YORUM | ERKAM TUFAN AYTAV
Aklıma takılan iki büyük soru vardı gündeme getirmek istediğim.
Birincisi, nasıl oluyor da uluslararası büyük şirketler teker teker ülkeyi terk ederken, ülke bir kaosa giderken hala sıcak para gelebiliyor bu ülkeye?
Kaynağı, kimliği belirsiz bu paralar kimindir? Kim parasını kaybedeceği bir ülkeye sokar ki? Ekonomik bir kârlılık yoksa bu paraların sahiplerinin esas amacı nedir? Erdoğan’ın yurt dışına taşıdığı paralarla izah edilemeyecek bir durum var ortada.
İkinci soru da şu:
Erdoğan’a “Sen halifesin, Mehdisin, ahir zamanda Ortadoğu’da çıkacak olan büyük savaştaki İslam ordusunun halifesi, komutanı sensin” diyerek gaz verenler, ‘hadi koçum yürü, gir Suriye’ye’ diyenler kimler ve amaçları ne?
Bu sorulara cevap bulmak amacıyla, ‘30 Dakika’da peşi sıra iki program yaptım.
İlkinde konuğum Ekonomi yazarı Harun Odabaşı’ydı, ikincisi ise Armageddon kitabının yazarı Aydoğan Vatandaş’tı.
İki soruya da ‘önemli oranda’ cevap bulduğumu söyleyebilirim.
Erdoğan’ın çılgınca işler yapabilmesi için iki şeye ihtiyacı vardı. Birincisi paraya, ikincisi de motivasyona.
Sıcak para girişleri ile geçici de olsa ekonomik anlamda rahatlatılmış Erdoğan’a çılgınca adımlar attırmak mümkündü. Bu paralar ile bu sağlanmaktaydı.
Motivasyon olarak da kendisini Allah tarafından seçilmiş, Âlem-i İslam’ın ahir zamandaki kurtarıcısı, halifesi görmesi olarak belirlenmişti.
Büyük devletlerin araştırmalar yaparak liderlerin zaaflarını tespit edip istedikleri gibi yönlendirebildiklerini yayında Aydoğan Vatandaş çok güzel izah etti.
Geçmişten buna bir de örnek verdi. Enver Sedat’ın şişmiş egosuyla ABD’nin nasıl oynadığını detayları ile anlattı.
Benzer bir egoya Erdoğan da sahip. Bu kez oyunun, Enver Sedat’a yapıldığı gibi seküler şişirmeler ile değil, dini motifler ile oynandığını düşünüyorum.
Erdoğan’ın da zaten bu tür şişirmelere zihin yapısı ve karakteri ile müsait.
Daha 1990’lardan itibaren bu tür telkinlere açık bir yapısı vardı. “Beldetün Tayyibetün” hadisi ile İstanbul’a Belediye Başkanı olması arasında ilahi bir ilişkinin varlığı o dönemlerde de kendisine telkin edilirdi.
ERDOĞAN NASIL GAZA GELİYOR?
Ancak son birkaç yıldan bu yana bu telkinler yeni baştan hortladı. İnternette bunların pek çok örneği var.
“Halife Rum ordusu ile Şam’a savaşa gidecek.”
“Son savaş Türkiye’deki Halife’nin önderliğinde olacak.”
“Erdoğan’ın ortaya attığı 2023 Rabbi’nin bir işareti.”
“Muhyiddin-i İbni Arabi, Erdoğan’ı işaret ediyor.”
Özellikle bu sonuncusu tam bir komedi. Muhyiddin-i İbni Arabi’nin kaleme aldığı Şeceretül Numaniye kitabında Erdoğan’a işaret varmış.
Kitapta bahsi geçen cümleler şunlarmış:
“Onun ölümünden sonra (burada onun derken Necmettin Erbakan’a işaret varmış) hilafetin merkezinde büyük sarsıntılar olur ve diyarlar yerle yeksan olur. Kısa bir süre sonra da Müslümanların üzerine feci katliamların vukuu bulduğu savaş çıkar. Tam bu esnada Allah’ın izni ile necm eden adamın (yani Necmeddin Erbakan) öğretilerini üstlenen bir komutan Müslümanlardan bir ordu teşkil eder. Kudüs feth olunur.”
Elbette buradaki komutandan kasıt Erdoğan’mış.
Bu telkinlerin yapıldığı sitelerin MİT tarafından hazırlatıldığını düşünüyorum.
Bu telkinlerin hedef kitlesinin okumayacağı düşünülerek bir de seslendirme yapılmış. Seslendirmede kullanılan Osmanlıca kelimelerin yanlış telaffuz edilmesi dikkat çekici. Belli ki bu konulardan uzak psikolojik harekat uzmanları tarafından hazırlanıyor.
Peki Erdoğan bu gazı gerçekten yiyor mu?
Görünen o ki, bunlara inanıyor.
Bu iddiaları asla yalanlamıyor ve olumsuz tepki de vermiyor.
“Allah’ın bütün vasıflarını üzerine toplamış lider” ifadesine bile tepki vermemişti.
O gazla “Şam’a girip, Mehdi’nin ordusu ile Kudüs’ü alacak anlaşılan.”
Aydoğan Vatandaş ile yaptığım programın sonunda Diyanet İşleri Başkanlığına bir de soru sormuştum. Halife, Mehdi, Zeytin Dalı Operasyonu ile ahir zamanda çıkacak büyük savaş iddialara ne diyorsunuz diye. Hala bir cevap gelmedi.
Fethullah Gülen’i karalamak için saçma sapan iftiralarla dolu rapor hazırlayan Diyanet bu soruma cevap verebilecek mi bakalım.
Hülasatü’l hülasa:
Erdoğan’a operasyon çekiliyor, ülke iç savaş ve bölünmeye kadar gidebilecek bir felakete sürükleniyor.
Manzara, Bremen mızıkacısını ve peşinden gidenleri andırıyor.
Bu yazdıklarımı uçuk senaryolar olarak görebilirsiniz.
Ama başta sorduğum iki sorunun bendeki cevabı şimdilik böyle…
https://www.youtube.com/watch?v=w97xVsKDJMI
Erkam bey ben yorum için yazmıyorum. Zaten siz gayet muknî şekilde yazmışsınız. Sadece bir mesel olarak verdiğiniz Bremen Mızıkacıları örneğini yanlış hatırladığınızı düşünüyorum. Galiba “Fareli Köyün Kavalcısı” hikayesini örnek verecektiniz. Çünkü o hikaye uyar ancak anlattığınıza. Bremen Mızıkacıları farklı bir temaya örnek olabilir. Sanırım bir sürçme oldu