RÖPORTAJ | BEKİR SALİM – NEW YORK, Tr724
NBA’de forma giyen Türk oyuncular arasında gelmiş geçmiş en başarılı oyuncu demek onun için abartı olmaz. Özellikle bu sezon transfer olduğu New York Knicks’te ortaya koyduğu performansla gündemden düşmüyor Enes Kanter. Enes, basketboldaki başarısı kadar özel hayatıyla da çok konuşulan bir NBA yıldızı. A Milli Takıma çağrılmamasının kendisini üzdüğünü belirtirken, ‘Günün sonunda kaybeden bayrağımız, milli başarımız oluyor. Çağrılmış olsaydım uzerime düşeni ortaya koyardım ve o sene turnuvalarda da başarılı olabileceğimize inanıyordum. Ancak olmadı.’ diyor. Enes Kanter, çocukluğunda NBA’de oynamak için ettiği dualardan, Hizmet Hareketi’ne yakınlığına kadar birçok konuda Tr724’ün sorularına açık yüreklilikle cevap verdi.
- 2 yıl başarı ile oynadığın Oklahoma’dan sezon başında New York Knicks’a geldin. Yeni takımına uyum sağladın diyebilir miyiz? Son maçlardaki oyunlarınla özellikle 20 sayı, 20 ribaunt ve 5 asistle oynadığın Brooklyn maçında New York Knicks’in tarihine geçtin. Özellikle o maçı ve yeni takımını bize değerlendirebilir misin?
ENES KANTER: Öncelikle eski takımım OKC’den çok memnun olduğumu söylemek isterim. Orada güzel arkadaşlıklar kurmuştuk, taraftar ile güzel bir sinerji yakalamıştık. Transfer kararı benim elimde olmadığı için Knicks’e gitme durumunda kaldım. Ancak burada da aynı sıcaklığı ve arkadaşlığı buldum. Takım arkadaşlarım, çalışanlar ve daha önemlisi taraftar çok sıcak ve enerji dolu insanlar. Sanırım New York şehrinin onlara verdiği enerjiden kaynaklanıyor. (Gülüyor). Bu arada NY’tan da çok memnunun. Burada daha çok tanıdığım insanlar ve yakın dostlarım var. Bir yandan Ener Kanter Vakfı ile şehirde çok çalışmalarım oluyor. Basketboldan arta kalan zamanlarımı New York şehrindeki Enes Kanter Vakfı’nın amacı doğrultusunda eğitim ve gençliğin daha ahenk içinde yaşamasını sağlayacak projeler düzenlemeye çalışıyoruz.
- Vakıf çalışmalarını ayrıca soracağım.
ENES KANTER: Sizin de sorduğunuz gibi başarılı bir sezon geçiriyorum. Allah’a şükürler olsun, sağlığımız -kimi zaman sakatlıklar olsa da- iyi durumda. Takımdaki sinerji ve New York taraftarlarının heyecanına ben de çok kapılıyorum. Bu da Boston maçında Christmas rekorunu kırmama sebep veriyor. (Gülüyor)
- 6 yıllık NBA kariyerin var. İlk geldiğin yıllarla kıyasladığında kendi performansını nasıl buluyorsun? Biz sürekli bir yükseliş gözlemliyoruz!
ENES KANTER: Aynı düşünüyoruz. (Gülüyor). Haliyle her meslekte olduğu gibi basketbolda da öğrenecek ve kendinizi geliştirecek çok yönler var. İlk sene geldiğimde tüm basketbolcuların hayali olan NBA’de oynamanın heyecanı yanında, bu kadar tecrübeyle dolu oyuncuların olduğu bir yapıda, kendimi geliştirmem gereken çok yönlerimin de olduğunu fark ettim. İlk günden itibaren buna çalıştım. Hala da çalışıyorum. Daha iyi olabilmek, sizi temsil eden değerleri daha kaliteli bir platformda temsil etmenizi sağlayacağına inandığım için motivasyonum yüksek ve her geçen gün daha da iyi olabilmek için çalışmaya devam edeceğim İnşaAllah.
DUALARIMDA LAKERS’TA OYNAMAK İSTEĞİMİ SÖYLEYİNCE ANNEM KIZDI: ÖYLE DUA MI OLUR!
- Basketbolda kendine çizdiğin bir kariyer hedefin muhakkak vardır. Bunu bizimle paylaşabilir misin? Bir de, Van’dan NBA’ye uzanacak bir başarı öyküsünün hayalini kurmuş muydun?
