HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın, yaptırdıkları testlerin pozitif çıktığı ve korona oldukları açıklandı. Ülke içinden ve dışından pek çok önemli isim geçmiş olsun dileklerini iletti. Aleyhindeki sosyal medya paylaşımlarından dolayı pek çok kişiye soruşturma açıldığı duyuruldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yoğun temposu ve kontrollü de olsa çok sayıda insanla şu ya da bu şekilde temasta olması, hastalığa yakalanma riskini hep beraberinde getirdi. Buna rağmen Erdoğan, temposuna olduğu gibi devam etti.
Son olarak kuzeydeki gerilimin merkezi olan Ukrayna’ya giderken sesindeki kısıklık dikkati çekmiş ve hapşırması kameralara yansımıştı.
Zonguldak sahil yolu, defalarca yapıldı ve çöktü, her defasında yeniden yapıldı. Cumhurbaşkanı, bu yolun açılışına bizzat katılacaktı ama gidemedi. Ankara’dan bağlantıyla katıldı.
Soğuk aldığını ve sesinde sorun yaşadığını belirten Erdoğan, bundan dolayı Zonguldak’a gidemediğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zonguldak'taki açılış törenine ses kısıklığı ve hasta olduğundan dolayı katılamadığını açıkladı. #cumartesi
👉 https://t.co/N7ja27HEBl pic.twitter.com/yR4zWsQ7Xw
— boyut haber (@boyuthabercom) February 5, 2022
Bu açıklamasından kısa süre sonra da eşi Emine Erdoğan’la birlikte yaptırdıkları korona testinin pozitif çıktığını duyurdu.
Omicron varyantına yakalandıklarını ve hafif geçirdikleri bilgisini paylaşan Erdoğan, “Görevimizin başındayız. Çalışmalarımıza devam edeceğiz. Dualarınızı bekliyoruz” diye duyurdu.
Hemen sonra da eşi Emine Erdoğan, “Anca beraber, kanca beraber” paylaşımını yaptı.
SİYASİLER DURUŞLARINA GÖRE GEÇMİŞ OLSUN DEDİ
Ardından geçmiş olsun mesajları peş peşe geldi. Siyasi liderler, özellikle de muhalefet liderleri, ülkede bir yumuşama havasına zemin hazırlar mı yaklaşımıyla ilk mesajı yayınlayan olabilmek için bir tür yarışa girdiler.
Liderlerin geçmiş olsun mesajları Erdoğan ile aralarındaki ilişkiyi yansıtır gibiydi:
Kılıçdaroğlu : @RTErdogan
Akşener : Sayın Recep Tayyip Erdoğan
Bahçeli : Sayın Cumhurbaşkanımız
Karamollaoğlu : Cumhurbaşkanı Sayın @RTErdogan
İnce : Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan
Sarıgül : Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
Perinçek : Sayın Cumhurbaşkanımız
Erdoğan da liderlere teker teker cevap verdi. Daha geçen hafta bir çocuğun ağzından Kılıçdaroğlu’na hakaretler ettiren ve “Bay Kemal”den başka hitapla muhatap almayan Erdoğan’ın üslup değiştirdiği görüldü.
Erdoğan, ana muhalefet partisi liderinin mesajına cevap verirken nezaketli bir üslup seçerek, “Kemal Bey, şahsım ve eşim adına geçmiş olsun dilekleriniz için sizlere teşekkürlerimizi sunuyoruz” diye karşılık verdi.
Erdoğan ile liderler arasında böyle sıcak bir hava eserken, Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanı Fahrettin Altun’un, Erdoğan’a gönderdiği mesaj tepkiyle karşılandı.
Fahrettin Altun, son zamanlarda medyada görevden alınacağına ilişkin çıkan haberlerle sarsılan koltuğunu sağlamlaştırma fırsatı bulmuş gibiydi.
“Allah’ın izniyle birçok virüsü alt ettiğiniz gibi bu virüsü de birkaç güne alt edeceksiniz” sözleriyle muhalefeti “virüs” yerine koyduğu gerekçesiyle sert eleştirilere muhatap oldu.
Fahrettin Altun hedefine ulaşmanın keyfiyle kendinden beklenen kıvrak bir dönüş yaptı. Altun, sözleriyle Erdoğan’ın kullandığı “İslam düşmanlığı” virüsünü kastettiğini açıkladı.
Altun bir taşla iki kuş vurduğunun hazzını yaşamış olmalı.
MEDYADA YAPILAN YORUMLAR FARKLI FARKLI
Erdoğan’ın hastalığa yakalandığını duyurduktan sonra sosyal medyada yapılan yorumlar, tam bir savrulmayı sergiler gibiydi. Toplu dua seansları yapanlar oldu. Sağlığına bir an önce kavuşsun diye hatim indirmek için cüzler dağıtıldı.
Bu işin bir tarafıydı. Öbür taraftaysa hastalığa sevinenler vardı. Sıradan isimlerin paylaşımları bir tarafa milli yüzücü Derya Büyükuncu hesabından yapılan paylaşım, iktidar medyasında geniş tepki topladı.
Tahmin edileceği gibi aleyhte yapılan paylaşımlarla ilgili iki koldan soruşturma başlatıldı. Ankara ve İstanbul cumhuriyet başsavcılıkları, re’sen ayrı ayrı soruşturma açtı. Muhtemelen aleyhte paylaşım yapanların kapıları en kısa zamanda, kapıları böyle çalınacak.
Erdoğan korona oldu diye sevinç tweetleri atanların yarın sabah yaşayacakları pic.twitter.com/8LxFvuoGiN
— metin (@josefciyimm) February 5, 2022
Bunlar tepki paylaşımlarıydı. Bir de hastalıkla ilgili yapılan yorumlar vardı. Erdoğan’ın ciddi bir ameliyat olduğu veya olacağı, bunun da gündemdeki salgın olan Covid-19’la gölgelendiğini öne sürenler oldu.
Öyle ya da böyle Erdoğan’ın hastalığı hayli konuşulacak. Benim yorumum biraz farklı. Bir kez, ilk olarak ülkenin karşı karşıya kaldığı pahalılık ve enerji kıtlığı gündemin ikinci planına atılacak, hepimiz Erdoğan’ın hastalığını konuşup tartışacağız. Biz konuşup tartışırken de ülkenin asıl gündemi perdelenmiş olacak.
Bir örnek vermek gerekirse, geçtiğimiz ayın enflasyon rakamlarını, Sezen Aksu’nun şarkısında geçen bir sözüyle gölgelediler. Sakız yeteri kadar çiğnendikten sonra bir de baktık ki “dili koparılacak” Sezen Aksu, bir anda “halkın sevdiği bir sanatçıya” dönüşüverdi.
Tayyip Erdoğan, eğer bir hafta dolayında sesi çıkmaz ve yalnızca rutin devlet işleriyle ilgilenmeyi sürdürürse, Şubat ayının ikinci yarısından itibaren hayli farklı bir dönüş yapabilir.
Bunu neye dayanarak söylediğimi de paylaşayım. Ekonomi konusunda henüz burunlarından kıl aldırmıyor gibi görünseler de duvara dayandıkları ve kımıldayacak hallerinin kalmadığını en iyi kendileri biliyor.
İktidarı sandıkta bırakma gibi bir gündemleri hiç yok. Dolayısıyla yeni manevralara ihtiyaçları var. Erdoğan, hiçbir liderde bulunmayah manevra kabiliyetine sahip olduğunu geçmişte çok kez gösterdi. Bir gün siyah dediğine ertesi gün beyaz diyebilen ve kitlesini buna inandırabilen Erdoğan, bu dönemi manevra için kullanabilir.
2 Şubat 2022 tarihli “Tayyip Erdoğan’ın mutfakta pişirdikleri” başlıklı yazımda, “Yeni dönemde bütün silahlar sahaya sürülecek” demiştim. Aykırı düşünme ve toplumu şaşırtmakla tanınan Erdoğan’ın son dönemde Cemaat’le ilgili farklı yaklaşımlarının da gündemde olduğu konuşuluyor.
Geçtiğimiz yaz aylarından bu yana duyduğum ama çok aykırı olduğu için yazmayı düşünmediğim gelişmelerin olması kimseyi şaşırtmaz.
Süleyman Demirel, 1977’de ülkenin yaşadığı döviz sıkışıklığını anlatmak için, kullandığı “70 cente muhtacız” sözü bugün Erdoğan için geçerli. Bu sözü bugün itibariyle “Bir oya muhtacız” diye adapte etmek yanlış olmaz.
Bir hafta dediğimiz süre çok değil. Erdoğan’ın oluşturulan duygu atmosferinde nasıl bir dönüşüm yaşayacağını hep birlikte göreceğiz.
Süprizler yaşanabilir…