YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN
İster yolda muz kabuğu görüp “Eyvah! Yine düşeceğim” diyen Temel fıkrasını baz alın, isterseniz Albert Einstein’e atfedilen (gerçi Ona ait olmadığını iddia edenler de var) “Aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek deliliktir” sözünü referans alın sonuç değişmiyor.
Türkiye yeniden büyükçe bir deli gömleği giyiyor ve bu yolun sonunda olacak olanlar hiç de hoş değil.
Konumuz Türkiye-Rusya ilişkileri.
Daha doğrusu Erdoğan ve oligarklarının Ukrayna’nın işgaliyle başlayan süreçten istifade edip ceplerini doldurma çabaları.
Önceki yazı ve yayınlarımda anlattım.
ABD önderliğinde ve çoğunluğu AB ülkeleri olmak üzere onlarca ülke Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında kapsamlı bir yaptırım paketini yürürlüğe koydu.
Putin’in oligarklarından Rusların büyük şirketlerine kadar geniş bir yelpazeyi etkileyen yaptırımlara Türkiye katılmadı.
Türkiye’nin her iki ülkeye de sınır komşusu olması gibi gerekçelerle Ankara’nın yaptırımlara katılmaması başta ABD olmak üzere AB başkentlerinde ‘kabul edilebilir’ görüldü.
Tıpkı İran ambargosunda olduğu gibi.
Ancak Ankara kendisine tanınan bu istisnaları yine istismar ediyor. Zira AB limanlarında demirli lüks Rus teknelerine el konurken Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu açıkça çağrı yaptı ve “kapımız tüm Ruslara ve şirketlerine açıktır” dedi.
Ankara’nın bu ‘sıcak daveti’ karşılıksız kalmadı ve bir çok Rus oligark soluğu Türkiye’de aldı. Binlerce Rus Türk bankalarında hesap açtırdı.
Son bir kaç haftada yoğunlaşan bu trafik ise ABD tarafından çok yakından izlendi. Hatta ABD Hazine Bakan Yardımcısı Wally Adeyemo 22 Haziran’da bizzat Ankara’ya gitti ve AKP yönetimi ile konuştu.
Amerikanın mesajı netti; Rus ambargosunu delecek faaliyetlerden kaçının !
Bu noktada önemli bir ayrıntıya dikkatinizi çekeyim.
ABD Hazine Bakan Yardımcısı okyanusu aşıp Ankara’ya gitmek yerine mesajını elektronik ortamda da iletebilirdi.
Ama onun yerine bizzat gitmeyi tercih etti. Bu hareketin diplomasideki anlamı büyük.
Ademeyo’yu bizzat Ankara’ya uçuran olay ise kendisinden 8 gün önce Ankara’ya gelen çok önemli bir ‘konuk’tu.
Rusya Federasyonu Başbakan Yardımcısı Aleksey Overçuk Ankara’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile özel bir görüşme yaptı. Görüşmeye dair hiçbir açıklama yapılmadı ama o görüşmenin ABD’lilerin dikkatin kaçmadığını söylemek mümkün.
Ademeyo Ankara’ya gidip bizzat “Yaptırımları delecek adımlardan kaçının, Rus Oligarkların güvenli havzası olmayın” dedi.
Fakat Ankara’nın pek oralı olmadığı takip eden günlerde görüldü.
5 Ağustos Soçi zirvesinden sonra Türkiye’ye dönerken beraberindeki gazetecilere konuşan Erdoğan Rusların enerji ve bankacılık sektöründe büyük yatırımlar yapacağını açıkladı.
ABD tarafı uyarılarını sürdürdü ve Ademeyo bu kez telefonla aradı.
19 Ağustos’ta yapılan görüşmede Türk mevkidaşı Yunus Elitaş’a uyarılarını yenileyen Ademeyo bir adım daha attı ve 22 Ağustos’ta Amerikan Ticaret Odası’na bir mektup gönderdi.
Mektupta yaptırım altındaki Rus şirketleriyle işbirliği yapmanın ağır sonuçları olacağı hatırlatıldı ve mealen “hem Ruslarla hem Batı ile olmaz” uyarısı yapıldı.
ABD’nin etkili gazetelerinden Wall Street Journal’de çıkan bir habere göre Ademeyo aynı mektubu Türkiye Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD)’a da yollamış.
Özetle ABD ısrarla diyor ki “Ruslarla işbirliği yapıp yaptırımları-ambargoları delmeyin, Türk finans sistemini ve şirketlerinin istismar edilmesine izin vermeyin”
Görünen o ki Erdoğan rejiminin bu uyarıları dikkate alacağı yok.
Çünkü Erdoğan’ın seçime giderken nakit paraya ihtiyacı var. Bu ekonomi ile sandıktan çıkamayacağını biliyor ve ‘para gelsin de ne olursa olsun’ modunda.
O yüzden ABD başta olmak üzere AB başkentlerinden gelen uyarılara kulak tıkamış gözüküyor.
Peki bu durum beraberinde ne getirir?
Müneccimlik yapmamıza gerek yok. Çünkü elimizde çok somut bir örnek var.
ABD ZARRAB VE HALKBANK İÇİN DEFALARCA UYARMIŞTI
Reza Zarrab ve Halkbank örneği bugün yaşananlara çok benziyor. İran’a yönelik ambargoda Türkiye’ye istisna tanınmıştı.
Ama Erdoğan ve bakanları İran ile ticaret yapıp ülkeyi kalkındırmak yerine ceplerini doldurmayı tercih edince tarihin en büyük skandallarından birisi oldu.
Reza Zarrab’ın önüne yatan bakanları, Erdoğan’a ve bakanlarına giden rüşvetleri ve yaşanan tüm rezaleti zaten biliyorsunuz. Merak eden ya da hatırlamak isteyenler için New York’taki mahkemeyi hem yazılı hem de görüntülü olarak gün gün anlatmıştım.
Burada dikkat çekmek istediğim nokta şu;
Biz bu filmi yani Türkiye’nin ambargo delmesini ve Amerikalıların ısrarla uyarmasını görmüştük.
Reza Zarrab’ın Halkbank’ı kevgire çevirip Türkiyeyi kara para aklama cennetine çevirdiği dönemlerde ABD uyarı üzerine uyarı yapmıştı.
Hatta Zarrab’ın tanık olarak dinlendiği Hakan Atilla davasında dönemin ABD Hazine Bakanlığı Terörizm ve Finansal İstihbarat’tan sorumlu Bakan Yardımcısı olan David Cohen tanıklık yapmıştı.
Cohen’in görev alanı kara para aklanması, terörizmin finansmanı ve ABD yaptırımlarıydı ve bu kapsamda 2011, 2012 ve 2013’te Türk muhataplarına ‘yaptıklarınızı görüyoruz, yapmayın’ uyarısını bizzat yapmıştı.
Mahkemede tanıklık yapan Cohen Zarrab üzerinden yapılan kara para aklama faaliyetlerini ve Türk bankalarının rolünü bildiklerini bizzat Ali Babacan ve Halkbank yetkililerine söyledi.
Hatta bunu yazılı olarak da yaptılar. Ancak Erdoğan ve AKP kabinesi bu uyarılara kulak tıkadı.
Zarrab’tan rüşvet alıp Halkbank ve Türkiye’nin istismar edilmesine göz yumdular.
Sonrasında neler olduğu ortada.
Erdoğan ve yakın çevresinin cepleri dolup taşarken Türkiye milyarlarca liralık zarara uğradı. Zarrab’ın rüşvet kayıtları New York mahkemesinde dinletildi ve Türkiye’nin itibarı beş paralık oldu.
Dahası Zarrab Amerikanın elinde ve bülbül gibi şakıyor. Erdoğan ise Zarrab’ı oradan alabilmek için ‘her şeyi’ vermeye hazır.
Özetle; Erdoğan ve kabine üyelerinin para zaafı Türkiye’nin başını yeni ve daha büyük bir belaya sokuyor.
ABD ise uyarılarını Zarrab örneğinden farklı olarak açıktan ve medya aracılığı ile yapıyor ki sonra “biz duymadık, haberimiz yoktu” denmesin istiyor.
Yani aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar bekleyenlerdenseniz şimdiden geçmiş olsun.
Son bir not; üzerinde çalıştığım bir dosya Türkiye ile işbirliği yapan Rus şirketlerinin çoktan ABD’nin radarına yakalandığını gösteriyor.
Önümüzdeki günlerde ABD yaptırım listesindeki bir şirketin Türkiye’de nasıl yatırımlar yaptığını belgeleriyle anlatacağım.
iyi de, Zerrab da yakaladilar da ne oldu ki?
TR ye bu cesareti veren Amerikanin, beceriksizligi mi desem caresizligi mi desem…, Hala Halkbank davasinin kararini veremeiyorlar, kim takar boyle Amerikayi!!