YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Rusların başına gelmiş en büyük felaket bence gerçekleşmesinde Almanların finansal desteği olan Bolşevik ihtilalidir. Bu ihtilal Rusya’yı güçle her şeye nizamat vermeye kalkışan kaba saba bir devlet haline getirdi. Gerçi 19. yüzyılda neredeyse bütün devletler sorunlarını çözerken silah, asker ve kaba kuvveti sıklıkla kullanırdı. Ancak Batılı ülkeler 20. yüzyılda sorunların çözülmesinde bunun yanına biraz zarafet ve “değer üretimini” eklediler. Bu değer üretimi ülkeleri (kentleri de diyebiliriz) birer çekim merkezi haline getirdi.
Bolşevik ihtilali ve ardından Stalin’in devletin başına gelmesi Rusya’nın böyle bir dönüşüm yaşamasına imkan vermedi. Stalin elindeki kaba güçle ülkedeki bütün muhalifleri ortadan kaldırıp farklı hiçbir fikrin varlığına müsaade edilmeyen bir atmosfer oluşturdu. Elde bir çekiç her şeyi onunla düzenleyen, özgür edebiyatın, şiirin, müziğin, resmin ve diğer sanatların olmadığı robotsu insanların yaşadığı bir diyara dönüştü Rusya. Kaba kuvvet iktidarı deliye döndürmüştü.
BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Ülkedeki tek değer devletti. Bu devleti yöneten bir grup politbüro üyesinin belirlediği çerçevenin dışına çıkamayan milyonlarca insandan oluşuyordu Sovyetler Birliği.
Kendi ülkesinde yaptıkları her şeyi Bulgaristan’da, Romanya’da, Çekoslovakya’da, Polonya’da yapan kaba güçten başka bir değer üretmeyen Ruslar, kendini bu Sovyet kafasından kurtarıp çağa uygun bir dönüşüp gerçekleştiremedi.
Bu süreç doğal olarak Sovyetlerin iflasıyla sonuçlandı. Rusya, eşyanın tabiatına aykırı yaşamaya daha fazla devam edememişti.
Sovyetlerin iflasından otuz yıl sonra, yaşanan bunca acıya, bunca başarısızlığa ve tecrübeye rağmen, tarihten hiçbir ders almayan, asker ve silahla, orta çağdaki gibi fetihlerle dünyaya nizamat vereceğini sanan gerici bir kafayla başımız dertte. Rusya bir kere daha bu büyük bataklığa saplandı.
Putin’i anlamak gerçekten zor. Güçlü olmanın tek yolunun, olabildiğince çok toprağa sahip olup, ordu gücüyle buraları yönetmek olduğunu zannediyor.
Ve bütün bunları sadece ve sadece petrol ve doğalgazdan elde ettiği gelirlerle yapabileceğini düşünüyor. Topraklardan gaz ve petrol çıkarıp satacak, elde ettiği paralarla güçlü ordular kurup etrafındaki coğrafyaları zorla, sopayla hizaya getirip yönetecek.
Rusya’nın elde ettiği petrol gelirlerini dünyada kendisini muteber kılacak “değer üretimi” yapmak yerine kaba kuvvete yatırması da anlaşılır bir şey değil.
Bu politikalar kısa vadede dünyayı karıştırabilir belki ama uzun vadede Rusya’yı içinden çıkılmaz girdaplara sokacak, geçmişteki Sovyet iflasının tekrarlanmasına neden olacak politikadan başka bir şey değil.
Putin, Rusya tarihinde önemli bir adam olmak istiyorsa kendine Stalin’i değil belki Deli Petro’yu örnek alsa daha doğru bir iş yapmış olur.
Stalin hikayesinde, Rusya’yı ileride iflas ettirecek kaba kuvvet merkezde yer alırken, Deli Petro Rusya’nın gelenekçi, çağdışı devlet sistemini değiştirmiş, yaptığı reformlar Rus Devletinde Avrupalı çağdaşlarını yakalayacak kalıcı etkilere sebep olmuştu.
Ama Deli Petro asıl Rusya’nın kültürel devrimine öncülük etmişti. Rus kültürünün en satır başı şehri, bugün bile dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan St. Petersburg’u kurmuş Rusya’nın kültürel olarak ayağa kalkmasını sağlamıştı.
Putin “değer üreterek” ilgi odağı bir ülke olmak yerine postal ile korku duyulan bir ülke olmayı tercih ediyor ama bu tercih Rusya’nın iflas etmesine sebep olacak. Çünkü bu politikanın taşıyıcı kolonları yok.