YORUM | M. NEDİM HAZAR
Yazıyı 20 yıldır dijital yayın yapan Live Science dergisinde okumuştum. Benjamin Plakett imzalı ilginç makalenin başlığı şöyleydi: “Did Marie Antoinette really say ‘Let them eat cake’?” Yani, “Marie Antoinette gerçekten ‘Bırakın pasta yesinler’ dedi mi?”
Yazar nihai cevabı kestirmeden en başta veriyor: “Hayır!”
Meğer “tarihi galipler yazar” kaidesi gereğince, bu cümleleri kraliçeye yamamış Fransız tarihçiler. Tarihçi Denise Maior Barron: “Bu söz Marie Antoinette’e 18. yüzyılda değil, 1870 yılında kurulan Üçüncü Fransız Cumhuriyeti’nin yürüttüğü tarihi dikkatli bir biçimde yeniden yazma programı çerçevesinde atfedildi” diyor.
Delillerine bakmadan önce Marie Antoinette’nin enteresan kişiliğine ve döneme biraz yakından bakmamız lazım.
Fransa’nın cumhuriyete geçişi sırasında idam edilen kraliçe Marie Antoinette nüfuzlu bir Avusturyalı Habsburg ailesinden geliyordu.
1870 yılında, Prusya’ya karşı verdiği savaşı kesin olarak kaybeden III. Napolyon’u tahttan indirmeyi başaran cumhuriyetçiler, Marie Antoinette’in imajını ve itibarını yerle bir etmek için epey emek harcadılar ve uzun süren bir çabanın içerisine girdiler.
“Fransız Devrimi’nin dehaları, monarşiyi yıkmayı sürekli yapılan saldırılar ve nihayetinde monarşinin en önemli sembollerini, Fransa’nın kral ve kraliçesini, yok ederek başardılar.” diyor Maior-Barron. “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” tarzı klişelerin galiplerin uydurduğu bir tarihte hala devam ettiğini söylüyor tarihçi.
Bir ayrıntı daha veriyor: Marie Antoinette’in itibarını zedelemek için süren bu asırlık çaba sadece cumhuriyet davasını korumak için değil, cinsiyetçilikle de alakalıymış. Sonuçta, Marie Antoinette’in itibarı gerçekte Fransa’yı yöneten kocasınınkine göre daha fazla saldırıya uğramış gibi görünüyormuş.
“Fransız Devrimi kadınların siyasetle olan bağını kesmeye çalıştı.” diyor Oxford Üniversitesi’nde modern tarih profesörü olan Robert Gildea.
XVI. Louis tahta çıktığında kadınların özgür olduğunu söyleyemesek de kral ve diğer önemli yetkililerin eşleri ve metreslerinin resmi olmasa da bir miktar gücü ellerinde tutmaları mümkünmüş. Ancak devrimciler, kadınları devlet yönetiminde söz sahibi olmaktan iyice mahrum bırakmaya çalışıyorlarmış. Üstelik, Marie Antoinette Fransa’nın cumhuriyete ilk geçişi sırasında başını kaybeden tek kadın değil. “Kadın ve Kadın Vatandaş Hakları Beyannamesi’ni yazan Olympe de Gouges de giyotinle idam edildi.” diye ekliyor Gildea.
Fransız Devrimi’nin başlangıcında, Marie Antoinette’in, kocası üzerinde çok fazla güç sahibi olmakla suçlandığını belirtiyor Gildea. Bu olaylar ışığında, propagandacıların Marie Antoinette’e karşı nasıl bir itibar suikastı yürüttüklerini görebilmek mümkün.
Ve galiba ideoloji önce tarihi tepeleyip geçiyor, ardından muzaffer olanların yalan tarihini inşa etmeye çalışıyor. Yenilen için bu kadere razı olmaktan başka çare yok.
Tıpkı 15 Temmuz sonrasında yazılmaya çalışılan iktidar anlatısı gibi.
Konumuza dönecek olursak, kraliçenin ismini çevreleyen söylentiler çemberi ilk devrim zamanında, daha kendisi hayattayken ortaya çıkmış. “Erkek ve kadın sevgilileri olduğu ve oğluyla ensest bir ilişki yürüttüğü gibi suçlamalara maruz kaldı.” diyor Gildea.
Doğrusu, “brioche” alıntısı orijinal bile değilmiş, hatta daha önce başka bir asil kadına atfedilmiş. Bu sözü kullanan ilk kişi, cümleyi 1767 yılında kaleme alan ve eseri ile devrimi etkileyen felsefeci yazar Jean-Jacques Rousseau olabilir deniyor. “‘Bırakın brioche yesinler’ ilk olarak Jean-Jacques Rousseau’nun eserlerinden birinde karşımıza çıkıyor zira. Söz, bu eserde, 18. Yüzyıl Fransız aristokrasisinden bir kadına atfediliyor.” diye açıklıyor Maior-Barron. Koca Rousseau’nun yediği herzeye bakar mısınız?
Makalenin yazarına göre, Marie Antoinette söz konusu olduğunda, kraliçeye iftira atanları cinsiyetçilikten çok daha fazlası harekete geçirmiş olabilir. Zira nüfuzlu bir Avusturyalı Habsburg ailesine mensup olan kraliçe, cumhuriyetçiler için büyük bir tehdit arz ediyormuş. Fransız monarşisine karşı silahlı direniş başladığında, kraliçe kardeşlerine mektup yazarak Fransa’yı işgal etmelerini ve monarşiyi kurtarmalarını istemiş.
“Bu güçler Fransa’yı işgal ettiğinde, Marie Antoinette bir hain olarak görüldü.” diyor Gildea.
Sonuç olarak, Habsburglar devrimi durdurmayı başaramadılar, Marie Antoinette’in başı vuruldu ve muzafferler tarih kitaplarını yazmaya koyuldular.
Meraklısına biraz daha detay verelim:
Günümüz kadar ulaşan meşhur sözün Fransızca’dan çevirisinin oldukça abartılı yapıldığını belirtmek gerekiyor.
Marie Antoinette’e atfedilen esas söz “Qu’ils mangent de la brioche” yani kaba bir çeviri ile “Bırakın brioche yesinler” şeklinde.
Her ne kadar şekerli bir çeşit ekmek olan Brioche normal bir francaladan (uzun bir Fransız ekmeği) bir miktar daha pahalı olsa da, çoğumuzun meşhur sözde kastedildiğini düşündüğü, süs ve krema kaplı, çok katlı bir gateau -pasta- kadar şaşalı da değil.
Yine de bu abartılı çeviri, propagandacı bir bakış için cümlenin ağırlığını ortadan kaldırmıyor; cümle hala küstah, işçi sınıfıyla kopuk bir Fransız kraliçe izlenimi oluşturuyor. Marie Antoinette gibi yüreği halkın acılarına karşı duyarsızlaşmış aristokratlar yönetimde olduğu sürece, ortalama vatandaşın hiçbir zaman gün yüzü göremeyeceği ise aşikâr.
Son tahlilde şunu söyleyebiliriz:
Deprem bölgesine gidip ellerine birkaç yüz lira sıkıştırdıkları çocuklarla sahte samimiyet pozları verenlerin, sevdiği ufaklığın cüce olduğunu anlayınca hemen yüzünü çevirenlerin belki de abartılı bir nefret ile şeytanlaştırılacağı günler çok uzak değil.
Tarih öylesine enteresan bir alan ki, vaktiyle ektiğiniz tüm tohumlar dönüp sizi zehirliyor.
Yazın bu bir tarafa…
bence cevdet türkyılu meselesini, aydınlatmanız lazım