YORUM | M. NEDİM HAZAR
Pontius Pilatus, Roma’nın Yahudiye (Judaea) eyaletinin beşinci valisiydi ve MS 26/27 ile 36/37 yılları arasında İmparator Tiberius’un emrinde görev yaptı.
En çok da Hz. İsa’nın yargılanmasına başkanlık eden ve nihayetinde çarmıha gerilmesini emreden yetkili olarak bilinmektedir. Mevcut İncillerin ve elbette önemli ressamların Pilatus’u İsa’yı idam etmeye gönülsüz olarak tasvir etmesi nedeniyle, başta Etiyopya Kilisesi, Pilatus’un bir Hristiyan olduğuna inanır ve tarihsel olarak Kıpti Kilisesi tarafından paylaşılan bir inanç olarak, Pilatus’u hem bir şehit hem de bir aziz olarak konumlandırır.
Pilatus, Jedaea’nın en tanınmış valisi olmasına rağmen, onun yönetimiyle ilgili çok az kaynak günümüze ulaşmıştır.
Yahudiye valisi olmadan önceki hayatı hakkında hiçbir şey bilinmiyor ve valiliğe atanmasına neden olan şartlar hakkında hiçbir şey bilinmiyor.
Bastığı madeni paralar, Pilatus’un valiliğinden ve “Pilatus taşı” denen tek bir yazıttan günümüze ulaşmıştır.
Yahudi tarihçi Josephus, filozof İskenderiyeli Philo ve Luka İncili, Yahudi nüfusu ile Pilatus’un yönetimi arasındaki gerilim ve şiddet olaylarından bahseder.
Bu olayların çoğu, Pilatus’un Yahudilerin dini hassasiyetlerini rencide edecek şekilde davranmasıyla ilgilidir. İnciller, Pilatus’un görevde olduğu süre boyunca bir noktada İsa’nın çarmıha gerilmesini emrettiğini kaydeder; Josephus ve Romalı tarihçi Tacitus da bu bilgiyi kaydeder.
Josephus’a göre Pilatus’un görevden alınması, Gerizim Dağı’nda silahlı bir Samiriyeli hareketini şiddetle bastırdığı için gerçekleşti.
Tiberius’tan önce bu olaya cevap vermesi için Suriye elçisi tarafından Roma’ya geri gönderildi, ancak imparator Pilatus Roma’ya varmadan önce ölmüştü.
Bu olaydan sonra başına gelenler hakkında –neredeyse- hiçbir şey bilinmiyor. İkinci yüzyılda pagan filozof Celsus ve Hıristiyan savunucusu Origen tarafından belgelenen olaylara dayanarak, çoğu modern tarihçi, Pilatus’un görevden alınmasının ardından basitçe emekli olduğuna inanmaktadır.
Modern tarihçiler, Pilatus hakkında farklı değerlendirmelerine sahipler: Bazıları onun özellikle acımasız ve etkisiz bir vali olduğuna inanırken, diğerleri onun uzun süre görevde kalmasının makul yeterlilik anlamına geldiğine inanmaktadır.
Önde gelen bir savaş sonrası teorisine göre, Pilatus’un Yahudilere muamelesi antisemitizm tarafından motive edildikten sonra, tarihe monte edildi, ancak modern tarihçilerin çoğu bu teoriye inanmamaktadır.
Geç Antik Çağ ve Erken Orta Çağ’da Pilatus, “Pilatus döngüsü” olan İnciller’deki rolünü genişleten büyük bir Yeni Ahit apocrypha grubunun odak noktası haline gelmiştir.
Bölgelere göre ayrılmış tutumlar mevcuttur: Doğu Roma İmparatorluğu metinlerinde, Pilatus olumlu bir figür olarak tasvir edilmiştir.
Bu kaynaklara göre O ve karısı, Hristiyan din değiştirenler ve hatta kimi metinlerde şehitler olarak tasvir ediliyor. Batı Hristiyan metinlerinde, bunun yerine olumsuz bir figür ve kötü adam olarak tasvir edilmiş ve intiharla ölümünü çevreleyen gelenekler öne çıkmıştır.
