TR724 HABER | ERSAN AY
Suriye’deki uzun yıllar süren savaştan galip çıkan Esad rejimi karşılaşılan ekonomik sıkıntılarla baş etmek için ülke ekonomisine bir mafya gibi çöküyor. Esad’ın hedefinde yabancı şirketlerin yanı sıra savaş süresince kendisini destekleyen yerli, aile şirketleri de var.
The Washington Post’un haberine göre Esad, Suriye’de gücü elinde tutmak ve iktidarını sağlamlaştırmak için yeni stratejiler peşinde. Yaklaşık 10 yıl süren savaşın ardından ülkenin birçok yerinin harabeye döndüğü ve para biriminin yüzde 85 değer kaybettiği Suriye’de Esad devlet mekanizmalarında tekrar kontrol sağlamak için ekonomiye el attı. Ülkede kendisi için savaşan askerlerin, savaş boyunca kendisine sadık kalan dostlarının ve kontrolü altındaki topraklardaki halkın desteği ve ihtiyaçları için paraya ihtiyacı olan Esad bu nakit avını mafya vari bir şekilde şirketlere çökerek, kayyum atayarak gerçekleştiriyor.
Esad, mala çökme operasyonlarını yolsuzlukla mücadelenin bir parçası olarak tasvir edip meşrulaştırmaya çalışıyor. Temmuz ayında dördüncü 7 yıllık cumhurbaşkanlığı görevine başlayan Esad “Yolsuzluğun sona erdirilmesi ekonomik, sosyal ve vatansever bir gereklilik olduğu için bu süreçte herhangi bir askıya alma veya dahil olan herhangi bir kişiyi hoş görme söz konusu değildir” demişti. 2011-14 yılları arasında ABD’nin Suriye büyükelçisi olarak görev yapan Robert Ford, “Ekonomik pastanın küçüldüğü bir çağda, kaynaklar için mücadele daha da şiddetli hale geliyor” dedi. Uzun yıllar süren savaşın neticesinde ekonominin çok ciddi oranda küçülmesi hem ülkenin hem de Esad rejiminin ekonomik olarak ciddi sıkıntılar çekmesine sebep oluyor. Bu sıkıntılara acil çözüm arayan Esad’ın savaş sonrasında ciddi bir rakibinin olmaması ve ülkedeki genel çaresizlik durumu mafyatik bir şekilde gerçekleştirilen bu ekonomik avı Esad için daha cazip kılıyor.
Savaş sonrası borçlar ve rejime karşı alınan yaptırım kararları Esad’ı ekonomik olarak o kadar çaresiz bırakmış olacak ki gerçekleştirilen nakit avından bazen Esad’ın dostları, hatta aile üyeleri bile kurtulamıyorlar. Esad, geçen yıl kuzeni Rami Makhlouf’un şirketlerine ve varlıklarına da çöktü. Özellikle son 2 yıllık süreçte rejimin hedef aldığı birçok şirketin yöneticileri yapılan ağır baskılar neticesinde görevden el çektirildi ve yerlerine Esad’ın sadık yandaşları geçirilerek şirketlere çöküldü. Esad rejimine bağlı denetçi ekiplerin şirketlere baskın düzenlendiği, şirketlerin sözde vergi ve gümrük ihlalleri gibi birçok bahane bulunarak ağır para cezaları ile tehdit edildiği, iş adamlarının gözaltına alınarak sindirildiği ve Esad’ın rüşvet fonları olarak görülen sözde hayır kurumlarına para vermeye zorlandıkları iddia ediliyor.
Güney Afrika merkezli MTN isimli Suriye’nin ikinci en büyük telefon şirketi uygulanan bu politikaların son kurbanlarından sadece biri. Suriye ekonomisine ve gelir kaynaklarına çökmek isteyen Esad rejimi, MTN’in işletme ruhsatını iptal etmekle tehdit edip milyonlarca dolarlık para talebinde bulunmakla kalmadı ayrıca 5 üst düzey yöneticisini de tutukladı. Bir mahkeme kararıyla şirketin başına kayyum atanmasının ardından MTN şartların tahammül edilemez düzeyde olduğunu belirtip Suriye pazarını terk etme kararı aldı. Fakat MTN’in telefon kuleleri hala çalışmaya devam ediyor ve milyonlarca abone aylık faturalarını ödüyor. Paranın nereye gittiği ise bilinmiyor. ABD’nin yaptırımları Suriye’deki yabancı yatırımın önünde zaten ciddi bir engel olarak dururken rejimin bu politikalarının yabancı yatırımcıyı daha da ürküteceği belirtiliyor.
Birleşmiş Milletler, Suriye nüfusunun yüzde 90’dan fazlasının yoksulluk içinde yaşadığını duyurmuştu. Nüfusun büyük çoğunluğu bir insani krizle karşı karşıya iken Esad ve yakın çevresinin zenginleşme ve iktidara tutunma politikaları sadece şirketlere çökmekle de sınırlı değil. Rejim ülkeye gelen insani yardımların önemli bir kısmına da çökerken aynı zamanda devlet aracılığıyla uyuşturucu üretimi ve ticareti yapmakla da suçlanıyor.