ENES KANTER: Ben de çocukluk yaşlarında neredeyse her Türk gencinin hayali gibi birgün Futbolcu olmak isterdim. Tabi boyumun uzun oluşu ve kilomun biraz fazla oluşu nedeniyle sınıf arkadaşlarım beni sürekli kale ye koyarlardı. Bana da çok sıkıcı geldiği için futbolculuk kariyerini noktalayıp basketbola başladım. Van gibi bir yerde herkes ya lakap takar ya da dalga geçerdi. Onun için ailem basketbol oynamamı istemedi. Ama benim hayalimdi; birgün NBA de oynayabilmek. Bir sabah annem beni kardeşlerim ile beraber sabah namazına kaldırdı. Namazı kıldık ve sonra annem dedi ki; ‘Oğlum şu an duaların tam kabul olacağı bir zaman istediğin duayı et.’ Bende ellerimi kaldırıp ‘Allahım İnşallah bir gün Lakers’ta oynarım’ diye dua ettim. Tam öyle dua ederken annem duydu ve, ‘Oğlum sus! Öyle duamı edilir, hayırlı olanını iste…’ gibisinden bir şeyler söyledi.. Bende, ’ Anne ya ne hayırlısı ben lakers da oynamak istiyorum.’ dedim. Tabi hayırlı olan için dua etmek lazım. Bu duayı ettikten tam 10 sene civarı sonra NBA’deki ilk resmî maçımı Lakers’a karşı oynadım. Onun içim duanın gücüne çok inanırım. Buradan, kardeşlerime hayallerini her zaman en yükseklerde yaşamalarını ve bu hedefe ulaşmak için çalışmalarını tavsiye ediyorum. Hayallerini, onlara verecek olandan yani Allah’tan istemeyi ihmal etmesinler. Eğer hedefleri o olursa ve en iyi şekilde temsil olursa Allah’ın izniyle her kapı onlara açılacaktır.
- NBA’de oynayan en başarılı Türk olmana rağmen Milli Takım kapıları sana kapatıldı. Bu senin moralini nasıl etkiledi? Ya da etkiledi mi? Kendini milli forma ile yeniden hayal ediyor musun?
ENES KANTER: Ben kendimi milli formaya hiçbir zaman uzak hissetmedim. Her davet edildiğimde gitmeye çalıştım. Birkaç sene özel bazı sebep ve sakatlıklarımdan dolayı katılamadım. Ancak bunlar hep önüme, beni sevmeyenler tarafından bir problemmiş gibi getirildi. Her ihtiyaç duyduklarında bunu medyada şişirerek büyüttüler. En son 2015 senesinde defalarca gelmek istediğimi medyada beyan etmeme rağmen, Milli takım tarafından komik bahanelerle göz ardı edildim. Bunlara üzülmemek mümkün değil çünkü günün sonunda kaybeden bayrağımız, milli başarımız oluyor. Çağrılmış olsaydım uzerime düşeni ortaya koyardım ve o sene turnuvalarda da başarılı olabileceğimize inanıyordum. Ancak olmadı.
- NBA’de çok yoğun bir maç programı oluyor. Eğer çok özel bir soru olmayacaksa, maç ve antrenmandan geri kalan vaktini nasıl geçiriyorsun? Mesela Oklohama’dan takım arkadaşlarınla olan güzel diyaloglarını sosyal medyadan biliyoruz. Onlarla görüşmelerin devam ediyor mu?
ENES KANTER: Musait vakitlerimde Enes Kanter Vakfı’nın faaliyetlerine katılıyorum. Abartı kabul etmezseniz eğer, boş vaktim yok diyebilirim. (Gülüyor). Ya antrenmanda ya maçlarda, ya takim programlarında ya da Enes Kanter Vakfı programlarında oluyorum. Arta kalan zamanlarımda da kimi zaman takım arkadaşlarımla kimi zamanda sevdiğim dostlarımla vakit geçirmeye çalışıyorum. Evdeki zamanlarımda da kitap okuyup, zihni rahatlamama sebep verecek tefekkür ile vakit geçiriyorum.
- Pek çok basketbolseverin ve hayranının bilmediği, bir yardım ve eğitim vakfın var. Yukarıda kısmen bahsettin. Orada ne gibi faaliyetler yapıyorsunuz bize özetleyebilir misin?
ENES KANTER: Diğer sorularınızda birkaç yerde bahsetmiştim, müsait vaktimin birçoğunu bu vakfıma ayırdığımı. Enes Kanter Vakfı ile amacımız çocukların eğitim problemleri, fakirlik ve ayrımcılık sıkıntılarını daha fazla yaşamamaları için platformlar oluşturup, eğitim faaliyetleri düzenlemeye çalışıyoruz. Kendim bizzat programlara katılıyorum. Elimden geldiğince onların arasına girip vakit geçiriyorum.
HİZMET’İ ZOR ZAMANDA MÜDAFAA ETMEYİ GEREKLİLİK OLARAK GÖRÜYORUM
- Sadece oynadığın basketbolla değil saha dışında da adın çok gündeme geliyor. Hizmet hareketine yakın olmanın bedelini ödüyorsun yorumunda bulunmak yanlış olmaz. Bu durum seni nasıl etkiliyor?
ENES KANTER: İnandığınız bir şey varsa ona, sonucu ne olursa olsun sahip çıkmanız gerekir. İşinize gelmediğinde sahip çıkmıyorsanız zaten inanmamışsınız demektir. O zaman o meseleye inanarak vakit kaybetmeye de gerek yoktur. Ben Hizmet Hareketi’nin insanlığa katabileceği faydaya inanmış durumdayım. Bu yüzden onun üzerine atılmaya çalışılan çamurlara karşı Hizmet’i müdafaa etmeyi bir gereklilik görüyorum. Bunu tek yapan ben değilim, milyonlarca insan var bu durumda.
- Romanya’ya giderken polis tarafından havaalanında Türk pasaportun iptal edildiği için durduruldun. Böyle bir davranışı bekliyor muydun? Romanya polisi ve ABD’nin olaya yaklaşımı nasıl oldu? Ayrıca senin böyle bu muameleye maruz kalman NBA cephesinde nasıl yankı buldu?
ENES KANTER: Tek kelime ile saçma bir durum. Ben beklemiyordum pasaport iptalini. Enes Kanter Vakfı’nın 2. sene global gezisini yapıyorduk. Romanya’ya gelmeden önce Endonezya’da da bir problem yaşamıştık. Sanırım oradaki problemin bir uzantısı oldu bu olay. Romanya polisi gayet kibar ve profesyoneldi. Onlar işlerini yaptılar. Problemi çözme adına Amerika devleti de yardımcı oldu. Meselenin saçmalığını bildikleri için bana yardımcı olmaları zor olmadı. Amerika’da sürekli oturum hakkı veren Green Card denilen kart sahibiyim. NBA’de oynuyorum, kanunsuz hiçbir şeyim olmadı hayatım boyunca. Trafik cezası bile yemedim hayatımda. Bu kadar basit bir durumda eğer bir devlet sizin pasaportunuzu iptal ediyorsa, zaten daha fazla bir şey anlatmaya gerek yok insanlara. Aklı basında her insan dünyanın neresinde olursa olsun, Türk devletinin siyasi odaklı bir hareketi olduğunu görmüş olur. Bu olay onların bana vermek istedikleri zararın tersine, onların Türkiye’deki zulmünü dünyaya duyurmalarına sebep verdi. Bu olaydan sonra birçok dünyaca ünlü medya kuruluşlarında konuk olup her fırsatta bu zulmü anlatmaya çalıştım.
BEN ERDOĞAN’A HAKARET ETMEDİM, HAKİKATİ SÖYLEDİM
- Sosyal medyayı aktif kullanıyorsun. Hakkında Erdoğan’a hakaret ettiğin iddiasıyla 4 yıla kadar hapis cezası istendi. Gerçekten hakaret ettin mi? Nedir bu olayın gerçeği?
ENES KANTER: Benim kimseye bir hakaretim olmadı. Kendi üzerinde taşıdığı sıfatları kendisine hitap etmişsem bu hakaret değildir, hakikati söylemektir. Örneğin siz hırsız bir insana “sen hırsızsın” derseniz hakaret olmaz, o kişinin karakterini özelliğini kendisine hatırlatmış olursunuz. Galiba son 3 senedir kendisiyle alakalı konuşurken uzerinde taşıdığı özellikleri söylememek alınmış olabilir. (Gülüyor)
- Son olarak Türkiye’de 17 bin kadın ve resmi rakamlara göre 668 olmasına karşın bini aşkın bebek-çocuk cezaevinde. Bu dramı dünyaya duyurmak için gayretlerini biliyoruz. Salon TV’ye verdiğin röportajda ‘Ben o masum insanlardan birinin sesi olmaya çalışıyorum.’ ifadesini kullandın. Geçtiğimiz gün Meriç’te iki ailenin boğulması karşısındaki duyarsızlığı da görünce, dünya kamuoyuna ve vicdanlara bir mesajın olur mu?
ENES KANTER: Ateş düştüğü yeri değil hepimizi yakmalı. Bu ana mesajı dünyaya anlatmayı başardığımız zaman tüm problemlere çözüm buluruz Allah’ın izniyle. Rabbim orada hayatını kaybeden masumlara kendi rahmetiyle muamele etsin. Buna sebep veren zalimlere de Kahhar sıfatıyla muamelede bulunsun.
Maşallah Enes Abimize!
Dualarımızdasınız!
Ya arkadaslar bu cemaat enaniyeti hastaligindan kurtulamicaz herhalde biz. daha ilk cumlede NBA’deki en basarili Turk oyuncu denmis ama kime gore neye gore, kriter nedir? En uzun sure mi gorev yapmis, en iyi istatistikleri mi tutturmus, sampiyonluk yuzugu mu takmis, All Star mi yok MVP mi secilmis? Cemaatten ya hah en iyisi iste. Bu da bizim icine hapsoldugumuz bir illuzyon maalesef. Ve bize zalimlerden daha cok zarar veren budur.