Eğer öleceksem, bu bir efsane olsun!

YÜKSEL DURGUT | YORUM 

Ben öleceksem, / 

Sen yaşamalısın/ 

Hikayemi anlatmak için/ 

Eşyalarımı satmak için/ 

Bir parça kumaş/ 

Ve birkaç ip almak için, / 

Böylece bir çocuk, 

Gazze’de bir yerde/ 

Cennetin gözlerinin içine bakarken/ 

Alevler içinde giden babasını beklerken-/ 

Ve kimseyle vedalaşmazken/ 

Etiyle bile/ 

Kendisiyle bile-/ 

Uçurtmayı görür, senin yaptığın uçurtmamı, yukarıda/ 

Uçarken/ 

Ve bir an için bir meleğin orada olduğunu düşünür/ 

Sevgiyi geri getirdiğini/ 

Ölmem gerekiyorsa/ 

Umut getirsin/ 

Bir masal olsun.

Yukarıdaki dizelerin sahibinin haberini ilk defa geçtiğimiz hafta Time dergisinin bir kopyası olarak Almanya’da haftalık yayınlanan Der Spiegel’de okudum. Şiiri kaleme alan ve dünya çapında popülaritesi İsrail’in Gazze’ye sürdürdüğü savaş sonrası yeniden ortaya çıkan bir şair ve akademisyen Refaat Alareer’e ait.

İngilizce lisans derecesi ve 2007 yılında University College London’dan yüksek lisans, Malezya Putra Üniversitesi’nden İngiliz Edebiyatı alanında doktora derecesine sahip Refaat Alareer, yukarıdaki satırları 2011 yılında İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırı sırasında yazdı. Kasım ayının ilk gününde sosyal medya hesabından yeniden paylaştı. Bu dizeler şimdi daha anlamlı ve içerdiği mesaj bugün daha değerli, dokunaklı ve güncel.

Gazze İslam Üniversitesi’nde 2007’den itibaren edebiyat ve yazarlık profesörü olarak ders verdi ve yabancı ülkelerdeki ve Gazze’deki genç yazarlar arasında bağlantı kurmayı amaçlayan ‘We Are Not Numbers’ adlı mentorluk programının kuruculuğunu yaptı. Bu program, güzel ama tehlikeli olarak tanımladığı İsrailli şair Yehuda Amichai’nin eserleriyle ilgilenmeyi de kapsıyordu. 2013 yılında Gazze Şeridi’nden genç yazarların kısa öykülerinin yer aldığı “Gaza writes back” adlı kitabı yayınlamıştı.

Hatta Alareer’in İsrailli şairle ilgili söylediği sözler bir keresinde New York Times’da haber olmuştu. Alareer’in derslerinden birine katılan NYT muhabiri, sosyal medyada İsrail’e karşı öfke dolu paylaşımlarına rağmen, İsrailli yazar Amichai’nin bir şiirini öğrencilerine övdüğünü yazdı.

Ancak birkaç hafta sonra NY Times makaleye bir not eklemek zorunda kaldı. Şair, Yehuda Amichai’nin şiirini “korkunç” ve “tehlikeli” olarak tanımlıyordu. Bu haberler sonrası Refaat Alareer, nihai amacının Filistinliler ve Yahudiler arasındaki benzerliklerini ortaya koymak olduğunu söyledi. İsrail ise edebiyatı “sömürgecilik ve baskının sona ermesi için bir araç” olarak kullanmıştı.

BBC’ye 7 Ekim 2023’te verdiği röportajda Hamas saldırısını 1943’teki Varşova Gettosu Ayaklanması ile karşılaştırmıştı. İsrail’in popüler medya organı Jerusalem Post bunun haberini yaptı. Nazi Almanya’sının, II. Dünya Savaşının sürdüğü sıralarda işgal ettiği Polonya’nın başkenti Varşova’da kurduğu bu gettonun hikayesini daha önce yazmıştım.

Alareer, Gazze Şeridi’nde İngilizce yazılar kaleme alan genç kuşak yazarların önde gelenlerinden ve çok okunan bir edebiyatçıydı. Hamas’ın İsrail’e saldırısını savunuyordu.

Ekim ayında verdiği son röportajında, “Gazze’den çıkış yolu yok. Ne yapmalıyız… Boğulmalı mıyız? Toplu intihar mı edelim? İsrail’in istediği bu mu? Ve biz bunu yapmayacağız. Ben bir akademisyenim. Muhtemelen evimde sahip olduğum en keskin şey beyaz bir tahta kalemi. Ama İsrailliler bizi işgal ederse, kapı kapı dolaşıp bizi katlederlerse, yapabileceğim son şey bu olsa bile, o kalemi kullanıp İsrail askerlerine fırlatacağım. Çaresiziz ve kaybedecek hiçbir şeyimiz yok.” demişti.

Kasım ayında Alareer, X’te “Eğer ölmem gerekirse” başlıklı yukarıdaki şiiri yayınladı ve bu şiir on binlerce kişi tarafından paylaşıldı. Hesabındaki diğer paylaşımlarında Gazze’deki soykırım hakkında yazılar kaleme almış ve İsrail’in yalanlarını kınamıştı. İsrail’in kara harekatının başlamasından birkaç gün sonra çatışmaların merkez üssünden ayrılmayı reddettiğini açıklamıştı.

Eğer sosyal medya ve bazı dünya çapında önemli yayın kuruluşları olmasaydı, İsrail’in Gazze’ye saldırıları sırasında Alareer gibi önemli isimlerin varlıklarından haberdar olamazdık. CNN’in Gazze’de İsrail tarafından işlenen insan hakları ihlallerinin haberlerini görmezden gelmesi, bir CNN çalışanının ailesinden dokuz kişinin evlerinde öldürülmesinin ardından gerçekleri görmeye başlıyor.

Bu gecikmiş ayrımcılık, Körfez savaşında da yaşanmıştı. ABD medyası, çok sayıda kan ve göz yaşından sonra vatanseverlik adına kandırıldıklarını geç de olsa farkına varmıştı. Hatta Batı medyası da bir gün Filistinlilerin Nazi Almanya’sının günahlarının kefaretini ödediklerini anladıklarında maalesef yine iş işten geçmiş olacak.

Medyanın ihmal ve gerçekleri göz ardı etmesine rağmen, Refaat Alareer’in 4 Aralık’ta, bir bombanın kız kardeşinin evini yerle bir edip onu ve ailesinin tüm fertlerini öldürmesinden önce attığı son sosyal medya paylaşımlarında yaşanan acının boyutlarını görmemek için kör olmak gerekiyor.

“Bina sallanıyor. Enkaz ve şarapnel parçaları duvarlara çarpıyor ve sokaklar yerle bir. İsrail bombalamayı, bombardımana ara vermedi. Bizim için dua edin. Gazze için dua edin.”

“Barut ve çimento katmanlarıyla sarılmış durumdayız. Her dakika birkaç bomba ve mermi patlıyor. Bu boğucu bir şey.”

Refaat Alareer başarılı bir yazar, şair, öğretmen ve öğrencilerinin sosyal medya paylaşımlarından sevildiği ve saygı duyulduğu anlaşılan birisi. İşgale karşı meşru direniş olarak gördüğü eylemleri kınamayı reddettiği için İsrail’i öfkelendiren sosyal medya paylaşımları yaptı. Öldürülmek pahasına da olsa Gazze’yi terk etmeme konusunda kararlı olduğunu sonuna kadar haykırdı.

İsrail’in Filistinli entelektüelleri ve profesyonelleri hedef aldığı, çok sayıda tanınmış ismin hayatını kaybetmesinin yanı sıra, okullar, üniversiteler ve teknik enstitüler hedef oldu. Alareer’in öldürülmesinden bir gün önce, Gazze İslam Üniversitesi rektörü, saygın bir matematik ve fizik profesörü Sofian Tayyah da bombaların hedefi oldu ve ailesiyle birlikte öldürüldü.

İsrail’in ikinci Nakba’yı gerçekleştirme ya da Gazze Şeridi’ndeki kitlesel soykırım hedefi, katliamlara direnen ve İsrail saldırısının vahşeti karşısında topraklarını terk etmeyen Gazze’lilerin cesareti olmasaydı belki de çoktan gerçekleşecekti. Birçoğu 1948’de şu anda İsrail’in güneyinde bulunan ve Gazze’ye hapsedilen topraklarda atalarından kalma evlerinden kovulduklarını, şimdi ise Gazze’den kovulmaktansa ölmeyi tercih ettiklerini, son nefeslerine kadar işgale direneceklerine yönelik ettikleri yeminleri sosyal medyada yayınlıyorlar.

Filistinlilerin bu topraklara olan adanmışlığını ortaya koyan en çarpıcı örneklerinden birisi, Al Shifa Hastanesi’nde görevli Dr. Hammah Alloh’un röportajında gizli. Kendisine neden hastaneyi terk edip ailesiyle birlikte güneye gitmediği sorulduğunda, “Tıp fakültesine bu yüzden mi gittiğimi sanıyorsunuz; sadece kendimi düşünüp hastalarımı bırakmak için mi?” cevabını veriyor. Dr. Hammah, görevinin başındayken İsrail’in bombalı saldırısı sonucunda hayatını kaybediyor.

ABD ve Batılı müttefikleri Gazze’de yaşanan soykırıma karşı sessizliğini korurken son sayıma göre, aralarında birçok tanınmış doktorun da bulunduğu 200 kadar sağlık çalışanı, 130’dan fazla BM personeli, 75 gazeteci ve çok sayıda eğitimci İsrail bombalarının hedefi oldu. Öldürülenlerin yüzde 60’ından fazlası çocuk ve kadın.

ABD ve AB tarafından terör örgütü olarak gösterilen Hamas’ın yüzlerce savaşçısı İsrail’i 7 Ekim tarihinde işgal etmiş ve sivillere karşı asla kabul edilemeyecek bir vahşet uygulamıştı. İsrail hükümetinin verdiği bilgilere göre bu saldırılar sonucunda yaklaşık 1200 kişi öldürüldü, 240 kişi rehin alındı. Hamas’ın elinde hala 138 kişi tutuluyor.

O tarihten bugüne İsrail ordusu Gazze Şeridi’ndeki hedeflere havadan ve karadan yoğun saldırılar düzenliyor. Gazze’de bugüne kadar 18 binin üzerinde ölü var. Orta Doğu’da süren bu acı savaşın sona ereceği güne kadar Refaat Alareer, Hannak Alloh gibi yüzlerce hikayeler ortaya çıkacaktır.

Gazze Şeridi’nin kuzeyinde İsrail’in 4 Aralık gecesi düzenlediği hava saldırısında ailesiyle birlikte öldürülmeden önce sosyal medya üzerinden yaşadığı toprakların dramını ve sesini dünyaya duyurmaya çalışan ve “Eğer öleceksem, bu bir efsane olsun” diyen Refaat Alareer’ın dediği gibi….

“…Ölmem gerekiyorsa/ 

Umut getirsin/ 

Bir masal olsun…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin