Erdoğan’a, Bahçeli ve Trump kuşatması

M. AHMET KARABAY | HABER YORUM

Türkiye ilginç ve heyecan verici bir döneme giriyor. “Zaten yıllardır adrenali yüksek yaşıyoruz, daha ne kadar heyecan verici olacak?” demeyin sakın. Fragmanlarını izlediğimiz ve “Bu izlediklerimizle ne anlatılıyor?” diye şaşırdığımız dönemin kapısı yeni aralanıyor.

İsterseniz önce dışarıdan bakıp öyle içeriye dönelim. Beştepe Sarayı, sırf Joe Biden, Erdoğan’ı Beyaz Saray’a davet etmedi diye Cumhuriyetçi lider Trump’ın gelmesini arzu etti. Sadece içten istemek değil, Beştepe’nin beslemesi kimi iş insanları aracılığıyla Trump’ın kampanyasına bağışlar yaptırdı. 5 Kasım seçimlerinde sandıklar açılırken Trump’ın seçildiğine en çok sevinen iki merkez vardı. Biri Tel Aviv/Kudüs diğeri Ankara, daha doğrusu Beştepe Sarayı.

Önümüzdeki dönem Tel Aviv/Kudüs’ün daha çok sevindiği ama Ankara’nın giderek daha çok hayal kırıklığı yaşadığı gelişmelere şahit olacağız. Bir olay iki olay değil. Her yeni gelişme bir öncekini gölgede bırakacak.

TRUMP’IN KABİNESİ İSRAİL DOSTU, ERDOĞAN DÜŞMANI

Trump’ın şekillenmeye başlayan kabinesine göz atmak, Beştepe Sarayı’nın yaşayacağı hayal kırıklıklarını anlamak için  yeterli. Kampanya boyunca Trump’a en büyük desteği veren teknoloji milyarderi Elon Musk’ın, girişimci Vivek Ramaswamy ile birlikte “DOGE” diye kısaltılan yeni ihdas edilen Hükümet Verimlilik Bakanlığı’na getirilmiş olması, Beştepe’nin belki tek tesellisi olacak.

Savunma Bakanı Pete Hegseth: FOX TV’de program yapımcısı. Ordudan binbaşı olarak ayrılan Hegseth, Irak ve Afganistan savaşlarına katıldı. En belirgin özelliği ise İsrail destekçisi olduğunu her fırsatta ifade etmesi.

Dışişleri Bakanı Marco Rubio: Çin ve İran konusunda şahin tavırlarıyla biliniyor. ABD’nin küresel liderliğini daha güçlü şekilde sürdürmesi gerektiğine inananlardan. “Otoriter rejimleri bundan vazgeçirmeli” diye dile getirdiği tavırları Ankara’nın uykularını kaçıracak. Rubio’yu 2022’de ABD Senatosu’nda Erdoğan aleyhtarı hazırlanan mektubun imzalanması için özel çaba harcamasıyla hatırlıyoruz. İsrail’in en güvendiği isimlerden birisi ve Hamas’ın bütün destekçilerine karşı sert tavır alınması yolunda bakan olacağı söylendikten sonra açıklamaları var.

CIA Direktörü John Ratcliffe: 2015-2020 arasında Temsilciler Meclisi’nde görev yapan Ratcliffe, Biden’ı İsrail’i yeterince desteklemediği için en sert şekilde eleştirmesiyle tanınıyor.

Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz: George W. Bush ve Barack Obama yönetimlerinde Savunma Bakanlığı’nda politika danışmanlığı yaptı. Türkiye’nin Rusya’ya yakınlaşmasına karşı çıkan ve bundan dolayı NATO üyeliğinin tartışılması gerektiğini dile getiren eski bir asker.

Ulusal istihbarat Direktörü Tulsi Gabbard: Muhalefeti kişisel düşmanlıkla birleştiren Gabbard’ın Erdoğan için kullandığı ifade aynen şöyle: Erdoğan halifelik kurmak isteyen İslamcı bir megalomanyak.

ABD’nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee: Eski Arkansas Valisi. İsrail’in Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze’deki işgal politikasını açıktan destekliyor. Dahası Filistin diye bir yer olmadığını, Batı Şeria’nın da ilhak edilmesi gerektiğini dillendiriyor.

Trump’ın yeni oluşturmakta olduğu kabine, İsrail dostu ve kişisel olarak Erdoğan düşmanı isimlerden derleniyor görüntüsü veriyor. “Hepsini boş geçin. Reis’in Trump’la kişisel dostluğu bütün bunları aşar” derseniz, benim size diyebileceğim tek bir şey var:

Bu kadar iyimserlik Amerikalı yazar Eleanor H. Porter’ın çocuk kahramanı Pollyanna’da bile yoktu.

BAHÇELİ SÖZLERİNİN ARKASINDA, ERDOĞAN ZORDA

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’de yaptığı Öcalan çıkışı, Erdoğan kuşatmanın iç halkası olarak işaret fişeği niteliğinde olduğu gün geçtikçe daha net ortaya çıkıyor. MHP kurumsal kimliğiyle önceki gün bazı televizyonlarda Bahçeli’nin çıkışını anlatan bir reklam filmi yayınlandı.

Aslında bu reklam filmi 2017’de Anayasa referandumunda Bahçeli’nin niçin Erdoğan’a destek verdiğini anlatmak amacıyla hazırlanmıştı. Şimdi henüz seçim ortamı yokken ve hiçbir partinin giriştiği bir reklam çalışması bulunmazken bu reklam filminin tekrar bir bütçe ayrılarak izleyiciye sunulması çok önemliydi.

Önce “Çırpınırdı Karadeniz”, sonra da güftesi “Muradî” mahlasıyla yazan Osmanlı hükümdarına ait olan “Uyan Ey Gözlerim Gafletten Uyan” diyen eviç makamındaki ilahiyle devam eden müziğin tercih edilmesi bile seyirciye/seçmene bir mesaj olarak seçilmiş durumda.

Bahçeli, “PKK lideri Abdullah Öcalan gelip Meclis’te konuşsun ve PKK’nın eylemlerine son verdiğini açıklasın” diye özetlenebilecek çıkışını 15 gün içinde 3 kez tekrarladı. Bilindiği gibi AK Partili kaynaklar, Bahçeli’nin bu çıkışından Erdoğan’ın haberi olmadığını ısrarla dile getirdiler.

Devlet Bahçeli, son çıkışında Kürt-Türk çatışmasının önüne geçmek amacıyla çıtayı Beştepe Sarayı’nın bile havsalasının alamayacağı bir yüksekliğe koydu. Erdoğan’ın şahsi ihtirası yüzünden ülkeyi sürüklediği uçuruma son verilmesi için “Şah” demeden önceki son hamlesini yaptı.

“Öcalan Meclis’te konuşsun!” diye ısrar ederek ringde rakibinin yüzünde yara açan boksörün hep aynı noktaya vurması gibi aynı yere vuruyor. Bahçeli erken seçim ister mi, isterse ne zaman ister buna ilişkin bir öngörüm yok.

Bu konuda bildiğim bir gerçek var. Devlet Bahçeli, partinin kurulduğundan bu yana “kilit parti” olma konumunu koruyor. Yüzde 10 dolayındaki oyu ile Türkiye’de siyasete yön veriyor. “Hodri meydan” diyerek erken seçimin kapısını açacağı tarih, Erdoğan’ın tarihe gönderileceği tarih olacak gibi görünüyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin