Türkiye’nin devasa inşaat çukurunun içinden çıkamayacağını daha evvel ifade etmiştim. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidara geldiği 2002 senesinden bu yana imar rantı üzerinde tesis ettiği iktisadî model çöktü.
İmar rantı Erdoğan ve etrafındaki bir avuç türedi zengin arasında taksim edilirken, bütün Türkiye enkazın kaldı. Sadece son bir senede inşaat sektöründe istihdam edilen 640 bin kişi işini kaybetti.
4 BİN 500 İNŞAAT ŞİRKETİ BATTI
2016’dan bugüne 4 bin 500’e yakın inşaat şirketinin kapısına kilit vuruldu. İstanbul’da mesken stoku 1 milyona yaklaştı. Türkiye’de 3 milyona yakın daire satılacağı günü bekliyor.
Aylık konut satışları yüzde 50, kredili satışlar ise yüzde 85 azalıyor. Öz kaynağı en zayıf bir sektörde banka kredilerinin senelik maliyetinin yüzde 30’lara tırmanması cenaze için okunan selâ oldu.
Şehirlerin tarihî dokusunu, yeşil sahaları talan etme pahasına inşâ edilen plazalar hayalet kulelerine döndü. Türkiye’de konut furyası bitti. Haliyle konut fiyatları nominal olarak da gerilemeye başladı.
ALICI BULUNCA DAİREYİ YÜZDE 30 UCUZA VEREN VAR
Nakde sıkışan müteahhit artık alıcı bulduğunda satış yapıyor. Nakit ödeme yapan alıcıya emlak sitelerinde yazılan fiyatlar üzerinden yüzde 30 tenzilat yapılıyor.
İstanbul’da 100 ticari emlakin 30’u bomboş. Her ay bu stok şişmeye devam ediyor.
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Mithat Yenigün de Karar gazetesine verdiği mülakatta “vatandaşa yık kurtul” teklifinde bulundu.
Sadece İstanbul’a 1 milyon yeni konut elde kaldı. İnşaat sektöründe kriz yüzünden son bir senede 640 bin kişi işsiz kaldı.İnşaat enkazının maliyetine vatandaşın sırtına yıkacak bir formül teklif eden Yenigün, “Boş konut stokunu fon alırsa mesele çözülmüş olacak. Fonu, Emlak Bank oluşturabilir.” diyor.
MALİYETİ KİM KARŞILAYACAK?
Fona kimin para vereceğine ya da 1 milyon konutu satın alıp iki-üç sene finanse etmenin devletin kasasına maliyetinin ne olacağına dair Yenigün tek kelime etmiyor.
Yenigün “İnsanlar önünü göremiyor; dövizde mi kalayım, yüksek faiz mi alayım, gidip daire mi alayım? Daire alımları azaldı.” sözleri ile Türkiye ekonomisinin hal-i pür melâlini ilam ediyor.
Fon elde kalan meskenleri satın alırsa 2-3 yıl sonra para bile kazanabilirmiş. “Konut stoku müteahhitten fona geçmeli.” diyen Yenigün teklifi Türkiye Emlak Katılım Bankası (Emlak Bank) yetkilileri ile müzakere ettiklerini söylüyor.
MÜTEAHHİTİN HATASININ BEDELİ NİYE VATANDAŞA?
Fon demek, Hazine’nin yüksek faizle borç alıp içini doldurması demek. Dolayısıyla borçların katlandığı ve bütçeden faize gidecek paranın arttığı bir formül kime yarar?
Kime yarayacağı dünden belli bu formülde canı yanacak tek kişi var o da gariban!
Batmış müteahhit kurtulur kurtulmasına da onların hatasının bedelini niye vatandaş ödesin?
Hem nedir bu böyle? Batan soluğu Ankara’da alıyor.
VATANDAŞ KİMSENİN UMURUNDA DEĞİL
Bankalar batık kredilerin silinmesini istiyor. Silinecek tutar da öyle üç-beş kuruş değil. İlk celsede 116 milyar TL. Akabinde 284 milyar TL’nin üzerine bir bardak soğuk su içilecek.
Vatandaşın fikrini yahut tensibini arayan yok tabiî. Vatandaş nasıl olsa artık kuzudan farksız. Yıkın faturayı sırtına kurtulun!
Tek adam rejiminde Erdoğan’ı ikna eden kurtarma reçetesini kapıyor. Erdoğan’ın içi boş beka meselesine kanan muhalefet partileri de halkın dertlerini dillendireceğine S-400’e destek verdiklerini beyan ediyor.
Vaktinde 100 bin liraya mâl ettikleri daireyi üç-dört katı fiyata satan, lüks cipten inmeyen, maketten sattığı dairelerin parası ile yeni projenin temelini atan ve kara günler için şirketin sermayesini artırmayı zerre kadar düşünmeyen müteahhit şimdi “Beni kurtarın,” diyor.
Başka bir arzunuz var mı?