TARIK TOROS | YORUM
Muhsin Yazıcıoğlu’nun MHP’den kopup BBP’yi kurduğu günlerdi. Bir TV röportajı için gittiğim genel merkezde partinin genel sekreteri ile laflarken işittiğim karakter analizi hiç hatırımdan çıkmadı. Alparslan Türkeş için şöyle demişti: “Başbuğ’a inme inse, öyle ki sadece kirpiklerini oynatabiliyor olsa dahi onunla partiyi idare eder, bırakmaz.”
O misal, Erdoğan’ın “Son dönemim!”, “Son seçimim!”, “Son kez adayım!” gibi laflarının hiçbir kıymeti yoktur, duygu sömürüsü yapıyor. Ne Bilal, ne Süleyman Soylu ne de başkası. Saray’da ve partide ikinci adam bırakmadığı gibi beş başı mamur veliaht da yetiştiremedi. Türkiye liderliği bu konuda Azerbaycan ve Suriye’den ayrılır.
Erdoğan, çok özense ve istese de Haydar Aliyev ile Hafız Esad’ın yönetimi oğullarına bıraktığı gibi saltanatını oğluna bırakamıyor. Kişinin ömrüyle sınırlı olan da saltanat değildir ya, neyse.
***
Ankara rejimi “rekabetçi otoriter” filan değildir. Bu tanımı savunan, “rekabet noktalarını” gösterebilir mi mesela? Türkiye liderliği için ancak Erdoğan’ın son nefesini vermesinden sonra bir fikir yürütebilirsiniz. Nedenleri açıktır:
-Erdoğan tipi liderler yetki devretmez, aracısız yönetir.
-Hizmetler ona, kusurlar günah keçilerine kesilir.
-Bunun doğal sonucu olarak kadro kalitesi zamanla düşer, çakallar cirit atmaya başlar.
-Modelde emanetçi vardır fakat “ikinci adam” yoktur. Emanetçiler bile belli periyotlarla yenilenir.
-Tören kıtasının şarjörlerini toplatan, darbe korkusundan deprem günü bile askeri kışlasına hapseden lider zamanla paranoyaklaşır.
-Günleri sayılı olunca biat ve talan, tavan yapar. Varlığını ona borçlu olan sırtlanlar, o gidince olmayacaklarını (hatta yargılanacaklarını) bildikleri için yalakalıkta zirveyi tutar, sonrası için sığınaklarını inşa ederler.
-Son tahlilde alternatifsizlik (gemisini yürütenler müstesna) parti ve örgüt tabanında belirsizliği derinleştirir, psikolojiyi günden güne bozar, travmaları tetikler.
***
“Darbe” kelimesinin Erdoğan için anlamı, “anayasayı ihlal” veya “hükümeti devirme girişimi” değildir. Öyle olsa bunları defalarca yaptığı için bir numaralı darbecinin kendisi olması gerekirdi.
“Darbe” sözcüğünün Erdoğan’daki karşılığı kendi koltuğunun gitmesidir. Onun için ölümle eşdeğerdir. Bu konudaki en çarpıcı örnek 2014 yılında yaşandı: “Cumhurbaşkanlığı seçimini ilk turda kazandığı halde mazbatasını iki hafta bekletti. Hoş, aday olunca başbakanlıktan istifa etmesi gerekiyordu ama yukarıda sıraladığım paranoyaları yüzünden böyle bir lüksü yoktu. Abdullah Gül’ün görev süresi 28 Ağustos’ta doluyordu.
Devir teslime 1 gün kala AKP kongresini toplayıp yeni genel başkanı belirledi, ertesi gün TBMM’ye başbakan olarak geldi. Mazbatayı başkanlık kürsüsünde alıp saniyeler içinde cumhurbaşkanlığı yemini etti. Aynı gün yeni hükümeti kurma görevini Ahmet Davutoğlu’na verdi. Erdoğan’ın anormal doğası, o gün bugündür boşluk kaldırmıyor.
***
Türkiye 10 yıldır baş aşağı gidiyor. Erdoğan ve çevresi bunu görmüyor mu? Bastıkları yerde ot bitmediğini ve bunu çeviremeyeceklerini görüyorlar elbette. Tek motivasyonları var: Hayatta kalmak.
***
2003 yılında Haydar Aliyev, Bakü’de rahatsızlanınca Ankara’ya sevk edilerek GATA’ya yatırılmış, ölümü aylarca açıklanmamıştı. Komada geçen 8 ayın ilk yarısını Türkiye’de, ikinci yarısını ABD’de geçirmişti.
“Cumhurbaşkanının sağlık sorunları nedeniyle görevini yürütememesi haline” ilişkin kimi düzenlemeler ve erken seçimin ardından oğlu İlham Aliyev yerine getirilmiş, ancak ondan sonra babasının ölümü ilan edilmişti.
Türkiye bir Azerbeycan değil, 3 gün ortadan kaybolunca sağlığı merak konusu olan Erdoğan’ın başına bir şey gelirse gizlenmesi olasılığı yok. Haydar Aliyev’in İlham’ı vardı, Erdoğan’ın Bilal’ini kimsenin taktığı yok.
Üçüncü döneminde daha ilk yılı doldurmamışken bu konuların konuşulması sadece bana mı tuhaf geliyor, bilmiyorum. Ve fakat; Saray’daki koltuk sahiplerinin “4 yılımız garanti!” diye düşünmediğine eminim.
Mal bu, bununla idare edecek Türkiye milletleri artık. ister beğensinler ister beğenmesinler.
Ama tabi Erdoğan ölürse, ama 100 yaşına kadar yaşadığını bi düşün hele önce.
En az bir trilyon dolara sahip birisi yeryüzünün bütün imkanlarını upuzun yaşamak için kulanacaktır öncelikle…
Sen şimdi bayram değil seyran değil bilal ile ne işin var ki?
Erdoğanla yatıp Erdopanla kaldıyorsun
Aksiyoner olursan hayat güzel olur, bir sürü güzelliklere yelken açarsın…
Reaksiyoner olursan kadınlar hamamına döner seni takip edenler de dahil…
Ama yakında cemaate pardon filan diyecek, tazminatlar ödeyecek filan, Türkiyeye geri dönün diyecek, hasret kaldı size diyecek.. belki binlerce yeminler filan edecek… sen bundan sonra cemaate oynayacağı oyunlara kafa yor.. tamamen yok etmek için ikinci bir aşamaya geçecek.. buralara kafa yor, hayrın olsun insanlığa