ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın TBMM yeni yasama yılı açılış töreninde yaptığı konuşmayı izlerken kafam karıştı. Hatta bir ara, “Nasıl yani!” dedim. Başkanlık sistemi sonrasında tamamen işlevsizleşen, ne iş yaptığı bile bilinmeyen TBMM’de alıştığımız cümleleri tekrar eden Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde İsrail’in Lübnan’dan sonraki hedefinin Türkiye olduğunu iddia etti.
İfadeleri aynen şöyle: “Vaad edilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır. Netanyahu hükümeti Anadolu’yu da içine alan bir ham hayal kurmakta.”
Evet aynen böyle dedi…
Siyasal İslamcılar Arz-ı Mev’ud hikayelerinden çok ekmek yediler ama bunu TBMM kürsüsünden, hem de Erdoğan’dan dinlemek biraz tuhaf geldi. Gerçi aynı iddia bir gün önce de TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından da dillendirildi. Yani İsrail’in Türkiye’yi işgal edeceği iddiası spontane söylenmiş değil. Görünen o ki üzerinde çalışılmış bir politika.
Peki benim kafam neden karıştı?
Kafa karışıklığı ifadesi tabi ki ironi. Çünkü karşılaştığımız tablonun sözlükteki karşılığını ifade etmek pek şık olmaz. Şöyle ki; 28 Temmuz’da AKP Rize İl Başkanlığı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da (İsrail’i kastediyor) yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok.“ dedi.
Yani Erdoğan şunun şurasında daha iki ay önce İsrail’i ‘fethe’ gidiyordu. Şimdi ise İsrail’in Türkiye’yi işgal etmesinden bahsediyor. İşin askeri kapasite ve stratejilerini geçtim; bu nasıl bir dış politika söylemidir, anlamak mümkün değil.
Fena halde sıkışmış durumda!
Aynı şey Yunanistan ile de yaşandı.
Erdoğan her fırsatta Yunanistan’ı tehdit ediyor, “Bir gece ansızın gelebiliriz!” diyordu. Gerçi daha sonraları “Ben onu ülke güvenliğimizi tehdit eden terörist unsurlara söyledim.” deyip kıvırdı ama olsun.
AKP kitlesi ‘bir gece ansızın’ Yunanistan’a çıkarma yapmanın hayalini kurarken Yunan sahil güvenlik botları Türkiye kıyılarında tur atmaya başladı. Sınır ihlalini filan geçtik neredeyse karaya çıkıp selfie çekecekler!
Tamam, “İhlal yapan askerleri vurun!” demiyoruz ama bu çelişkiye dikkat çekmek gerekmiyor mu?
Böyle bir savrulma pek görülmüş bir şey değil.
Ülkede medya ve muhalefet olmadığı için kimse “Bir iki ay önce İsrail’i işgale gidiyordun, şimdi işgale gelecekler diye korku pompalıyorsun. Bu nasıl bir dış politika?” diye sormuyor.
Peki Erdoğan adeta Netanyahu’yu yardıma çağıran açıklamayı neden yaptı?
Cevap basit aslında. Erdoğan, fena halde sıkışmış halde. Bakmayın asıp kesen söylemlere. Filistin sorununda masada değil. Bölgede çok önemli gelişmeler yaşanıyor ama Erdoğan ve Türkiye’yi ciddiye alan yok.
Ülke içinde de tablo parlak değil. Ekonomiyi toparlayamıyorlar. AKP’deki erime CHP lideri Özgür Özel’in canhıraş desteğine rağmen önlenemiyor. Erdoğan’ın bir düşmana ihtiyacı var ve ‘dış güçler‘ söylemiyle safları sıklaştırma amacında.
Erdoğan ailesinin İsrail’le ticareti tam gaz devam
Tabi ki İsrail’in Türkiye’yi işgale gelmeyeceğini biliyor. Ama söylemi bile AKP tabanında iş yapıyor. Bu arada Türkiye’de kimse dile getirmiyor ama ABD’den yansıdığı şekliyle söyleyeyim; bütün aksi söylemlere rağmen Erdoğan ve AKP’nin İsrail’le ilişkileri tam gaz sürüyor. Özellikle askeri ve istihbari anlamda.
Ticari konular zaten malum. Erdoğan’ın oğlu, kardeşi ve önde gelen AKP’lilerin gemileri vızır vızır çalışıyor. Damadı Selçuk Bayraktar’ın şirketi de İsrail’le ortaklaşa fuar organize ediyor. İsrail uçakları Gazze’yi bombalarken uçak yakıtları Türkiye üzerinden gidiyordu.
AKP ile İsrail’in yakın iş birliğine dair listeyi uzatmak mümkün. Erdoğan her zaman yaptığı gibi bir yandan ticaret yapıp para kazanırken öbür yandan anti-İsrail bir söylemle Bülent Arınç’ın tabiriyle seçmeni ütüyor.
Şundan emin olabilirsiniz; İsrail, Türkiye’ye yönelik bir hamle, Netanyahu Erdoğan’ı hedef alan bir açıklama yapsa en çok AKP’liler mutlu olacak. Kısacası Türkiye siyasetinde yıllardır gördüğümüz ikiyüzlü politikanın bir başka versiyonu ile karşı karşıyayız.
İkiyüzlü politika ifşa oldu!
İki yüzlü politika bahsini açınca Devlet Bahçeli ve Özgür Özel’in dün TBMM’de yaptıkları ibreti alem muhabbeti anmamak olmaz. Siyasilerin atışmasına alışığız ama dün dinlediklerimiz gerçekten başka bir seviyeydi. En tecrübeli siyasi yorumcular bile “Yok artık!” demek durumunda kaldı.
🔴 Devlet Bahçeli’den Özgür Özel’e: “Üzülme, bazen siyaseten söylememiz gereken şeyler oluyor!” https://t.co/o330TAa3fZ https://t.co/4mkRtAKDp2 pic.twitter.com/yrVsQeqMVs
— Tr724 (@Tr724) October 1, 2024
Hem görmemiş olanlara anlatma, hem de tarihe not bırakma adına kısaca özetleyelim…
Yaşlı ve öfkeli MHP lideri Devlet Bahçeli, dünkü grup konuşmasında TBMM kürsüsünden önüne geleni tehdit etti. Tamam Bahçeli eskiden de mütebessim biri değildi ama Ankara’nın göbeğinde uyuşturucu satıcılarına infaz ettirilen Ülkü Ocakları eski başkanı Sinan Ateş suikastinin MHP Genel Merkezi’ne uzanması onu çok gerdi.
Hem sağlığı hem siniri bozuldu.
Önüne geleni açıkça hedef gösteriyor. Yeni yasama yılına giren TBMM’de parti grubuna hitap eden Bahçeli açtı ağzı yumdu gözünü. Hem ana muhalefet partisi CHP ve Halk Tv’yi açıkça tehdit etti. Özgür Özel’e “İddiaların da aynen şahsın gibi çürük!” dedi.
Fiziken ayakta zor duran hatta bu yüzden parti grup toplantılarını birkaç haftada bir yapan Devlet Bahçeli, “MHP’yi çiğnetmem, kapımızın önünde baykuş öttürmeyiz, akbabaların da kanatlarını yolarız!” dedi.
Merhum Sinan Ateş’in annesi için, “Yaşına başına bakmadan konuşmak bir hanfendiye yakışmamaktadır.” dedi. Akabinde de, “CHP ve Halk Tv ayağınızı denk alın!” dedi, gazetecileri tehdit etti.
Peki sırf ‘yalakalık’ olsun diye Bahçeli’nin tehditlerini ayakta alkışlayan MHP’lilere ne demeli?
Rejimi normalleştiriyorlar!
İktidar ortağı MHP böyle bir konuşma yapınca doğal olarak gözleri CHP lideri Özgür Özel’in yapacağı açıklamalara, göstereceği tepkiye odaklandı. Özgür Özel ise hiçbir şey olmamış gibi, yüzünde kendi destekçilerini bile rahatsız eden gülücüğü ile Bahçeli’ye gitti ve tebrik etti. Zaten bir süredir Erdoğan’ın stepnesi gibi davranıyordu, bu hareketiyle Bahçeli’nin de stepneliğine talip olduğunu gördük!
Bahçeli ise az önce ağır hakaretler etmemiş gibi CHP lideriyle el sıkıştı, gazetecilere ‘yumuşama’ mesajları verdi.
TBMM resepsiyonunda karşı karşıya gelen Özel ve Bahçeli sıcak mesajlar verip el ele kol kola konuştular. Bahçeliye göre o sözler siyasetin gereğiymiş, Özel’e göre de ‘abartamamak’ gerekiyormuş. Yani iki parti lideri, “Bakmayın birbirimize atıp tuttuğumuza! Bunlar siyaseten söylenmiş sözler; yoksa aramızda fark yok.” demiş oldular.
CHP lideri Özgür Özel’in o koltuk için birkaç gömlek hafif geldiğini görüyorduk ama kendisine hakaret, gazetecilerin tehdit edilmesine karşı güle oynaya ‘Üzmeyelim birbirimizi!’ modunda gezmesi fanatik CHP’liler için bile fazlaydı.
Kısaca, “Biz kürsüye çıkar ve siyasi çıkarlarımız için ülkeyi gereriz!” demişler. Öte yandan da nefret kusan rejimi normalleştiriyorlar. Asıl tehlike de bu; nefret kusan rejimi normalleştirmeleri, kanıksatmaları…
Senin analizin nedir hoca? Fırıldakların konuşmasını herkes biliyor. Sen kendi fikir ve düşüncelerini yazsana. Erdoğan nelanyahuyu yardıma çağırdımı diyorsun ama yazının konuyla çok ilgisi yok.
Arz-i Mevdud degil Arz-i Mev’ud