Pilatus, kendisi için eksiksiz bir biyografi uyduran ve onu hain ve korkak olarak tasvir eden sayısız ortaçağ efsanesinin de odak noktasıydı. Bu efsanelerin çoğu, Pilatus’un doğum veya ölüm yerini Batı Avrupa’daki belirli yerlere bağlamıştır. Örneğin cesedinin özellikle tehlikeli veya lanetli bir yerel bölgeye gömüldüğünü iddia etmek gibi…
Pilatus, İsa ve sanat…
Pilatus sıklıkla bir sanatsal temsil konusu olmuştur. Ortaçağ sanatı sık sık Pilatus ve İsa’nın sahnelerini, genellikle İsa’nın ölümü için suçluluktan ellerini yıkadığı sahnede tasvir etmiştir.
Geç Orta Çağ ve Rönesans sanatında ise Pilatus genellikle bir Yahudi olarak tasvir edilir.
On dokuzuncu yüzyılda, yapılan çok sayıda resimde Pilatus’u tasvir etmeye yeniden ilgi duyulmaya başlandı.
Ortaçağ tasvirleri ile 19. Yüzyıl tasvirleri arasında muazzam bir anlam kayması vardır. Ortaçağ tasvirlerinde İsa’dan daha belirgin bir karakter olarak görülürken, sonrasında, zayıf iradeli ve İsa’yı çarmıha germeye zorlanmış karakterden, İsa’nın çarmıha gerilmesini talep eden kötü bir kişi olarak resmedilen bir karaktere dönüşmüştür.
Pilatus’u eserlerinde belirgin bir şekilde öne çıkaran modern yazarlar şunları içerir: Anatole France , Mikhail Bulgakov ve Cengiz Aytmatov, Pilatus’un modern edebiyat ürünlerinin çoğu İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar uzanır.
Öte yandan Pilatus sık sık filmlerde de tasvir edilmiştir.
Şunu kabul etmek gerekiyor ki, Pilatus, erken dönem Hristiyan sanatının en önemli figürlerinden biridir; O’na genellikle İsa’nın kendisinden daha fazla önem verilir.
Bununla birlikte, en eski Hıristiyan sanatında ise şaşırtıcı bir şekilde esamisi okunmaz; tüm resimler imparator Konstantin’den sonrasına aittir ve erken Bizans sanatı olarak sınıflandırılır.
Pilatus sanatta ilk kez M.S. 330’da bir Hıristiyan lahitinde görünür; en eski tasvirlerde, henüz İsa yokken ellerini yıkarken gösterilir.
Daha sonraki görüntülerde tipik olarak İsa’nın huzurunda suçluluktan ellerini yıkarken gösterilir. Pilatus’un 44 tasviri ise altıncı yüzyıldan önceye aittir ve fildişi, mozaikler, el yazmaları ve lahitlerde bulunmaktadır.
Pilatus’un oturan bir Romalı yargıç olarak ikonografisi, Roma imparatorunun tasvirlerinden türemiştir ve onun bir imparatorun veya kralın yükseltilmiş koltuk ve giysiler de dahil olmak üzere çeşitli niteliklerini almasına neden olmuştur.
Pilatus’u ellerini yıkarken tasvir eden çalışmalar pek çok eski Bizans sanat eserlerinde onuncu yüzyıla kadar görünmeye devam etmiştir.
Ancak yedinci yüzyıldan başlayarak, Pilatus’un yepyeni tasvirleri Roma algı modelinden epey farklılık göstermektedir. Ortaçağ Pilatus ikonografisi diyebileceğimiz bu akım bambaşkadır.
Bu döneme ait tasvirlerin çoğu, Karolenj veya daha sonraki Otton sanatına ait olan Fransa veya Almanya’dan gelmektedir ve çoğunlukla fildişi üzerindedir.
Bunların bazısı fresk, İrlanda gibi sıra dışı örnekler ise heykeldir.
Bu dönemde ortaya çıkan Pilatus’un yeni çizimleri, Ecce Homo tasvirlerini içerir. Kaynağına indiğimizde Yuhanna 19:5 ile karşılaşırız. Burada Pilatus’un kırbaçlanmış İsa’yı kalabalığa sunuşu ve Pilatus’un apokrif elçilerinden türetilen sahneler vardır, bununla beraber İncil’de geçmeyen detaylar barındıran tasvirler de yer alır.
Ve biz şimdi bu konunun en önemli eseri olan İsviçreli Realist ressam Antonio Ciseri’nin Ecce Homo (İşte İnsan) isimli çalışmasını ele alacağız. Öncelikle şunu belirtelim ki, sanatçı 1833 yılında Floransa’ya giderek Niccola ve Pietro Benvenuti’ye ait Accademia di Belle Arti Benvenuti sanat akademisinde eğitim görmüş ve 1853 yılında kendi resim okulunu açmıştır. Dini içerikli resimleri, kompozisyonel dış hatlar ve parlatılmış yüzeyler nedeniyle Raffaello üslubundadır, ancak aslında neredeyse fotoğrafiktirler. İtalya ve İsviçre’deki Kiliselerin önemli komisyonlarında görev yapmıştır. Ciseri aynı zamanda çok sayıda portre resmetmiştir.
Hemen bazı örneklerine bakalım.
Ciseri 70 yaşında ölmüş ve Floransa’daki San Miniato al Monte Kilisesine defnedilmiştir.
Gelelim meşhur resmi Ecce Homo’ya…
İsa’yı yargılayan Roma İmparatorluğu Judaea Eyaleti Valisi Pilatus, İsa’nın çarmıha gerilmesini isteyen Kudüs halkına, ölüm çığırtkanlarına İsa’yı gösterir ve şöyle söyler ‘‘Ecce homo/İşte İnsan!’’
Realist ressam Antonio Ciseri’nin bu 1877 yılında çizdiğini biliyoruz ve eser günümüzde Floransa’daki Pitti Sarayı içinde bulunan Modern Sanat Galerisinde sergileniyor.
Resmin analizine geçmeden bir arka plan vermek gerekiyor.
Öncelikle Barabbas yani Kötülük Toplumu’ndan bahsedelim. İlahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk bu toplumu şöyle anlatmıştı:
Barabbas bir katil, bir baş belasıdır. Son cinayetiyle yakalanmış ve zindana atılmıştır. Ancak aynı dönemde Hz. İsa da inançları sebebiyle zindandadır.
İsa ve Barabbas..
Çift oluklu hayatın iki ucu. Biri tertemiz, diğeri oluk oluk pislik.
O dönem Judaea’da bir uygulama vardır; Roma valisi her yıl bir mahkumu affetmeye yetkilidir. İsa ve Barabbas’ı halkın önüne çıkarır ve kimi affetmesini istediklerini sorar. Toplum tuhaf şekilde Barabbas’a özgürlük ister. İnancı için zulüm gören İsa yerine, bir katil, bir tecavüzcü, ırz düşmanı bir haydudu tercih etmiştir Barabbas toplumu.
Vali Pilatus hanımının etkisiyle Hz. İsa’yı cezalandırmak istememektedir ama kalabalık bambaşka bir motivasyon ile İsa’dan nefret etmektedir. Pilatus bu nefretin etkisinde kalır ve önce İsa’ya akıl almaz işkenceler yapar.
Bir cani olan Barabbas ile İsa’yı balkona çıkarır ve halka gösterir: hangisini bırakayım?
Kalabalık Barabbas, diye haykırır.
Ve Pilatus bir eliyle kitleyi göstererek o meşhur cümleyi haykırır: Ecce Homo – İşte İnsan!
Ciseri’nin tasvirinde sanatçının tercihi olarak, İsa’nın çaresizliği vurgulanmak için dikenli tacı ile birlikte görüyoruz. Aslında çoğu resimde İsa, Pilatus’un yanına getirildiğinde dövülmüş, kırbaçlanmış ve ayakta zor duracak şekilde resmedilmiş.
