En kötüsü, Teknofest’te tur attırırsınız!

ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM

Arap dünyasının bilinen yayın organlarından, Londra merkezli Şarku’l Avsat’ın haberini gördüğümde “Yok artık!” demek isterdim ama diyemedim. Gazetenin İngilizce versiyonunda çıkan habere göre, Türkiye’nin başına ödül koyduğu SDG Komutanı Mazlum Abdi, ABD’nin başkenti Washington’dan gazetecilerle zoom aracılığıyla bir röportaj gerçekleştirmiş. Abdi’nin Türkiye’yi de yakından ilgilendiren önemli beyanları var.

Röportaja katılan gazetelerin açıklamalara yaklaşımları doğal olarak farklı. Sonuçta her yerde gazete manşetlerini Erdoğan rejiminde olduğu gibi Saray atmıyor.

Mesela Şarku’l Avsat, Abdi’nin ABD’nin Suriye’den çekilmeyeceği yönündeki açıklamalarını manşete çekerken, CBS ve WashingtonTimes İŞİD ile mücadele kısmını öne çıkarmış. Diğer Amerikan medyası da genellikle İŞİD boyutuna yoğunlaşmış.

Ancak benim en çok dikkatimi çeken kısım Mazlum Abdi’nin F-16 ile ilgili söyledikleri oldu. Şarku’l Avsat’ın öne çıkardığı detaya göre Amerikalılar, Mazlum Abdi’ye, Türkiye’ye satılan F-16’ların SDG’ye karşı kullanılmayacağı garantisini vermişler. Abdi’nin tam ifadesi şöyle: “ABD, Türkiye’ye satılan F-16’ların bize karşı kullanılmayacağı konusunda güvence verdi.”

Normal şartlarda böyle bir habere şüpheyle yaklaşmak gerekir. Sonuçta ifadenin kaynağı bir örgüt lideri. Bu tip ifadeleri propaganda için söylemeleri sıklıkla görülen bir durum.

Yunan Adaları üzerinde de uçamayacak!

Ancak F-16 satın alınma sürecinde yaşananları yakinen izlediğim için aslında pek de şaşırmadım. Çünkü Mazlum Abdi’nin söylediklerini ABD’li senatörler kameraların önünde zaten söyledi, Kongre tutanaklarına geçirdiler.

Nitekim Yunanistan’ın etkili gazetelerinden Kathimerini, Washington kaynaklı haberinde ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Temsilciler Meclisi ve Senato’nun ilgili dört komitesine gizli bir mektup gönderdiğini yazdı. ABD yönetiminin yalanlamadığı habere göre Türkiye’nin ABD’den aldığı savaş uçakları Yunan adaları üzerinde uçamayacak ve sadece NATO görevlerinde kullanılacak.

Mektupta Yunan lobisine ‘eğer ihlal olursa Dışişleri bizzat devreye girip teslimatları durduracak’ garantisi de verildi.

Normal şartlarda ne Mazlum Abdi’nin ne de Yunan medyasının iddiasını ciddiye almazdık. Sonuçta Türkiye, NATO üyesi ve Türk hava sahasının güçlenmesi ABD’nin de istediği bir durum. Ancak Erdoğan rejimi Türkiye’yi öyle bir denkleme soktu ki bu iddialar şaşırtıcı sayılmıyor.

Türk Dışişleri Bakanlığı hem Yunan medyasının hem de Mazlum Abdi’nin iddiasına sessiz kaldı. Milli Savunma Bakanlığı ‘F-16 anlaşması şarta bağlı değil’ dedi ama doğrusu kimseyi ikna edemedi. Zira süreci yakından izleyenler hem Yunan medyasının hem de Mazlum Abdi’nin bahsettiği ‘koşulların’ ABD’li senatörler tarafından kayda geçirildiğini biliyor.

Nitekim F-16 satış sürecindeki en kritik komite olan ABD Dış İlişkiler Komitesi üyesi Senatör Chris van Hollen, 1 Ekim 2022’de yaptığı açıklamada Türkiye’ye uçak satışının ancak, ‘İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini onaylaması, Yunanistan’ın egemenlik alanlarını ihlal etmemesi ve uçakları ABD’nin Suriye’deki müttefiki YPG/SDG’ye karşı kullanmaması halinde tedarik gerçekleşebileceğini’ söylemişti.

Senatör Hollen bu ayın başında verdiği bir başka demeçte Biden yönetiminin Yunan hava sahasına yönelik Kongre’ye güvence verdiğini söyledi. Yani hem Kathimerini hem Mazlum Abdi’nin iddialarının altı boş değil.

Peki bu kadar ciddi hatta onur kırıcı iddialar konusunda Erdoğan yönetimi neden sessiz?

İşte dananın kuyruğunun koptuğu yer burası.

Erdoğan rejimi kendi kişisel iktidarı, koltuğu için Türkiye’nin yakın geleceğini ateşe attı. Rusya’dan aldığı ve hâlâ ne için kullanılacağı bilinmeyen S-400 hava savunma sistemleri yüzünden üretici ortağı olduğumuz, 5.nesil savaş uçağı olan F-35’ten çıkarıldık.

Uçak için yüzlerce parçayı üreten Türk sanayicisi milyarlarca dolar kaybederken Türkiye parasını bile ödediği uçakları alamadı. Yetmezmiş gibi Türkiye NATO’nun stratejik pozisyonlarından uzaklaştırıldı. Türkiye’nin alamadığı F-35’ler Yunanistan ve İsrail’e verildi. Üstüne Yunanistan Fransa’dan Rafael uçaklarını da alıyor.

Türkiye ise demode, eski nesil F-16 alabilmek için yıllardır adeta yalvarıyor. Şimdi ortaya çıkıyor ki, Erdoğan rejiminin ‘başarı’ olarak satmaya çalıştığı F-16 anlaşması da şarta bağlı.

Erdoğan ve Havuz medyası günlerdir sessiz

Düşünün; demode de olsa uçak alıyorsunuz ama onu da ABD’nin izin verdiği bölgelerde uçurabileceksiniz. Türkiye bu koşulu ihlal ederse F-16 satış süreci duracak. Erdoğan günlerdir sessiz. Her fırsatta ABD’ye atarlanan ‘Havuz’ medyası ve kalemşörleri sessiz.

Aslında hem Erdoğan’ın hem de sahibi olduğu medyanın sessizliği anlaşılabilir bir durum. Çünkü kişisel ikbal ve koltuk sevdasına ülkenin stratejik kazanımlarını heba etmişsiniz. Ailenizle birlikte karıştığınız  tüm yolsuzluk dosyaları ve uluslararası suçlar Rusya ve ABD gibi ülkelerin elinde koza dönüşmüş.

Kullanamayacağınızı bildiğiniz S-400’için 2,5 milyar dolar ödeme yapmışsınız ve depoya kaldırmışsınız. Ne ABD’yle pazarlık yapacak haliniz var ne de Rusya’ya ‘ben yokum’ deme şansınız. Hal böyle olunca da yalvar yakar aldığınız uçaklar için bile bir yığın şart koşarlar. Ama siz “Alın o uçakları ve başınıza çalın!” diyemezsiniz.

Gerçi haklarını teslim edelim, Amerikalılar kibar insanlar. Rusların yaptığı gibi milyarlarca dolar paramızı alıp üzerine dalga da geçebilirlerdi. Hatırlanacağı gibi Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov, Erdoğan’ın şahsi kanalı sayılan CNNTürk’e çıkıp, “Sizden parayı aldım, aracı verdim. İster plaja gidin ister patates taşıyın, tercih sizin!” demişti.

Yarın bir gün Amerikalılar da, “Tercih sizin. Biz elimizdeki demode uçakları size karlı bir fiyata sattık. İster Teknofest’te gösteri uçuşu yaptırın, ister şehir meydanında sergileyin!” diyebilirler.

İzahı olmayanın mizahı olur derler ya, malesef durum tam olarak böyle. Normal şartlarda, hukukun işlediği medeni bir ülkede sadece şu S-400 ve F-35 olayı bile o iktidarı yüce divanda vatana ihanetten yargılatırdı.

Hem ülkenin parası buhar oldu hem de güvenliği tehlikeye atıldı. Tabi bu ihalelerden kimlerin ne kadar komisyon aldığını sormaya bile gerek yok.

Tekrar olacak ama önemine binaen bir daha söyleyerek bitirelim; Erdoğan rejimi Türkiye için bir ulusal güvenlik sorunudur!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. Eskiden olsaydı uçakların bu şartlarla satılmasını önemserdim ama şimdi olaylara bakışım daha realist, son bir kaç ayda gördük ki, uluslararası ilişkiler hep yalan dolan üzerine.. Türkiye o şartlara imzayı basar ama hiç takmaz.. ne olacak ki o şartları takmadı diye Türkiye’ye savaş mı açacaklar
    Iran ambargosunu deldı de noldu? bi türlü Halkbank mahkemesinde sonuc yok
    sonucta Türkiyenin arsa degeri -sizin kendi ifadenizle- bu şartları takmamasını kolaylastırıyor
    Kim takar Amerikanın şartlarını!!
    Emin olun Amerik da bu şartlara Türkiye uymadıgında yapacak hiç br şeyi olmadıgı bilerek satıyor yani sırf Kurtlerın ve Yunanistan ın gonlunu hos etmek ıcın..

  2. Sayın Arslan; biliyorsun ama söylemiyorsun, çünkü Erdoğan karşıtlığı beyninize işlemiş.
    Türkiye, Rusya’dan S400 almadan önce, Abd’den Patriot, AB ülkelerinden benze hava savunma sistemleri satın almak istedi. Ancak hiç bir ülke satmaya yanaşmadı.
    Benzer olay Çin’den S300 alacağımızda da yaşandı. Satmıyorsun, başkasından alacağımızda da karşı çıkıyorsun. Savaş uçağı konusunda da yaşanan budur. Türkiye, Rusya veya Çin’den savaş uçağı alsaydı, Nato ile ipler tamamen kopacaktı.
    Öyleyse Türkiye ne yapmalıydı. Yapılanı eleştirmek dünyanın en kolay işi. Türkiye, savunma sanayii konusunda kendine yeter hale gelmek için canla, başla uğraşıyor. İşte batılı sözde müttefiklerimizin bütün derdi bu.

  3. Tayyip o uçakları veya silahları ülkenin ihtiyacı var diye almıyor. Rüşvet olarak para veriyor, rüşveti resmileştirmek için karşılığında silah füze savaş uçağı veya sivil uçak vs veriyolar. Yani bunu bilmeyen varda öğrensin, bilen de bilmiyormuş gibi salağa yatmasın. Madem kullanılmayacaktı niye alındı diye salak salak konuşmaya gerek yok.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin