Ana Sayfa Ekonomi Erdoğan’ın kendinde olmadığı 48 saat

Erdoğan’ın kendinde olmadığı 48 saat

YORUM | TARIK TOROS 

Anlaşıldı ki Türkiye için

Ne sözün bittiği yerdeyiz.

Ne de öngörülebilir bir dip var.

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Önümüzdeki seçim -olursa şayet- iktidar için ölüm kalım seçimi.

Kaybederse yargılanacak ve belli kademedeki insanlar hayat boyu gün yüzü göremeyecekler.

Muhalefet için böyle değil.

Seçimi kaybetmesi dünyanın sonu değil.

2014’te iki kere,

2015’te iki kere,

2017 ve 2018’de kaybetti de ne oldu?

Elini yıkayıp çıktı işin içinden.

***

Önümüzdeki seçim Türkiye için köprüden önce son çıkış değil.

O çıkış geçileli çok oldu.

Bugün sekizinci yıldönümü: 17-25 Aralık köprüden önce son çıkıştı.

Hırsızlar derinlerle anlaştı, sonraki tüm seçimleri kazandı.

AKP diye bir şey yok: Devlete çökmüş bir şebeke var.

İl ve ilçe örgütleri de aşağı doğru saadet zinciri.

Ömürleri bir sonraki seçime kadar mı, değilse başka bir gelişmeye mi bağlı, bilmiyoruz.

***

Son dönem, hafif kıpırdanır gibi olan muhalefette tuhaf bir rehavet var.

CHP lideri, TÜİK’in kapısına dayanıyor.

“Bravo” diyoruz, arkası gelmiyor.

Faiz indirmekte ısrar eden Merkez Bankası’nı bu defa Akşener ziyaret edebilirdi.

Asgari ücret gündemdeyken mesela, konunun tarafları zorlanabilirdi.

Ne yapıyor muhalefet?

Anca konuşuyor, “Böyle bir şey olabilir mi?”

***

Bakın, Türkiye’de olay kopmuştur.

Eski usuller çoktan terk edilmeliydi.

Artık muhalefet,

-Risklere dikkat çekme,

-Uyarılar yapma,

-Konuşma ve dinleme platformu değildir.

***

İktidarı sarsacak.

Vurduğu yerden ses getirecek, adalet yürüyüşü gibi.

Kurulan tuzakları tersine çevirecek, vekil transferiyle YSK’yı by-pass etmek gibi.

Hesap soracak, TÜİK çıkışı gibi.

***

Bu bir, “muhalefeti hizaya getirme” yazısı değil.

Onlar çok iyi biliyorlar, nerede ne yapacaklarını.

Yapmıyorlar.

Neyi bekliyorlar, bilmiyorum.

***

Bugün, 17 Aralık’ın sekizinci yıldönümü.

Ne öngördüysek çıktı.

Muhalefet de demez mi: Dediklerimiz çıktı..!

Yahu…

Muhalefet, öngörme sanatı değildir.

İktidar olma sanatıdır.

Bunun için de mevcut iktidarı devirmeniz icap eder.

Onun dışında yaptığınız hiçbir şeyin kıymeti yoktur.

Anca TBMM tutanak arşivine girer, o kadar.

***

Her şey bir anda olmadı.

8 yıl önce tutuşturulan yangın, bugün ocaklara düştü sadece.

“Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız” diye diye geldi.

Bedeli hep beraber Türkiye ödeyecek.

***

OHAL ilan edilir mi?

Sanki, şu an fiili OHAL yok.

Onu geçtik:

Ülkede her şeyin güllük gülistanlık olduğunu düşünen bir lider…

Ekonomik buhran yüzünden olağanüstü hal ilan etmez.

Bunu yapması, kendini inkâr olur.

Krizi baştan beri kabul etmeyen, zamlara “güncelleme” diyen bir medyası var.

***

Anlayamadığım şey şu:

Saray’a girip çıkan Prof. Dr. İzzet Özgenç, ekonomik OHAL’i tavsiye edince tek gündem bu oldu.

Epey süre Saray çevresinden çıt çıkmadı.

Erdoğan kendinde miydi, bilmiyoruz.

Yalanlamalar 48 saat sonra geldi.

Niye bu kadar beklendi?

Onu çözemedim.

2 YORUMLAR

  1. Deniz
    Ohal ilan edemezse ki tepkilerden dolayı edemeyecek o zaman tek seöenek kalmaktadır. Kuzey suriyeye girmek ve insanlardan savaş yardımı toplamak. Neden 48 saat bekledi? Çünkü tepkilere baktı. Bunu daha önce de yapmıştı. 1400 sene önceki dinin hükümlerine göre mi yönetileceğiz demişti, gelen tepkiler üzerine dinde reform paketini askıya almıştı. Bir daha sözünü edemedi. Ohali de muhtemelen rafa kaldıracak. Savaş vergisi adıyla para toplayacaklar. Güneydoğu bölgesi bu planın bedelini ödeyecek maalesef. Mesele kopma noktasına, dış güçlerin müdahalesi noktasına gelecek. Yani şeytan tayyip kurtulsun diye son taktiğini verecek. "Bunu yaparsan kurtulursun" diyecek.
  2. Altan
    Tarık bey, bütün işler tek kişiye bakınca o kişinin her saniyesi-dakikası değerli olur, insanlar 2 dakikalık bir konuyu arz etmek için bile günlerce beklemek zorunda kalırlar. Fahrettin Altun veya İbrahim Kalın bile sarayda kuyruk bekliyordur, 48 saat öyle çok uzun bir süre değil yani.