Genellikle bu sahnenin sair tasvirlerinde Pilatus’un yüzünü görürdük. Ancak sanatçı burada farklı bir bakış açısı sunar ve Pilatus acır gözlerle İsa’ya bakıp ‘Bu çaresiz adamın ölmesini mi istiyorsunuz?’ der gibi baktığını resmeder.
Ama arkası dönük olmasına rağmen, Pilatus’un yüzünün aynı ifadeye sahip olduğunu abartılı teatral vücut pozisyonundan anlayabiliyoruz. Aslında bu bir yüzleşmedir; Judaea halkıyla bir peygamberin yüzleştirilmesi…
Çok bilge ama melankolik bir ifadeyle, insanlığın gözü kara kötülüğü karşısında sadece kederlendiğini görürüz resimde. Ressam, Antik Roma’nın kılık kıyafetlerini muhteşem bir şekilde hatta biraz da Yeni Klasikçilere gönderme yapar gibi muhteşem bir şekilde resmederken, askerler ve hizmetkarlar, sahneyi tıpkı bizim gibi izleyen seyirciler ve hem kurgusal olarak hem de perspektif açısından resme bir gerçeklik ve derinlik algısı katıyorlar. Ayrıca Pilatus’un biraz sağında beyaz ve kahverengi kıyafetler içinde bir kadın figürü görürüz.
Aslında buna benzer tasvirler pek çok ressam tarafından tuvale yansıtılmıştır. Örneğin Caravaggio, Tintoretto…
Çok bilge ama melankolik bir ifadeyle, insanlığın gözü kara kötülüğü karşısında sadece kederlendiğini de görüyoruz.
Burada İsa dimdik ayakta duruyor ve acıyan gözlerle kendisini öldürmek isteyen ve nesiller boyu lanetlenecek olan Judaealılara bakıyor. Biz de aslında hem İsa’nın bu tavrını görüyor ve onun saygınlığını kabul ediyoruz.
Barabbas Toplumu’nun çirkin yüzlerini ve nefret dolu ifadelerini görerek duygusal açıdan etkileniyoruz. Sahne son derece anıtsal durmasının yanı sıra anlattığım özellikleri barındırmasıyla Sanat Tarihinde bu konuda yapılmış en iyi örneklerden biri olduğunu ispatlıyor.
Çevreye, binalara, her yere üşüşmüş meraklı insanlara bakıyor ve tarihin bu en trajik anlarından birine bizzat şahit oluyor ve adeta uğultuları bile duyuyoruz.
Hatta biraz kabarttırsak o hınca hınç kalabalığın arasından Pilatus’un haykırışını bile duyabiliriz:
Ecce Homo!*
*İşte İnsan!
Son günlerde okuduğum en güzel yazı , zaman mekan değişse de insanlar – toplum aynı .
OLAĞANÜSTÜ GÜZEL VE YAŞAR Nuri Öztürk anlatımıylada HAYRETLER İÇİNDE KALDIM….
En evvel sol mahallede oturup İslami kesimi sürekli ve en şiddetli eleştiren biri olan Yaşar Nuri Öztürk hocayı bende bu tavrından dolayı hep eleştirirdim. Meğer rahmetli ne kadar haklıymış. Ve onun Barabbas toplumu hakkındaki anlatımıda ne kadar harikay mış..
Nasılda dinleyip es geçmişiz.
İşin doğrusu yazınızı Yaşar hocanın o videosuna kadar okuyanda, aklımda hep şu düşünce geçiyordu: bu yazılanlar neye yarar ve nereye varar diye..
Vardığı netice bende hayretler uyandırdı..
Düşünebiliyormusunuz?
Hz İsa yı yargılayan ve çarmıha gererek idam edenler görünüşte ateist, deist olmayan ve hatta dindar olanlar yani yahudilerdir.
Kötülüğü tercih eden Barabbas Toplumu..
Birebir Türkiye toplumu..
Çok hemde çok çok ilginç..
……ben de aynısını düşünmüştüm. Siz çok güzel söyleyince bana gerek kalmıyor. Aynen katılıyorum.😁