HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getirilen Nureddin Nebati, kısa ama çok önemli açıklamalar yaptı. Konuşmasının iki temel sıkıntısı var. Biri milli güvenlik sorunu oluşturacak sözler, ötekisi de kendi sonunu hazırlayacak ifadeler.
Bakan Nureddin Nebati, Habertürk’ten Sevilay Yılman’a yaptığı açıklamalarda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeni ekonomik sisteminin neler olduğunu anlattı. Söylediklerini bir cümle ile ifade gerekirse, “Erdoğan’a inanın. Bize güvenin” diyebiliriz.
Konuşmasında güzel ve doğru şeyler de vardı elbette. Kendini daha çiçeği burnunda bir bakan olarak gördüğü için “öngörülebilir” ve “şeffaf” olacağını söyledi. Birlikte yönetmekten bahsederek, “yönetişimden” söz etti.
Bir defa bu şeffaflık, öngörülebilirlik ve yönetişim diye söz ettiği üç kavramın Erdoğan ile birlikte aynı ortamda bulunması eşyanın tabiatına aykırı. Işık ve karanlık gibi. Erdoğan’ın olduğu yerde bu üçü olmaz.
Erdoğan’ın, “Bürokratlar sadece bana hesap verir” diyen sözlerinin üzerinden daha bir hafta bile geçmedi.
İyi niyetli birisi gibi görünen Nebati’yi toplum bir miktar tanır. İş dünyasına babadan kalma varlıklı biri olarak atıldığını kendisi de gizlemez. Kapatılan Fazilet Partisi’nden başlayan siyasi hayatı Refah Partisi ile devam etti. Yani Milli Görüş geleneğinden biri.
Bakırköy’de azınlık cemaatlerinin temsilcileriyle sıcak ilişkiler kuran biri olarak bilindi. Kimi Bakırköy’de yerel siyasetçilik yaptığı dönemden, kimi babası Süleyman Nebati’nin yanında iş tutuşundan, kimi MÜSİAD’daki günlerinden, kimi de AK Parti yönetiminde olduğu günlerden tanır…
MÜSİAD ve bakan yardımcılığı dönemine ilişkin 20 Kasım ve 26 Kasım tarihlerinde iki ayrı yazı yazmıştım. Lütfi Elvan’ın yerine kim gelecek sorularına cevap arandığı günlerde pek çok kişi adını anmazken, “Yeni bakan” diye Nebati’nin olarak atanacağını yazmıştım.
Nebati’nin Erdoğan’a olan bağlılığı konusunda zerre kadar şüphe yok. Oraya gelmesini sağlayan da zaten Beştepe’ye verdiği bu güven duygusu oldu. Kendisi mini röportajında, “Tayyip Erdoğan’a rağmen asla bir şey yapmam. Bunu herkes bilsin” demişti.
Mesele burada bitiyor. Kendisini bulunduğu yerde Erdoğan’ın kopyası gören birinin ekonomiye katabileceği maalesef hiçbir şey yok.
Bir bakan, ülkenin hazinesini boşaltan, dününü satan, geleceğini ipotek altına alan bir kişinin söylediğinin dışında bir şey yapmam diyorsa o kişinin maalesef ekonomiye hiçbir katkısı olmayacak demektir. Sadece yıllardır ülkenin sırtında rodeo yapan birilerine zaman kazandırmış olur. Sonuç olarak bu ülkenin kan kaybetmesini sürdürmesini sağlamaktan öteye gitmeyecek.
Hatırlarsanız Erdoğan, geçtiğimiz haftalarda faiz indirimleri sonrasında dövizin patlaması üzerine kendince vatandaşa güven vermeye çalışmıştı. “Bu politikayla biz ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı, nasıl yaptığımızı, hangi risklerle karşı karşıya olduğumuzu gayet iyi biliyoruz” demişti.
Daha dün denebilecek kadar kısa bir süre öncesine kadar, bir ülkenin parasının değerli olmasının öneminden söz eden bir liderin, birdenbire değersiz TL’yi savunur hale gelip, “Kurdaki rekabet gücü yatırım, üretim ve istihdamda artışa yol açar” demesi boşuna değildi.
Burada Nebati‘nin önemli bir sözünü mutlaka nakletmem gerek. Erdoğan‘ın ve öteki isimlerin “dövize dış müdahale” iddialarını yalanlıyor. “Dışarıdan bir saldırı yok” diyor.
Bu söylemler, ekonomi bilimi ile taban tabana zıt bir pozisyon takınmak beceriksizliğinin yanına çaresizliği de katmış olanların atacağı bir adımdan başka bir şey değil.
Bakan Nebati’ye göre son aylarda uygulanan ekonomik model Çin’den falan da alınmadı. “Bizim modelimiz Çin Modeli, Güney Kore modeli filan değil. Bu, Türkiye modeli” diyor. Anlaşılan tıpkı Cumhurbaşkanlığı ucube sistemi gibi ilk ülkemiz üzerinde denenecek.
Nureddin Nebati, iş dünyasının temsilcileri ile yaptığı toplantıya ilişkin bilgi paylaşırken, “Onlara yeni modelimizi anlattım. Gözleri parlayarak dinlediler. Toplantıdan çok mutlu ayrıldılar” dediği iş insanları kimlerdi acaba? Benim aklıma ekonomin başında görülen Damat Berat Albayrak’ı dinledikten sonra müthiş bir motivasyonla salondan ayrılan Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı.
Tablo böyle iken Bakan Nebati, “bize güvenin” demekten öteye gitmiyor. Sevilay Yılman, safa yatarak samimi bir şekilde, “Peki bu modeliniz ya tutmazsa?” sorusunu soruyor. Cevap samimi gibi görünse de aslında çok acı:
“Üzülürüm. Çünkü ya kahramanı olacağım çocuklarımın. Ya da boynu bükük bir şekilde eve döneceğim ve onların da boynunu bükmüş olacağım. Ben eve boynu bükük dönemem.”
Aslında en acı cevap bu da değil. Yazarın “Nihayetinde hepimiz aynı gemideyiz” sözüne verdiği cevap sadece iç parçalayacak cinsten değil, aynı zamanda ülkenin üzerinde nasıl bir kumar oynandığını da ortaya koyar türden.
“Bitersek hep beraber biteceğiz. Kazanırsak hep beraber” diyebilecek kadar serin bir tavır içinde. Kendilerine inanmayanlara da diyeceği bir çift sözü var:
“Sen maaş alıyorsun. En fazla neyini kaybedersin? Enflasyonun altında ezilirsin. Ama ben bütün varlığımı kaybederim bu iş düzelmezse eğer. 1000 çalışanımız var. 1000 kişiyle beraber bütün varlığımı kaybederim.”
Bakan Nebati, sözleri ile topluma güven aşılamaya çalışırken aslında endişenin sebeplerinden biri haline gelmiş durumda. Şöyle düşünün. Siz kritik bir ameliyata giriyorsunuz. Ameliyat masasındasınız. Cerrahınız size böyle moral veriyor:
“Bak sayın hastam. Birazdan ciddi bir ameliyata başlayacağım. Siz en fazla masada kalır hayatınızı kaybedersiniz. Ama ben başarısız olursam, bütün doktorluk kariyerimden olurum.”
Böyle sözler sizi ne kadar rahatlatırsa Nebati’nin dedikleri de kamuoyuna o kadar güven verdi.
NEBATİ HER GÜN KONUŞMALI
Söylediklerine bakılırsa Nureddin Nebati, Lütfü Elvan’ın yaptığı gibi geri planda durmayacak ve kamuoyu önüne sık çıkacak. Bence sık çıkmalı. Hatta her gün konuşmalı.
Sık konuşmalı ki Türkiye’nin önünde bir program falan olmadığını herkes anlamalı.
Konuşmalı ki ülkenin nasıl bir ekonomik facia ile karşı karşıya kalındığı daha iyi anlaşılmalı.
Konuşmalı ki ülkenin hazinesini ve maliyesini yönetenlerin çapı daha iyi ortaya çıkmalı.
Değilse bir şey bildiğini ve bilerek yaptığını sanacaklar.
Bin yıllık Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin üzerinde kumar oynayanlar yargılanacaktır!
Bu bir milli güvenlik sorunudur!@NureddinNebati pic.twitter.com/UM4wewa1Bt
— Erhan Usta (@55erhanusta) December 13, 2021
Geçmişte başarılı bir ekonomi bürokratlığı yapan İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta’nın uyarıları hayli önemli. “Ya hep birlikte kazanacağız, ya birlikte biteceğiz” sözlerinin Türkiye üzerine kumar oynamak olduğunu dile getiren Usta, “Bin yıllık bir devletin biteceğinden bahseden bir maliye bakanı var. Türkiye’nin üzerine kumar oynayan bir Maliye Bakanı var” diye uyarıyor.
Ülkeyi ayakta tutan sütunlar 10 yılı aşkın süredir bir bir temelden yıkıldı, yıkılmaya devam ediyor. Ayakta durmaya çalışan bir ekonomi vardı. Onun da Las Vegas veya Hong Kong’daki kumar masasına sürülmüş olduğunu gördük.