Elm sokağında kabus 

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Bu nasıl bir kabustur, bu nasıl bitmez bir korku filmidir insanın aklı almıyor. Birinden kaçarken başka bir canavara yakalanıyorsunuz, sahil-i selamet diye sığındığın yer timsahlar adası çıkıyor. Yaşadığımız şey kabus gibi değil, kabusun ta kendisi…

Son seçimlerde hukuk ve demokrasinin tarafı olarak seçimlere giren Kemal Kılıçdaroğlu, ikinci tur öncesi, ırkçı faşist Ümit Özdağ ile iki bakanlık ve MİT müsteşarlığı konusunda gizli bir protokol yapmış meğer. Bu protokolden, kendi partisinin ve Altılı Masa’nın haberi olmadığını da CHP Genel Başkanının açıklamalarından öğreniyoruz. Bu bakanlıkların hangileri olduğu konusunda bilgi yok ama Adalet ve İçişleri bakanlıkları olduğunu söylese bundan sonra hiç de şaşırtıcı olmayacak. 

Memleket tam bir Elm sokağı ve biz de Freddy’nin kabusunda yaşıyoruz. Bizi boğazlamak için arkamızdan koşanlardan korkup sığındığımız evde meğer diğer katilden çok daha vahşiler bekliyormuş. Nasıl bir kabus, nasıl bitmez bir korku tünelindeyiz anlaşılır gibi değil. Düşünün Erdoğan-Bahçeli’den kaçıp sığınacağımız yerde bizi bekleyen Ümit Özdağ. 

Bütün toplumsal muhalefetin ülkeye demokrasi ve hukuk gelsin diye desteklediği aday, kimseye haber vermeden bir faşizm hocasıyla gizli protokol yapıyor ve seçimi kazandığında ülkenin en kritik kurumu MİT’in kontrolünü ona vermeyi taahhüt ediyor. Olay ortaya çıkınca da “o protokolle ilgili konuşmam doğru değil. İki kişinin namusuna teslim edilen protokoldür. Açıklamayı ahlaki olarak doğru bulmam.” Diye cümleler kuruyor. Milyonlarca insanın hukuk ve demokrasi umudunu faşistlerin ayağına paspas yapmayı ahlaken uygun bulurken, bu protokolün detaylarını anlatmayı ahlaki bulmuyorsun. 

Bu tavrın Türk siyasetinin kafasına kurşun sıkmaktan başka bir anlamı var mıdır? Adam, Recep zulmünden ülkeyi kurtarmak için Ümit Özdağ’la bile anlaşmış diye okuyamayız, çünkü ülkeyi bir zulümden kurtarmak isteyen önce sandık sonuçlarına sahip çıkardı. Seçimi mutlaka kazanmak isteyen adam, sandığın muradının arkasına düşerdi. Ama Kılıçdaroğlu sandık şaibeleri ile ilgili kılını bile kıpırdatmadı. 14 Mayıs ve 28 Mayıs gecesi YSK’nın şaibeli tavırlarına tek bir cümle kurmadan havlu attı.  

Yani Millet İttifakı olarak kazara da olsa seçimi kazanırsak toplumun istediği hukuk ve demokrasiyi getirmemek için bir bahane olarak Ümit Özdağ protokolünü elinde mi tutuyordu dersiniz? Elm sokağının kabustan kurtulmasını önlemek için başka bir Freddy yedekte hazır tutulmuş anlaşılan.  

Kılıçdaroğlu, siyasetin kafasına kurşunu aleni bir şekilde sıkıp milletin demokrasiye inancının tamamen yok olmasını sağlamak için bu görüşmeyi açıklamış da olabilir. 

Bugün Türk siyaset dünyasının bütün isimleri aynı zamanda bir korku tünelinin de figürleri gibi. Birinden kurtulsanız diğerine, diğerinden kurtulsanız ötekine yakalanıyorsunuz. Siyaset kurumu bunları toplumun kendisinden umudunu kesmesi için yapıyorsa bunu başardı, söylemiş olayım. Bundan sonra seçimlerde bir daha asla sandığa gidip falan partiye oy kullanın diye hiçbir akrabama, tanıdığıma, üzerinde hatırım olan insana söz söylemem.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin