YÜKSEL DURGUT | YORUM
Gazeteciler, toplumun bilgiye açlık duyduğu bir çağda, haberleri doğru ve tarafsız bir şekilde sunmak için çalışır. Gazeteciler, gözler ve kulaklar olarak, bilgiyi araştırma, analiz etme, doğrulama ve yayınlama sürecinde önemli bir rol oynarlar. Gözlerini olayların arka planına, nedenlerine ve sonuçlarına ve kulaklarını toplumun sesine çevirirler.
Gazeteciler, gözlerini toplumun bilgiye açlık duyduğu bir çağda, haberleri doğru ve tarafsız bir şekilde sunmak için uğraş verir. Gözlerini politik olaylara, toplumsal değişime, kültürel etkinliklere çevirirler. Onlar, toplumun gözleri olarak, önemli haberleri tespit eder ve okuyucularına aktarır.
Gazeteciler, toplumun gözü olduğu gibi ayrıca kulaklarıdır. İnsanların hikayelerini dinler ve bu hikayeleri haberlere dönüştürür. Kulaklarını toplumun farklı kesimlerine çevirir. Siyasetçilere, işçilere, sanatçılara, bilim insanlarının sesine kulak olur. Bu kulaklar, toplumun sesini duyar ve onun adına konuşur. Kulaklarını toplumun ihtiyaçlarına çevirir. İnsanların sorunlarını, başarılarını, umutlarını ve korkularını dinler. Bu kulaklar, toplumun sesini yükseltmek ve onun hikayesini anlatmak için vardır.
3 Mayıs, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1993 yılında aldığı karar ile tüm dünyada Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanıyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile basın özgürlüğü güvence altına alınsa da bunun otoriter rejimler altında ve Türkiye’de sözde olduğunu biliyoruz.
Böyle bir günde Türkiye’deki cezaevlerinde tutsak alınan ve ülkenin gözü ve kulağı olduğu için susturulan gazeteci meslektaşlarımızın özgürlüğü için mücadele ediyoruz. Sadece Türkiye’de mi? Dünyanın tek adam rejimlerinin olduğu ülkelerin en büyük sorunu avazı çıktığı kadar gürleyen ve sonunda da susturulan gazetecilerle dolu. Böyle bir günde gerçekleri dile getirdikleri ve birer Mehmet Baransu oldukları için demir parmaklıklar ardında susturulmaya çalışılan basın emekçilerini unutmuyoruz.
Filistinli fotoğrafçı Motaz Azaiza da Time dergisi tarafından, İsrail ordusunun yerle bir ettiği Gazze’de “dünyanın gözleri ve kulakları” olarak çalıştığı için ‘2024’ün En Etkili 100 kişisi’ arasında gösterildi. Time, “O, öldürülen, katledilen, bombalanan ve İsrail işgali tarafından yerinden edilen Gazze halkının sesini temsil ediyor.” diye yazdı.
Motaz Azaiza, verilen bu ödülün “kendisiyle ilgili olmadığını, sadece kendisinin temsil ettiği şeylerle ilgili” olduğunu vurguladı. Kendisinin “Filistinli fotoğrafçı” olarak çağrıldığını belirterek, nereye giderse gitsin ve ne başarı elde ederse etsin ülkesinin adını paylaşmanın kutsal olduğunu dile getirdi. Azaiza, “Filistin’i bir devlet olarak tanımayanlar veya toprağın onlara ait olduğunu iddia edenler için. Filistin bir gün Siyonistlerden ve işgalcilerden özgür olacak.” dedi.
“Herkes kendi payına düşeni yerine getirir ve benim payıma düşen henüz sona ermedi,” diye ekliyor Azaiza. 7 Ekim’de ateşin düştüğü Orta Doğu’da şu ana kadar 97 gazeteci hayatını kaybetti. Bu sayının 92’si maalesef Filistinli. Savaşın tüm olumsuzlukları altında, Azaiza savaşın etkilerini, İsrail’in saldırganlığını ve Gazze’nin geniş çaplı tahribatını 100 gün boyunca kapsamlı bir şekilde belgeleyen gazetecilerden birisi oldu.
Motaz Azaiza, Gazze’ye çoğu yabancı muhabirin girmesine izin verilmediğinden savaşın ön saflarında yer aldı. Çatışmalar sırasında insanlık suçlarını ve genellikle yaralı çocuklar veya enkaz altında kalan insanların videolarını tüm dünyayla paylaştı. Azaiza’nın Instagram hesabı, bir şehrin ışıklardan, neşeden ölüme, kederden yok oluşa nasıl dönüştüğünün simgeledi.
“Filistin’de neler olduğunu size anlatmıyoruz,” diyor Azaiza ve ekliyor; “Biz sizin harekete geçmenizi bekliyoruz. Bu savaşı durdurmamız gerekiyor.”
Gazetecilik, demokrasinin bir omurgasıdır. Toplumun gözleri ve kulaklarıdır, yaşananları gözler önüne serer, duyulmayan seslere kulak verir. Bu kutsal meslek, bilgiye ulaşma hakkının teminatıdır ve toplumun bilinçlenmesinde, yönlendirilmesinde hayati bir rol oynar.
Gazeteciler, adeta birer araştırmacıdır. Kalem tuttuklarında, bir olayın sadece yüzeyini değil, derinliklerini de görmek için çabalarlar. Doğruları bulmak, gerçekleri ortaya çıkarmak için mesai harcarlar. Objektiflikleriyle, tarafsızlık sancısını yaşayarak, haberin esasını gözetirler. Ancak unutmamak gerekir ki, gazetecilik bir sanattır ve bu sanatın ustaları, toplumun vicdanıdır.
Bir gazeteci, sadece bir haber anlatıcısı değil, aynı zamanda bir değişim aracıdır. Zorbalıklara, haksızlıklara, kötülüklere karşı savaşırken, toplumun adalet duygusunu canlandırır. Sesi olmayanlara ses olur, adaletsizliklere karşı durur, haksızlıklara meydan okur. Kaleminden çıkan her satır, bir çağrıdır adaletin sağlanmasına, insan haklarının korunmasına katkı sağlar.
Ancak, bu kutsal görevin ardında tehlikeler de yatar. Gazeteciler, sıklıkla baskı, tehdit ve hatta şiddetle karşılaşabilirler. Fakat yine de, cesaretle kalemlerini kaldırır, hakikati aramak için yollara düşerler. Çünkü onlar, toplumun umududur, değişimin katalizörüdür.
Gazetecilik, bir meslekten öte, bir misyondur. Bu misyonun kahramanları olan gazeteciler, toplumun gözleri ve kulakları olarak, bilgiye, doğruluğa ve özgürlüğe olan inançlarını hiçbir zaman yitirmezler. Onlar, aydınlık bir geleceğin teminatıdır ve toplumun daima minnetle hatırlayacağı kahramanlardır.
İşte bu gazeteciler artık Türkiye’de yaşamıyorlar. Mücadelelerini sürgünde, zor şartlar altında sürdürüyorlar. Susturmadıkları Mehmet’leri hapsediliyorlar. Dünya Basın Özgürlüğü gününüz kutu olsun.
Tebrikler. Böyle olur gazetecilik. Kimden ve nerden gelirse gelsin, dogruya dogru yanlisa yanlis. Isterse aleyhine olsun dogrudan yana olma. Zaten dinimizde emtretmiyormu: „Dosdogru olun!“.
– Hapiste olan masum 500-600 cocugu yazacaksin, Filistinde öldürülen 15 bini yazmiyaksin.
– Hapiste olan 5 bin Masum Kadini yazacaksin, Filistinde öldürülen, Evi barki olmayan, 2,5 Milyon Hapishanesini, Polonya Gettosunu yazmayacaksin
– Hapse atilan masum, sucu iyilik olan, mübarek dedelerimizi yazacaksin, Filistinde ölen, hastahanede bombalanan, saglik hizmeti anlamayan … Dedelerimizi yazmayacaksin. Hani vucudun azalari gibiydik.
– Ali Ünal Abi, Hidayet Karaca Abi, Mehmet Baransu, Ahmet Altan … yazacaksin burda öldürülen yaklasik 100 gazeteciyi yazmayacaksin!
Ihlas ve Uhuvvet Islam dünyasinin en Önemli meselesidir. Fakirlik bunlara baglidir. Kafir karsisindaki bozgunlukta.
Vucudun azalari gibi olalim, 1+1+1+1 degil 1111 olalim, baskalarina (ki onlar baskalari degil) yardim edelimki Allah (cc) da bizlere yardim etsin! Bu baskalar bazen Komsun olur, bazen din kardesin, bazende masum Insanlik.
Vesselam
–