YORUM | M. NEDİM HAZAR
“Hayatımın baraj sorusu: Kemik kırığı mı
daha çok acı verir, onur kırığı mı?
Cevap: Kaçıncı kez kırıldığına bağlı.
Kemik kırığı ile duyulan acı birbiriyle doğru
orantılıdır. Kırığın şiddeti arttıkça acının şiddeti de
artar. Onur kırığı ile duyulan acı ise ters orantılıdır.
Darbe sayısı arttıkça hissedilen acı azalır,
hassasiyet tabakası kalınlaşır. Onur dumur olur.”
Ayfer Tunç-Yeşil Peri Gecesi
Francis Bacon, (Sakın ola ki 19. yüzyılda yaşayan İngiliz Ekspresyonist ressam adaşıyla karıştırmayın. Kendisi 16. yüzyılın ortalarında doğmuş, Kraliçe I. Elizabeth’e adalet bakanlığı yapmış Nicholas Bacon’un mahdumudur.) politikacıları aforoz ederken ilginç bir yaklaşım sergiler. Der ki; “İkiyüzlülük tabansızlara yaraşan bir davranış yolundan başka bir şey değildir; çünkü gerçeğin ne zaman söylenmesi gerektiğini bilmek, yeri gelince de söylemek, güçlü kafa isteyen bir iştir; dolayısıyla, küçük politikacılar büyük ikiyüzlülerdir.”
Bacon bu çarpıcı yaklaşımından sonra işi biraz daha ilerletir ve ikiyüzlülüğün bir tür beceriksizlik olduğunu söyler. Ona göre, gerçek ikiyüzlüler görünmez olanlardır. Şu çarpıcı cümle de onundur: “Hiç kuşkusuz, gelmiş geçmiş en etkili insanlar, davranışlarındaki büyük içtenlikle, açık sözlülükle, uyandırdıkları güvenle, dürüstlükleriyle ün salmış kimselerdir; ama böyle insanlar iyi eğitilmiş atlara benzer, nerede durulacağını, nerede dönüleceğini iyice bilirler. Durumun gerçekten kaçınılmaz kıldığı zamanlarda ikiyüzlülüğe başvursalar bile, işlerindeki dürüstlükleriyle içtenlikleriyle daha önceden kazanmış oldukları ün, bu davranışlarını hemen hemen görünmez kılar.”
Ne ki, kendini gizleyip örtmenin üç derecesi vardır.
Birincisi; kişinin hiçbir ilgiyi üzerine çekmediği, kim olduğunu belli edecek hiçbir ipucu vermediği durumlarda göze çarpan içine kapanıklık, çekingenlik, ağzı sıkılıktır, ikincisi; sözleriyle davranışlarıyla göründüğünden başka olmaya çalışan kişideki olumsuz nitelik, ikiyüzlülüktür. Üçüncüsü ise olumlu anlamda, insanın bile bile, direterek, gerçekte olduğundan başka görünmeye çalıştığı durumlardaki yapmacıktır.
Sık sık muhasebe yapmayan insan, aynaya bakmaktan kaçınan kişilere benzer. Kabul etmek gerekir ki, eğer ayna kullanmıyorsanız, görüntünüz hakkında rasyonel bir kanaatiniz olmadığı gibi, zamanla kendi ürettiğiniz imajiner görüntüleri şişirerek olduğunuzdan bambaşka şekillere evriltebilirsiniz.
Ayna kullanmayan kişiler için en iyi gizlenme bölgesi ensedir. Ensenize yerleştirdiğiniz her ne ise, belki de ömür boyu farkında olmadan yaşamanız gereken bir safranızdır. Hakikatler her zaman gürültülü olmazlar. Sessizse eğer yanından geçip gidersiniz.
Bahtsızsınızdır ama mutlusunuzdur da.
Hatta Kur’an-ı Kerim daha sert ifadeler kullanır bu konuda. Yusuf Suresi 105’te, “Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler.” denilmiştir.
Bazı müfessirler bu ayeti, “İnsanlar, üzerlerinden geçerler de bunlardan ibret almayıp yüz çevirirler.” şeklinde de tefsir etmiştir.
Bacon, ayrıca ikiyüzlülüğün faydalarından da bahseder; “İkiyüzlülüğün sağlayacağı büyük yararlar üçtür. Birincisi, insan bunlarla karşıtlarını uyutabilir sonra da baskın yapabilir, çünkü bir insanın niyetlerini uluorta yayması bütün düşmanlarına tehlike işareti vermesi demektir. İkincisi, insana benliğini koruyabilmesi için bir çekilme payı bırakmasıdır, çünkü niyetini uluorta söyleyen adam ya dediği işi başarmak ya da yenilmek zorundadır. Üçüncüsü, başka birinin içini daha iyi anlayabilmemizdir, çünkü açık yürekli bir kimseye hiç karşı koyan olmaz, tersine onu özgürce alabildiğine konuşturur, sözle eleştireceklerine kafaları içinde gizli gizli kıyasıya eleştirirler.”
Ünlü bir İspanyol atasözü vardır; “Bir yalan söyle, bir gerçek bul!”
Şüphesiz bu durum, aldanan, kendini kandıran karakterler ve sessiz hakikatler kombinasyonu için geçerlidir. Bir de madalyonun öteki yüzü vardır. Yani, gürültülü ve süfli hakikatler ile sahih karakterler. Bu durumda kahraman kurbana dönüşür birdenbire. Bu noktadan bakıldığında İspanyolların ataları hakkında ‘yanılmışlar’ diyebileceğimiz bir yere varırız. Sanki gerçeğin bulunmasında ikiyüzlülükten başka yol yokmuş gibi bir karamsarlık hakikatin bir parçasıdır sadece.
Devam edeceğiz…