Enis Berberoğlu gerçekten MİT tırlarından mı yatıyor?

Yorum | Bülent Korucu

Kadri Enis Berberoğlu, tanınmış gazeteci, yazar ve dokunulmazlık zırhı olan bir siyasetçi. CHP Parti Meclisi Üyesi, Genel Başkan Yardımcısı ve milletvekili olan Berberoğlu, Suriye’deki cihatçı gruplara silah götürdüğü iddia edilen MİT’e ait TIR’ların durdurulması görüntülerini Can Dündar’a verdiği gerekçesiyle tutuklandı. 14 Haziran 2017’den beri cezaevinde. Yeniden milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmiyor. Mahkeme, Berberoğlu’na 25 yıl hapis cezası verirken tutuklanmasına da hükmetti. Normal şartlarda parlamenterlerin yasama dokunulmazlığı var; soruşturma ve yargılama süreçlerinin vekilliği bitene kadar dondurulması gerekiyor. Ancak AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın HDP milletvekillerini tutuklayabilmek için gerçekleştirdiği geçici anayasa değişikliği CHP’li Berberoğlu’nun tutuklanmasının da yolunu açtı. HDP’lilerin tutuklanması için antidemokratik değişikliğe destek veren CHP ve Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kendi milletvekilinin de tutuklanmasına imza atmış oldu.

CAN DÜNDAR DIŞARIDA, BERBEROĞLU TUTUKLU!

Enis Berberoğlu, durdurulan MİT tırları görüntülerini eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a verdiği iddiasıyla İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandı. Aynı mahkemede Dündar da yargılanıyor. 92 gün tutuklu kaldıktan sonra Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru üzerine verdiği ihlal kararı sonrasında tahliye oldu. Hakkında yurt dışı yasağı olmadığı için Dündar ülkeyi terk edebildi.

Berberoğlu, 24 Haziran 2018’deki genel seçimde tekrar milletvekili seçildi. Hukukçuların ortak görüşü geçici maddenin kapsamından çıktığı yönünde. Fakat 15 Temmuz’dan sonra yeniden dizayn edilen Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi bu yöndeki talepleri reddediyor. AKP’nin 2005’te yasalaştırdığı Türk Ceza Kanunu’nu hazırlayanlardan Prof. Dr. İzzet Özgenç bu kararları yanlış buluyor. Özgenç şunları söylüyor: “Anayasaya eklenen Geçici Madde, bir genel düzenleyici hüküm değil; belirli fiillerle sınırlıdır. Bu durumda, Anayasa’daki ‘Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır’ hükmünün uygulama kabiliyeti bulacağında hiçbir kuşku yoktur. Yargıtay 16.Ceza Dairesi’nin kararında varılan sonucu hukuken doğru bulmamaktayız” dedi. Özgenç, Twitter hesabından yaptığı değerlendirmede Berberoğlu’nun yargılanabilmesi için hakkındaki dokunulmazlığın yeniden TBMM tarafından kaldırılması gerektiğini savundu.

Berberoğlu’nun Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuru da reddedildi. Oysa aynı mahkeme daha önce milletvekilleri Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’ın taleplerinde olumlu cevap vermişti. Aynı davada yargılanan Can Dündar’ın da AYM kararı ile tahliye edildiğini tekrar hatırlatalım. Bu çelişkili durum Erdoğan’ın MİT tırları haberi konusundaki öfkesine bağlanıyor. Ama gerçekte öyle mi? Haberin tıpatıp benzerini Cumhuriyet gazetesinden 15 ay önce yayınlayan Aydınlık gazetesi aynı öfkeden nasibini almıyor. Dündar ve Berberoğlu’na açılan davadan sonra oluşan kamuoyu baskısı üzerine Aydınlık hakkında da iddianame hazırlandı. Ancak ‘FETÖ bağlantısı olmadığı’ gerekçesiyle çok daha düşük cezalar talep edildi. Milletvekili Berberoğlu hızlı biçimde mahkum edilmesine karşın Aydınlık hakkındaki dava henüz başlamadı ve hiç bir sanık tutuklu değil.

SONER YALÇIN VE ERGENEKON BU İŞİN NERESİNDE?

Söz konusu çelişkiler Berberoğlu’nun başka bir öfkenin hedefi olma ihtimalini gündeme getiriyor. Soner Yalçın’ın şahsında belirginleşen başka bir hesaplaşma devam ediyor. Kavga aslında Ergenekon Davasında tutuklanan Yalçın’ın Hürriyet’teki yazılarına son verildiği 2011’lere dayanıyor. Yalçın, dönemin yayın yönetmeni Berberoğlu’nun bu kararını bir kan davası vesilesi yaptı. Ve her fırsatta onu Ergenekon diye anılan yapının hedefine oturttu. Berberoğlu’nun tutuklanması için de ilk kıvılcımı Yalçın ateşledi. Dündar’a haberi veren solcu CHP’linin Berberoğlu olduğunu ısrarla savundu. Bunun üzerine Soner Yalçın’ı duruşmaya davet ettiğini söyleyen Berberoğlu,”Öyle köşesinde oturup muhbirlik yapmasın. Sallamasın. Gelsin hakim karşısında iddialarını savunsun” resti çekti. Berberoğlu, savcının kendisine Soner Yalçın’ın yazısını okuduğunu söyleyerek “Yalçın’ın yaptığının muhbirlik olduğu ifade ettim ve tanık olarak dinlenmesini talep ettim” diye konuştu.

Duruşmada tanıklık yapan Yalçın, “Hürriyet ve CHP’deki FETÖ imamının kim olduğunu açıkla?” diye sorduğunu belirterek, “(Berberoğlu FETÖ imamıdır) demedim, yazmadım. Öyle olduğunu da sanmıyorum.” şeklinde geri adım atar gibi yaptı. Ancak daha sonraki sözleri asıl niyetini ele veriyordu. “Haber kaynağının kirli olmasının gazetecilik etiği ile ilgisi yoktur. Can Dündar’ın yayımladığı haber gerçek mi, değil mi hepimizi bu ilgilendirmelidir. Bu haberi Cumhuriyet’e sızdıranların maksadı Erdoğan’ı yargılatmak olabilir. Ancak bu Can Dündar’ın, Erdem Gül’ün değil örtülü operasyonu yapanların sorunudur.” Sözleriyle Dündar’ı aklarken yine Berberoğlu’nu hedef gösterdi.

Yalçın’ın “FETÖ imamı demedim” beyanı da gerçeği yansıtmıyor. Zira Berberoğlu’nun “suçlamaları kabul etmiyorum” açıklaması üzerine “Enis Berberoğlu sen bir korkaksın! Hakikati bile savunamayan bir zavallı!” Suçlamalarıyla dolu bir yazı kaleme almış ve ‘Hürriyet’in imamı’ arabaşlığının altına şunları yazmıştı: “Bak Enis Berberoğlu!

Sen Hürriyet’in Ankara Temsilcisi olduğun günlerde -şimdi çoğu tutuklu olan Cemaatçilerle- genel yayın yönetmeni olmak için lobi yaparken (Cemaat’in Aksiyon gibi dergilerine, Ergenekon-Balyoz 2004’te darbe yapacaktı, diye demeçler verirken), Odatv’ye/bize bir haber geldi: Ergenekon davası başlamadan önce, Cemaat organizasyonuyla soruşturmayı/kumpası yapan polisler, savcılar ile mahkemeye bakacak hakimler bir iftar yemeğinde bir araya getirilmişlerdi. Davanın tarafsızlığına gölge düşüren bu olayın bilgisi ve fotoğrafları önce Hürriyet gazetesine gitmiş ama yayınlamamıştınız. Biz korkmadık yayınladık ve beklediğimiz gibi benzeri haberlerimiz yüzünden Silivri zindanına atıldık. Sen Enis Berberoğlu! Sen o dönem ne yaptın:

Cemaat lobisinin gücüyle Hürriyet’e genel yayın yönetmeni oldun! Ve…

17-25 Aralık 2013 Cemaat operasyonundan sonra, Hürriyet Cemaatle arasına mesafe koyunca 10 Ağustos 2014’te gazeteden kovuldun!”

Ekonomi gazeteciliğinin önde gelen isimlerinden Berberoğlu Avusturya Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi İktisat bölümü mezunu. Yüksek lisansı da ekonometri alanında. Dünya, Hürriyet ve Radikal gazetelerinde yazarlık yaptı ve CNNTürk televizyonunda ekonomi editörü olarak haftada beş gün ekrana çıktı. Uzun yıllar Ankara temsilciliğini yaptığı Hürriyet Gazetesini beş yıl yönetti. CHP’de Genel Başkan Yardımcısı ve milletvekili. Tutukluluğuna karşı neredeyse tek desteği ailesi ve kendi gibi gazeteci olan eşi Oya Berberoğlu. Normal şartlarda alabileceği desteğin esamesi okunmuyor. Bu gerçek bile onun sadece Erdoğan’ın hedefinde olmadığını gösteriyor. Berberoğlu’nun, “Susurluk: 20 Yıllık Domino Oyunu”, “Kod Adı: Yüksekova. Susurluk, Ankara, Bodrum, Yüksekova Fay Hattı” gibi kitapları da gayri resmi sabıkasının kabarmasına yol açmış görünüyor.

Berberoğlu Davası, iç hukuk açısından hukukun bitişini gösteren örnek davalardan biri. Ama daha önemlisi AKP ve Erdoğan’ın uluslararası hukuk anlamında intiharı gibi duruyor. Bu dava ile bütün dünyaya ‘o tırlarda silah vardı ve bu devlet eliyle gönderiliyordu’ diye ilan edilmiş oldu. Birileri bir taşla en az iki kuş vurmuş gibi görünüyor. Ne dersiniz?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin