepsiz değil. İçten içe canı sıkılıyor. Tam da Erdoğanizm’in zirvesine kurulmuşken, “Bu kriz de nereden çıktı?” diye hayıflanıyor olmalı.

Resmen başkan olduğu 9 Temmuz’dan bu yana tek bir müspet hâdise yok ekonomi cephesinde. Mütemadiyen hüsran ve hezimet haberleri geliyor.

Böyle bir iklimde yeniden Avrupa Birliği’ne (AB) yüzünü dönse de Brüksel’de muhatapları onun “oportünist bir lider olduğunu” gayet iyi biliyor. Bu sefer kendisine yüz vermeyecekler.

Almanya’nın ev sahipliği daha ziyade Türkiye’de şirketlerini muhafaza etme hassasiyetinin bir parçası. Alman bankalarının ve yatırımcılarının 25 milyar eurodan fazla riski var Türkiye’de.

ERDOĞAN: CAN DÜNDAR GELİRSE BEN GELMEM

Başbakan Merkel ile tertip edilen toplantı başlamadan manşet oldu. Zira sürgündeki gazeteci Can Dündar’ın toplantıya akredite olmasına Erdoğan itiraz etti: “Eğer o gelirse ben toplantıyı boykot edeceğim.”

Almanlar, medeni dünyada gazetecilere “toplantıya gelme” denilemeyeceğine Erdoğan’ı ikna edemeyince mecburen Dündar’dan gelmemesini rica ettiler.

Dündar gelmese de toplantıda Türkiye’de uzun tutukluluk süreleri ve gazetecilerin hapse atılması iki lidere sual edildi. Erdoğan bildik üslubu ile Dündar için, “Ajan, terörist” dedi.

MERKEL: GÜLEN YAPILANMASINI PKK İLE AYNI SEVİYEDE ELE ALAMAYIZ

Toplantıda Merkel’in Hizmet Hareketi hakkında Türkiye’den gelen gazetecilerden birinin tevcih ettiği suâle verdiği cevap mühimdi: “PKK’nın aktiviteleri Almanya’da yasaktır. Daha önceki görüşmelerimizde bunu ayrıntılı bir şekilde ele almıştık. (Gülen yapılanmasını) PKK ile aynı seviyede ele almamız için daha fazla delile ihtiyacımız var. ”

Merkel, “Dündar, bu basın toplantısına katılmama kararını kendisi vermiştir. (Erdoğan ile) bu konuda aramızda farklı görüşler olduğunu teyit edebilirim.” diyerek hükümetinin çizgisini ortaya koydu.

Anketler Erdoğan’ın ziyaretinin Merkel’in partisi CDU’ya oy kaybettirdiğini gösteriyor.

“BEN VERİRİM, HİÇ BAKMAM”

Erdoğan, Can Dündar için şunları söyledi: “Bir ajan olduğunu ve devletin sırlarını ifşa etme durumunda olan bir kişi olduğunu ve bunun 5 yıl 10 aya mahkum edildiğini herhâlde biliyorsunuz. Aradaki bir boşluğu fırsat bilerek Almanya’ya gelmiştir. Türk yargısına göre mahkumdur ve ajandır. Mahkumiyet kararı kesinleşmiş kişinin iadesini isteriz. Böyle bir şey benim başıma gelse ben veririm, hiç bakmam.”

Ortak basın toplantısı esnasında Avrupa Postası Yayın Yönetmeni Adil Yiğit, “Gazetecilere Özgürlük” yazan tişört giydiği için Türk tarafının ısrarı ile dışarı çıkarıldı.

Aynı saatlerde Berlin’de 10 bin kişi Erdoğan’ın otoriterliğini protesto etmek ve haksız yere hapishanede tutulan insanlara dikkat çekmek üzere bir araya geldi.

SIEMENS’E VERİLEN 32 MİLYAR EUROLUK İHALE

Erdoğan, Almanya’ya gelmeden evvel mavi boncuk dağıtmıştı. Doğuda ve Afrika’da hayli işe yarayan bir formül bu.

Alman Siemens firmasına demiryollarının modernizasyonu ihalesi verildi ki 32 milyar euro tutarında bir projeden bahsediyoruz. Aynı Siemens geçen sene 4 milyar euroluk rüzgâr enerjisi ihalesini de kazanmıştı.

Kriz devam ederken ABD’li veya Alman şirketler yarın ilk uçakla yatırım için Türkiye’ye gelmez. Trump dese de Merkel ısrar etse de her şirket kendi kararını elindeki verilere göre verir.

BATILI ŞİRKETLER NEYİN NE OLDUĞUNUN FARKINDA

Şirketler sadece siyasetçilerin beyanları ile iktifa edip emin olmadıkları yatırıma imza atmaz.

Dolayısı ile Erdoğan’ın dağıttığı mavi boncukların arkasındaki acı hakikatleri bizden daha iyi bilen batılı firmalar Türkiye’de yatırım bahsini ince eleyip sık dokuyor.

Hatta bugünlerde Türkiye’de yatırımı hiç düşünmüyorlar.

Erdoğan’ın Almanya seyahatinde esas hedefi ne miydi? Hizmet Hareketi’ni “terör örgütü” diye kabul ettirmek. Buna muvaffak olamadı. Diğeri de Altay tankının motoru için Merkel’den vize almaktı. O mevzuda da eli boş dönecek Ankara’ya.

Emine Erdoğan’ın lüks pırlanta alışverişleri haricinde bu gezilerin müşahhas bir neticesi olmadı.

Krizdeki firmalar boşuna Avrupa’dan, Almanya’dan para gelecek diye beklemesin, başlarının çaresine baksın…

HENÜZ YORUM YOK