Emre Belözoğlu Kararı ve eşitlik ilkesi

YORUM | RAMAZAN F. GÜZEL

Emre Belözoğlu hakkında “Cemaat’in futbol yapılanması” adı altında, uzun süredir devam eden bir soruşturma vardı. Emre’nin Etnospor Kültür Festivali’nde Bilal Erdoğan’la görüntü vermesinden iki gün sonra dosyanın Savcısı Ercan Güçlü, Emre Belözoğlu hakkında “kovuşturmaya yer yok” kararı alındığını açıkladı.

Savcı Güçlü’nün kararının gerekçesinde, “2013 yılına kadar dini sohbet ve para ilişkilerinde olsa da örgüte verilen bağış olsa da bundan sonraki eylemlerinde sempati ve iltisak boyutunda kaldığı, bunun ötesinde örgüt üyeliğine dair bir delil elde edilemediği kanaatine varılmış, dolayısıyla da kovuşturmaya yer olmadığı” ifade edilmekte.

Emre Belezoğlu lehindeki bu karar kamuoyunda çok tartışıldı. Aynı şekilde işadamı Fettah Tamince ve eski Bank Asya yöneticisi Ali Fuat Taşkesenlioğlu hakkında verilen takipsizlik ve beraat kararları da kamuoyunda çokça tartışılmıştı.

Bazıları “Böyle adaletsizlik olur mu!” diye itiraz ettiler.

Özgürlükçü anlamda yaklaşarak, “madem onlara özgürlük verilmiş, aynı durumda olan başkalarına da uygulansın” mı demişlerdi sizce?

Tabii ki tam tersi!

Onlar diyor ki, “Madem meşhur olmayan on binlerce insana olmadık cezalar verdiniz, böylesine deli saçması iddialar için bu meşhur kimselere de aynı cezayı verin! Herkese ceza vererek zulümde eşitliği sağlayın!”

Bu yaklaşım da günümüzün vicdansız ve insafsız yaklaşımlarına çok uygun düşüyor!

İŞİN DOĞRUSU…

Emre Belezoğlu ile ilgili savcılığın “kovuşturmaya yer olmadığı” yönündeki kararı doğrudur.

Bu yönde bir soruşturmanın açılmış olması da başlı başına abesle iştigaldir!

Bir futbolcunun terörle ne alakası olabilir ki?

Savcının da dediği gibi, “dini sohbete gitmek veya bir hayır kurumuna bağış yapmak, yardım etmek” neden suç olsun?

Savcılık ayrıca bunun ancak “sempati ve iltisak boyutunda” kalabileceğini söylüyor, buna gerekçe olarak da kendisinde “ByLock ve Bank Asya hesabının olmamasını” göstermekte…

İş adamı Fettah Tamince ve eski Bank Asya yöneticisi Ali Fuat Taşkesenlioğlu hakkında ise bu kıstaslar dahi aranmamıştı haklı olarak…

BUNDAN SONRA NE OLUR?

Emre Belözoğlu ve diğerleri hakkında verilen bu takipsizlik, kovuşturmaya yer olmadığı vb. kararlar, benzer durumda olan kimseler için de aynen uygulanabilir.

Dolayısıyla da Cemaat davalarında yargılanıp da “Bank Asya, himmet/ yardım, finansal destek, sohbet” vb iddialarla suçlananlar, yargılamalarında bu kararı aynen kullanabilir ve ilgili savcılığa veya mahkemeye kararın bir suretini, ya da ilgili haberi sunabilirler.

Zira, “Kanun Önünde Eşitlik İlkesi” bulunmaktadır. Eşit durumda olanlara yasalar ve hükümler eşit şekilde uygulanmalıdır. Bu, Anayasal bir haktır. Nitekim Anayasa’nın 10. Maddesinde:

“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. 

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” denilmektedir.

Anayasa Mahkemesi de 11 Mayıs 1999 tarihli bir kararında nispî eşitlik anlayışını şu şekilde dile getirmiştir:

“Yasa önünde eşitlik ilkesi’ hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile hukuksal eşitlik öngörülmektedir. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır.”

Buna rağmen yapılan yargılanma sonrasında ceza almış olanlar, “benzer durumda olan kişilere farklı muamele edilmiş olmasından” dolayı konuyu önce Anayasa Mahkemesi’ne, daha sonra da AİHM’e taşımalıdırlar.

Nitekim AİHS 14. Maddesi, “Ayrımcılık Yasağı” ve “Kanun Önünde Eşitlik İlkesi” ile ilgili hususları düzenlemektir. AYM ve AİHM’e yapılacak hak ihlali başvurularında bu hususa atıfta bulunulmalıdır.

BM İnsan Hakları Komitesi de günümüzde etkili yargı yollarından birisi haline gelmiştir. Başvuru sürelerinin kaçırıldığı yerlerde de bu Komite telafi edici bir fonksiyon görebilecektir.

**

Hukukun, adaletin zorlama uygulamalarda perdelendiği, hakların gölgelendiği yerlerde işte böyle adalet kırıntıları arasından parçalar bulup başkalarına adalet malzemeleri çıkarmaya çalışılıyor.

Halbuki olması gereken, terör ve şiddet içermeyen faaliyetlerinden dolayı insanların suçlanmaması ve hiçbir şekilde mağdur edilmemeleri… Hukuk tekrar geldiğinde hakları gasp edilenler geri alacaktır, kanuni yetkilerini aşarak insanlara zulmedenler ise bunun karşılığını hukuki ve cezai yönden göreceklerdir.

O zamana kadar hukuki mücadeleye ve gerçekleri anlatmaya devam!

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin