HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Türkiye bir süredir seçimi konuşuyor. Muhalif kesimde insanların önemli kısmı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir yolunu bulup sandıktan kaçacağı düşüncesinde. Ben ise Erdoğan’ın asla sandığa gitmekten kaçmayacağı görüşündeyim.
Türkiye seçim sath-ı mailine girdi. (Seçim sath-ı maili, serbest çevrilmiş karşılığı ile seçim ortamı demek. Seçim sath-ı mahalli yanlış bir kullanış.) Seçimin erkene alınmaması halinde en geç gelecek yıl Haziran ayında sandık halkın önüne konmuş olacak.
Şu sıra farklı nedenlerle toplumun çok değişik kesimleriyle görüşüyorum. Üç beş cümlelik giriş faslından sonra konu ekonomiye ve oradan seçime geliyor. İktidar yanlıları; şu sıralar 1977 seçimlerine girmiş Adalet Partili seçmen halet-i ruhiyesine bürünmüş durumda.
O kadar eskiyi hatırlamayanlar için biraz daha yakından örnek vereyim. AK Partililer, 1995 seçimlerine girmiş ANAP, ya da 2002 seçimlerine girmiş DSP seçmeni görünümünde. Bugüne kadar savundukları tek şey Ali Cengiz oyunu ile ekonomide sağladıkları kısmî bir istikrar havasıydı.
Şimdi Beştepe Sarayına hortum bağlayanlar dışındakilerin neler çektiğini halkın geneli yaşıyor. Ülkenin içine sürüklendiği ekonomik sıkıntıdan, hortumsuz AK Partili seçmen de etkilenmiş durumda.
Beştepe ve etrafında kümelenenler, tabloyu ne kadar farklı yansıtırlarsa yansıtsınlar toplumun sıkıntı çeken kesimi neler yaşadığını çok biliyor.
Halen Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğunda tutulan Nurettin Nebati’nin 27 Aralık 2021’de söylediği, “Bir uyuyun 6 sonra uyanın Türkiye çok farklı bir noktaya gitmiş olacak” dediği tarihin dolduğu gün topa birinci isim girdi.
Erdoğan, kabine toplantısı sonrasında enflasyondan dolayı yoksullaşan halka, “Enflasyonda yükselişin yükünü bir müddet daha yüklemek zorunda kalacağız. Milletimizden biraz daha sabır bekliyoruz” diyerek, umutları bir başka bahara taşıdı.
Erdoğan da bakanı Nebati gibi fazla uzun süre vermedi. Bir iki aylık ilave yaparak umudu ileri bir tarihe götürüp astı:
“2023’ün şubat, mart aylarından itibaren enflasyonu yeniden makul ve hızla daha da aşağılara indirebileceğimiz bir seviyeye çekmiş olacağız.”
ERDOĞAN’IN 28 YILDA OLUŞTURDUĞU KİTLE
Erdoğan gibi siyasilerin umudu tükenmez. Topluma, her zaman ve ortamda sunacakları bir umut bulurlar. Dahası buna inanacak kitle de oluştururlar. Bunu 2010’a kadar nispeten demokrasinin kuralları içerisinde gerçekleştirdi.
12 Eylül 2010 Anayasa Referandumundan sonra artık oyunu demokrasinin kuralları içinde oynama gereği görmesine ihtiyacı kalmadı. Yüzündeki maskı çıkardı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu günlerde ortaya koyduğu kurallara geri döndü.
Erdoğan, belediye başkanı olduğu tarihten bu yana geçen 28 yılda, sadece para havuzu oluşturmadı, aynı zamanda kendisine inanan bir kitle de oluşturdu. Erdoğan onları besledi, onlar Erdoğan’ı. Beştepe’nin mukimi, bir süredir devşirdiği güçle kendini farklı bir hedefe kilitledi.
Bu çerçevenin içinde bir de oy hedefi var. Saray, artık bugüne kadar alınan oy oranının çok üzerinde bir rakamı hedefliyor.
DÜNYADA DİKTATÖRLERİN ALDIKLARI OY ORANLARI
Saray’ın oy hedefi konusuna devam etmeden önce geniş bir parantez açıp yakın geçmişin diktatörlerinin aldıkları oy oranlarını paylaşmak istiyorum. Uzaklardan yakına doğru geleyim.
KÜBA: Küba’nın “ebedi lideri” Fidel Castro’nun hayatı boyunca aldığı en yüksek oy oranı yüzde 99,3 idi. Kardeşi Raul Castro 2005’te aldığı yüzde 99,01 oy oranını, 3 yıl sonra rekora taşıdı. 2008 seçimlerinde ağabeyinin oy oranını aşarak 99,4’e yükseltti.
KUZEY KORE: Baba Kim Jong İl, ölmeden önce girdiği son seçim olan 2009’da oyların yüzde 99,98’ini aldı. Baba 2011’de ölünce yerine geçen oğlu Kim Jong Un, 2014’te yapılan parlamento seçimlerinde 21. yüzyılın oy rekoruna ulaştı. Yüzde 100 oyla meclise seçildi.
RUSYA: Putin, diktatörlerin içinde en mütavazı olanı. 2012’de devlet başkanlığı seçiminde yüzde 63,6 oy topladı. Bu 2004’teki ikinci başkanlık seçiminde aldığı yüzde 71 oyun bir miktar altındaydı. Önceki seçimlerde katılım oranı bazı sandıklarda yüzde 107’ye ulaştığı için, daha temkinli hareket etti. Ancak 2018 seçimlerine her türlü altyapıyı hazırlayıp gitti. Oy oranını yüzde 76,67’ye çıkararak kendi rekorunu kırdı.
2021 Nisan ayında yapılan değişiklikle Putin’in önü açıldı. Hazırlanan kanunu Putin imzalayarak yürürlüğe koydu. Ömrü vefa ederse 2036’ya kadar görevini sürdürebilecek.
TÜRKMENİSTAN: Türkmenistan, 1991’de bağımsızlığını kazanmadan önce Saparmurad Niyazov Komünist Parti Genel Sekreteri olarak ülkeyi yönetiyordu. Ülke bağımsızlığını kazandıktan sonra Niyazov bu kez seçilmiş devlet başkanı olarak ülkeyi toplam 21 yıl boyunca yönetti. 2006’da “Türkmenbaşı” unvanlı Niyazov’un 66 yaşında geçirdiği kalp krizi sonrası ölmesi ardından Kurbankulu Berdimuhamedov, ülkenin başına geçti.
Kurbankulu Berdimuhamedov, 2007’de yüzde 89,23 oy aldı. 2012’de yapılan seçimlerde oyların yüzde 97’sini alarak seçildi. Şubat 2017’de ise oylarını bir tık daha yukarı çıkardı ve yüzde 97,69’a ulaştı. Nisan 2022’de de görevi oğlu Serdar Berdimuhamedov’a devrederek hanedanlığa dönüştürdü.
MISIR: Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat’ın 1981’de bir suikast sonucu öldürülmesinden sonra yerine yardımcısı Hüsnü Mübarek getirildi. Mübarek, 1987’de girdiği seçimde yüzde 97 oy aldı. 1993’te oyu bir miktar gerileyerek yüzde 96,3’e düştü. Mübarek, iktidarda iken son yapılan seçimde, her 100 Mısırlıdan 88,7’sinin oyunu topladı.
IRAK: Saddam Hüseyin, 24 yıl yönettiği Irak’ta 2002’de devrilmeden önce yapılan seçimlerde, kayıtlı 11 milyon 445 bin seçmenin tamamının oyunu alarak yeniden 7 yıllığına devlet başkanlığına seçildi. Seçimlerin ardından açıklama yapan Devrim Komuta Konseyi Başkan Yardımcısı İzzet İbrahim, “Irak’ın sadece dışarıda muhalifleri vardır” açıklamasını yaptı.
SURİYE: Baba Hafız Esad, Suriye’de 30 yıl boyunca tek adam oldu. 2000’de ölmesi üzerine oğlu Beşar Esad görevi devraldı. Beşar Esad, 2005 ve 2007’de yapılan seçimlerde fiks menü oy aldı: Yüzde 97,6. Diktatörlük suçlamaları üzerine 2014’te çok adaylı seçimler yaptı. Bu kez oyların yüzde 88,7’si ile seçildi.
2021 Mayıs ayında yapılan seçimler, yine çoklu adayın katılımıyla gerçekleştirildi. Esad bu kez oyların yüzde 95,1’ini alarak aynı göreve yeniden getirildi.
ERDOĞAN’IN HAYALİNDEKİ OY ORANI
1954 doğumlu Tayyip Erdoğan, 70 yaşına cumhurbaşkanı olarak girmek istiyor. Eğer 2023’te yeniden seçilirse 2032’ye kadar görevde kalmanın altyapısı hazırlanmış durumda. Meclis Adalet Komisyonu Başkanı AK Partili Yılmaz Tunç, “2023’te seçilirse, 2028 yılındaki seçimler öncesinde, meclisin erken seçim kararı alması durumunda, Erdoğan yeniden aday olabilir ve 2032 yılına kadar Cumhurbaşkanlığı yapabilir” diye bunu açıklamıştı.
Erdoğan, seçim kanununda yaptırmak istediği değişiklikle “dostu” Putin gibi önünü açmanın alt yapısını hazırladı.
Dünyadan örnekleri vermemin sebebi şu, Erdoğan bundan sonra kendisini yeni bir lige taşımak istiyor. Yukarıda örneklerini verdiğim oy oranı ligi.
Pek çok kişi, Erdoğan’ın sandığa gitmeyeceğini iddia ediyor. Sandığa gitmemek için ülkeyi savaşa bile sokabileceğini söylüyorlar.
Ben de ülkeyi savaşa sürüklemekten çekinmeyeceğine inananlardanım. Ama bu sandığa gitmemek için değil. Tam tersine sandıktan daha fazla oy alabilmek için savaş çıkarmak istiyor. Savaşı gerekçe göstererek daha fazla karartma yapacak ve özgürlükleri daha fazla kısacak.
Erdoğan gibi liderler, tek meşruiyet kaynağı olarak sandığı görürler. Hiçbir diktatör, meşruiyet kaynağını kaybetmek istemez. Bundan dolayı da sandıktan kaçması söz konusu olamaz.
şimdiye kadar yazılmış en realist yazı. gerçekleri kabul etmek lazım. nasıl kazanacağını çok iyi biliyorlar. şunu anlamak istemiyorsunuz, kötülüğü planlayan zihniyetle nasıl başa çıkacaksın?